Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Peygamberimizin Kişiliği
  • » Peygamberimizin Mezarında Diri Olması Hakkında

  • Peygamber'imizin Tefsir Metodu

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Peygamber'imizin Tefsir Metodu Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Peygamber'imizin Tefsir Metodu Peygamber'imizin Tefsir Metodu Icon_minitimePerş. 05 Şub. 2009, 18:48

    Hz. Peygamber'in Kur'an'ı tefsir ettiğini, çeşitli hadis mecmualarından ve kendisine kadar ulaşan isnatlardan öğrenmekteyiz. Fakat, Peygamberin yaptığı tefsir, müfessirler tarafından bilinmekte olan tefsir demek değildir. Müfessirlerin tefsir anlayışına göre, ayetin lafzı tahlili yapılır, kelimelerin müfret lafızları teker teker ele alınır, lügat manaları incelenir; sarf, nahiv, bedii, beyan, meani yönlerinden hükümleri açıklanır; kıraat farklılıklarına göre okunuşu ve manaları açıklanır; terkiplerin ifade ettiği hakiki ya da mecazi manaları açıklanır. Sonunda da ayetin Allah Teala tarafından murat edilen manası beyan edilmeye çalışılır.

    Hz. Peygamber (s.a.v.) tefsirin, sadece murad-ı ilahiyi beyan şeklindeki yönü ile meşgul olmuş, lafız ve terkiplerin ince tahliline girmemiştir. Onun tefsirinde lafızların iştikakından, kıratından, irabından, nüzul sebeplerinden, belagat vecihlerinden bahsedildiğini göremeyiz. Sadece, Allah Teala ayetlerden neyi kastetmişse, o manayı ve ayetin içerdiği hükmü açıklamıştır.

    Hz. Peygamberin Kur'an'ı tefsiri, ahkamı beyan, mekârimi ahlâkı şerh ve ona teşviktir.

    Şimdi Hz. Peygamber'in Kur'an tefsirinde takip ettiği metotları maddeler halinde çeşitli örneklerle birlikte açıklayalım:

    1- Hz. Peygamber, namaz, oruç, hac ve zekat gibi farz olan ibadetlerle ilgili ayetleri, mü'minlerin kabullenip mükemmel bir şekilde eda edebilmeleri için; farz, vacip, sünnet ve erkanına varıncaya kadar detaylı bir şekilde tefsir etmiş, ibadetlerin hiç bir yönünü kapalı bırakmamıştır. Bilhassa namaz, ve hac gibi ibadetleri teorik olarak anlatmakla yetinmeyip pratiğini de bizzat kendisi göstermiştir.

    “Benden gördüğünüz şekilde namaz kılınız”, [17]

    “Haccın yapılış şekillerini benden alınız” [18] gibi sözleri Resulullah'ın, bu ibadetlerin yapılışını gösterirken söylediği sözleridir.

    Zaman zaman ibadetleri esnasında sahabeyi denetle­yen Hz. Peygamber, onlarda gördüğü hata ve kusurları tespit eder, sonra da onlara yanlışlarını göstererek hatalarını düzeltirdi. Aşağıda nakledeceğimiz şu olay, Rasulullah'ın ibadetlerle ilgili ayetlerin tefsirinde ne kadar titiz davrandığının bir işaretidir:

    “Ebû Hureyre (r.a.)'ın naklettiğine göre bir adam mescide girdi, namaz kıldı, sonra da Peygamberin yanına gelip selam verdi. Hz. Peygamber de onun selamına cevap verdi ve ona dedi ki,

    “Geri dön, namazını yeniden kıl, zira sen namaz kılmadın.” Adam tekrar namaz kıldı ve geldi. Yine Hz. Peygamber ona:

    "Geri dön, namazını yeniden kıl, zira sen namaz kılmadın” dedi. Adam tekrar namaz kıldı ve geldi. Hz. Peygamber, üçüncü kez ona;

    “Geri dön, namazını yeniden kıl, zira sen namaz kılmadın” deyince, adam:

    “Seni Hak ile gönderene yemin olsun ki, bundan daha iyi namaz bilmiyorum” dedi. Bu sözü üzerine Rasulullah (s.a.v.) ona şöyle dedi:

    “Namaz kılmak için kalktığın zaman güzelce abdest al, sonra kıbleye yönel tekbir getir, sonra ezberinde olandan sana kolay gelen ayetleri oku. Sonra rükuunu tam yap, sonra dimdik olacak şekilde doğrul. Sonra secdeni tam yap, sonra secdeden iyice doğrul, sonra tekrar secde et ve tam yap, sonra ayakta dimdik olarak kalk ve bu söylediklerimi namazlarının hepsinde uygula” buyurdu. [19]

    2- Rasulullah'ın ayetleri tefsirde uyguladığı bir metot da: Nazil olan ayeti çevresindekilere tebliğ eder, şayet ayetin tefsire ihtiyacı varsa, sahabenin sormasını hiç beklemeden ayetin açıklamasını yapardı. Meselâ, Hz. Ali'nin naklettiği şu hadisi burada misal verebiliriz: Nebi (s.a.v.);

    “Sizin başınıza gelen belalar, kendi yaptığınız kötülükler sebebiyledir ki, çoğunu da Allah affetmektedir” [20] ayetini okuduktan sonra, bu ayeti sana tefsir edeceğim ey Ali dedi.

    “Dünyada başınıza gelen cezalar, belalar, ve kötülükler, hep sizin kendi ellerinizle kazandıklarınız sebebiyledir. Allah, cezalandırdığı birini ahirette ikinci defa cezalandırmaktan ve affettiğini de tekrar cezalandırmaktan yücedir.” buyurdu. [21]

    Rasulullah, tebliğ ettiği ayetin tefsiri gerekmiyorsa, susar, hiç bir şekilde açıklamada bulunmazdı. Hatta tebliğ olunandan başka açıklama yapılması için soru sorulmasını dahi istemez, soranı ikaz ederdi. Buna misal olarak da haccın farziyeti ile ilgili ayeti ve sonrasında Hz. Peygamber'in ikazı ile ilgili şu hadisi verebiliriz:

    “...Yoluna gücü yeten herkesin, beyti (Kabe) haccetmesi, insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır...” [22] Ebû Hureyre diyor ki: Bu ayet nazil olduğu zaman Rasulullah bize bir hutbe okudu ve dedi ki:

    “Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, haccediniz...” Bir adam, her yıl mı haccedeceğiz ya Rasulallah dedi. Adam aynı soruyu üç defa tekrar edinceye kadar Hz. Peygamber sustu, cevap vermedi. Üçüncüsünden sonra buyurdu ki:

    “Eğer “evet” desem, her sene hac yapmanız size farz olurdu ki, buna da gücünüz yetmezdi. Ben sustuğum zaman siz de beni kendi hâlime bırakın soru sormayın. Çünkü sizden öncekiler çok soru sormaları ve peygamberleri ile ayrılığa düştükleri için helak olmuşlardır, Size bir şeyi yapmanızı emredersem, gücünüzün yettiği oranda yapınız, yasakladığım şeyi de bırakınız.” [23]

    3- Bir hadis irad edip sonra da onu destekleyen ayeti okuması ile tefsiri ki, bunun misallerini hadis mecmualarında ve rivayet tefsirlerinde çokça görmekteyiz. Biz burada sadece Hz. Ebû Bekir (r.a.)'ın naklettiği şu hadisi bir misal olarak vereceğiz: Hz. Ebû Bekir (r.a.) diyor ki: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

    “Herhangi bir Müslüman bir günah işlese, sonra da (yaptığına pişman olup) abdest alsa ve iki rekat namaz kılıp işlediği bu günah için Allah'dan mağfiret talep etse, Allah mutlaka onun günahını affeder, dedi [24] ve şu iki ayeti okudu:

    “Kim bir günah işlese veya kendisine zulmetse, sonra da Allah'tan affını talep etse, Allah'ı çok affeden ve merhamet eden olarak bulur.” [25]

    “Ve çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri vakit, Allah'ı hatırlayarak, hemen günahlarının affedilmesini isteyenler, günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Bir de onlar, işledikleri günah üzerinde bilebile ısrar etmezler.” [26]

    Hz. Peygamber, yukarıda gördüğümüz gibi önce hadisi ile tefsir edip sonra da ayetleri okumuş olması tefsir metodu olarak oldukça dikkat çekici ve de etkileyici bir metot sayılabilir. Zira sıkıntı içerisinde olan birinin, önce müjdeleyip sevindirerek sıkıntının giderilmesi, sonra da Kur'an'dan dayanağının belirtilmesi, herhalde muhatabın durumu açısından oldukça rahatlatıcı bir tefsir olarak değerlendirilebilir.

    4- Hz. Peygamber'in Kur'an'ı tefsir ederken uyguladığı metotlardan biri de, sahâbinin sorusunun niteliğine göre ayetin manasını tefsir etmesidir. Meselâ:

    “Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.” [27]

    Ebû Hureyre'nin naklettiğine göre: Denildi ki:

    “Ey Allah'ın Resulü, gıybet nedir? Rasulullah:

    “Kardeşinizi, hoşlanmayacağı şey ile zikretmendir” dedi.

    Dediğim şey kardeşimde var ise ne buyurursunuz? denildi.
    Rasulullah (s.a.v.):
    “Eğer dediğiniz şey onda varsa, gıybetini yapmış olursunuz, dediğiniz şey onda yoksa, o zaman iftira etmiş olursunuz” dedi. [28]

    Bu tefsirinde Rasulullah (s.a.v.), sahabe soruyu artırdıkça cevabı da artırarak tefsir etmiş olduğunu görmekteyiz.

    5- Bazen de Rasulullah, sahabeyi hoşnut edecek bir nükte ile karışık olarak ayeti tefsir etmiş; belki de bu metotla zihinlerde daha fazla yer etmesini düşünmüş ve bu münasebetle kinayeli bir ifade kullanmış olabilir. Meselâ; Adiyy b. Hatim:

    "...Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın...” [29] ayetindeki “beyaz iplik”, “siyah iplik” tabirlerini, gerçekten beyaz-siyah iplik olarak anlamış; gece, yastığının altına koyduğu bu ipliklere zaman zaman kalkıp baktığını Rasulullah'a anlatınca, Hz. Peygamber önce: “Senin yastığın ufku kaplayacak kadar geniş mi?” diyerek esprili bir şaka yapmış, sonra da:

    “Bu ayetteki beyaz iplikten maksat; “tan ağarmaya başladığı zaman ufukta görülen beyazlık, siyah iplikten maksat da, aydınlığın üzerine iplik şeklinde görülen siyahlıktır”, şeklinde ayeti tefsir etmiştir. [30]

    6- Hz.Peygamber, tefsirlerinde kelâmi meselelere girmemiş, özellikle aklı zorlayabilecek konulara dalmaktan sahabeyi sakındırmıştır. Meselâ, kader hakkında münakaşa edenlere rastladığı zaman: Ebû Hureyre anlatıyor; bir gün biz kader hakkında tartışırken bir de Rasulullah (s.a.v.) yanımıza çıka geldi ve: Bize kızdı, yüzü kızardı ve o kadar Öfkelendi ki, boğazının iki yanındaki damarlar şişti ve dedi ki:

    “Siz bununla mı emrolundunuz? Yoksa ben size kader hakkında tartışasmız diye mi gönderildim? Sizden öncekiler, sırf bu konularda tartıştıkları için helak oldular. Size kesinlikle emrediyorum, bir daha bu konuda tartışmaya girmeyiniz.” [31]

    7- Rasulullah'ın tefsiri Kuran ölçüsünde idi denilebilir. Zira O, veciz olarak açıklanması gereken yerde veciz ifadelerle ayeti tefsir etmiş, ayrıntılı olarak açıklanması gereken yerlerde de ayeti genişçe tefsir etmiştir. Aynen Allah Tealanın Kur'an’dan bazı ayetleri veciz olarak ifade ederek bazılarını da tafsilatıyla birlikte vahyettiği gibi.[32]

    [17] Buhari, Ezan, 8.

    [18] Nesâi, Menâsik: 220.

    [19] Buhari, Ezan: 95.

    [20] Şura: 42/30.

    [21] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned: 1/85.

    [22] Al-i İmran: 3/97.

    [23] Buhari, Et'ıme, 2; Müslim, Hac: 411.

    [24] Tirmizi, K.Tefsir, Al-i İmran; İbn Kesir, Tefsir, 11/118/119/390.

    [25] Nisa: 4/110.

    [26] Al-ilmran: 3/135.

    [27] Hucurât: 49/12.

    [28] Müslim. Birr, 70; Ebu Davud, Edeb: 40; Tirmizi, Birr, 23.

    [29] Bakara: 2/187.

    [30] Taberi, a.g.e., U, 100 vd.

    [31] Tirmizi. Kader, 18. (2133); Duman, a.g.e., s. 92.

    [32] Doç. Dr. H. Mehmet Soysaldı, Nüzulünden Günümüze Kur’an Ve Tefsir, Fecr Yayınları: 174-180.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Peygamber'imizin Tefsir Metodu

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an :: Tefsir -