Kur'an Nedir? Ve Niçin İndirilmiştir?

Admin Yaş : Kayıt tarihi : 02/02/09 Mesaj Sayısı : 1596 Nerden :

Kur'an-ı Kerim, insanlığın hidayeti, refahı ve mutluluğu için Allah (c.c) tarafından Cebrail (a.s) vasıtasıyla Hz. Muhammed (s.a.v.)'e gönderilen en son ilâhi kitaptır. Bu sebeple, kıyamete kadar her çağın insanına hitap eden ve yol gösteren prensiplere sahiptir. İslâm vahyinin evrensel anlamı da budur.

Kişinin gerçek mutluluğa ulaşması, içerisinde insanlık için bütün saadet ilkelerini içeren Kur'an-ı Kerim'in hikmet dolu prensiplerini uygulaması ve onun gösterdiği yola yönelmesiyle gerçekleşebilir. Pek açıktır ki, bu hikmetli prensiplerin ruhuna uygun olarak davranabilmek de, Kur'an'ın derinlemesine düşünülmesi ve anlaşılmasıyla mümkündür. Zira Kur'an'ı anlamaya çalışmak ve üzerinde düşünmek Yüce Allah tarafından istenen bir husustur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

”Biz onu, anloyasımz diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik.” [2]

“Biz, düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur'an yaptık.” [3]

“Allah, size ayetleri düşünesiniz diye böylece açıklar.” [4]

Yukarıda zikrettiğimiz ayetlerde görüldüğü gibi Cenab-ı Allah bizlerden Kur'an'ın ayetlerini düşünmemizi ve anlamamızı istemektedir. Bazı ayetlerde de;

“Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?” [5] buyurarak, Kur'an'ı düşünmeyenleri yermektedir. Yüce Allah Sâd suresinde Kur'an'ı indiriş gayesini şu şekilde bizlere açıklamaktadır:

“(Ey Muhammed!) Sana bu mübarek Kitabı, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.” [6]

Bütün bu zikretmiş olduğumuz ayetlerden de anlaşıldığı gibi Yüce Allah, Kur'an'ı düşünerek okumamızı, anlamamızı ve ondan öğüt alarak hayatımızı ona göre yaşamamızı istemektedir.

Yukarıda zikretmiş olduğumuz ayetlerden de anlaşıldığı üzere, Kur'an-ı Kerim, Arapça olarak indirilmiştir. Kur'an'ın Arapça olarak indirilmesinin sebebi, Hz. Peygamber'in, ana dili Arapça olan bir toplumun içerisinde doğup büyümüş olmasındandır. Şayet Kur'an-ı Kerim Arapça olarak değil de başka bir lisanla indirilmiş olsaydı, bu durum hem Rasulullah’ın tebliğ vazifesini daha fazla zorlaştıracaktı hem de vahy-i ilâhinin ilk muhatapları durumunda olan Arapların, ayetleri anlayıp amel etmelerini güçleştirecekti. Yani Hz. Peygamber ve ilk Müslümanlar her türlü engellere rağmen bir de yabancı dil problemiyle karşı karşıya kalacaklardı. Allah Teâlâ:

“Her peygamberi (emrolunduklan şeyleri) onlara açıklasın diye kendi kavminin diliyle gönderdik.” [7] buyurarak bu konuya işaret etmiş, peygamberlere indirilen ilâhi emirlerin onlar tarafından hem anlaşılması hem de muhataplarına kolaylıkla açıklanması için kendi kavimlerinin diliyle indirildiğini, tabiatıyla Kur'an'ın da Arapça olarak indirildiğini belirtmiştir. Ancak, Hz.Peygamber'in ve kavminin Arap, Kur'an'ın da kendi lisanları olan Arapça ile indirilmiş olması, yani bu lisanı biliyor olmaları sebebiyle Arapların, ayetlerin tamamını anlayabildiklerini söylememiz mümkün değildir. Zira Yüce Allah'ın Peygamberine özel beyanı olmasaydı, Rasulullah'ın dahi, Kur'an'ın tamamını anlayabildiğini söyleyemezdik. Nitekim bu hususta Allah Teala:

“(Ey Muhammed!) (Cebrail sana Kur'an'ı okurken derhal alıp ezberlemek ve bir kısmını kaçırmamak için) acele edip onunla beraber dilini oynatma. Sadece dinle. Doğrusu o vahyolunanı senin kalbine yerleştirmek ve onu sana okutmak bize aittir. Biz onu okuttuğumuz zaman sen onun okunmasını dinle, sonra sana açıklamak ta bizim görevimizdir.” [8] buyurmaktadır.

Şunu da itiraf edelim ki, “Bir dili bilen bir kimse, o lisanla yazılmış olan eserlerin hepsini anlayamaz. Aynı dille yazılmış nice eserler vardır ki, onları ancak mütehassısları anlarlar, başkaları kolay kolay anlayamazlar. Elbette ki bu durum yalnız Arapça'ya mahsus değildir. Türkçe, İngilizce, Almanca ve benzeri diğer lisanların hepsi böyledir. Çünkü bir eseri anlayabilmek için dilbilgisi kurallarının yanisıra özel bir zeka ve kabiliyet gereklidir.” [9]

Kur'an-ı Kerinrin karşısında Araplar da aynı durumdadırlar. Birçok ayet, tafsilatlı ve maksatlarının açık olmasına rağmen; muhataplarının hepsi ayetlerin manasını ve lafızlarını anlamakta birbirleriyle aynı seviyede değildirler. Onlar da anlayış, aklın tekamülü ve düşünce bakımından ayrı ayrıdırlar. Bu nedenle de Arapça'yı bilenler için dahi manası kapalı olan (müphem) ayetlerin tefsirine ihtiyaç vardır. Güzel Arapça bilenlerin dahi tefsire ihtiyaçları olduğu içindir ki ilk tefsirler Arapça olarak yazılmıştır. Bu vazifeyi ilk ifâ eden de Hz.Peygamber olmuş ve ümmetine de tefsir yapmalarını emretmiştir. [10]

[2] Yusuf: 12/2.

[3] Zuhruf: 43/3.

[4] Nur: 24/61.

[5] Muhammed: 47/24.

[6] Sâd: 38/29.

[7] İbrahim: 14/4.

[8] Kıyame: 75/16/19.

[9] Ahmed Emin, Fecru'l-İslam, Beyrut 1969, s. 293. 18

[10] Doç. Dr. H. Mehmet Soysaldı, Nüzulünden Günümüze Kur’an Ve Tefsir, Fecr Yayınları: 15-18.