Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics

Tefsirde Sapma Örnekleri

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Tefsirde Sapma Örnekleri Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Tefsirde Sapma Örnekleri Tefsirde Sapma Örnekleri Icon_minitimeC.tesi 15 Ocak 2011, 10:20


Prof. Dr. Muhammed Seyyid Hüseyin el-Zehebi, KUR'AN-I KERİM TEFSİRLERİNDE BİD'AT VE HURAFELER adlı kitabının TASAVVUFÇU TEFSİRLERİ bölümünde şu bilgileri vermiş:

Nazari tasavvufçular genellikle Kur'an-ı Kerim'i kendi düşüncelerini doğrular bir yöne çekmeye çalışmaktadırlar. Halbuki, Kur'an-ı Kerim'in kendine has bir gaye ve hedefi vardır. Bu gaye ve hedef sofinin nazariye ve hedefleriyle uyuşmayabilir. İşte işin burasında görüşlerine Kur'an'dan mesnet bulmak zorunda olan sofi, Kur'an'ı kendi görüşlerini doğrular mahiyette tefsir etmeye çalışacaktır. Kur'an'ın indiriliş gayesine aykırı ve zararına bile olsa düşünce ve eğilimlerinin esiri olduğu sofıyye inancının prensiplerini Kur'an ayetlerine yükleyecektir. Bütün bunları yapmasının sebebi inancına revaç sağlamak, nazariyesine Allah kelamından dayanak sağlamaktır. Tabii ki bu din yönünden bir günah ve Kur'an ayetlerine muhalefettir.

Görebildiğimiz kadarıyla İbni Arabi bazı Kur'an ayetlerine "Vahdet-i Vücud" düşüncesini yüklemek meylindedir. Yine müşahade ettik ki, Bayezid-i Bestami ve Hallaç da aynı düşüncelerle ayetleri tefsir yoluna gitmektedirler. Vahdet-i Vücudu şöyle tanımlamaktadırlar:

Gerçekte var olan tek bir Varlık'tır. Bütün alemler O'nun görüntüsü veya gölgesidir. Var olan ve varlığı hak olan yalnızca Allah'tır. O'nun dışında herşey evham ve görüntüden ibarettir. Hakiki varlık değillerdir. Onlara, benzetme ve geniş mecaz misalleri dışında varlık sıfatı yakıştırılmaz.

İşte bu görüş idi Hallaç'a: "Enel Hak" (Ben Hakk'ım) dedirten görüş. Bu düşüncenin tesiri İle İbni Arabi de şöyle söylemiştir: "Yeryüzünde semavi olsun, gayri semavi olsun, bütün dinler birdir. Çünkü mezahirden birşeye tapan, neye taparsa tapsın, tek varlık olan vahdet-i vücudun mezahirine taptığı için sonuç olarak yine O'na tapmış olur."

İbni Arabi'nin "Fütuhat el-Mekkiyye", "Nusûs el-Hakk" ve kendi adıyla anılan tefsirinde vahdet-i vücud felsefesini savunan tefsirler yaptığını görüyoruz.
Mesela: "Senin Rabbin kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretti" mealindeki İsra Sûresi 23. Ayetinin tefsirini şöyle yapıyor:"Zahiri alimler ayette geçen "KADA" kelimesine "emretti" anlamını verirler. Biz ise ona keşif yoluyla "hükmetti" anlamını veririz. Doğru olan da budur. Çünkü insan Allah'tan başkasına tapamaz. Allah'tan başkasına tapanlar da itiraf ediyorlar ki, insan bu eşyaya sırf kendisini Allah'a yaklaştırsın diye tapar. Varlıklara gerçek ilahın temsili olarak ona niyabeten tapar. Onların taptıkları herşey ulûhiyete nisbet ettikleri, suretten ibarettir. İşte bunun içindir ki, Allah onların ihtiyaçlarını da karşılıyor. O suretlere tevessül etmelerini de makbul sayıyor. Onların cisimlere ilah demeleri kendilerini, cismi ilaha benzettikleri için nisbet etmekte hataya düşürmüş olsa bile, netice itibariyle o cisimler de •vahdetin bir görüntüsü olduğundan makamda hataya düşmemiş olacaklardır." [1]

Bakara Suresi: "Sizin ilahınız bir tek ilahtır" mealindeki 163. Ayetinin tefsirini de şöyle veriyor:

"... Allah bu ayet ile müslumanlara seslenmiştir. Allah'a yakın olmak için Allah'tan başkasına tapanlar, Allah'tan başkasına tapmış olmazlar. Bu ayet ile Allah bize demektedir ki, "Sizin İlahınızla, Allah'a ortak koşmak suretiyle Allah'a yaklaşmak isteyenlerin ilahı birdir." Yani sanki siz o şirk koşanlarla hiçbir ihtilafa düşmemiş gibisiniz." [2]

Müzemmil Sûresi: "Rabbının adını an ve her şeyi kalbinden çıkarıp sadece ona yönel! O doğunun da batının da Rabbidir..." mealindeki 8 ve 9. ayetlerin tefsirlerini verirken ise şunları yazıyor:
"Rabbini an ki, O sensin, yani kendini bil. Nefsini an ve nefsinde Allah'ı unutma. Nefsinin hakikatini bildikten sonra kemalinde gayret göster... O doğunun da batının da Rabbidir." yani: "Seni varlık alemine getirenin varlığı orada doğmaktadır. Batı O'dur ki, senin batmandır. Sen batınca, Onun nuru da seninle birlikte batacaktır. Senin gizli kalmanla O da gizlenecektir." [3]

İbni Arabi felsefecilerden de etkilenmiştir. Ancak onların etkisiyle yaptığı tefsirlerinde yukardakiler kadar hurafelere sapmamiştır. Bu tür tefsirlerinden bir misal verecek olursak: İdris (AS) İle ilgili olarak Meryem Suresi: "Biz onu yüce bir makama yükselttik" mealindeki 57. ayetin tefsirinde şunları yazmaktadır:

"En yüce makam benim ruhumun deveran ettiği felekler alemi makamıdır. O da güneşin feleği makamıdır. İdris Aleyhİsselam'ın ruhaniyetinin makamı oradadır. Onun makamının üstünde yedi, altında da yedi olmak üzere, kendi makamı ile birlikte onbeş makam vardır..." Bundan sonra güneş feleği ve onun altında ve üstünde olan felekleri anlatıyor. Son olarak da şöyle diyor: "En yüksek makam da bize aittir. Yani Muhyiddini Arabi'ye aittir." Allah Teala'nın buyurduğu gibi: "Siz daha yücesiniz. Allah sizinle beraberdir." [4]

Şüphesiz İbni Arabi'nin Vahdeti Vücud felsefesi etkisiyle yaptığı bu tefsirler, hiçbir zaman kabul görmeyecektir. Çünkü bunlar dini esaslarla uyuşmamaktadır.

Felsefi düşünce ve felsefecilerin tesiri altında yapılan tefsirleri de kabul görmeyecektir. Binaenaleyh madde ve maddeötesi felsefi düşüncelerin doğrulanması için yapılan tefsirler, Kur'an'la bağdaşmamaktadır. Allah'ın Kur'an göndermedeki irade ve maksadı dışında gaye ve düşüncelere hizmet etsin diye yapılan tefsirler hiç şüphesiz batıldır.

Sofîyyenin nazari yönü için söylenebilecek gerçek, bundan ibarettir.

[1]Fütuhat: c.3, s.l 17

[2] Fütuhat: c. 4, s. 160 ve devamı

[3] İbni Arabi Tefsiri c.2, s.352

[4] Füsus'tan. C.l, s.26







Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tefsirde Sapma Örnekleri

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an :: Tefsir -