Diğer Din Mensublarına Benzemenin Yasaklanması Ve Bazı İncelikler
Yazar
Mesaj
Yaş :
Konu: Diğer Din Mensublarına Benzemenin Yasaklanması Ve Bazı İncelikler C.tesi 14 Şub. 2009, 23:49
Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun- tarafından rivayet edilen bir hadise göre Peygamberimiz (s.a.v.):
"Yahudiler ile Hristiyanlar saçlarını boyamazlar siz onların yaptıklarının tersini yapınız." buyurmuştur. Yani Rasulullah doğrudan onlara ters düşülmesini kesinlikle emretmiştir.
Buradaki ifadeden açıkça anlaşılıyor ki, saçları boyama emrinin gerekçesi Yahudi ve Hristiyanlara ters düşmüş olmaktır. Dinimizin onlara ters davranmamızı emrettiği noktalarda bizim için hiçbir zarar olmadığı gibi, çok büyük bir fayda da vardır. Şöyle ki dış görünüşümüzdeki ve davranışlarımızdaki bazı benzerlikler zamanla kalblerimizin de onların kalblerine benzemesine sebeb olabilir. Nitekim günümüzde aynen böyle olmuştur.
Sahih el-Buhari, Kitab el-Enbiya, Beni İsrail'lerin Anlatıldığı Bab, Feth'ul-Bari, H. No:3462, c.6 s.496; H. No: 5899. Sahihi Müslim, kitab el-Libas ve el-Zine,.Boyanmakla Yahudiler'e Ters düşün, babı, H. No: 2103, c. 3. s. 1663.
Nitekim İmam-ı Ahmed şöyle diyor: "Ebu Abdullah'tan duyduğuma göre insan için en yerinde hareket ihtiyarlık görüntüsü olan beyaz saçın rengini değiştirip kitab ehline benzememektedir. Çünkü Peygamberimiz:
"İhtiyarlığı (ak saçlılık görüntüsünü) değiştiriniz. Kitab ehline benzemeyeniz" buyurmuştur. Sünen el-Tirınîzi, Kitab el-Libas, Boyanma konusunda Gelen Hadisler Babı, H. No: 1752, c. 4, s. 232. Hasen Sahih diyerek. Ahmed'in Müsned'inde, c.1, s. 165 Hadisi Zübeyr b. el-Avvam'dan rivayet ediyor
Aynı konuda İshak b. İbrahim de "Ebu Abdullah'ın babama şöyle dediğini işitmiştim. Ey Ebu Haşim, ömründe bir kere bile olsa saçlarını boya, senin saçlarını boyayıp Yahudilere benzemekten uzak kalmanı isterim." demiştir.
Ahmed b. Hanbel'in delil gösterdiği bu hadisi, Tirmizi Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Öte yandan aynı hadis Zübeyr'den rivayet edilerek Nesai'de de yer almıştır.
Bu hadisin ifadesi, kitap ehline ters düşme gereğini, onlara benzemenin yasak olduğunu daha kesin bir şekilde belirtmektedir. Çünkü bizim irademiz dışında meydana gelmiş bir görüntüde (ak saçlılıkta) bile kitap ehline benzemek yasak olunca; kendi irademizin ürünü olan davranışlarda onlara benzemek haydi haydi yasak olacak, hatta benzerliğin bu çeşidi birinci kategorinin tersine haram olacaktır.
En son e-mir tarafından Paz 15 Şub. 2009, 01:04 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Sakal Ve Bıyık Traşı C.tesi 14 Şub. 2009, 23:58
Buhari ve Müslim'de yer alan ve İbn-i Ömer -Allah ondan razı olsun- tarafından rivayet edilen şu hadisi okuyalım:
"Müşrikler gibi olmayınız, bıyıklarınızı kısaltıp sakallarınızı uzatınız."
Hadiste aslolarak emredilen müslümanların müşriklere benzememesidir. Sakal ve bıyık konusu sadece örnek olarak verilmiştir.
Feth-el-Bari, Kitab el-Libas, Bıyıkları Kısaltma Babı, H. No:5893, 2. 10, s; 351. Sahih-i Müslim, Kitab el-Tahare Yaratılış Özellikleri Babı, H. No: 259-260. c.), s. 222.
Nitekim Abdülaziz el-Muruzî diyor ki:
"Bir defasında Ahmed b. Hanbel'e enseyi traş etmek konusundaki görüşünü sordum. Bana "Bu bir mecusi (ateşperest) adetidir, kim bir kavme özenirse onlardandır." diye karşılık verdi.
el-Muğni ve el-Şerh el-Kebir, el, s. 75; Ayrıca üstad AbdurRezzak'ın buna benzer bir rivayeti Ömer b. Hattab'dan naklettiği, c. 11, s. 453-454'e bakınız.
Yine bu konuda Mu'temir b. Süleyman diyor ki:
"Babam saçlarını kestirirken, ensesini traş ettirmezdi. Kendisine bunun nedeni sorulunca -Acemlere benzemek mekruhtur da ondan- diye cevap verirdi."
Yaş :
Konu: Ayakkabı İle Namaz Paz 15 Şub. 2009, 00:02
Ebu Davud'un yer verdiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Yahudilere ters düşünüz, onlar pabuçları ve mestleri ile namaz kılmazlar."
Görüldüğü gibi yahudilerin pabuçlarını çıkarmaları Cenab-ı Alah'ın (c.c.) Musa'ya -selam üzerine olsun-
"Pabuçlarını çıkar" (20-Taha Suresi: 12) şeklindeki buyruğuna dayandığı halde yine de onlara ters düşülmesi emredilmiştir.
Sünen-i Ebu Davud, Kitab el-Salat, Ayakkabıyla Namaz Kılma Babı, H. No: 652, c. 1, s. 427. Hakim de el-Müstedrek'inde rivayet etmiş ve "hadisin isnadı sahihtir" demiştir.
"Bizim orcumuzla kitab ehlinin orucu arasındaki fark sahur yemeğidir."
Sahih-i Müslim, Kitab el-Sıyam, Sahurun Fazileti Babı, H. No: 1096, c.2,-s. 771
Ebu Davud'un, Ebu Hureyre'ye dayanarak yer verdiği bir hadiste Peyfamberimiz daha güçlü bir ifade ile şöyle buyuruyor:
"Müslümanlar akşam olur olmaz vakit geçirmeksizin iftar ettikleri sürece, bu din üstünlüğünü koruyacaktır. Çünkü Yahudiler ve Hristiyanlar iftar etmeyi geciktirirler."
Sünen-i Ebu Davud, Kitab el-Savm, İftarı ilk vaktinde yapmanın müstehab olduğu babı, H. No: 2353 c.2, s. 763. Sünen-i İbn Mace, Kitab el-Siyam iftarda acelenin gerekliliği babı, H. No: 1698, c.1, s. 541-542; Hakim de Müstedrek'inde bu hadisi tahric ediyor ve şunu ekliyor: "Bu hadisin sahihlik şartları Müslim'inkine uymaktadır, fakat o nedense bu hadisi tahriç etmiyor. "el-Müstedrek c.1, s. 431.
İbn-i Mace'nin Abbas'a dayanarak ve îmam-ı Ahmed'in, Saib b. Yezid'e dayanarak yer verdikleri şu hadis bu konuyu daha açık bir şekilde dile getirmektedir:
"Ümmetim Yahudilere özenerek akşam namazını yıldızların doğuşuna ve sabah namazını da Hristiyanlara özenerek yıldızların batışına kadar ertelemedikleri sürece hayırlı yoldadırlar."
Sünen-i Ebi Davud, Kitab El Salat, Akşam Namazının Vakti Babı, H. No: 418, c.1, s. 291; Sünen-i İbn Mace, Kitab el-Salat, Akşam Namazının Vakti Babı, H. No: 689, c.1, s. 225.
Öteyandan Ahmed b. Hanbel'in anlattığına göre Bişr b. Hasasiye'nin eşi Leyla, şöyle bir olay anlatıyor:
"Bir defasında akşam iftar etmeden iki gün arka arkaya oruç tutmak istemiştim. Eşim Bişr bunu yapmama engel olarak bana şöyle dedi:
"Vaktiyle Peygamberimiz böyle yapmama engel olarak bana:
"Böylesini Hristiyanlar yapıyor. Sizler Allah'ın emrettiği gibi oruç tutunuz ve Allah'ın emrettiği şekilde orucunuzu sona erdiriniz. Allah için -orucu akşama kadar tamamlayınız- (Bakara: 2/187) denmektedir. Buna göre akşam olunca orucunuzu bozunuz." buyurmuştur.
Müsned-i Ahmed, c. 4, s. 225; İbni Hacer, Feth'ul-Bari, c. 4; s. 202.
Görüldüğü gibi bu olayda akşam iftar etmeden oruç tutmanın yasaklanmasına bu şekilde oruç tutmanın Hristiyan orucu oluşu gerekçe olarak gösteriliyor. Bu adet de Peygamberimizin başka bir hadiste buyurduğu gibi onların kendi kafalarından uydurdukları ruhbanlık anlayışının bir ürününe benzemektedir.
Yaş :
Konu: Kerahat Vakitleri Paz 15 Şub. 2009, 00:34
Müslim'in, Ebu Umame'ye dayanarak bildirdiğine göre sahabilerden Amr b. Abese (r.a.) şöyle bir olay anlatıyor: Ben cahiliye (İslam Öncesi) döneminde insanların sapık yolda oldukları, hiçbir gerçeğe dayanmadıkları ve yanlış yere putlara taptıkları kanaatinde idim. Bir ara Mekke'de bir adamın ortaya çıktığını ve bu adamın bazı haberler verdiğini işittim. Hemen bineğimin sırtına atlayıp, onun yanına vardım. Baktım ki, o adam Allah'ın Rasulü idi. O sırada gizli çalışıyor ve kabilesinin ağır baskısı altında bulunuyordu. Mekke'li bazı dostlarımın aracılığı ile O'nun yanına girdim. Aramızda şu konuşma geçti: Ben: "Kimsin sen?" Rasulullah: "Ben bir peygamberim" Ben: "Peygamber nedir?" Rasulullah: "Beni Allah görevlendirip gönderdi" Ben: "Allah Sen'i hangi ilkelerle gönderdi?" Rasulullah: "Allah beni akrabaları gözetmek, putları kırmak ve Allah'ı bilip O'na hiçbir şeyi ortak saymamak ilkeleri ile gönderdi." Ben:"Bu ilkelerde senin yanında olanlar kimlerdir?" Rasulullah:"Bir hür kişi ile bir köle" O sırada yanında henüz sadece Ebu Bekir ile Bilal vardı. Ben:"Ben de sana uyuyor, senin tarafına geçiyorum."
Rasulullah:"Şu günlerde bunu yapamazsın, buna gücün yetmez. İnsanların bana karşı takındıkları tavrı görmüyor musun? Böyle yapacağına şimdilik ailenin yanına dön. İlerde ben'im açıktan açığa ortaya çıktığımı işitince o zaman yanıma gel.
Rasulullah'in bu direktifi üzerine ailemin yanına döndüm. Bir süre sonra Rasulullah Medine'ye göçtü, o sırada ben henüz ailemin yanında idim. Olup bitenler hakkında haber edinmeye çalışıyor, bu konuda gidip gelenlere soru soruyordum. Bu sırada kabilemize Medine'li bir adam geldi. Kendisine:
"Medine'ye göç eden şu adamın durumu nasıl oldu?" diye sordum. Bana:
"Halk akın akın yanına koşuyor. Kabilesi onu öldürmek istedi, ama yapamadılar" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Medine'ye gidip, yanına vardım. Aramızda şu konuşma oldu: Ben:
"Ya Rasulullah, beni tanıdın mı?" Rasulullah:
"Evet, sen Mekke'de beni görmeye gelen falancasın." Ben:
"Ya Rasulallah, Allah'ın sana bildirdiği ve benim bilmediğim konular hakkında bana bilgi ver, bana namaz hakkında bilgi ver." Rasulullah:
"Sabahleyin namaz kıl. Arkasından güneş doğup yükselinceye kadar namazdan uzak dur. Çünkü güneş doğarken şeytanın iki boynuzu arasından doğar, o sırada kafirler güneşe secde ederler. Sonra yine namaz kıl, o andan sonra kılınacak namaz gölgeler bir mızrak boyu oluncaya kadar makbul ve yerindedir. Sonra yine namaza ara ver. Çünkü o sırada Cehennemin ateşi tutuşturulur. Zeval vaktinin geçişinden sonra yine namaz kıl. Çünkü o sırada ikindiyi kihncaya kadar kılınacak olan namaz makbul ve yerindedir. [Sonra bir süre kılma.e-mir] Çünkü o sırada güneş şeytanın iki boynuzu arasında batar ve bu esnada kafirler güneşe secde ederler. (Hadis bu şekilde devam eder)."
Sahih-i Müslim, Kitabu Salat el-Müsafirin , Amr b. Abese'nin Müslüman Olması Babı, H.-No: 832, el, s. 569-570-571. Ahmed b. Hanbel el-Müsned, s.4, s. 112.
Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz bu hadiste güneş doğar ve batarken namaz kılmayı yasaklıyor ve bu yasağın gerekçesi olarak da güneşin şeytanın boynuzları arasından doğup battığını ve bu sırada bir kısım kafirlerin güneşe secde ettiklerini belirtiyor.
Şimdi düşünelim. Herkes bilir ki, Mümin hiçbir zaman Allah'dan başkasına secde etmeyi düşünmez. Üstelik insanların çoğu ne güneşin şeytanın boynuzları arasından doğup battığını ve ne de kafirlerin o sıralarda güneşe secde ettiğini bilmez [ki şeytana ya da güneşe secde etmiş olmak için o vakitlerde namaz kılsın.e-mir.]. O halde Peygamberimizin söz konusu vakitlerde namaz kılmayı yasaklaması kafirlere benzemenin bütün yollarını kesinlikle kapatmak içindir. Bu yasak bize hatırlatıyor ki, müşriklerin bile bile yaptıkları küfür ve isyan niteliği taşıyan bütün ibadetleri ve onların bütün sapık adetleri biçim ve görüntü olarak bile müminlere yasaktır. Her ne kadar müminler, bu ibadet ve adetlere şekil olarak özenirken kafirlerin niyetlerini taşımasalar bile, kaçamak yollarını tıkamak ve benzeme ihtimalini köklü biçimde ortadan kaldırmak için bu yasaklar konulmuştur.
En son e-mir tarafından Paz 15 Şub. 2009, 12:09 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Cemaatin Oturarak Namaz Kılması Paz 15 Şub. 2009, 13:31
Müslim 'de ve Ebu Davud'da anlatıldığına göre sahabilerden Cabir b. Abdullah şöyle diyor: Bir gün Peygamberimiz rahatsızlandığı için oturarak namaz kılmıştı. Biz de O'nun arkasında ayakta namaz kıldık. Tekbirlerini Ebu Bekir cemaate duyuruyordu. Birara ayakta kıldığımızı görünce, derhal bize oturarak kılmamızı işaret etti biz de hemen oturarak onun gibi namaza devam ettik. Selam verince bize dönerek şunları söyledi;
"Az önce Persler ve Bizanslılar gibi yapıyordunuz. Onlar oturan hükümdarları karşısında ayakta dikilirler. Sizler onlar gibi yapmayınız. Namazda imamlarınıza uyunuz. Eğer imamlarınız ayakta kılıyorlarsa ayakta ve eğer oturarak kılıyorlarsa, oturarak kılınız."
Sahih-i Müslim, Kitab el-Salat, İmama Uyanların Bütün Haraketlerinde Ona Uymaları Babı, H. No: 413, c.1, s. 309, Sünen Ebu Davud, Kitab-el-Salat, İmamın Oturarak Namaz Kıldırması Babı, H. No: 606, c. 1.s.405.
Ebu Davud'un, Ebu Süfyan'a dayanarak bildirdiğine göre sahabilerden Cabir şöyle diyor: "Peygamberimiz bir gün Medine'de bir ata binmiş ve bindiği attan çürük hurma üzerine düşerek ayağı burkulmuştu. Ziyaretine varınca kendisini Ayşe'nin odasında oturarak tesbih çekerken bulduk. Arkasına geçip durduk, bize bir şey demedi. Bir sonraki ziyaretimizde kendisini yine oturarak farz namazı kılarken bulduk. Hemen arkasında durup kendisine uyduk bize oturarak kılmamızı işeret etti. Namazı bitirince bize dönerek şöyle dedi: "İmam oturarak kılınca siz de oturarak kılınız. Buna karşılık imam ayakta durarak kılınca siz de ayakta kılınız. Sakın Perslerin büyüklerine yaptıkları gibi yapmayınız."
Sünen-i Ebu-Davud, Kitab el-Salat, İmamın Oturarak Namaz Kıldırması Babı, H. No: 602, c.1, s. 403-404.
Başka bir rivayete göre hadisin son cümlesi:
"Acemlerin birbirlerine yaptıkları gibi beni ululamayınız." şeklindedir.
Ebu Davud, Ebu Ümame'den buna yakın kelimelerle başka bir hadis naklediyor. Ebu Ümame anlatıyor:
"Rasulullah elinde değneğine yaslanmış şekilde yanımıza geldi. O gelince biz ayağa kalktık." O:
"Perslerin birbirlerini yüceltmek için ayağa kalktıkları, gibi siz de kalkmayın." buyurdu. Süneni Ebi Davud, Kitab el-Edeb, Bir adamın başka bir adama (tazim/saygı) Amacıyla Ayağa Kalkması, Babı.
Görüldügü gibi bu hadiste Peygamberimiz, sahabilere namazın farzlarından biri olan Kıyam'ı (ayakta durmayı) bırakmalarını emrediyor ve bu emrine gerekçe olarak da oturarak namaz kıldıran imamın arkasında ayakta durarak kılacak olan cemaatin, oturan hükümdarlarına ayakta dikilerek saygı gösteren Perslere ve Bizanslılara benzeyeceğini göstermektedir. Oysa bildiğiniz gibi, imama uyan kimse imam için değil, Allah için ayakta durmaktadır.
Bu uygulama, oturan bir kimseye ayakta durarak hürmet etmeyi şiddetle yasaklayan örnektir. Peygamberimiz her ne kadar bu maksatla yapılmasa bile, buna benzeyen davranışları da yasaklamıştır. Nitekim o, bir insana karşı Allah için secde etmeyi ve ateş ile benzerleri gibi Allah'ın dışında tapılan şeylere karşı namaz kılmayı da yasaklamıştır. Bu hadiste de Perslerin ve Bizanslıların adetlerine benzer bir davranışı yasaklıyor. Gerçi bizim niyetimiz onların niyetlerinden farklıdır, ama buna rağmen Rasulullah: "Öyle yapmayınız." buyuruyor.
Sahabilerden Ubade b. Samit -Allah ondan razı olsun- şöyle diyor:
"Peygamberimiz cenazeyi mezarlığa kadar uğurladığında Ölü mezara konmadıkça oturmazdı. Bir defasında karşılaştığı bir Hristiyan keşişi kendisine:
"Biz de böyle yapıyoruz, ya Muhammed" deyince ölünün mezara konuşunu beklemeden hemen oturdu ve sahabilere de:
"Bunlara ters düşünüz" buyurdu. Bu hadis Ebu Davud, Tirmizi ve İbn-i Mace'de yer almıştır.Sünen-i Ebi Favud, Kitab el-Cenaiz, Cenaze İçin Ayağa Kalkma Babı, H. No: 3176, c.3, s. 520.
Hammad b. Sabit'in sahabilerden Enes b. Malik'e dayanarak anlattığına göre Yahudiler bir kadın hayız olunca onunla aynı sofrada yemek yemezler, ev içinde onunla birarada kalmazlardı. Sahabiler hayızlı kadınlara karşı nasıl davranacaklarını Raslulullah'a sorunca Cenab-ı Allah şu ayeti indirdi:
"Sana hayız hakkında soru soruyorlar. De ki, "O bir ezadır/eziyettir. Hayız döneminde kadınlardan uzak durunuz, temizlenmedikçe onlara yaklaşmayınız. Temizlendiklerinde onlarla Allah'ın emrettiği şekilde münasebette bulununuz. Allah tevbe edenleri ve temizlenenleri sever"(Bakara: 2/222)
Bu ayetin inmesi ile Peygamberimiz bu konuda soru soranlara "Cinsi münasebet dışında onlarla birlikte her şeyi yapınız" buyurdu.Peygamberimiz bu sözlerini duyan Yahudiler öfkeye kapılarak "Bu adam bizim karşı çıkmadık hiçbir adetimizi barakmamak istiyor, her yaptığımıza karşı çıkmakta kararlıdır" dediler. O sırada sahabilerden Useyd b. Hudayr ve Abbad b. Bişr (r.a.) Peygamberimize gelerek "Ya Rasulallah, Yahudiler böyle böyle dediler. Acaba hayızlı kadınlarla biraraya gelmesek olmaz mı?" diye sorulur. Bu soru üzerine Peygamberimiz'in yüzünün rengi değişti. Biz de onun soru soran o iki sahabiye kızdığını sandık. Bunun üzerine o iki kişi çıkıp gitti, yolda Rasulullah'a hediye gelen bir tas sütle karşılaştılar. Peygamberimiz hemen onları geri çağırtarak kendilerine o sütten ikram etti. Bunun üzerine onlara kızmadığını anladık."
Sahihi Müslim, Kitab el-Hayz, Hayızlı Bir Kadının Eşinin Başını Yıkayabileceği Babı, H. No: 302, c.1, s. 246.
Yaş :
Konu: Geri: Diğer Din Mensublarına Benzemenin Yasaklanması Ve Bazı İncelikler Salı 17 Şub. 2009, 09:49
NOT: Buraya kadarki tüm yazılar İbni Teymiyye'nin Sırat-ı Mustakim adlı eserinden kısmen düzenlenerek derlenmiştir.
Diğer Din Mensublarına Benzemenin Yasaklanması Ve Bazı İncelikler