Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45

KUR'AN'DA ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
KUR'AN'DA ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI? Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: KUR'AN'DA ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI? KUR'AN'DA ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI? Icon_minitimePerş. 05 Şub. 2009, 17:50

Kur'an’ın önemli özelliklerinden biri, onun insanlarca anlaşılır bir biçimde gönderilmiş olmasıdır. Zira Kur'an anlaşılmaz olsaydı insanlara şöyle bir itiraz hakkı doğardı: Allah'ım! Bize anlaşılmayan muğlak ve çetin bir kitap göndermiştin, ondaki muradını anlayamadık, dolayısıyla ondan sorumlu olmamız hikmetine muhaliftir. Birçok âyette, insanlar tarafından kolayca anlaşılması için Kur'an'ın Arapça indirildiği vurgulanmıştır.

“Akletmeniz için Kur'an'ı Arapça indirdik.” [64]

“Korunsunlar diye pürüzsüz Arapça ile bir Kur'an indirdik.” [65] Âyette geçen livec lafzı manayı bozan veya anlaşılmayan çapraşık lafızlardır ki Kur'an ondan beridir. [66]

“Biz onu öğüt alırlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.” [67] âyeti de, Kur'an'ın anlaşılması için Arapça indirildiğini beyan etmektedir.

Kur'an'da müşkül ve müteşâbih âyetlerin bulunması mutlak anlamda olmayıp, insanların değişik kabiliyetlerde olmalarından veya Arapça lisanına vakıf olmamalarından, dilin zamanla dejenere olmasından ve üzerinde gerektiği biçimde düşünmemekten kaynaklanmaktadır.

“Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa onların kalpleri üzerinde kilitler mi vardır?” [68]

“Eğer müşriklerden biri senden güvence isterse ona güvence ver ki Allah'ın kelamını dinleyebilsin.” [69] âyetleri sarih olarak müşrikler dahil, her kesimi Kur'an dinlemeye davet etmektedir. Eğer anlaşılmayan bir kitap olsaydı hem Kur'an'dan böyle bir davet olmazdı ve hem de müşrikler 'bizi davet ettiğin kitap anlaşılmıyordu ki onu dinlemiş olalım' diye itirazda bulunacaklardı.[bu ayet kuranın müşrikler tarafından dahi anlaşılabilir olduğunun delilidir.e-mir]

Kur'an ne rumuz ne de bilmecedir. O, apaçık olduğunu defalarca beyan etmektedir. İbn Teymiye, müteşâbih âyetler dahil olmak üzere Kur'an'da anlaşılmayan birşeyin bulunduğunu iddia etmenin bid'at ehlinin şiarı olduğunu şöyle açıklar: Allah, başta peygamberlerine daha sonra da insanlara anlaşılmayan birşey göndermekten münezzehtir. Müteşâbih dahil, Kur’an'ın tamamı açıktır. Selef ulemasından birçoğu müteşâbih âyetleri bildiklerini söylemişlerdir. Bu bağlamda İbn Abbas'ı zikretmek mümkündür.

“O, Sana bu muazzam kitabı indiren O'dur. Onun bir kısmı anlamları kesin olup kitabın temelini oluşturan âyetlerdir. Diğer birtakımları da anlamları benzeşik olanlardır. Ama kalplerinde bir yamukluk bulunanlar fitne aramak için sadece anlamı benzeşiklerin ardına düşerler. Halbuki, onun gerçek yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar da: 'İnandık, hepsi Rabbimizdendir.' derler. Bunları özü temiz olanlardan başkası düşünemez.” [70] âyetinde geçen er Râsihun'un; ilimde yüksek payeye ulaşanlar olduğunu söylemiştir. Rabi b. Enes, (v. 110/728) Muhammed b. Cafer b. Zübeyr de müteşâbihi bilenlerden olduklarını söylemişlerdir. [71] İbn Kuteybe de, 'kimse müteşâbih dahil, Kur'an'da herhangi bir âyetin bilinemeyeceğini söylemesin. Zira her âyet insanların istifade etmeleri için gönderilmiştir.'demiştir. [72] Tabiin dönemi müfessirlerinden Mücahid de Kur'an'ı baştan sona kadar İbn Abbas’a arz ederek öğrendiğini ifade eder. [73] İbn Mesud, 'Allah'a yemin ederim ki, ben her sûrenin nerede ve kimin hakkında indiğini bilirim. Benden daha iyi tefsir bilen birinin olduğunu bilsem, mesafeye bakmadan deveme atlar, ondan öğrenmeye giderim.'demiştir. [74] Yukarıda da değindiğimiz gibi bazı alimler müteşâbih âyetlerin bilinemeyeceğini savunmuşlardır. Ancak onlar hakkında da birçok yorum ve kanaat belirtilmiştir.

Kur'an'da mutlak anlamda anlaşılması mümkün olmayan âyet veya lafızlar olsaydı bidat ekol mensupları kendileri için fırsat kollayıp onları arzu ve istekleri istikametinde tefsir etmeye ve Kur'an'ı ta'n etmeye çalışacaklardı. Zira bu durumda vahyin gelmemesi ile anlaşılmayan bir vahyin gelmesi arasında önemli bir fark kalmayacaktı. [nitekim bir ayettte "eğer biz Kur'an'ı Arapça olmayan bir dil ile indirseydik, "Arap olmayana Arapça bir kitap mı?Doğrusu bu şaşılacak bir şeydir." derler." şeklinde bir ayet vardır.Yani kitabın Arapça olmaması ile Arapça olup içinde anlaşılmayan birçok şey bulunması arasında bir fark yoktur.Allahu Alem.e-mir ]

“Muhakkak bilen bir topluluk için âyetlerimizi geniş geniş açıkladık.” [75]

“Gerçekten onlara inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.” [76] Ayetleri Kur'an'da bilinmeyecek herhangi bir âyetin bulunmayacağını göstermektedir.

Anlaşılmaları mümkün olmayan âyetlerin bulunması, “Hz. Peygamber görevini ikmal etmeden gitti.” anlamına gelir ki bu iddia peygamberlik makamıyla bağdaşmaz. Ayetin düşünüp anlasınlar bölümü de, Kur'an'da açıklanamayacak bir âyetin söz konusu olmadığını vurgulamaktadır, aksi takdirde mümkün olmayan birşeyle sorumlu olmak söz konusu olur. Yerine getirilmesi mümkün olmayan birşeyden sorumlu tutulmak, ilahî hikmetle bağdaşmamaktadır.

Kıyametin ne zaman kopacağının bilinmemesi, Kur'an'da anlamları bilinemeyen âyetlerin varlığına delil sayılmaz. Zira Allah, Kur'an'da kıyametin zamanını bildirecek herhangi bir âyet indirmemiştir. Zaman zaman müteşâbih âyetlerle saf zihinler saptırılmak istenmiştir. Çünkü müteşâbih âyetler istismar edilmeye müsaittirler.

Kur'an'ı tefsir gayesiyle yapılan çalışmalar zaman-zaman Kur'an'ı anlama gayesinden saptırılmış, tılsım ve muamma olmaktan öteye geçmemiştir. [77]


[64] Yûsuf: 12/2.

[65] Zümer: 39/28.

[66] Bkz: İbn Âşûr, Et-Tahrirve't-Tenvir: 23/398.

[67] Duhân: 44/58.

[68] Muhammed: 47/ 24.

[69] Tevbe: 9/6.

[70] Âl-i İmrân: 3/7.

[71] İbn Teymiye, Fetâvâ: 17/390.

[72] İbn Kuteybe, Te'vilu Müşkili'l- Kur'an: 11/98.

[73] Taberî, Tefsir: 1/90.

[74] Buharî, Fedâilu'l-Kur'an: 5002.

[75] En'âm: 6/97.

[76] A'râf: 7/52.

[77] Yrd. Doç. Dr. Abdulcelil Candan, Kur'ân Okurken Zihne Takılan Ayetler (Müşkilü'l-Kur'an), Elest Yayınları: 34-37.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

KUR'AN'DA ANLAŞILMAYAN BİR ŞEY VAR MI?

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an -