Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi
  • » Kötü Arkadaşları Terk Etmek

  • Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek)

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Icon_minitimePerş. 05 Şub. 2009, 16:38

    çok kısalttım ama hala biraz uzunca. ama okursanız içinde bulunduğumuz zilletten kurtuluşun yolu da burada
    İslam’a davetin önemini belirten, iyiliği emretme ve kötülükten menetmeyi teşvik eden birçok ayet ve hadis bulunmaktadır. Bu yüzden günah işleyen bir kimseyle karşılaşıp ona mani olmamak ve onu günahıyla baş başa bırakıp ertesi gün de onunla birlikte yemek, içmek hiç bir şey yokmuş gibi muhabbette bulunmak Müslüman’a yakışmayan bir davranıştır. Müslümanlar böyle yaptıkları zaman ALLAH, İsrailoğullarına yaptığı gibi onların kalplerini birbirine benzetir. İsrailoğullarının durumunu ALLAH’u Teala bizlere şöyle bildirmektedir:

    ‘‘İsrail oğullarından küfredenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir. Yapmakta oldukları münkerlerden birbirlerini sakındırmıyorlardı. Yapmakta oldukları şey ne kötü idi!. Onlardan çoğunun küfre sapanlarla dosluk kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. ALLAH onlara gazaplandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır. Eğer ALLAH’a, Peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat orlardan çoğu fasık olanlardır.” (Maide 78-81)

    İbn-i Mes’ud (r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Benî İsrail arasında noksanlık (bozgunluk) şöyle başladı : Bunlardan birisi, günah işleyen diğer birisine rastlar,- Be adam, ALLAH’tan kork yapmakta olduğun işi bırak. Zira o iş sana helal değildir. der. Ertesi gün yine o adama aynı halde rastlar. Böyle olduğu halde, o adamla yiyip içmekten ve onunla düşüp kalkmaktan çekinmezdi. Onlar öyle yapınca ALLAH’u Teala bunların kalplerini birbirine benzetti. Sonra; “İsrail oğulları içinde kafir olanlar, isyanları ve hudûdu aşmaları yüzünden, Dâvud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanetlendiler. Onlar, yaptıkları günahlardan birbirini men etmeye uğraşmazlardı. Bu ne çirkin bir şeydi. Bunlardan birçoğunun, kafirleri dost tuttuklarını görürsün. Onların nefisleri kendilerini ne fena şeye, ALLAH’ın gazabına götürdü. Onlar azabda daim kalacaklardır. Bunlar ALLAH’a, peygambere ve ona gönderilen kitaba inanmış olsaydılar, Kafirleri dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu fasıktırlar” mealindeki ayeti okudu, sonra şöyle buyurdu : Hayır, ya mârûfu(doğru olanı) emreder ve münkerden(kötü olandan) nehyeder, zalimi zulmetmekten meneder, onu hakka çevirir ve hak üzerinde durdurursunuz; yahut ALLAH’u Teala kalplerinizi birbirine benzetir, sonra sizi de Benî İsrail’i lânetlediği gibi lânetler.” (Ebu Davut, Tirmizi)

    Genelde insanlar bir kardeşinin haram işlediğini gördüğü halde onu uyarmaya ve hesaba çekmeye çekinip, onu haramıyla baş başa bırakırlar.
    Bunun birçok sebebi vardır. Ama en büyük sebebi İslam’i mefhumlara sahip olunmayışıdır. Bu yüzdende arkadaşlığı kesilir veya uyardığı vakit sevilmeyen insan konumuna gelir korkusuyla bu emirden geri kalmaktadırlar. Oysa bu caiz değildir ve ALLAH Subhanehu ve Teala kişiyi bundan dolayı hesaba çekeceği gibi onları azab beklemektedir.

    Bakın Rasulullah (s.a.v.) bu konuda ne buyuruyor:
    “Canım elinde olan ALLAH’a yemin olsun ki, siz ya iyiliği emretmeye ve kötülükten nehyetmeye devam edersiniz ya da ALLAHu Teala yakında sizin üzerinize azabını gönderir. Sonra siz dua edersiniz ama ALLAHu Teala duanızı kabul etmez.” (Tirmizi)

    Müslüman bir kardeşimizin ALLAH’u Teala’nın neyhyettiği bir ameli sergilediğini gördüğümüz zaman yani haram işlediğine şahit olduğumuzda her zaman o kişiye yaptığı amelin haram olduğu binlerce kere açıklanmalı ki kardeşi ondan uzak dursun.

    Rasulullah (s.a.v.) de ümmetin buna ne kadar da fazla muhtaç olduklarını bir örnek vererek şu hadiste açıkça ortaya koymaktadır:
    “ALLAH’ın hudutlarını koruyan ile bunları aşan kimseler; kura sonucunda bir kısmı geminin güvertesine bir kısmı da alt kata yerleşen gemi yolcularına benzerler. Su ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli üst kata uğramak mecburiyetinde olan alt kattakiler: ‘Biz bulunduğumuz yerde bir delik açarsak ve yukarıdakilere hiç dokunmasak’ derlerse ve yukarıdakiler de bunları arzularına göre bırakırsa hepsi helâk olur. Onları engellerlerse hepsi kurtulur.”

    Marufu emretmek, münkerden alıkoymak sorumluluğunun ağır bir yük olduğunu Hz. Peygamber (s.a.s.)’in şu buyruğu ortaya koymaktadır: “Bana hayat bahşeden ALLAH’a andolsun ki, siz ya iyiliği emreder kötülükten alıkoyarsınız ya da ALLAH kendi katından sizin üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez” (Ebû Dâvûd, Melâhim, 16; Tirmizî, Fiten, 9; İbn Hanbel, V, 388)

    Bu emri yerine getirenleri mükafat beklediği gibi, yerine getirmeyenleri ise büyük bir azab beklemektedir.
    Ebu Sa’id Radıyu anh anlatıyor: “Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): “Hiçbiriniz kendisini tahkir etmesin” buyurmuştu. Yanındakiler: “Ey ALLAH’ın Rasulü! Bizden biri kendisini nasıl tahkir eder?” diye sordular. “Bir kimse öyle bir şey görür ki, onunla ilgili bir şey söylemesi ALLAH’ın onun üzerindeki hakkıdır. Fakat o, bu hususta konuşmaz. (Yani, insanlardan çekinip konuşmamakla nefsini tahkir etmiş, alçaltmış olur). ALLAH Teâla hazretleri de Kıyamet günü, ona: “Şu şu meselede niye üzerine düşen sözü söylemedin?” diye hesaba çeker. Adam: “Konuşmamı insanlardan korkmam engelledi” der. ALLAH Teâla da: “Sen (insanlardan değil), önce benden korkmalıydın” der.” (Kûtûbû Sitte)

    Yahudilerin meşhur atasözü olan ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ Müslümanların dilindedir bugün. Oysa Rabbimiz bunu haram kılmıştır. Müslüman, kardeşinin haram ameline şahid olduğu zaman ‘aman banane, hayat onun hayatı’ demez. Aksine onu düzeltmek için elinden gelen çabayı sarfeder.

    Peygamber’in çeşitli buyruklarında Müslümanların her birinin birer çoban olduğu, elleri altındakilerden sorumlu bulunduğu, mü’minler arasında canlı ve sürekli bir toplumsal birliktelik ve beraberliğin olması, dâima zayıfın hakkının güçlüden alınmasından yana tavır takınılması, cihadın en faziletlisinin zâlim bir devlet başkanına karşı hak bir söz söylemek olduğu belirtilmektedir.

    Lokman’ın oğluna öğüdü her zaman ve mekanda uyarıcının hâlini beyan eder: “Yavrum, namazı gereği üzere kıl; iyiliği emret ve fenâlıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan. Çünkü bunlar kesin olarak farz kılınan işlerdir” (Lokman, 31/17).

    Rabbim bizleri hakkı bildiren, Marufu emreden Münkerden nehyeden Salih kullarından eylesin. Dilsiz şeytan konumuna düşürmesin. Çünkü Münkeri gördüğü halde hakkı bildirmeyen dilsiz şeytandır.
    “Onlar ki, eğer biz kendilerini yeryüzünde egemen kılarsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederek kötülükten sakındırırlar. Her şeyin akıbeti ALLAH’a aittir.” (Hac Suresi:41)

    Sahabilerden sonra âbidlerin efendisi olan Veysel Karani'den şöyle dediği nakledilmiştir:
    "İyiliği emretmek ve kötülüğü engellemek mümini dostlarından/arkadaşlarından eder. Onlara iyiliği emrederiz, onlar bizim şeref ve namusumuza dil uzatırlar ve bu konuda kendilerine fasıklardan yardımcılar da bulurlar. Hatta çok ağır suçlamalarda bulunurlar. Allah'a yemin olsun ki ben (yine de) onların içinde bu işin hakkını vermekten vazgeçmeyeceğim."
    İmam Şatıbi, el-İ’tisam 1/35-38.

    310-Abdurrahman b. Ebzâ radiyallahu anh'dan:
    Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün hitâb ederek müslümanlardan bir taifeyi övdü. Sonra şöyle buyurdu: "Bazı kimselere ne oluyor da komşularına fıkıh öğretmiyor, ilim öğretmiyor, vaaz etmiyor, iyiyi emretmiyor ve onları kötülükten alıkoymuyorlar?
    Diğer bazı kimselere de ne oluyor ki, komşularından ne fıkıh, ne de ilim öğreniyorlar. Onlardan öğüt de almıyorlar. Vallahi insanlar, ya komşularına öğretecekler, onlara öğüt verip iyiyi emredecekler, kötüden de alıkoyacaklar, diğer insanlar da komşularından fıkıh öğrenecek ve öğüt alacaklar, ya da ben onları hemen cezalandıracağım!"
    Sonra hutbeden indi. Bir grup: "Bu sözleri ile acaba kimi kastdetti?" dediler. Bunun üzerine:
    "Eş'arîlerdir. Çünkü onlar fakıhtir. Onların câhil sucuları vardır, ayrıca yanlarında bedeviler de yaşamaktadır. Ama onlara bir şey öğretmiyorlar" dedi. Eş'arîler bunu duyunca hemen Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanma geldiler ve şöyle dediler:
    "Ey Allah Resulü! Bir kavmi övdün, ama bizi kötüledin, suçumuz nedir?"
    "Bir kavim, komşularına, ilim öğretecektir, fıkıh öğretecektir, onlara öğüt verecektir. Onlara İyiyi emredecek, kötüden de alıkoyacaktır. Diğer kavim de onlardan öğrenecektir öğüt alacaklar, fıkıh öğreneceklerdir Aksi halde onların cezasını hemen vereceğim" buyurdu.
    Onlar da: "Ey Allah Resulü! Onlara bizden başkası vaaz veriyor mu?" dediler.
    Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara sözünü tekrarladı; onlar da karşı sözlerini tekrarladılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, aynı şeyi tekrar edince, şöyle dediler: "Bize bir yıl mühlet ver." Onlara, komşularını eğitmek ve fıkıh öğretmek öğütte bulunmak için bir yıl mühlet verdi. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şu âyeti okudu: "İsrâiloğullarından inkâr edenler, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdi. Bu, başkaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi." (Mâide 5/78 ) [Taberânî, c/-Mu'cemül-Kebir'de leyyin[çok zayıf olsa gerek.e-mir] bir isnâdla rivayet etti.]

    Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: Şunu duyardık: "Kıyamet gününde bîr adam tanımadığı bir adamın yakasından yapışacak. Adam şöyle diyecek:
    'Benden ne istiyorsun? Ben seni tanımıyorum.' O şöyle diyecek: 'Dünyada beni hata ve çirkin işler üzerinde görüp de beni onlardan alıkoymazdın'." [Rezîn]


    En son e-mir tarafından Salı 17 Şub. 2009, 23:16 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Icon_minitimePaz 15 Şub. 2009, 01:28

    Ayrıca bkz. https://rahmet.yetkin-forum.com/salih-ameller-f25/muslumanlar-okuz-konjonktur-de-tren-olamaz-olmamaldr-t232.htm
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek) Icon_minitimeSalı 17 Şub. 2009, 23:27

    Hz. Ebû Bekir (r.a.) şöyle söylemiştir:
    “Ey insanlar! Sizler, “Ey iman edenler, üzerinizdeki (yükümlülük) kendi nefislerinizdir. Siz doğru
    yola erişirseniz, sapan size zarar veremez.”[Maide, 105] ayetini okuyorsunuz.
    Biliniz ki ben, Hz. Peygamberin şöyle söylediğini işittim:
    “İnsanlar bir kötülük gördüklerinde, eğer onu değiştirmezlerse Allah’ın o toplumun hepsini cezalandırması yakındır.”[İbn Mace ve Tirmizi. Tirmizi, hadisi sahih kabul eder.]
    Ebû Davud’un rivayeti ise şöyledir: “İnsanlar eğer bir zalimi görür ve zulmüne mani olmazlarsa, Allah’ın o toplumun hepsini birlikte cezalandırmasından korkulur.”


    Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
    “Hidayete davet eden, kendisine tâbi olanların sevabı gibi sevap alır ve onların sevabından hiçbirşey eksilmez. Dalalete davet eden ise, kendisine tâbi olanların günahı gibi günah kazanır ve onların günahlarından hiçbir şey eksilmez.”[Müslim ve diğerleri.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Emri Bi'l-Ma'ruf ve Nehyi Ani'l-Münker (İyiliği Emr Kötülüğü Nehy Etmek)

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Fıkıh :: Salih Ameller -