Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Hadis Rivayet Ederken Dikkat Edelim
  • » Resulullah'a Mı Hocalarımıza Mı Uyacağız?

  • Resulullah Vefat Ederken

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Resulullah Vefat Ederken Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Resulullah Vefat Ederken Resulullah Vefat Ederken Icon_minitimePerş. 04 Şub. 2010, 16:57

    Üsâme b. Zeyd'in Şam Taraflarına Gönderilmek Üzere Hazırlanışı
    Sefer Ne Zaman, Niçin, Nasıl Hazırlandı ve Nasıl Geri Kaldı?

    Hicretin 11. yılında Safer ayının çıkmasına dört gece kala, Pazartesi günü, Peygamberimiz Aleyhisselam Müslümanlara Rumlarla çarpışmak üzere acele hazırlanmalarını emretti.

    Müslümanlar, cihad özlemiyle Peygamberimiz Aleyhisselamın yanından dağıldılar.

    Peygamberimiz Aleyhisselam, ertesi gün sabahleyin, Safer ayının çıkmasına üç gün kala, Salı günü, Üsâme b. Zeyd'i çağırttı ve ona:

    "Ey Üsâme! [1]Şam'a, Belka sınırına, Filistin'deki Dârum'a, [2] babanın öldürüldüğü yere kadar Allah'ın ismi ve bereketiyle git!

    Seni bu orduya başkumandan yaptım!

    Übnâ halkının üzerine ansızın var! Üzerlerine şimşek gibi saldır!

    Giderken de hızlı git! Haberin önüne geç! (Varacağın yere haber ulaşmadan var!)

    Yanına kılavuzlar al, casus ve gözcüleri önünden ilerlet!

    Allah seni muzaffer kılarsa, onların içinde az kal!" buyurdu.

    Safer ayının çıkmasına iki gece kala, Çarşamba günü olunca, Peygamberimiz Aleyhisselamda şiddetili bir başağrısı, humma ve ateş başladı.

    Peygamberimiz Aleyhisselam, Safer ayının çıkmasına bir gece kala Perşembe günü sabahleyin biraz iyileşip Üsâme için kendi eliyle sancak bağladı ve:

    "Ey Üsâme! Allah yolunda, Allah'ın ismiyle savaşa çık! Allah'ı inkâr edenlerle çarpış! [3]

    Savaşın! Fakat ahde vefasızlık etmeyin!

    Küçük çocukları ve kadınları öldürmeyin!

    Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin! Çünkü siz bilemezsiniz, belki onlar yüzünden ibtilâ ve musibete uğrayabilirsiniz!

    Fakat, 'Ey Allah'ım! Bizim imdadımıza yetiş! Onların hakkından gel! Onları bize zarar vermekten vazgeçir!deyin!

    Onlar size kavuşurlarsa gürültü çıkaracaklar ve bağıracaklardır!

    O zaman siz sükûnet ve vakarınızı muhafaza edin ve susun!

    Birbirinizle çekişmeyin!

    Sonra korku ile zafa düşersiniz, rüzgârınız kesilip gider! [Enfal: 46]

    'Ey Allah'ım! Biz Senin kullarınız! Onlar da Senin kullarındır!

    Bizim perçemlerimiz de, onların perçemleri de Senin elindedir!

    Onları ancak Sen yenersin!deyin!

    İyi bilin ki, Cennet kılıçların parıltısı altındadır!" buyurdu. [4]

    Üsâmeye askerlerin Cürüfte karargâh kurmalarını emretti ve:

    "Haydi, Allah'ın ismiyle hareket et!" buyurdu.

    Üsâme, bağlanmış sancağı götürüp Büreyde b. Husayb'a verdi. [5]

    Karargâh Cürüfte, Süleyman Sikâyesi diye anılan yerde kuruldu.

    İşinden boşalan, hemen karargâha koştu. [6]

    İlk Muhacir1erden[7] ve Ensardan, [8]savaşa katılmaya hazırlanmayan kimse kalmadı. [9]

    Hepsi savaşa katılmaya hazırlandı. [10]

    Ebu Bekir, [11] Ömer, Ebu U beyde b. Cerrah, Sa'd b. Ebi Vakkas, E bu 'I- A' ver S aîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, Katâde b. Numan, Seleme b. Eşlem b. Haris, gibi birçok zâtlar bu orduya katılmış bulunuyorlardı.

    Muhacirlerden bazı kişiler, [12]söylenmeye başladılar. [13]

    Bu hususta en ağır sözü söyleyen de, Ayyaş b. Ebi Rebia idi [14] ve:

    "İlk Muhacirlerin üzerine şu genç kumandan tayin olunuyor hâ?!" demişti. [15]

    Üsâme b. Zeyd o zaman onsekiz, [16] ondokuz yaşlarında idi. [17]

    Bu hususta laf çoğalmaya başladı. Ömer de, işittiği sözleri gelip Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi. [18]

    Peygamberimiz Aleyhisselam son derecede kızdı, başına bir sarık sarmış ve üzerinde saçaklı bir elbise olduğu halde Rebiülevvel'in 10'unda Cumartesi günü minbere çıktı. Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra:

    "İmdi ey insanlar! Üsâme'yi kumandan yapışım hakkında bazınızdan bana erişen sözler ne oluyor?! [19]

    Vallahi, siz şimdi Üsâme'nin kumandanlığına nasıl itiraz ediyorsanız, daha önce onun babasının kumandanlığına da öyle itiraz etmiştiniz!?

    Vallahi, o kumandanlığa nasıl lâyık ve benim katımda insanların nasıl en sevgilisi idiyse, [20] ondan sonra bu oğlu da kumandanlığa öyle lâyıktır![21]

    Vallahi, [22] ondan sonra bu da benim katımda insanların en sevgililerindendir! [23]

    İkisi de her iyiliğe lâyıktır! [24]

    Size bunu tavsiye ediyorum. [25]çünkü o sizin hayırlı olanlarınızdan, [26] bu işe elverişli bulunan-larınızdandır!" buyurdu, [27] minberden inip evine girdi.

    Üsâme ile gidecek olan Müslümanlar, gelip Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaştılar. [28]

    Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı ağırlaşmıştı. [29]

    Fakat, Peygamberimiz Aleyhisselam:

    "Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!" buyuruyordu. [30]

    Peygamberimiz Aleyhisselamın dadısı ve Üsâme'nin annesi Ümmü Eymen içeri girip:

    "Yâ Rasûlallah! Üsâmeyi bir müddet karargâhta bıraksan olmaz mı?

    Çünkü Üsâme bu haliyle giderse kendisine pek yararlı olmaz!" dedi.

    Peygamberimiz Aleyhisselam:

    "Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!" buyurdu.

    Halk karargâha gitti. Pazar gecesi orada yattılar. [31]

    Pazar günü, Üsâme karargâhtan geldi. Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı çok ağırlaşmıştı. Üsâme ağlayarak yanına girdi.

    O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselamın ağzına ilaç veriliyordu. [32]

    Abbas Peygamberimiz Aleyhisselamın yanında ve kadınlar da çevresinde bulunuyordu.

    Üsâme, eğilip Peygamberimiz Aleyhisselamı öptü. [33]

    Peygamberimiz Aleyhisselam konuşamıyordu.

    Ellerini, semaya kaldırdıktan sonra, Üsâme'nin üzerine indirdi.

    Üsâme, bundan, Peygamberimiz Aleyhisselamın kendisine dua ettiğini anladı. [34]

    Rebiülevvel'in 12. Pazartesi günü, Üsâme tekrar Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına geldi.

    Peygamberimiz Aleyhisselam, ayılmış, kendisine gelmiş bulunuyordu.

    Üsâmeye:

    "Allah'ın bereketi üzere kuşluk vakti yola çıkınız!" buyurdu.

    Üsâme vedalaşarak karargâha döndü. [35]

    Peygamberimiz Aleyhisselamın zevceleri, Peygamberimiz Aleyhisselamın rahatlaşmasına, açılmasına sevinerek saçlarını taramaya başladılar.

    O sırada, Ebu Bekir de içeri girdi ve:

    "Yâ Rasûlallah! Allah'a hamd olsun ki, açılmış, ayılmış olarak sabaha çıktın!

    Bugün, Hârice'nin kızının günüdür.

    Bana izin ver de, onun evine gideyim" dedi.

    Peygamberimiz Aleyhisselam izin verince, Ebu Bekir kalkıp Medine'nin Avâlî semtindeki (Sünuh)'a gitti.

    Üsâme, yola çıkacakların hemen karargâhta toplanmaları için halka seslendi. [36]

    Cürüfte orduya hareket emri verdiği ve kendisi hayvanına binmek istediği sırada, annesi Ümmü Eymen'in gönderdiği elçisi gelip Resûlullah Aleyhisselamın vefat ettiğini haber verdi.

    Bunun üzerine Üsâme, Ömer ve Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Medine'ye geldiler.

    Peygamberimiz Aleyhisselamı vefat etmiş buldular.

    Rebiülevvel ayından oniki gece geçmişti.

    Peygamberimiz Aleyhisselam, Pazartesi günü, güneş semanın ortasından batıya doğru kaymaya başladığı sırada vefat etmişti.

    Cüruf karargâhındaki Müslümanlar Medine'ye döndüler.

    Büreyde b. Husayb da, Üsâme'nin bağlanmış olan sancağı yanında olduğu halde Peygamberimiz Aleyhisselamın kapısına kadar gelip, sancağı kapının yanına dikti.

    Ebu Bekir'e bey'at edildiği zaman, Ebu Bekir, Büreyde b. Husayb'a sancağı Üsâme'nin evine götürmesini ve gazaya çıkıncaya kadar da açmamasını emretti. [37]




    [1] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1117, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 190.
    [2] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188.
    [3] Vâkıdı, c. 3, s. 1117, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 89-1 91.
    [4]Vâkıdı, Megâzî, c.3, s. 1117-1118.
    [5] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 1 90.
    [6] Vâkıdî, c. 3, s. 1118.
    [7] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [8] İbn Sa'd, c. 2, s. 190.
    [9] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [10] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188.
    [11] İbn Sa'd, c. 2, s. 190.
    [12] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1118, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 190.
    [13] İbn Sa'd, c. 2, s. 190.
    [14] Vâkıdî, c. 3, s. 1118.
    [15]Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [16] İbn Sa'd, c. 4, s. 66.
    [17]Vâkıdî, c. 3, s. 11 25.
    [18]Vâkıdî,c. 3, s. 1118.
    [19]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [20]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 1 45, Müslim, c. 4, s. 1184.
    [21]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90, Müslim, c. 4, s. 1184.
    [22]Müslim, c. 4, s. 1885.
    [23]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 190, Ahmed, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 145, Müslim, c. 4, s. 1884.
    [24]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [25]Müslim, c. 4, s. 1884.
    [26]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [27]Müslim, c. 4, s. 1885.
    [28]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [29]İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 190.
    [30]Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 190.
    [31]Vâkıdî, c. 3, s. 1119.
    [32]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90.
    [33]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90-1 91.
    [34]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 301, Vâkıdî, c. 3, s. 1120, İbn Sa'd, c. 2, s. 191.
    [35]Vâkıdî, c. 3, s. 11 20, İbn Sa'd, c. 2, s. 191.
    [36]Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1120.
    [37]Vâkıdî c. 3. s. 1120. İbn Sa'd. Tabakât. c. 2. s. 191.

    M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/226-230.


    En son e-mir tarafından Cuma 05 Şub. 2010, 14:16 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Resulullah Vefat Ederken Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Resulullah Vefat Ederken Resulullah Vefat Ederken Icon_minitimePerş. 04 Şub. 2010, 17:14

    Yukardaki olayda görüldüğü üzere Ömer (ra), Usame'nin ordusuna katılmış ve Usame'nin ordudan bir kaç defa ayrılıp Medine'ye gelmesine rağmen, o Resulullah (sav) ölünceye kadar ordudan hiç ayrılmamıştır.

    Ebu Bekir ise orduya katılmış olmakla beraber, Usame bir türlü yola çıkmadığı için Medine'de kalmış, Resulullah'ın iyileşmesi üzerine de ondan izin alarak hanımının yanına gitmiştir. Hanımının yanına gitmek için bile Resulullah'tan izin alan birinin Resulullah'ın katılmasını emrettiği ordudan ayrıldığını iddia etmek ve

    Alıntı :
    usame yola cikib asgerlerle el curf denilen yere konakladi ve her kes agirdan almaya basladi. "Usamenin ordusunu donatın, geri kalana Allah lanet etsin" Rasulullah (s.a.a) zaten orduyu donattı Ebu Bekir ve Ömerede orduda yer verdi. ama az çok tarihden haberi olan bilir ki, Ömer Medineden hiç çıkmadı, Ebu Bekir ise Orduyla birlikte Medineden çıktı, Rasulullahın (s.a.a) ölüm haberini alır almaz Medineye döndü. netice olarak Ömer daha başından, Ebu Bekir ise ordudan ayrıldığından ikiside lanete uğradılar.

    demek ancak "ibni sebanın soyu" bir melunun işi olabilir.

    Yukardaki Asım Köksal'dan yaptığım alıntı tam 8 kaynak taranarak yazılmıştır. Buna rağmen alıntının hiçbir yerinde Resulullah'ın bu ordudan ayrılanlara lanet ettiği yazmamaktadır. Üstteki paragrafta alıntı yaptığım şii ise kaynağı belli olmayan bir alıntı yaparak, Resulullah'ın "Usamenin ordusunu donatın, geri kalana Allah lanet etsin" dediğini iddia etmektedir. Farz edelim ki Resulullah bu sözü söylemiş olsa bile, bu söz orduya katılmayanları ya da ordudan ayrılanları değil, orduya maddi yardımda bulunmayanları lanetlemektedir.

    Ebu Bekir ve Ömer'e hem orduyla gitmediler diye sövüyorlar, hem de cenazenin tekfinine katılmadılar diye. Ebu Bekir ve Ömer orduyla gitse ve Ali Resulullah'ı tekfinle uğraşırken ensar Benî Sâide'nin sakifesinde Sa'd b. Ubâde'yi halife yapsaydı şiiler yine Ömer'e küfretmekten geri kalmazdı. Bu seferde "Resulullah'ın cenazesine katılmak duruken orduyla hareket etti." diye söverler. Aslında şiilerin Ömer'e asıl sövme sebebi onun, şiilerin ataları olan sasani devletini vr mecusi dinini ortadan kaldırmasıdır. Ali ve ehli beyt sevgisi sadece bir bahanedir.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    Azerbaycan
    Vip Üye
    Vip Üye
    Azerbaycan
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 29/01/10
    Mesaj Sayısı : 269
    Nerden :
    Resulullah Vefat Ederken Vide
    MesajKonu: Geri: Resulullah Vefat Ederken Resulullah Vefat Ederken Icon_minitimeCuma 05 Şub. 2010, 13:21

    Sen bu kendi çarpıtmana sahi inanıyormusun. Üstelik Hazreti Üsameye de iftira ediyorsun. Üsame hareket etmiyormuş? Demek ki tarih tekerrürden ibaret, inanmayanlar çarpıtanlar her zaman olacak.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Resulullah Vefat Ederken

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Serbest Kürsü :: Şiilerden Sorular -