Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Ashabın Metin Tenkidi - Hadisin Kur'an'a Arzı
  • » Bid'atle Sünnetin Yer Değişmesi ve Refü'l-Yedeyn

  • Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı Icon_minitimeC.tesi 26 Ara. 2009, 19:32

    III. Sünnetin Akla Arzı

    Hadis tenkidi konusunda sahabenin baş vurduğu geride diğer bir ölçü kalmaktadır ki, bu ölçünün onlar nezdinde geçerli olduğundan kesin olarak emin değilim. Ancak bazı meselelerde bu ölçüyü kullandıkları vaki olmuşsa da, bu örnekler araştırıcıda söz konusu ölçünün onlar için bir kıstas kabul edildiğine dair kesin kanaat oluşturmamaktadır. Söz konusu ettiğimiz ölçü, bazı hadislerin tenkidinde aklın kullanılmasıdır.

    Aşağıda sahabenin onu ne ölçüde kullanıp kullanmadığının ortaya çıkması için bazı örnekler sunacağız: [1]

    a. Ateşte Pişen Bir Şeyi Yiyip İçmekten Dolayı Abdest Alınması

    Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Peygamber:
    "Keş peynirinden bir parça bile olsa, ateşin dokunduğu şey dolayısı ile abdest gerekir" [2] buyurmuştur. Ebu Hureyre İbn Abbas'ın kendisine:
    "Ey Ebu Hureyre! Yağ ve ısınan su sebebiyle abdest alıyor muyuz? "[3] diye sormuş
    o da:
    "Ey kardeşimin oğlu, Peygamber'den bir söz duyduğunda ona örneklerle mukabele etmeye kalkışma" [4] diye karşılık vermiştir. [5]


    b. Cenazeyi Taşımaktan Dolayı Abdest Alınması

    Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre o:
    "Ölüyü yıkayan boy abdesti, onu taşıyan ise abdest alsın" demiştir. Bu söz Âişe'ye ulaşınca:
    "Müslümanların ölüleri necis mi, kişi kuru bir ağacı taşıyacak olsa ne gerekir?" [6] şeklinde tepki göstermiştir. İbn Abbas ise bu konuda:
    "Kuru ağaçları taşımaktan dolayı bize abdest gerekmez"
    [7].

    c. Uykudan Uyanan Kişinin Elini Kaba Sokmadan Önce Yıkaması

    Ebu Hureyre'den, Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylediği rivayet edilmiştir:
    "Sizden biri uykusundan uyandığı zaman üç defa yıkamadan elini kaba daldırmasın" [8]. Bu hadis, Aişe'ye ulaştığı zaman:
    "Ey Ebu Hureyre! Mihrası (oyulup içine su konan taş) ne yapacağız?" diye sormuştur.
    Başka bir rivayette ise Âişe Ebu Hureyre'nin "mihras hadisi"nde yanıldığını söylediği nakledilmektedir [9].

    Kanaatimce bunlar, sahabenin bu ölçüyü kullandığına işaret eden örneklerdendir. Bunlara, daha önce geçen "zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri olduğu" hadisi hakkında İbn Abbas'ın şu sözünü de ilave etmemiz mümkündür:

    "Eğer o, üç şerliden biri olsaydı, annesinin recmedilmesi onu doğuruncaya kada tehir edilmezdi".

    Burada ilginç olan, söz konusu meselelerde İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğunun tercih ettiği görüş ile, bu sahabîlerin Resûlullah'tan rivayet olunan hadislere muaraza noktasında aklî tenkide dayanarak verdikleri hükmün aynı olmasıdır.

    Nitekim ateşte pişen ve ısınan şeylerin yenip içilmesinden dolayı abdestin lâzım gelmesi meselesinde cumhur; ister abdestin vücubunun neshedildiği görüşüne, ister başka bir gerekçeye dayansın; böyle bir durumda abdestin gerekmeyeceği kanaatindedir [10]. Aynı şekilde cenazeyi taşımaktan dolayı da ulemanın çoğunluğu abdest gerekmediği görüşündedir [11]. Uykudan kalkan kişinin kaba daldırmadan önce ellerini yıkamasına gelince; eğer elleri pis değilse, çoğunluk bunu vacip değil, müstehap olarak anlamışlardır. Eğer elleri pis ise, onu yıkamak uykudan dolayı değil, bu pislikten dolayıdır [12]. Zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri olduğunu bildiren hadis de bu çerçevede yorumlanmıştır.


    Sonuç, olarak bu örnekler, bu sahabîlerin söz konusu rivayetleri ret ve ravîleri olan Ebu Hureyre'ye de itiraz ettiklerini teyit eder. Çünkü itiraz edilen rivayetlerin hepsi Ebu Hureyre kanalıyla gelmiştir, ret de ona yöneliktir. Hanefîlerin, ehl-i hıfz ve itkan olmasına rağmen, Ebu Hureyre'yi fakih olarak nitelendirmemeleri bu nedenle olsa gerek. Bu hususu Allah izin verirse "Ravinin anlayışı ve rivayeti kabuldeki etkisi" konusunu işlerken izah edeceğiz.

    Bu örnekler, sahabenin sözünü ettiğimiz ölçüyü kullandıklarını ifade hususunda yeterli sayılabilir. Bence cumhurun, sahabenin Ebu Hureyre'ye itiraz ettikleri noktalarda onlara muvafakat etmiş olmaları da bu hususu teyit etmektedir. Vurgulanması gereken bir husus ise; onların bu hadisleri reddetmesinin sadece aklî esaslarla sınırlı olmayıp, zikredilmesi ve ihmal edilmemesi gereken başka kriterlere de dayandığıdır.

    Sahabîler, Peygamber'le beraber yaşadılar, dinî konuları ondan öğrendiler. Daha önce duymadıkları tuhaf bir şey kendilerine ulaştığı zaman, onu akılları ile değerlendirdiler; bu konuya benzer hususlarda Peygamber'in sünnetinde bulunan hükümlerdeki bilgilere dayanarak onu tenkit ettiler. Meselâ Âişe, belki de bizzat Resûlullah'ın huzurunda (mihras) yalaktan abdest alıyordu. Onu Peygamber niçin menetmiyor da:
    "Elini üç defa yıkamadan mihrasa daldırma" diyordu? Sonra mihrastan başka bir şey bulamadığı zaman, ellerini nasıl yıkayacaktı? Bütün bu hususlar Âişe'nin, Ebu Hureyre'nin rivayetine itiraz etmesine ve ona konuyu anlamamakla itham etmesine yol açmıştır.


    Aynı şekilde, İbn Abbas'ın "ateşte pişen şeyin yenmesinden dolayı abdestin gerekeceğine" dair hadis konusundaki görüşü de böyledir. Çünkü bütün sahabe her gün abdest alıyordu ve onlardan birinin yemek yedikten sonra, abdest almadan namaz kılmış olması tabiî idi. Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği gibi bir hadis onlara niçin ulaşmadı? Halbuki böyle bir hadisi nakletmeyi gerektirecek birçok sebep olduğu gibi, bu konu gerçekten pek çok insanın başına gelebilecek bir husustu. Bu görüşe İbn Abbas, sıcak su ile abdest alan bir kişinin, abdest suyunun sıcak olması sebebiyle tekrar abdest almasının gerekeceği tarzında itiraz etmiştir.

    "Cenazeyi taşımaktan dolayı abdestin gerekeceği" hadisine gelince; abdest normal olarak pislikten (hadesten) dolayı gerekir. Kişi, ölmek suretiyle pisleşir mi? Bu, kabul edilemeyecek bir husustur ve hiçbir kimse, hiçbir zaman bunu iddia etmemiştir. Bunun için Ebu Hureyre'ye bu konuda yöneltilen itiraz yerinde olmuştur. Âişe onu reddettiği gibi İbn Abbas da reddetmiş; hayret ve şaşkınlığını ifade için "kuru ağaçları taşımaktan dolayı abdest mi alacağız?" demiştir.

    "Zina yoluyla doğan çocuğun üç şerliden biri oluşu" hadisi de bunun benzeridir. Peygamber'in recmedilen bir kadının cenazesini kılarak, "Bu öyle bir tövbe ile tövbe etti ki onu hile yapan bir zekât memuru yapsaydı, mutlaka affolunurdu" [13] dediğini, Mâiz hakkında da recmedildikten sonra "O, cennetin nehirlerinde yürüyor" [14] buyurduğunu bilmekteyiz. Günahı bizzat işleyen kişinin durumu bu olunca, hiçbir günah işlememiş ve meydana gelen fiilde hiçbir payı olmayan biri hakkında, "Onun üç şerliden biri olduğu" veya "cennete giremeyeceği" nasıl söylenebilir? Peygamber annesinin onu doğurmasını, sonra emzirmesini niçin beklemiştir? Bütün bu hususlar araştırıcıyı, hadisin sıhhati konusunda şüpheye düşürmekte; Aişe ve İbn Abbas'ın tenkitlerini ister Kur'an'a aykırılığına, ister aklın onu kabul etmemesine dayansın kabule sevketmektedir.

    Ashabın bu rivayetlerle alakalı değerlendirmeleri, onların bu hadisleri tenkit ederken söz konusu ölçüyü mutlaka kullandıklarını ve ihmal etmediklerini ortaya koymaktadır.

    Sahabenin kabul ettiği ve haberleri tercih için kullandığı ölçülerden tespit edebildiklerim bunlardır. Onların, benim ulaşamadığım veya kavrayamadığım başka ölçüleri de bulunabilir. Fakat ben kendimi, elimde bulunan metinlerle sınırlı görüyorum. [15]


    [1] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 82.
    [2] Zemahşerî, el-Fâik fi garîbi'l-hadîs,l, 179.
    [3] Metinde geçen kelimesi "sıcak su" demektir.
    [4] Tirmizî, Taharet 58.
    [5] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 82.
    [6] Zerkeşî, el-İcâbe, s. 121-122.
    [7] Abdülmecid Mahmûd, el-İtticâhâtü'l-fıkhiyye, s. 151. Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 82.
    [8] Müslim, Taharet 87.
    [9] Âmidî, el-İhkâm, I, 263.
    [10] Şevkânî, Neylü'l-evtâr, I, 314; Emir es-San'anî, Sübülü's-selâm, I, 108.
    [11] Emir es-San'anî, a.e., I, 108-109.
    [12] Şevkânî, a.g.e., I, 207; Emir es-San'anî, a.e., I, 68.
    [13] Müslim, Hudud 23.
    [14] İbn Hacer, el-İsabe, V, 705.
    [15] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 82-85.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Hadis :: Hadis Müdafaası -