Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Sünnet Allah'ın Vahyidir ve O'nun Koruması Altındadır
  • » Ehl-i sünnet Müslümanların Kaynaklarında Kuranın Tahrifi

  • Kur'an Sünnet Bütünlüğü

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Kur'an Sünnet Bütünlüğü Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Kur'an Sünnet Bütünlüğü Kur'an Sünnet Bütünlüğü Icon_minitimeCuma 15 Ekim 2010, 23:32

    Sünnet'in, Kur'ân'ın Açıklayıcısı Olması Bakımından Kur'ân-Sünnet Bütünlüğü


    Sünnet, Kur'ân tefsirinin ana kaynaklarından biridir. Çünkü Sünnet'in sahibi Hz. Peygamber (s.a.v.), Kur'ân'ı tebliğ etmenin yanında aynı zamanda onu tefsir etmek, açıklamak ve yaşamakla da görevli idi. Bu hususta Yüce Allah ona şöyle emretmiştir:

    "Ey Resul! Rabbin'den sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, onun elçiliğini yapmamış olursun!"[22]

    "Sana da zikri (Kur'ân'ı) indirdik ki kendilerine ineni insanlara açıklayasın. Belki düşünüp ibret alırlar."[23]

    "Biz sana Kitab'ı sırf ayrılığa düştükleri şeyi onlara açıklayasın ve inanan bir topluluğa yol gösterici ve rahmet olsun, diye gönderdik."[24]

    "Biz gönderdiğimiz her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik ki onlara açıklasın."[25]

    Bu âyetler, Resûlullah'ın (s.a.v.) Kur'ân'ı tebliğ ve tefsir ile görevli olduğunu ifade ettiği gibi, her peygamberin, getirdiği kitabı, ümmetine açıklamakla görevli olduğu da vurgular. Öte yandan Hz. Aişe'ye Resûlullah'ın (s.a.v.) ahlâkı sorulduğunda, Hz. Âişe onun ahlâkının Kur'ân'dan ibaret olduğunu bildirmiştir ki bu da Resûlullah'ın (s.a.v.) din konusunda söylediği sözlerin ve gösterdiği davranışların Kur'ân'ı tefsir ettiğini göstermesi bakımından önemlidir.

    İmam Evzaî (ö. 157/774) Hassan b. Atiyye'nin (ö. 120-130/737-747?) şöyle dediğini rivayet eder: "Resûlüllah'a (s.a.v.) vahiy iniyordu, (bu esnada) Cebrâîl ona vahyi tefsir edecek Sünneti de getiriyordu."[26] Yine Evzâî, Mekhûl'den (ö. 118/735) şöyle rivayet etmiştir: "Kur'ân'ın Sünnet'e olan ihtiyacı, Sünnet'in Kur'ân'a olan ihtiyacından daha fazladır."[27] Ayrıca "Sünnet Kur'ân'a hükmeder (onu açıklar), Kur'ân ise Sünnet'e hükmedemez" denilmiştir. Bu söz Ahmed b. Hanbel'e (ö. 241/855) sorulduğunda, "Böyle bir söz söylemeye cesaret edemem, fakat Sünnet Kitab'ı tefsir ve tebyîn eder, derim"[28] demiştir. Zaten buradaki hükmetmekten maksat da açıklamadır.

    Sahabeden İmrân b. Husayn (ö. 52/672)'in bulunduğu bir mecliste bir adam,

    "Kur'ân'da bulunanın dışında bir şeyden söz etmeyin" dedi. Bunun üzerine İmrân,

    "Sen gerçekten ahmak bir adamsın! Öğle namazının dört rekat olduğunu, onda açıktan okunmayacağını Allah'ın kitabında gördün mü? Sonra namazı, zekâtı ve benzeri konuları saydı. Sonra da dedi ki:

    "Bütün bunları Allah'ın Kitabı'nda açıklanmış olarak bulabiliyor musun? Allah'ın Kitabı bunları kapalı bırakmıştır. Şüphesiz ki bunları Sünnet tefsir etmiştir."[29]

    İmâm Şâfi'î (ö. 204/819-20), Sünnetin Kur'ân karşısındaki tutumunu şöyle açıklar: "Resûlüllah'ın (s.a.v.) Sünnetlerinin Kur'ân karşısında iki tutumu vardır. Birincisi, Kur'ân'ın açıkça ifade ettikleri karşısındaki tutumudur. Bu hususta Resûlullah (s.a.v.), Yüce Allah'ın indirdiğine olduğu gibi uyar. İkincisi ise, mücmeller karşısındaki tutumudur. Burada Resûlullah (s.a.v.), Allah'ın mücmelden ne kasdettiğini O'nun adına açıklar. Umûmî mi, yoksa husûsî mi, nasıl farz kılındığını ve kulların bunu nasıl yapmalarını istediğini izah eder. Her iki şekilde de Resûlullah (s.a.v.) Allah'ın Kitabı'na tâbi olmuştur."[30]

    Yine Şafiî şöyle der: "Yukarıda anlattığımız üzere, Allah'ın insanlara, peygamberine itaati farz kılması ve dini hususunda peygamberine vermiş olduğu makamı açıklaması göstermiştir ki, Allah'ın Kitabı'nda nass ile farz kılınan şeylerin tefsiri aşağıdaki şekillerden birine girmektedir:

    A. Te'kîd: Sünnet, Kur'ân'ın koymuş olduğu herhangi bir hükmü te'kîd eder. Meselâ

    "Namazı kılın, zekâtı verin"[31];

    "Ey iman edenler! Oruç size farz kılındı"[32];

    "Ka'be'ye gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır,"[33] mealindeki âyetlerde mutlak olarak zikredilen hükümleri (İslâm'ın şartlarını), "İslâm beş temel üzerine kurulmuştur"[34] diye başlayan hadis te'kîd etmektedir.

    B. Tefsir: Bir şeyin farz olduğu Kur'ân'da açık bir şekilde ifâde edilmiş, Peygamber'e itaat da farz kılınmıştır. Bu durumda Peygamber (s.a.v.) o şeyin kime farz olduğunu, o hükmün bir kısmının ne zaman kalkacağını, ne zaman sabit ve farz olacağım Allah adına açıklar. Meselâ namazın nasıl kılınacağım, orucun nasıl tutulacağını, zekâtın hangi maldan, ne miktarda, nasıl verileceğini ve hacc menâsikinin büyük bir bölümünü hep Sünnet açıklamıştır.

    C. Teşrî: Kur'ân'da herhangi bir nass bulunmayıp, Yüce Allah'ın, sadece Peygamberinin Sünneti'yle açıkladığı hükümler. İşte bunların hepsi "Allah'ın Kitabı'nın tefsiridir."[35]

    Yukarıda meallerini verdiğimiz âyetler ve getirdiğimiz diğer delillerden anlaşılıyor ki, Yüce Allah'ın Peygamberi'ne indirdiği Kur'ân'da öyle âyetler vardır ki Sünnet'in açıklaması olmaksızın onların mânâsını anlamak mümkün değildir.[36] Hz. Peygamber'in tefsiri Kur'ân'ın mücmel olan âyetlerini tafsil, umûmî hükümlerini tahsis, müşkilini tavzihe der.[37]



    [22]

    Mâide: 5/67.


    [23]

    Nahl: 16/44.


    [24]

    Nahl: 16/64.


    [25]

    İbrahim: 14/4.


    [26]

    Kurtubî, el-Câmi', I, 39; Şatibî, el-Muvâfakat, IV, 15.


    [27]

    Aynı eserler göst, yerler.


    [28]

    Bu söz Yahya b. Ebi Kesîr'e (ö. 129/764) aittir (Kurtubî, I, 39; Şâtıbî, a.g.e., IV, 15).


    [29]

    Kurtubî, I, 39; Şâtıbî, el-Muvâfakat, IV, 15. Müfessirler, Sünnet'in Kur'ân'ı tefsir ettiğinde ittifak etmişlerdir. Ancak Resûlüllah'ın (s.a.v.), Kur'ân'ın ne kadarını tefsir ettiği hususunda ihtilâf vardır. "Kur'ân'ın tümünü tefsir etti," diyenler olduğu gibi, "Pek azını tefsir etti" diyenler de vardır.


    [30]

    Şâfiî, er-Risâle, s. 91.



    [31]

    Bakara: 2/110.



    [32]

    Bakara: 2/183.



    [33]

    Al-i İmrân, 3/96.



    [34]

    Buhari, İman, 1/2; Müslim, İman, 19-22.



    [35]

    Şâfiî, a.g.e., s. 31-33.



    [36]

    Taberî'nin açıklamalarına göre vucûb, nedb ve irşâd şeklindeki çeşitli emirler, nehiy nevileri, haklar ve hadler ferâizin miktarları, mahlûkatın birbirlerine karşı haklarıyla ilgili hükümler ve benzerleri bu cümleden­dir. Resûlüllah'ın (s.a.v.) açıklaması olmadan bu âyetlerin mânâsı anla­şılamaz. Bunların tefsîriyle ilgili ondan herhangi bir açıklama gelme­dikçe hiç kimsenin söz söylemesi doğru değildir.



    [37]

    "Hz. Peygamber'in tefsiri Kur'ân'ın mücmel olan âyetlerini tafsil, umû­mî hükümlerini tahsis, müşkilini tavzih, neshe delâlet etme, müphem olanını açıklama, garip kelimeleri beyân etme, tavsif ve tasvir ederek müşahhas hâle getirme, edebî incelikleri muhtevi âyetlerin maksûdunu bildirme gibi belli başlı kısımlara taalluk eder" (Yıldırım, Suat, Peygam­berimiz'in Kur'an'ı Tefsiri, s. 31, İstanbul, 1983),
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Kur'an Sünnet Bütünlüğü

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Hadis :: Hadis Müdafaası -