Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Irkçılık Dinimizde Yasaktır
  • » Bid'at Bid'attir Bid'at-i Hasene Yoktur

  • İslam'da Irkçılık Yoktur

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İslam'da Irkçılık Yoktur Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: İslam'da Irkçılık Yoktur İslam'da Irkçılık Yoktur Icon_minitimeÇarş. 26 Ağus. 2009, 16:55

    Ebu Davud- Edeb-
    110-111. Soy-Sop İle Övünme(nin Haramlığı) Hakkında Gelen Hadisler


    5116... Ebû Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "(Aziz ve Celil olan) Allah, cahiliyye (döneminin) kibrini ve övünme adetini sizden giderdi. (İnsanlar iki kısımdır: Birin­cisi Allah katında övülmüş olan) takva sahibi mü'min (kimseler, ikinci­si de Allah katında yerilmiş olan) bedbaht ve Allah'ın yolundan çıkmış (kimseler. Binaenaleyh) siz (hepiniz) Ademoğlusunuz. Adem topraktan (yaratılmış)tır. (Allah'a yemin olsun ki) insanlar (ya bu) kavimler(i) ile övünmeyi bırakırlar -ki o kavimler (böyle cahiliyye adeti üzere yaşa­dıkları için şimdi) cehennem kömürlerinden bir kömürdürler- yahud da Allah katında burnuyla dışkı yuvarlayan bokböceğinden (mayıs böceğinden) daha değersiz bir hale düşerler."


    Ebû Davud et-Tayalisi'nin Müsned'i ile Şuabü'l-İman'da bu konuda İbn Abbas'dan rivayet edilen bir hadis-i şerif de şu mealdedir: "Cahiliyyet hali üzere ölmüş olan babalarınızla övünüp durmayın. Varlığım elinde olan Allah'a yemin olsun ki, bok böceğinin burnuyla yuvarla­mış olduğu dışkı cahiliyye (adeti) üzere ölen babalarınızdan daha ha­yırlıdır."


    Bezzâr'ın Hz. Huzeyfe'den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:
    "Hepiniz Adem oğlusunuz. Âdem ise topraktandır. Bir takım kavimler ya babalarıyla övünmeye son vereceklerdir, ya da Allah ya­nında bok böceğinden daha aşağı olacaklardır."


    Şafiî ulemasından Kemalüddin Dümeyrî'nin, Hayatü'I-Hayvan isimli eserindeki açıklamaya gö­re cu'al, (çoğulu; ci'lân); kurumuş tersleri [dışkıları] toplayıp yuvasında depo eden bir böcektir. Özellikle hayvanların dışkılığında kalmış olan kurumuş dış­kı kırıntılarını ararken hayvanların ferclerini ısırıp kaçmakla meşhurdur. Karnında kırmızı bir nokta olur. Daha ziyade sığır, camız ağıllarında ve tersliklerde yaşar. En büyük özelliği pislik toplamaktır. Onun garip halle­rinden birisi de gül kokusundan ve benzeri güzel kokulardan ölmesi [bayılması] ve tekrar pislik üzerine konduğu zaman canlanmasıdır. En büyük zevki ve gıdası pisliktir.

    111-112. Asabiyyet (Kavmiyetçilik) Hakkında Gelen Hadisler

    Cübeyr b. Mutîm kanalıyla rivayet edilen hadis: "Halkı asabiyyet için toplanmaya çağıran, asabiyyet uğrunda dövü­şüp çarpışan ve asabiyyet yolunda ölen kimse bizden değildir."

    Vasile b. Aşka' (öl. 83/702) asabiyyetin ne demek olduğunu ve şümulünü Peygamber'den sorar:
    Ya Rasûlullah! Bir kimsenin kavmini sevmesi asabiyyetten sayılır mı? Peygamber:
    Hayır, ancak kişinin, zulüm ve haksızlık halinde olan kavmine yardım etmesi asabiyyettir"


    5117... (Abdurrahman b. Abdullah b. Mesud'un) babasından de­miştir ki: Kavmine haksız yere yardım eden kimse (bir kuyuya yüzüstü) düşüp de kuyruğundan çekil(erek kurtarılmaya çalışıl)an deve gibidir.

    Hattabî (r.a)'ye göre bu hadisin manası şöyledir:"Haksız yere kavmine yardım eden kimse günah kuyusuna düşerek helak olmuştur. Artık kurtarılması mümkün değildir. Bu haliyle o kuyruğundan tutulup da yukarı çekilerek kurtarılmaya çalışı­lan bir deveye benzer."

    5120... Süraka b. Malik Cü'şüm el-Müdlicî'den demiştir ki: (Bir gün) Rasûlullah (s.a.) bize bir hutbe irad ederek şöyle buyurdu:
    Ebu Davud dedi ki: (Bu hadisin ravilerinden) Eyyûb b. Süveyd zayıf­tır.

    Başka bir hadis-i şerifte: "Kardeşine zâlim de olsa, mazlum da olsa yardım et. Zâlime yardım etmen onu zulümden alıkoymandır."

    5121... Cübeyr b. Mut'im'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
    (Halkı) asabiyyet (soy-sop) davasına çağıran bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğrunda savaşan bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğruna ölen bizden değildir.

    5123... Farslı (İranlı)lardan azatlı bir köle olan Ukbe'den. O demiştir ki: "Al bu da benden. Ben Farslı bir gencim." diyerek müşriklerden birine bir darbe indirdim. Bunun üzerine Rasûlullah {s.a.): bana bakarak: "Al bu da benden, ben ensarlı bir gencim." deseydin ya? buyurdu.

    Bilindiği gibi, Farslıların savaşta düşmana kılıç sallarken "Al bu da benden ben Falancanın oğluyum!" diyerek kavimleriyle övünmeleri adet­leriydi, Sözü geçen azadlı genç de darbesini indirirken kavminin bu eski adetine uyarak kendisinin Farslı olmasıyla ifftihar etmişti. Oysa o sırada Fars halkı kâfir idi. Peygamber bu gencin kendisini böyle kâfir bir kavme nisbet ederek öğündüğünü görünce onu bu yanlışlıktan kurtarmak gayesiyle; "Eğer mutlaka bu savaş meydanında darbeni indirirken men­sup olduğun kavimle iftihar edeceksen, kâfir bir kavimle değil, müslüman bir kavimle iftihar et. Bu müslüman kavim de ancak ensar olabilir. Çün­kü seni hürriyetine kavuşturanlar onlardır ve azatlı köle kendisini azad eden kavimdendir" anlamında: "Ben ensarlı bir gencim deseydin ya" buyurmuştur.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İslam'da Irkçılık Yoktur Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: İslam'da Irkçılık Yoktur İslam'da Irkçılık Yoktur Icon_minitimeÇarş. 26 Ağus. 2009, 17:11

    Buhari - Mezalim - 4. Bâb:

    "Kardeşine zâlim iken de, mazlum iken de yardım et"

    4-.......Humeyd et-Tavîl, Enes ibn Mâlik'ten işitmiştir. Enes (R) şöyle diyordu: Rasûlullah (S): "Sen kardeşine ister zâlim olsun, ister mazlum olsun; yardım et" buyurdu.

    5-.......Enes (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S):

    — "(Ey mü'min, sen mü'min) kardeşine zâlim iken de, mazlum iken de yardım et" buyurdu. Sahâbîler:
    — Yâ Rasûlallah! Şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz. Fakat o zâlime nasıl yardım ederiz? diye sordular.

    Rasûlullah:
    — "Zâlimin iki elinin üstünü tutarsın (yânî onu zulümden men' edersin)" buyurdu.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    İslam'da Irkçılık Yoktur Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: İslam'da Irkçılık Yoktur İslam'da Irkçılık Yoktur Icon_minitimePtsi 21 Şub. 2011, 00:06

    “Bir kimsenin cahiliye âdetince, kavim ve kabilesine intisab ederek (onlardan yardım taleb ettiğini) ve onlarla şereflendiğini duyacak olursanız ona: ‘Babanın bilmem nesini ısır!’ deyiniz. Ve bunu açık açık söyleyerek, îmâ ve kinayede de bulunmayınız” (Ahmed İbn-i Hanbel, Müsned, 5, 136; Şeybânî, Şerhü Siyeri’l-Kebîr, 1, 90)

    Bu hadisin sahih olduğu rivayet edilmiştir. (bk. Tahâvî Şerhu Müşkili’l-Âsâr, 8/231-238; Heysemî Mecma’u’z-Zevâid, 3/3)

    Hadiste geçen ‘babanın bilmem nesini ısırsın’ cümlesindeki ‘bilmem nesini’ deyimi ‘elhenu’ kelimesinin çevirisi olarak verilmiştir. Arapça’da bu kelime, anması veya söylenmesi çirkin olan şeyler için kinâye olarak kullanılır. Hadis şerhlerinde bu kelimenin zeker, ferc ve eyr’den istiâre olduğu belirtilmektedir. (bk. Tahavi, Şerhu Müşkili’l-Âsâr, 8/231-238; Ebû ‘Ubeyd Garîbu’l-Hadîs; İbnu’l-Esîr en-Nihâye fî Garîbi’l-Hadîs)

    Peygamber Efendimiz, bütün sohbetlerinde itidal, nezaket ve güzel sözle açıklamalarda bulunduğu halde, kavmiyetçilik ve ırkçılık dâvası güdenlere karşı, gayet sert davranmış ve onları tahkir ve rezil edici ifadeler kullanmıştır.

    Resûlüllah Efendimizin ırkçılığa karşı ümmetini uyanık tutması ve ırkçılığın ne kadar çirkin bir şey olduğunu göstermesi bakımından bu hadîs, fevkalâde dikkat çekicidir. Eğer ırkçılığın ne kadar çirkin olduğunu gösteren başka hiçbir hadis olamasaydı, sadece bu hadîs-i şerîf bile kavmiyetçiliğin, ırkçılığın, soyunu üstün görmenin ne derece adî, rezil, alçak bir fitne unsuru olduğunu göstermesi bakımından yeterli olurdu.

    Hadîste geçen bu ağır tabirler, kavmiyetçiliğin fenalığını göstermek ve Müslümanları bu fitneye karşı uyanık tutmak içindir.

    Nitekim, konuyla ilgili bir başka rivayet de şöyledir: “Sizler Hz. Âdem’in oğullarısınız. Âdem ise, topraktandır. Bir kısım insanlar var ki, Cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla iftihar ederler, övünürler. İşte bunlar ya bu övünmeden vazgeçerler, ya Allah nezdinde pisliği burunlarıyla yuvarlayan gübre böceklerinden daha değersiz olurlar” (Müsned, II, 524; Ebû Dâvud, Edeb, 120, 5116)

    Bu benzetmeyle, ırkçılıkla meşguliyetin, bu böceğin meşguliyetinden daha değersiz ve çirkin olduğu belirtilmektedir...

    Müslümanların birlik ve beraberliğine zarar veren kavmiyetçiliği, Kur’ân-ı Kerîm yasakladığı gibi (Hucurat, 49/13), Peygamber Efendimiz (asm) de reddetmiştir.

    Bu hadisler, Müslümanları, Müslüman olmayan ecdadlarıyla övünmeyi yasaklarken başvurduğu ifadelerin dozajındaki ağırlıktan memnun olmayanlar, tuttukları yolun dikliğe, uçuruma yakın tehlikeli meylini göremeyecek kadar gaflet gösterebilirler. “Hz. Peygamber böyle bir ifadeye yer verir mi?" gibi ifadelerler yersiz ve tehlikeli açıklamalarla hadis-i şerife dil uzatmaya kalkabilirler.

    Ancak unutulmamalıdır ki, müslümanların birliğini, beraberliğini bozmada en mühim nedenlerden biri olarak, tarihte rol oynayacak bir davranışın fenalığını, her hâl u kârda ondan çekinmek gerektiğini, en âmi bir kimsenin bile kolayca anlayacağı bir üslub ile Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm ifade buyurmuştur. Biz, bu manayı ciltlerle yazıya döksek, halk seviyesinde bu kadar nefret verici bir açıklamada bulunamayız. Resûlullah (asm) bunu bir cümlede, hem de kısa bir cümlede yapmıştır.

    Hz. Peygamber’in böyle ifadelerle hissettirmeye çalıştığı fenâlıkların alanını göstermek için, önce Osmanlılar ve Türkler arasında, sonra da Araplar arasında ırkçılığın nasıl uyandırıldığına bakmak yeterli olacaktır. Bugünkü yurdumuzu parçalamada da büyük ölçüde ırkçılığın müessir bir alet olarak kullanılması da, bu hadisin ifade ettiği mefhumun ne kadar yerinde olduğunu gösterir.

    Evet Hz. Muhammed Allah’ın Elçisi olarak, müminlerin birlik ve beraberliğini bozan, zedeleyen her türlü düşünce ve fiili, her çeşit kötü ahlakı yasaklamıştır. Bilhassa İslâm kardeşliği ve İslam birliğinin en zararlı, en büyük düşmanı olan ırkçılığı şiddetle yasaklamıştır.

    “Allahü Teâlâ, kıyamet günü bütün canlılar; mahşer yerine topladığı vakit, yakındakiler gibi uzaktakiler de aynı şekilde duyacakları bir sesle karşılaşırlar. Bu ses, şöyledir: ‘Ey insanlar! Sizi yarattığımdan bugüne kadar, hep ben sustum da sizi dinledim. Bugün siz susunuz da beni dinleyiniz. Bugün size amellerinizin karşılığı verilecektir. Ey insanlar! Ben sizin aranızda bir neseb, asalet koydum; siz de kendi aranızda bir neseb tayin ettiniz. Benim koyduğum nesebi düşürdünüz ve kendi nesebinizi yücelttiniz. Ben, en şerefliniz, en çok müttakî olanınızdır, dedim. Fakat siz, buna yanaşmadınız da falanzâde, falan dediniz. İşte bugün ben de sizin koyduğunuz asaleti düşürür ve kendi koyduğum asaleti yüceltirim. Müttakîler nerede?’ Hemen müttakîler için bir sancak çekilir, onlar bu bayrağın ardına takılır, yerlerini alır ve hesapsız olarak Cennet’e girerler.” (Taberânî, “Evsat”ında, Hâkim, “Müstedrek”inde... İmam-ı Gazâlî, “İhyâ-yı Ulûmi’d-Dîn”, Bedir Yay., c. 4, s. 296)

    Bu hadîs-i şerif büyük bir ibret tablosudur. Cehennem’in bütün dehşetiyle hücum ettiği ve herkesin ‘nefsî, nefsî’ dediği o meydanda hangi soy-sop, hangi hasep-neseb, hangi şahlık ve padişahlık, hangi kavim ve kabile beş para edecektir? O meydanda geçer akçe, ancak ve ancak, Rabb-i Celîl’in de beyan buyurduğu gibi, kalb-i selimdir, ehl-i sünnet itikadıdır, takvâdır, ubûdiyyettir, istikamettir.

    Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir:
    1. Kaderiyye (Fertler, kendi fiillerini kendileri yaratırlar, diyerek Allah’ın takdir ve iradesini kabul etmeyenler.)
    2. Unsuriyet, (ırkçılık) dâvası gütmek,
    3. Dinî mes’elelerin rivâyetinde titiz davranmamak”
    (Taberânî, Mu’cemü’s-Sağîr 1, 158)

    “Kim kavmiyetçilik dâvası güderse, Cehennem’de iki dizi üzerine çökecek olanlardır.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Resulü, oruç tutsa da, namaz kılsa da mı?” “Evet!” cevabını verdi. “Oruç tutsa da, namaz kılsa da” (Hâkim, Müstedrek 4, 298)

    “Ey insanlar, Rabbiniz birdir. Hepiniz, Âdem’in” çocuklarısınız. Âdem ise, topraktandır. Allah katında en şerefli olanınız, takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arab olmayan üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arab olmayanın da Arab üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyahın beyaz üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyazın da siyah üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.” (bk. Cem'u'l-Fevâid, 1/510, hadis no: 3632)

    “Kıyamet günü bir adam, bir adamın elinden tutmuş olarak gelir ve: “Yâ Rabbi, bu beni öldürdü!” der. Allah da ona: “Onu niçin öldürdün?” diye sorar. Berikisi de: “îzzet senin için olsun diye (Şanını yüceltmek için) öldürdüm!” cevabını verir. Allah ona: “O bana aittir” der. Derken bir başka adam, yine birisinin elinden tutmuş olarak gelir ve: “Bu beni öldürdü” der. Allah da: “Onu niye öldürdün?” diye sorar. Berikisi de: “İzzet falancanın olsun diye” cevabını verir. Allah: “Fakat, izzet ona ait değildir” der ve öldürdüğü kişinin günâhını yükleterek gönderir” (Nesâî, Tahrim, 2)

    “Kim, itaatten ayrılır ve cemaati terketmiş halde ölürse, câhiliye ölümüyle ölmüş olur. Kim de, ummiyye (gayesiz, hedefsiz iş, asabiyet ve kavmiyet için yapılan savaş) bir bayrağın altında savaşır, asabiyet (kavmiyet) için öfkelenir veya asabiyete çağırır veya asabiyete devam eder ve bu esnada öldürülürse, onun ölümü câhiliye ölümüdür” (Müslim, İmâret, 53-57)


    Selam ve dua ile...
    Sorularla İslamiyet
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    İslam'da Irkçılık Yoktur

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -