Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Kadere İmanın Dereceleri
  • » İmanın Tadı, Adam Eder Ayıyı

  • İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Icon_minitimePaz 01 Mart 2009, 19:29

    Bugün Kur’anî kavramlar içerisinde kendisinden bütünüyle habersiz kalınan ve aynı zamanda büyük bir tahrif ve istismara uğrayan kavramlardan bir tanesi de hiç şüphesiz tağut kavramıdır. Öyle ki; kendilerini Müslüman olarak isimlendiren insanların büyük bir kısmı tağut kavramını hayatlarında bir kere dahi duymamışlardır. Çok küçük bir kesim ise, tağut kavramını duymakla beraber, ya bu kavram hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller, ya da az da olsa bu noktada bilgi sahibi olsalar bile bu bilginin pratiğe nasıl aktarılacağı hususunda büyük bir cehalet içerisindedirler. Bu cehaletin doğal bir sonucu olarak, hayatlarının her alanında tağutlara ibadet etmektedirler. Halbuki tağut kavramı Kur’ani kavramlar içerisinde en önemli kavramlardan bir tanesidir. Çünkü bütün resullerin getirmiş olduğu tek hak din olan İslam dininin ilk şartı, tağutu reddetme şartıdır. Allahu Tealâ fertlerin ya da toplumların İslam dairesi içerisine girebilmelerini öncelikle tağutu reddetme şartına bağlamıştır. Tağutun reddi olmadan Müslüman ismine sahip olabilmek bu noktada asla mümkün gözükmemektedir. Nitekim Allahu Tealâ Bakara Suresi’nin 256. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
    “Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. O halde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”


    Yine aynı şekilde tağutu reddetme şartı, tüm resullerin gönderilme ve kitapların indirilme gayesidir. Tüm resuller öncelikle Allah’a ibadet etme ve tağutu reddetme gerekliliğini insanlara tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Allahu Tealâ şöyle buyurmaktadır:
    “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.” (16, Nahl/36)


    Tağutun her türlüsünü reddedebilmek ve halis bir tevhid inancına sahip olabilmek için ise, tağut kavramının ve özellikle zamanımızın tağutlarının en iyi şekilde bilinmesi gerekmektedir.
    Tağut kelimesi “tağa” kökünden türetilmiştir. Lügatte haddini aşmak, azgınlaşmak anlamına gelmektedir. Lisan’ül Arap’ta tağut kelimesi hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Tağut: küfürde haddini aşan manasına da gelmektedir. Allah’tan başka ibadet edilen her şey tağuttur. Tağut, putlardan olabildiği gibi cin ve insanlardan da olabilir.

    İbn-i Cerir Et’Taberi tağut kelimesi hakkında şöyle demektedir: “Tağut; Allah’a karşı isyankar olup zorla, zorlama ile veya gönül rızasıyla kendisine tapınılıp mabud tutulan, gerek insan, gerek şeytan, gerek put, gerek dikili taş ve gerekse diğer herhangi bir şey demektir. Bunun tefsirinde şeytan veya sihirbaz, yahut kâhin ya da insanların ve cinlerin, inat edip büyüklük taslayanları veya Allah’a karşı mabut tanınıp buna razı olan Firavun ve Nemrud gibiler veya putlar diye çeşitli rivayetlere rastlanır.”

    Müfessirlerden Kurtubi ise bu kavram hakkında şunları söylemektedir: “Tağutu reddedin demek, şeytan, kahin, put, ve bunlar gibi Allah’tan başka ibadet edilen ve sapıklığa çağıran her şeyi terk edin demektir.”

    Yine tağut kavramı hakkında Mücahid şunları demektedir: “Tağut kendisine muhakeme oldukları ve emirlerine itaat ettikleri insan görünümündeki şeytanlardır.”

    İbn-i Kayyim El’Cevziyye ise şunları söylemektedir:
    “Tağut; kendisine ibadet edilme, bağlanılma ve itaat edilme noktasında haddini aşan kul demektir. İnsanların tağutu, Allah ve Resulü’nün kanunlarıyla hükmetmeyen, Allah’tan başka kendisine muhakeme olunan, ibadet edilen ve Allah’ın emrine dayanmadan, Allah’a itaat etmeden kendisine tabii olunanlardır[ Yani Allah'tan gelen bir emre dayanmadan ve Allah'ın emrine aykırı olarak kendisine itaat edilen her şey tağuttur.e-mir]. Bunları düşünür ve insanların durumlarına bakarsan, insanların çoğunun Allah’a değil tağutlara ibadet ettiğini, Allah ve Resulü’nün hükümlerine değil tağutların hükümlerine muhakeme olduklarını, Allah ve Resulüne değil, tağuta itaat edip tabii olduklarını görürsün.”
    Seyyid Kutub ise tağut kavramı hakkında şunları söylemektedir:
    “Tağut, sağduyuya ters düşen, gerçeği çiğneyen, Allah’ın kulları için çizdiği sınırı aşan düşünce, sistem ve ideoloji anlamına gelir. Bu düşüncenin, sistemin ve ideolojinin Allah’a inanmaktan, O’nun koyduğu şeriatından kaynaklanan bağlayıcı bir kuralı bulunmaz. İlkelerini yüce Allah’ın direktiflerine dayandırmayan her sosyal sistem, yüce Allah’ın buyruklarından kaynaklanmayan her kurum, her düşünce, her edep kuralı ve her gelenek bu kategoriye girer, bu kavramın kapsamına girer.”
    Alıntıdır.
    [Bir örnek vermek gerekirse; bazı kişilere "Allah'ın ve Rasulünün şu şu emirleri doğrultusunda şu amel haramdır." dediğinizde; bu kişiler, gene Allah ve Rasulünden başkaca delillere dayanmadan "Hayır!Bana göre, hocama göre,helaldir." vs. laflar ediyorlarsa kendilerini ya da hocalarını tağut edinmişlerdir.e-mir.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Icon_minitimePerş. 23 Nis. 2009, 17:03

    Tâğut, tağa, tuğyan haddi aşmak, sınırı çiğnemek demektir. Haddi aşan, sınırı çiğneyen her şey tâğuttur.

    Tâğut kelimesinin şer’î mânâsı ise; Allah ve Resûlü’nün belirlediği ölçülerin dışına çıkarak, Allah’ın belirlediği kanunların, yasaların dışında kanun koyarak insanları kendi kanunlarına uymaya zorlayan, insanları kendisine kulluğa zorlayan ve böylece haddini aşan kişidir.

    Allah’a karşı isyan edip, azgınlaşıp, zorla veya gönül rızasıyla insanların kendisine ibadet ve itaat etmelerini isteyen gerek şeytan, gerek insan, gerek put, gerek müessese ve kurumların hepsi tâğut-tur. Kanunları, görüşleri, hükümleri Allah kanunlarının önüne geçirilen her varlık tâğuttur. Arzu ve istekleri putlaştırılıp insanların ona boyun bükmeleri istenilen her varlık, Firavun, Nemrut gibi tâğuttur. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmak isteyen, insanları Allah dinini öğrenmekten meneden, yani din eğitimini yasaklayan her program, her sistem tâğuttur. Allah’ın insan hayatı için belirlediği kulluk yasalarından habersiz olarak, Kitap ve Sünnete müracaat etmeyerek kendi hayatını belirlemeye kalkışan, kendi kendine bir hayat programı belirleyen herkes tâğuttur.

    Allah karşısında bilgi iddiasında bulunan, “Allah bilirse biz de biliriz! Bizim de bilgimiz var! Bizim de aklımız var! Bizim de keyfimiz var! Biz de biliriz kılık-kıyafetin nasıl olacağını! Biz de biliriz eğitimin nasıl olacağını! Biz de biliriz nereden kazanıp nerelerde harcayacağımızı! Biz de biliriz nasıl bir hukuk yapacağımızı, biz de biliriz nasıl bir hayat programı belirleyeceğimizi!” diyerek Allah karşısında bilgi iddiasında bulunan her insan tâğuttur. “Sen öyle diyorsan biz de böyle diyoruz! Sen kılık-kıyafetiniz şöyle olsun diyorsan biz de böyle olacak diyoruz! Sen mirasınız şöyle olsun diyorsan biz de böyle olmalı diyoruz!” diyerek Allah karşısında bilgi iddiasında bulunan herkes tâğuttur.

    Ya da Allah karşısında güç iddiasında bulunanlar da tâğuttur. “Allah varsa biz de varız! Allah’ın gücü varsa bizim de gücümüz var! Allah’ın cehennemi varsa bizim de kodeslerimiz var! Allah’ın melekleri varsa bizim de silahlılarımız var! Biz de asar keseriz! Biz istedik mi asarız! Biz istedik mi keseriz! Biz istedik mi açarız! Biz istedik mi kestiririz!” diyerek Allah karşısında güç ve kuvvet iddiasında bulunanlar da tâğuttur.

    Allah’a ve Allah’ın emirlerine isyan edip kendi kendine uyup, kendi hevâsını, kendi düşüncesini ve aklını putlaştırıp kendi kendisini mabûd yapmış kişi de tâğuttur.

    “Kendi hevâ ve hevesini İlâh edineni görmedin mi?....” (Câsiye: 23)

    Kendi hevâsını, havasını putlaştırıp arzuları ve keyifleri istikâmetinde bir hayat yaşayarak Allah’ın kitabına ve Resûlü’nün Sünnetine karşı müstağnî davranan, ihtiyaçsız ve eyvallahsız davranan kişi de tâğuttur. Parasına, malına, makamına, çevresine, kredisine güvenerek kendi kendine yeteceğine zanneden, “ben bana yeterim! Benim malım, mülküm, makamım, koltuğum, çevrem, kredim var. Benim hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacım yoktur! Kitaba da, Sünnete de, dine de, diyânete de ihtiyacım yoktur! Ben kazanmayı bilirim! Ben kazanacak ve harcanacak yerleri bilirim! Ben hangi mesleği seçeceğimi bilirim! Ben ev tefrişini bilirim! Çocuklarımı nasıl eğiteceğimi pekâla bilirim! Ben hayatımı nasıl yaşayacağımı bilirim! Başka hiçbir şeye ihtiyacım yoktur! Ne Kitaba ne de Sünnete ihtiyacım yoktur” diyerek ken-disini putlaştıran insan da tâğuttur.
    .............................................................................
    Ben de bilirim! Biz de biliriz kazanmayı harcamayı! Ben de bilirim kılık-kıyafetin nasıl olacağını! Benim de zevkim var! Ben de bilirim karımı, kızımı nasıl giydireceğimi! Ben de bilirim çocuklarımı nerelerde ve nasıl eğiteceğimi! Ben de bilirim ev tefrişini, soframın tanzimini, soframda nelerin bulunması gerektiğini! Ben de bilirim nasıl bir hayat yaşamam gerektiğini! Bütün bu konularda benim ne Allah’ın kitabına, ne de Resûlü’nün Sünnetine zerre kadar ihtiyacım yoktur! diyerek kendilerini müstağni gören, kendilerini putlaştıran, Allah’a, Allah’ın Kitabına ve Resûlü’nün Sünnetine müracaat etmeden bir hayat yaşayan insanların tümü tâğuttur ve Kıyâmete kadar bunların hepsi aynı kategoridedir.

    [Bu kısım Ali Küçük Hoca'nın Besairül Kur'an adlı tefsirinin Alak Suresi tefsirinden alınmıştır. e-mir.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar Icon_minitimePerş. 23 Nis. 2009, 17:05

    Burada namazı engelleyenler anlatılıyor. Namazı engelleyenlerin Ebu Cehil olduğu, tâğut olduğu anlatılıyor. Bilelim ki namazı engelleyen herkes ve her şey tâğuttur. Takvayı engelleyen, Allah kullarının Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşamalarını engelleyen, Allah kullarını Allah’ın Kitabında istediği bir hayatı yaşamaktan engelleyen, Allah’ın yasalarını uygulamak isteyen, Allah’ın istediği gibi giyinmek, Allah’ın istediği gibi okumak isteyen kimselere yasaklar koyan herkes tâğuttur.

    Peki kim engeller namazı? Ne engeller namazı? Bakıyoruz bugün Allah kullarının namazlarını neler engelliyor? Kimler engelliyor?

    Müslümanların namazını çek, senet, borç derdi engelliyor. Dükkan, tezgâh engelliyor. Çok kazanma derdi, müşteri engelliyor, diploma, doktora derdi, meslek, oyun, televizyon, müdür, amir, patron, baba, ana, arkadaş engelliyor. Bilelim ki bunların hepsi tâğuttur. Namazı engelleyen herkes ve her şey tâğuttur. Kimileri Ebu Cehil gibi bizzat kendi elleriyle engeller. Kimileri iş programını, ders programını namaz vaktine denk getirerek engeller. Kimileri kendilerine kulluğu Allah’a kulluğa denk tutarak, vazife kutsaldır, vazifeniz için vazife anında namazı terk etseniz de fark etmez diyerek kendilerine hizmet adına engeller.

    Herhangi bir programın namaz vaktine yönelmesi, namaz vaktine denk getirilerek namazın engellenmesi de tâğutluktur. Namaz vaktine denk getirilen ve Müslümanların namazlarını engelleyen her program tâğuttur. Öyle değil mi? Tâğutlar tarafından kimi programlar hep namaz vaktine denk getirilir değil mi? Yemek vakti hep o zamana denk getirilir. Eğitim, namaz vaktine denk getirilir. Aslında namaz, hayatın yapı taşlarıdır. Hayatı Allah namazla doldurmuş. Yani hayatı na-mazla belirlemiş Allah. Namazla belirlenen hayat içinde uykuya zaman ayırın, yemeğe zaman ayırın, okumaya, yazmaya zaman ayırın, şuna şuna zaman ayırın demiş tamam. Ama bunlar namaza göre ayarlanacak. Yani önce namaz, sonra namazdan arta kalan zamanda da bunlar yapılacak. Çünkü bunlar hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

    Biz hayatta yaşamak zorunda olduğumuz bu işlerin aralarını namazla dolduracağız, namazdan aldığımız mesajla dolduracağız. Ama biz şu anda öyle yapmıyoruz da hayatımızın vazgeçilmez birimleri var, onları yaşarken namazı araya sıkıştırıveriyoruz. Yani aslında bizim hayatta namaza yer yok. Ama biz yine de onu bir yerlere takıveriyoruz. Tam namaz vaktinde başka programlar devreye giriyor.

    Başka neler engeller namazı? Tefrikalar, dedikodular engeller. Gıybetler, oyunlar, eğlenceler engeller. Veya meselâ öyle bir program çiziliyor ki, öyle bir eğitim sistemi uygulanıyor ki, baştan sona namaza karşı. Bu eğitim sisteminden geçen çocuklar namazın adını bile duymuyorlar. Onlara namaz eğitimi vermek, onlara namazı anlatmak şöyle dursun, namazın kokusunu bile hissettirmezler. Namaz kılanlar alaya alınır, engellenir, ama sonra da biz namazı serbest bıraktık, onu engelleyen mi var? derler. Hem namaz eğitimi vermiyorlar, hem de arkasından isterseniz kılın, sizi bundan engelleyen mi var? Diyor-lar. Biz namaz kılana karışmıyoruz diyorlar. Eh nasıl kılsın bu çocuk namazı? Niye kılsın? Hem namazı tanıtmayacaksınız, namaz eğitimi vermeyeceksiniz ona, hem de arkasından onun namaz kılmasını bekleyeceksiniz olacak şey midir bu?

    Meselâ sen evde çocuklarının namazına engel oluyor ve sabah namazına kaldırmıyorsan veya onlara namazı öğretmeyerek, namaz eğitimi vermeyerek engelliyorsan, bu durumda hiç kılamaz o çocuk namazı. İşte namazdan söz etmeyen, namaz eğitimi vermeyen bir ders programı da, çocuklarını namaz konusunda bilgilendirmeyen ebeveyn de bilelim ki bu âyet-i kerimeye göre tâğuttur.


    [Bu kısım da Ali Küçük Hoca'nın Besairül Kur'an adlı tefsirinin Alak Suresi tefsirinden alınmıştır. e-mir.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    İmanın Bilinmeyen Bir Rüknü: Tağutu İnkar

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -