Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi
Yazar
Mesaj
Yaş :
Konu: Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi Perş. 18 Şub. 2010, 12:04
hmed b.Hanbel ve Ebu ya’la kendi müsned’lerinde, Ebu berze’den şöyle rivayet ederler. “Peygamberle birlikte idik,şarkı sesi duyduk. Bakın nedir bu? Diye buyurdu. Ben biraz ilerleyince, muaviye ve amr b. As’ı şarkı söylerken gördüm. Dönüp peygambere haber verdim. O da şöyle buyurdu. Allah’ım,bu ikisini fitneye duçar et! İlahi, bu ikisini ateşe at.”
muaviye sarayda yaşama,saray protokolu uygulamanın yanı sıra Roma’lıları taklit ederek ipek ve pahalı kürk giyerdi. Kaynak ; Yakubi tarihi c.5.68
muaviyenin karısının biri hırıstiyandı.Dostları ve danışmanları arasında çok sayıda hırıstiyan vardı. Kaynak ; İslam medeniyetleri tarihi corci zeydan c.1 s.83
Ehli sünnet uleması nezdin’de muaviye melun ve zındıktır.
Kaynak ; Yakubi tarihi c.2 s.142
Hz.Ali defalarca muaviyeyi lanetlemiştir. Kaynak ; Taberi tarihi 1.bas. c.11 s.357
Peygambere efendimiz muaviyeyi defalarca lanetledi. Kaynak ; El muhtasar Fi ahbar c.1 s.184
muaviye içki içerdi. Kaynak ; İbn-i ebil hadid c.3 mısır baskısı s.228,İhkakul Hak ve İzhakul batıl c.1 s.49
muaviye faiz yerdi. Kaynak ; muaviye bin ebu sufyan.A.Ahmud El ikaade mısır baskısı s.132
muaviyeye göre miraç olayı rüyadan ibaretti diyor. Kaynak ; El-Gadir c.10 s.184, Sahihi müslim’den naklen c.5 s.43,Beyhaki süneni c.5 s.477 muaviye (l.a) kendi sözü; “And olsun Allah’a , dünyada tatmadığım lezzet kalmadı” demekten sakınmayan bir hayasızdı. Kaynak; el-Mehasin-u ve’l-Mesavi , Beyhaki c.1 s.109 ve 210
Hz. Resulullah (s.a.a)'in; 'Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın yada onu öldürün” Kaynak ;Tehzib-üt Tehzib Ibin-i Hacer'in c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib c. 12 s. 181, Künuz-ül Hakaik s. 10 Menavi'nin, Serh-i Nehc-ül Belaga Ibn-i Ebu-l Hadid'in c. 1 s. 348, Tarih-ül Kebir Belazuri'nin
Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Her seyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye’dir. Kaynak ; (el-Müttaki el-Hindi' nin 'Kenz' ul Ummal' c.6, s.91 / Tathir’il Cinan s.143 "Sevaik' ul Muhrika’nin hamisinde" / Nehc'ül Hak ve Kesf'üs Sidk s.312)
İbnu Abbas radıyallahu anh anlatıyor: "Ben çocuklarla birlikte oynuyordum. Derken "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm geldi. Ben hemen bir kapının arkasına saklandım. (Beni orada bulup) enseme dokundu. "Muaviye'ye git! Onu bana çağır!" dedi. (Ben derhal gittim ve) geldim: "O YEMEK YİYOR!" dedim. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, tekrar: "Git Muaviye'yi bana çağır!" Emrettiler. (Ben (yine gidip) döndüm ve: "O YEMEK YİYOR!" dedim. Resûlullah tekrar: "Git! Muâviye'yi bana çağır!" emrettiler. Ben yine gidip geldim ve: "O YEMEK YİYOR!" dedim. Bunun üzerine: "ALLAH ONUN KARNINI DOYURMASIN!" buyurdular." Kaynak; Müslim, Birr 96, (2604).
Ebu Zer el-Gaffari Muaviye’ye dedi ki: Resulullah (saa)’a uğradım. (Senin hakkında) buyurdu ki: “Allahım ona lanet et ve onu ancak toprak ile doyur” (el-Emini “el-Gadir” c.10, s.142)
Ebi Said ve Abdullah bin Mesud’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İzâ reeytüm Muaviye alâ memberi faktülüh” Meali: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz onu öldürünüz.” (Tarih’üt Tabari c.10, s.58 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” kitabı s.216, 221 –Matabaatül Medeni-2.Baskı Mısır / ez-Zehebi’nin “Mizan’ül İtidal” kitabı c.1, s.572; c.2, s.380, 613 / en-Nesaih’ül Kafiyeh limen Yetevelle Muaviye s.45 / Hüvarezmi’nin “Maktelil Hüseyin” kitabı c.1, s.185 / İbn-i Ebil Hadit’in “Şerhu Nehc’ül Belağa” kitabı c.15, s.176 Mısır bas. Muhammed Ebul Fadl tahkiki / Takviyyet’ül İman Bired Tezkiyyet İbn-i Ebi Süfyan s.90 / Hatip el-Bağdadi’nin “Tarih-i Bağdat” eseri c.12, s.181 / İbn-i Hacer’in “Tehzib’üt Tehzib” kitabı c.2, s.428; c.5, s.110; el-Münavi’nin “Künuz’ül Hakaik” kitabı c.1, s.16 –Cami’us Sağir hamişinde bas./ Tarih-i Ebil Fida c.2, s.61 / el-Mukrim’in “Maktelil Hüseyn” kitabı s.7, 4.Baskı / el-Emini’nin “el-Gadir” adlı kitabı c.10, s.145 / el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.309)
İbn-i Mesud’tan naklen Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İza reeytüm Muaviye bin Ebi Süfyan yahtib alâ menberi fedribu anküh. Meali: Eğer Muaviye bin Ebi Süfyan’ı mimberim üzerinde hutbe okuduğunu görürseniz boynunu kesin” İmam Hasan dedi ki: Allah’a ant olsun ki, bu işi yapmadılar, felaha da ermediler” Şerhu Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.4, S.32
İmam Hasan yine şöyle buyurdu: Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz, öldürünüz.” Ancak onun emrini terk ettiler, felaha ermediler, kurtuluşa da ermediler. (es-Suyuti “el-Âlil Masnûa” C.1, S.424-425; el-Emini “el-Gadir” C.10, S.143)
Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin. “Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.” (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243)
Ehli Sünnet uleması nezdinde Muaviye melun ve zındıktır. (Tarih’ül Yakubi C.2, S.142 ve Emini “el-Gadir” C.1, S.16)
Muaviye Hz. Resulullah (saa)’ın “Namuslu insan, sünnet ve şeriata uygun davranır, zina edenlerse recm olunmalı, taşlanmalıdır” şeklindeki sünnetine karşı çıkmıştır. (Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.1, S.113 Mısır Bas.)
Muaviye Hz. Peygamber efendimiz tarafından lanetlenmiştir. (Emini “el-Gadir” C.1, S.216; El Muhtasar Fi Ahbar C.1, S.184; Ali ve Benvah S.229 Mısır Bas.)
Muaviye Hz. Ali tarafından da defalarca lanetlenmiştir. (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Emini “el-Gadir” C.10, S.139; Sıffin S.244 Mısır Bas.)
Muaviye içki içerdi. Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.3, S.228 Mısır Bas; et-Tüsteri “İhkak’ul Hak ve İzhâk’ul Bâtıl” C.1, S.49; Emini “el-Gadir” C.10, S.157)
Hatta son arzusu, ölmeden önce “Sıcak bir günde serin şarap içip çocuklarını seyretmek” idi. (Müsned-i Ahmet bin Hanbel C.5, S.347; İbn-i Asakir “Tarih-i Medinet-i Dimaşk” C.7, S.311; Emini “el-Gadir” C.10, S.189)
Muaviye faiz yerdi. (A.Aahmud el-İkaade “Muaviye bin Ebi Süfyan” S.132 Mısır Bas.)
Muaviye’ye göre miraç olayı rüyadan ibaretti. (Emini “el-Gadir” C.10, S.184 Sahih-i Müslim’den naklen, Sünen-i Beyhaki C.5, S.477)
Muaviye bir keresinde Çarşamba günü Cuma namazı kıldırdı. (Dr. Heykel “Hz. Muhammed’in Hayatı” C.1, S.268 Farsça)
Muaviye’nin katl ve cinayet defteri bir hayli kabarıktır. Hz. Resulullah (saa)’ın sevgili sahabisi Hicr bin Adiyy ile altı yiğit arkadaşı, Muaviye’nin resmi emriyle Merc-i Uzra’da şehit edildi. (Sahih-i Müslim C.1, S.258-259; Sahih-i Buhari C.1, S.131)
Muaviye Malik’ül Eşter’i Mısır yolunda zehirli balla zehirletip öldürttü, sonra da mimbere çıkıp şöyle dedi: “Ali’nin iki arkadaşı vardı, birinin işini Sıffin’de (Ammar bin Yasir’i) bitirdim, diğerininkini (Malik’ül Eşter’i) bugün.” (Tarih’üt Tabari C.4, S.187; İbn-i Esir C.3, S.233)
Muaviye planlarını uygulayabilmek için Abdurrahman bin Halid bin Velid’i de zehirletti. (Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)
Muaviye Hz. Ali tarafından Mısır’a vali tayin edilen Muhammed bin Ebi Bekir’i öldürtüp cenazesini bir eşeğin cesedine karnını yarıp koyarak yaktırdı.” Tarih’üt Tabari C.4, S.171; Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)
Muaviye oğlu Yezid’e biat almak istediğinde önce Hasan bin Ali’yi ile Sad bin Ebi Vakkas’ı zehirletip öldürttü. (Ebu Ferec “Mekatil’üt Talibin”
Muaviye, Eş’as’ın kızı ve İmam Hasan’ın eşi olan Cu’de’yi kışkırtarak imamı zehirletti ve bu zehirle İmam şehit oldu. Muaviye İmam Hasan’ın şehadet haberini duyduğunda neşelenmiş ve secdeye kapanmıştır. (en-Niza vet-Tehâsüm S.6 Necef Bas.)
İbni Teymiyye diyor ki: Muaviye İmam Hasan’ın zehirlemek için emir verdi. (Minhac’üs Sünnet C.2, S.225 Kitâl Ba’duhum Ba’da Babı.)
Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular: “Allah; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.” (Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas.; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.139)
1-İmam Hasan’ı Zehirletmesi:
Abdülbirr “el-İstiab” kitabında Muaviye’nin tercümesinde diyor ki: “Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti” (Ahmet Hüseyn Yakup “Adalet’üs Sahabe” s.108 / Şerhu Nehc’ül Belağa İbni Ebil Hadid C.16, s.10 / Ebu Ferec el-Asfahani “Mekatil âl Ebi Talib S.4
Muaviye Cude’ye Hz. Hasan’ı zehirletmesi için emir verdi
Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.
(Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)
İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu. (en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-7
Açıklama:
Muaviye, Ehli Sünnet tarihçilerinin de naklettiği sahih rivayetlere göre İmam Hasan'ı zehirletmiştir:
Kuran'ı Kerim bir mümini öldüren hakkında şöyle buyurmuştur:
"Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona." (Nisa 93. Ayet)
Böylece Kuran'ı Kerimin apaçık ayetine göre Muaviye, lanetlik ve cehennemliktir.
Muaviye, Hz. Ali'ye mimberlerde lanet ettirmiştir. Bu da başta sünni İslam Bilginleri olmak üzere en sahih tarih ve hadis kitaplarında geçmektedir.
Peki İmam Ali'ye söven kişinin konumu Nedir ?
Bizzat Sevgili Peygamberimizin sahih hadislerinden görelim:
Resulullah (saa) şöyle buyurdu : “Men sebbe Aliyyen sebbeni”
İbn-i Abbas dedi ki: Allah’a ant olsun ki, Resulullah (saa)’ın şöyle buyurduğunu duydum: (Men sebbe Aliyyen fekad sebbeni, vemen sebbeni fekad sebbalâh, vemen sebballâh azze ve celle ekebbehullâhu alâ menherihi finnâr)
Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür, bana söven de Allah’a sövmüştür, Allah’i söven kişiyi, Allah onu burnu üzere ateşe dökecektir” Kaynak:
1. İbn-i Sabbağ el-Maliki'nin 'Füsul'ül Mühimme' s.111 2. Tabari' nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 ve 'Riyad'ul Nadara' c.2, s.219 3. Menakıb-ı Hüvarezmi s.81-82 4. Menakıb-ı Meğazeli s.83 5. Süleyman el-Kunduzi' nin 'Yenabi' ul Mevedde' s.205 6. eş-Şeblenci' nin 'Nur'ül Absar' s.110 7. el-Künci' nin 'Kifayet' üt Talib' s.82 8. el-Hamvini eş-Şafii' nin 'Feraid es-Simtayn' c.1, s.302 9. el-Murkat fi Şerh’ül Müşkat c.10, s.474
Yaş :
Konu: Geri: Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi Perş. 18 Şub. 2010, 12:05
Bu delili yoxla qardaş gör bunu yalan diyormu yani kitablara bak kardeş meşur alimden olan delile bak yalan olsa bana yaz
Yaş :
Konu: Geri: Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi C.tesi 20 Şub. 2010, 12:17
burada onlarca kaynak vermişsin bu kaynakların çoğu Türkçe'de yoktur varsa bile benim elimde yok olsa da bunlara tek tek bakamam
sadece müslimden yapılan alıntı ile ilgili olarak şu var: 25- Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Bir Kimseye Hak Etmediği Halde Lanet Eder Veya Söver Yahut Beddua Ederse, Bu Onun, O Kimse İçin Zekat, Ecir ve Rahmet Olacağı Babı
88- (2600) Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr, A'meş'den, o da Ebu'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in yanına iki adam girdi. Ve onunla ne olduğunu bilmediğim bir şey konuştular da gadablandırdılar. O da kendilerine lanet ve sitem etti. Çıktıkları vakit ben :
— Yâ Resûlallah! Şu iki adamın kazandığı bayırdan kim bir şey kazanabilir, dedim ;
«Ne o?» buyurdu.
— Sen onlara lanet ve sitem ettin! dedim.
«Sen benim Rabbîme koştuğum şartı bilmiyor musun? Allahım! Ben ancak bir beşerim, müslümanlardan hangisine lanet veya sitem edersem bunu onun için bir zekât ve ecir kıl, dedim.» buyurdular.
95- (2603) Bana Züheyr b. Harb ile Ebû Ma'n Er-Rakâşî rivayet ettiler; Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki) : Bize Ömer b. Yûnus rivayet. etti. (Dedi ki) : Bize İkrime b. Ammar rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İshâk b, EM Talha rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Enes b. Mâlik rivayet etti. (Dedi ki) : Ümmü Süleym'in yanında yetim bir kız vardı. Ümmü Süleym Enes'in annesidir. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu yetim kızı görerek :
«O sen misin? Hakîkaten büyümüşsün! Yaşın büyümesin!» dedi. Bunun üzerine yetim kız ağlayarak Ümmü Süleym'e döndü. Ümmü Süleym:
— Sana ne oldu ey kızcağız? dîye sordu. Câriye :
— Nebiyyullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana yaşın büyümesin diye beddua etti. Şimdi artık benim yaşım ebediyen büyümeyecek. Yahut ömrüm uzamayacak! dedi.
Ummü Süleym acele baş örtüsünü sarınarak hemen çıktı. Ve Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e rastladı. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ,ona :
Neyin var yâ Ummü Süleym?» diye sordu. O da : Nebiyyallah! Sen benim yetim kızıma beddua mı ettin? dedi. «Neymiş o yâ Ummü Süleym?» buyurdular. Ümmü Süleym :
— Ona yaşı büyümesin ve ömrü uzamasın diye duâ ettiğini söyledi, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) güldü. Sonra şöyle buyurdular :
«Yâ Ummü Süleym! Bilmez misin kir benim Rabbime şartım vardır. Ben Rabbime şart koştum da, söyle dedim : Ben ancak bir beşerim. Beşerin razı olduğu gibi razı olur; beşerin kızdığı gibi kızarım. İmdi ümmetimden herhangi biri aleyhine hak etmediği halde duada bulunursam, bunu onun için bir temizlik suyu, bir zekât ve kıyamet gününde onu kendisiyle Allah'a yaklaştıracak bir ibâdet yapmalısın, dedim.»
96- (2604) Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezî rivayet etti.
Bize İbnü Beşşâr da rivayet etti. Lâfız İbnü Müsennâ'nındır. (Dediler ki) : Bize Ümeyye b. Hâlid rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Ebû Ham-zate'l-Gassâb'dan [6], o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş : Çocuklarla beraber oynuyordum. Derken Resûlüllah {Sallallahü Aleyhi ve Sellem) geldi. Ben hemen bir kapının arkasına gizlendim, o gelerek avucuyla omuzlarımın arasına bir dokundu. Ve :
«Git bana Muaviye'yi çağır!» dedi. Ben derhal (gittim)
Fakat o geldim. Ve :
— O yemek yiyor! dedim. Sonra bana tekrar:
«Git bana Muaviye'yi çağır!» dedi. Hemen (gittim) gejldim. Ve:
— O yemek yiyor! dedim. Bunun üzerine : «Allah onun karnını doyurmasın!» buyurdular.
97- (...) Bana İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ehû Hamze haber verdi. (Dedi ki) : İbnü Abbas'ı şunu söylerken işittim : Çocuklarla beraber oynuyordum. Derken Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) geldi. Ben hemen ondan gizlendim... Ve râvi yukarki hadîs gibi rivayette bulunmuştur.
Bu rivayetlerden Ebû Füreyre hadîsini Buharı «Ki-tâbu'd-Deava'da tahrie etmiştir.
Bu rivayetler Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ümmetine gösterdiği dikkat ve şefkati beyân etmektedirler. Rivayetlerin umumundan anlaşılıyor ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in bedduası lanet ve sitemi bunları haketmeyen bir kimseye yapılmışsa, o kimse için rahmet, keffâret ve zekât olur. Yoksa hak edenler için böyle bir şey mevzu bahis olamaz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kâfirlerle münafıklara beddua etmiş, fakat bu onlara rahmet olmamıştır. Burada şu sual hatıra gelebilir. Bedduayı hak etmeyen kimseye Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nasıl beddua eder? Bu suale ulemâ iki vecihle cevab vermişlerdir. Birinci veçhe göre bedduayı hak etmemekten murad kulun batında yâni Allah indinde onu haketmemiş olmasıdır. Zahire göre o kul bedduayı hak etmiştir. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şer'î bir emareye göre onun bedduayı hak ettiğine hüküm vermiştir. Çünkü o zahirle hüküm vermeye memurdur. Sırları bilen yalnız Allah'dır. İkinci veçhe göre Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in beddua etmesi, sitemde bulunması ve emsali şeyler kasten söylenmiş olmayıp, Arablarm âdetine göre niyetsiz olarak dile gelen sözlerdir. Muâviye hakkında :
«Allah onun karnını doyurmasın!» Yetim kıza :
«Allah senin yaşını büyütmesin!» demesi hep bu kabildendir. Bunlardan duanın hakikati kastedilmemiştir. Maamafih Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu sözlerden birinin icabet saatına rastlayarak kabul edileceğinden endişe duymuş ve Allah Teâla Hazretlerine niyaz ederek bu sözlerin muhatabları hakkında rahmet, keffâret ve sevab olmasını dilemiştir. Şu da muhakkatır ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu gibi sözleri pek nadir söylemiştir. Kendisi kötü söz söylemez, kimseye lanet etmez, şahsı için kimseden intikam almazdı. Nitekim ashab D e v s kabilesine beddua «etmesini istedikleri halde, o:
«Yâ Rab! Devs'e hidâyet ver!» diye dua etmiş. Kavmi kendisine nice eza ve cefalarda bulundukları halde :
«Allahım! Kavmimi af buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar!» diye niyazda bulunmuştu.
Yaş :
Konu: Geri: Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi C.tesi 20 Şub. 2010, 12:42
eminim ki kardeşinin yazdıklarının bir kısmı hele ehli sünnet ulemasına göre Muaviye'nin zındık vs. olduğu tümden yalan
şiiler muaviye'yi karalamak için bir sürü yalan uydurdukları gibi kendilerine sünni diyen bazı kişiler de muaviye lehinde bir sürü şey uydurmuşlardır Aşağıdaki linkte bu konu hakkında bir sürü şey bulabilirsin
bu linkte muaviye lehinde onlarca söz var benim bunların hangisi doğru hangisi yanlış araştıracak vaktim yok umrumda da değil muaviye bir sahabidir ve kardeşinin kaynak olarak gösterdiği müslim'de sahabilerin faziletleri onların sevilmesi ve onlara sövülmemesi ile ilgili onlarca hadis var buyur bazıları:
54- Sahabe (Radiyallahu anhüm)'e Sövmenin Haram Kılınması Babı
221- (2540) Bİze Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Ala' rivayet ettiler. Yahya : Ahberanâ, Ötekiler : Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki) : Bize Ebû Muaviye A'me'ş-den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ashabıma sövmeyin! Ashabıma sövmeyin! Nefsim yedinde olan Allah'a yemin ederim ki, biriniz Uhud (dağı) kadar altın infâk etse, onların bir ölçeğine veya onun yarısına erişemez.» buyurdular.
222- (2541) Bize Osman b. Ebî Şcybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den,-o da Ebû Said'den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Hâlid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf arasında bir şey vardı. Hâlid ona sövdü. Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ashabımdan kimseye sövmeyin! Çünkü bîriniz Uhud (dağı) kadar altın infak etse, onların bir ölçeğine veya yarısına erişemez.» buyurdular.
Nevevî diyor ki : «Fitnelere karışmış olsun olmasın ashab-ı kirama sövmek haramdır; haram kılınan kötülüklerdendir. Çünkü onlar müctehiddirler. Sahabenin faziletleri bahsinde izah ettiğimiz gibi, onlar bu harbler hususunda te'vilcidirler. Kaadî Iyâz onlardan birine sövmenin büyük günahlardan sayıldığını söylemiştir. Bizim mezhebimizle cumhura göre ashaba söven öldürülmez; ta'zir olunur. Mâlikîler'den bazıları öldürüleceğine kail olmuşlardır.»
Muaviyenin hz Aliyi sövmesi onu ölum emri vermesi onu lanetlemesi