Hamd,yalnızca Allâh’adır.Allah’ın salât ve selâmı, Rasûlullah’ın, âlinin, ashâbının ve onun yolunda yürüyenlerin üzerine olsun.
Kuveyt’te yayınlanan el-Muctemâ’ dergisi 19.4. 1390 hicrî tarihli 15. sayısında “Hz.Peygamber’in Doğumunu Anma (Mevlid-i Şerîf)” başlığı altında şiir beyitleri yayınladı.Kendisini Âmine olarak adlandı-ran kimsenin imzasıyla yayınlanan bu beyitler, Peygamber-sallallâhu aleyhi ve sellem-’den yardım dilemeyi, ümmetin yardımına koşmasını, ümmeti içerisinde bulunduğu tefrika ve ayrılıktan kurtarmasını dilemeyi içermektedir.Bu beyitler şunlardır: “Ey Allâh’ın Rasûlü! Âlemin imdâdına yetiş, Savaşa tutuşmuş ve onun alevinden yanıyor. Ey Allâh’ın Rasûlü! Ümmetin imdâdına yetiş, Şüphe karanlığındaki gidişi uzadı. Ey Allâh’ın Rasûlü! Ümmetin imdâdına yetiş, Sonsuz keder çöllerinde görünmez oldu. Ey Allâh’ın Rasûlü! Ümmetin imdâdına yetiş, Şüphe karanlığındaki gidişi uzadı. Daha önce yetiştirdiğin gibi zaferi yetiştir, Bedir günü Allâh’a seslendiğin zaman; Zillet, şaheser bir zafere dönüşmüştü. Şüphesiz ki Allâh’ın görünmeyen askerleri var.”
Allâhu Ekber! Bu kadın yazar, yardımın yalnızca Allâh’ın elinde olduğunu unutarak veya bilmeyerek, Rasûlullâh-sallallâhu aleyhi ve sellem-’in âcil yardımıyla ümmetin imdâdına yetişmesini isteyerek yardım talebini Peygamber-sallallâhu aleyhi ve sellem–’e yöneltmek-tedir.Halbuki Allâh-azze ve celle- apaçık kitabı Kur’an-ı Kerîm’de : “Yardım, ancak azîz ve hakîm olan Allâh’tandır” Âl-i İmrân Sûresi: 126
“Şayet Allâh size yardım ederse, sizi hiç kimse mağlup edemez.Yardımsız da bırakırsa, artık size yardım edecek kim olabilir? ”. Âl-i İmrân Sûresi: 160 buyurduğu gibi yardım, ne Rasûlullâh-sallallâhu aleyhi ve sellem- ’in, ne de başkasının elindedir.
...............................................
Bu kadın yazar, yardımın, fayda ve zarar vermenin, başkasının değil de sadece kendisinin elinde olan Âlemlerin Rabbi Allâh’tan yüz çevirerek, Hz. Peygamber-sallallâhu aleyhi ve sellem-’e yönelip ondan yardım istemiş ve onu çağırmıştır. Hiç şüphe yok ki bu, çok büyük bir zulüm ve vahim bir şirktir.Oysa Allâh-azze ve celle-’nin: “Rabbiniz buyurdu ki:Ey kullarım! Sadece bana duâ edin. İbâdeti de bana has kılın ki duânıza icâbet edeyim. Bana ibâdet etmekten ve beni ilâh olarak kabul etmekten kibirlenerek yüz çevirenler, hakîr ve zelîl bir şekilde cehenneme gireceklerdir.”( Ğâfir Sûresi: 60 ) buyurduğu gibi, sadece kendisine duâ edilmesini emretmiş, duâ edenin duâsını kabul edeceğini vâdetmiş, buna karşılık kibirlenerek bundan yüz çevireni de cehenneme koymakla tehdit etmiştir.
Bu âyet-i kerîme, duânın ibâdet olduğuna, kibirlenerek yüz çeviren kimsenin yerinin cehennem olduğunu göstermektedir. Kibirlenerek Allâh’a duâ etmekten yüz çevirenin hali bu olursa, Allâh-azze ve celle-’nin: “-Ey Muhammed- Kullarım beni sana sorarlarsa, onlara de ki : Ben onlara yakınım. Duâ eden olursa, duâsına karşılık veririm. O halde, emirlerimi yerine getirerek ve yasaklarımdan da kaçınarak bana itaat edip inansınlar ki kendileri için faydalı olan dîn ve dünya işlerinde doğruyu bulsunlar.( Bu âyet-i kerîme, Allâh-azze ve celle-’nin kullarına ne kadar yakın olduğunu haber vermektedir. Bu yakınlık, O’nun izzet ve celâline yaraşır bir şekildedir.)” Bakara Kıssası Suresi 186 buyurduğu gibi; herkese yakın olan, her duâ edenin duâsına icâbet eden, her şeyin sâhibi ve her şeye kâdir olan Allâh olduğu halde, O’ndan yüz çevirerek başkasına duâ edenin hali nice olur?
Rasûlullâh-sallallâhu aleyhi ve sellem-sahîh bir hadîste şöyle buyurmaktadır : “ Duâ, ibâdetin tâ kendisidir.” ( Ebu Dâvûd., Tirmizî, İbn-i Mâce ve İbn-i Hıbbân )
Yine, Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- amcasının oğlu Abdullâh b. Abbas -Allâh ondan ve babasından râzı olsun-’a şöyle demiştir: “Allâh’ın dînini koru ki O da seni korusun. Allâh’ın dînini koru ki, yöneldiğin her yerde O’nu bulasın. Bir şey istersen Allâh’tan iste. Yardım dilersen Allâh’tan dile.” ( Tirmizî ve başkaları rivâyet etmişlerdir.)
“Her kim duâsında, bir şeyi Allâh’a denk tutarak ölürse, cehenneme girer.) ( Buhârî )
Allâh’tan başkasına duâ eden veya ondan yardım isteyen veya ona adakta bulunan veya ona kurban kesen veyahut da bu sayılanların dışında ibâdet çeşitlerinden herhangi birisini O’nun dışında birisine yaparsa, bunlar ister peygamber, ister velî, ister melek, ister cin, ister put veya bunların dışında mahlukattan başka bir şey olsun Allâh’a eş tutmuş olur.
Ama hayatta bulunan birisinden, gücünün yettiği maddî konularda yardım istemek, şirk değildir. Bilakis bu, Allâh-azze ve celle-’nin Musa-aleyhisselâm- ’ın kıssasın da buyurduğu gibi, müslümanlar arasında yapılması câiz olan normal işlerdendir.
Buna örnek olarak şu âyeti gösterebiliriz: “Musa’nın taraftarlarından olan adam, düşmanına karşı kendisine yardım etmesi için Musa’dan istedi.” ( Kasas Sûresi: 15 )
Abdulaziz bin Abdullah bin Bâz, www.islamhouse.com adresinden alıntıdır.