Konu: Abese Suresi'nden Dersler Çarş. 31 Mart 2010, 21:31
(En’âm 51,52) Peygamberim, Sırf Allah’ın rızasını dileyerek sabah akşam Rabblerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değildirler. Onları huzurundan kovduğun takdirde zalimlerden olursun.”
(18 Kehf, 28)"Sabah akşam Rabblerine O'nun rızasını dileyerek, dua edenlerle beraber candan sabret. Dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbine bizi anmaktan gaflet verdiğimiz, heva ve hevesine uymuş, işinde haddi aşmış kimselere boyun eğme." (Kurtubi)
Abese Suresi 1-2. “Yanına ama bir kimse geldi diye Peygamber yüzünü asıp çevirdi. 3. Ey Muhammed! Ne bilirsin, belki de o arınacak; 4. Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti. 5-6. Ama sen, kendisini öğütten müstağni gören kimseyi karşına alıp ilgileniyorsun. 7. Arınmak istememesinden sana ne? 8-10. Sen, Allah’tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
Görüyor musunuz Rabbimizin uyarısını? Gerek En’âm’daki bu uyarısı, gerekse Abese Sûresi'ndeki Rabbimizin uyarısının gelişinden sonra Allah’ın Resûlü çok korkmuştur. Hatta sahâbe-i kirâm efendilerimizin ifadelerinden anlıyoruz ki, bu âyetin gelişinden sonra Allah’ın Resûlü biz kendisinin yanından ayrılmadıkça bizim yanımızdan ayrılamıyordu diyorlar. Ali Küçük
[Ben/e-mir derim ki: Allahu Alem şu ayet de Resulullah'ın bu konuda oldukça sıkıntıya girmiş olmasından dolayı inmiş olabilir: 33-Ahzab-53- Ey inananlar, peygamberin evine, yemeğe çağrılmadan girmeyin. Öyle bir çağrıyı da beklemeyin. Çağrıldığınız vakit girebilirsiniz. Yemeği yedikten sonra ayrılıp dağılın. Hadislere (sözlere) dalmayın. Bu durum peygamberi üzüyor; ancak size bildirmekten utanıyordu. ALLAH gerçeği bildirmekten çekinmez. Onun hanımlarından bir şey istediğinizde onu bir perde ardından isteyiniz. Bu sizin kalbiniz ve onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. ALLAH'ın elçisini üzmemelisiniz ve ondan sonra onun eşleriyle asla evlenmemelisiniz, zira bu, ALLAH katında pek büyük bir günahtır.] xxxxxxxxxxxxxxxx
1- Yüzünü ekşitti ve döndü
2- Yanına O â'ma geldi diye Allah (c c) bu ayetlerde, bize bir de konuşmanın edebini öğretiyor. Edebiyatımızı öğretiyor. Bir dostunuz bir yanlış yaptı. Siz de gördünüz veya duydunuz. Bunu düzeltmenin yolunu da öğretiyor bize Allah (c.c).
Bakınız burada yanlışı yapan (tavır olarak) sevgili Peygamberimize Allah (c.c) "yüzünü ekşitti" diyor "Yüzünü ekşittin" demiyor. "Sırtını döndün" demiyor. "Kör geldi diye birileri yüzünü ekşitti ve sırtını döndü" diyor. Siz de dostlarınızın tavırlarında veya sözlerinde bir yanlışı gördüğümüzde onu düzelteceksiniz. Düzeltmezseniz zaten dost değilsiniz. Fakat nasıl düzelteceğiz?
Bazen doğrudan ona "Sen şu hatayı yapıyorsun" demek onu üzebilir.
"Binleri şöyle şöyle yapıyor. Bu yanlıştır" diyerek ifade etmek lazım. Efendimizin buna benzer çok hadisleri var. Sahabeden yanlış bir hareket gördüğünde, mescide gelince konuşma yapıyor. "Yahu bana ne oluyor! Bazı insanların şöyle şöyle yaptıklarını görüyorum." Öyle güzel bir uslubki; "Ne demek oluyor? Yani siz bunu yapmazsınız da acaba ben mi yanlış görüyorum." diyor. Burada:
1- Yapılan işin yanlış olduğu söyleniyor:
2- Orada o yanlışı yapan insanın da olması nedeniyle o nasihatini alıyor. Ama şahsiyeti de rencide olmuyor. Filan adam 'bunu yapıyor diye de ona buna duyurulmuyor.
3- Efendimiz bir de nezaket gösteriyor; "Siz bunu yapmazsınız. Acaba ben mi yanlış görüyorum." manası vardır cümlede.
Allah (c.c) bize bu üslubu bu edebi ve edebiyatı veriyor. Zaten Efendimiz de O üsluba ve O edebe ve edebiyata Rabbimin kontrolünde gelmiştir. Nûn Suresinde Allah (c.c); "Sen büyük bir ahlâk üzeresin" diyor. Allah (c.c), Aişe validemiz de "O'nun ahlakı Kur'ân'dı." diyor. Yani Kur'ân'a göre hayatını şekillendirmişti Sevgili Peygamberimiz.
Burada çok iyi niyetlerle, davranış güzelliğinden hafif bir kayma var, O kayma da Rabbim tarafından düzeltiliyor. Mahmut Toptaş.
[Ben/e-mir derim ki; Allahu Alem, emirlerin ayağına giden alimlerin kınanması ve bir mecliste bir kişiye sırf zenginliğinden dolayı saygı gösterilmesinin yasaklanması ve benzeri konular ile ilgili hadisler de bu yüzden varid olmuş olabilir.]
19-Bir meniden yarattı. Onu ve onun (herşeyini) ölçülü kıldı.
Şehrin en zengin adamı, bir gün samur kürkünü giymiş; "şöyle bir çıkayım" demiş. Meydanda gezerken herkes onun için ayağa kalkmış, geçtiği yolda ona saygıda bulunmuşlar. Garibin biri de hiç ayağa kalkmamış, hiç önem vermemiş. O zengin O adamın ayağa kalkmayışına, önem vermeyişine alınmış, yanına kadar gelmiş, demiş ki; "tanımadın mı beni? "Tanımaz olurmuyum ağam" demiş adam. Zengin adam "peki ben kimim?" demiş. "Valla geçmişine baktım bir damla su, bir damla su için de ayağa kalkılmaz." demiş garib.
Zengin adam; "sen şimdiki halime bak geçmişime bakma" demiş. O garib de; "valla şimdiki haline baktım, karnında gübre taşıyorsun, sonuna baktım kabirde bir avuç topraksın, şu sırtındaki kürke gelince, onu hayvanın biri sırtında on sene taşıdı, hayvanlıktan kurtulamadı." demiş.
Yani parayla, samur kürküyle adam olacağım diye çalışırsan boşa gider. Biz, bizi yaratan Allah (c.c)'a iman ve O'nun koyduğu kurallar içerisinde hayatımızı devam ettirebilirsek insanlığımızı koruruz. İslâm'ımızı koruduğumuzda insanlığımızı da korumuş oluruz.
Çünkü İslâm'ımız bizim insanlığımızı korumaktadır. Allah insanı bir damladan yaratıyor ve ona.hayatımn programını çiziveriyor. Bütün vücudunun düzenini, intizamını Rabbim sağlıyor. Mahmut TOPTAŞ.