Konu: Kur'an'a Karşı Sorumluluklarımız Paz 07 Şub. 2010, 20:56
1. Kur’an’ı okumak, ezberlemek, tefekkür etmek, misal ve kıssalarından ibret almak:
﴾…Bana Müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi. Her kim doğru yola gelirse, kendisi için gelir. Her kim de dalalete düşerse (saparsa) de ki: Ben ancak uyarıcılardanım.﴿ [1]
﴾ Allah’ın Kitabı’nı okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak edenler asla zarara uğramayacak bir ticaret umarlar.﴿ [2]
﴾…Allah, umulur ki tefekkür edersiniz diye size ayetleri işte böyle beyan eder.﴿ [3]
﴾ Hala Kur’an’ı gereğince düşünmezler mi? Eğer O Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı O’nda birçok tutarsızlık bulurlardı.﴿ [4]
﴾ Hayır, O ilim sahiplerinin göğüslerinde (yerleşen) apaçık ayetlerdir.﴿ [5]
﴾ İşte biz bu misalleri insanlar için getiriyoruz. Fakat onları ancak iyi bilenler akleder (anlar).﴿ [6]
﴾ Andolsun onların (geçmiş nebi ve ümmetlerin) kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır…﴿ [7]
2. Kur’an’ın helallerini helal, haramlarını da haram kabul ederek emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, hududunu çiğnememek ve muhkem (anlaşılır) ayetleriyle amel edip müteşabih (anlamı bilinmeyen) ayetlerine de iman etmek ve teslim olmak:
﴾ Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.﴿ [8]
﴾ Kendilerine kitap verilenlerden olup da Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Rasûlü’nün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.﴿ [9]
﴾ Bunun sebebi, …iman edenlerin Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır…﴿ [10]
﴾ Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere girdiririz.﴿ [11]
﴾…İşte bunlar Allah’ın hudududur. Sakın onları aşmayın (çiğnemeyin). Kim Allah’ın hudutlarını aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir.﴿ [12]
﴾ Sana Kitabı indiren O’dur. O’nun bazı ayetleri muhkem (hükmü açık)tır ki bunlar Kitabın aslı (anası) dır. Diğerleri de müteşabih (anlaşılmayan=bilinmeyen) dir. Kalplerinde sapma olanlar, fitne çıkarmak ve onu te’vil etmek için O’ndaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki O’nun te’vilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye ulaşanlar ise; “O’na inandık, hepsi Rabbimizin katındandır.” derler. (Bunu) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.﴿ [13]
“Aişe (Radıyallahu Anha) şöyle dedi:
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu ayeti (Al-i İmran 7) okudu ve şöyle buyurdu:
-Sen Kur’an’ın yalnız müteşabih ayetlerine uyanları gördüğünde, işte onlar Allah’ın (bu ayette) isimlendirdiği kimselerdir. Bu sebeple onlardan sakının.”[14]
3. İnsanları Kur’an’a çağırmak:
﴾ Sen Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır (davet et) ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!…﴿ [15]
﴾ Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun, işte onlar felaha (kurtuluşa) erenlerdir.﴿ [16]
Ehli Sünnet ve’l-Cemaat, Kur’an’ı öğrenmeye, az da olsa mutlaka her gün okumaya, anlamaya çalışmaya, öğrenip anladıklarını hayatına yansıtmaya, O’nu ezberlemeye ve bilmeyenlere öğretmeye büyük önem gösterirler. Çünkü Kur’an’ı okumak Allah’a yapılan ibadetlerden birisidir ve bu ibadet neticesinde her bir harfin okunması karşılığında bir iyilik sevabı alınmaktadır.
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bu hususlardaki buyruklarından birkaçı şunlardır:
“Her kim Allah’ın Kitabı’ndan bir harf okursa karşılığında onun için bir hasene (iyilik) vardır. Her bir hasene ise on katı ile karşılık görür. Ben size: ‘ الم (elif lâm mîm) bir harftir.’ demiyorum. Elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”[17]
“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğreten kimsedir.”[18]
“Kur’an’ı okuyun. Çünkü O kıyamet gününde okuyucularına şefaatçi olarak gelecektir…”[19]
“Kim Kur’an’ı okur, öğrenir ve onunla amel ederse kıyamet gününde anne ve babasına, güneşin ışığı gibi parlak nurdan bir taç ve dünyada eşi olmayan iki hulle (elbise) giydirilir…”[20]
“Kur’an ehline:
-Oku ve yüksel! O’nu dünyada okuduğun gibi tertil üzere (yavaş yavaş) oku! Muhakkak ki senin menzilin (durağın) okuduğun son ayetin yanındadır, denilir.”[21]
Salih selefimizin Kur’an okuma miktarı hususunda çeşitli uygulamaları vardı. Kur’an’ın çokça tilaveti meselesinde bize birçok haber ulaşmıştır. Sahâbeden güçlü olanlar yedi günde, bazıları bir ayda, bazıları iki ayda, bazıları da biraz daha uzun müddette hatim yaparlardı. Ancak Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 3 günden kısa sürede hatmi yasaklamış, sebep olarak da onun Kur’an’ı anlayamayacağını zikretmiştir.[22]
Ahmed b. Hanbel (Rahmetullahi Aleyh), özürsüz olarak Kur’an hatminin 40 günü aşmasını mekruh görmüştür. Ebu Hanife (Rahmetullahi Aleyh) ise: “Kim senede iki defa Kur’an’ı hatmederse hakkını vermiş olur.” demiştir.
İmam Nevevî, el-Ezkâr’da şöyle demiştir:
“Tercih olunan hatim süresinin kişilere göre değişmesidir. Tefekkür ederek okuyanlar, okuduğunu iyice anlayacak kadar ayetle yetinmelidir. Önemli toplumsal ve dini işlerle uğraşanlar ile ilim yaymakla meşgul olanlar görevlerine engel olmayacak ölçüde okumalıdırlar. Bunların haricindekiler ise usandırıcı dereceye varmadan mümkün olduğu kadar tilaveti çoğaltmalıdırlar.”[23]
Kur’an Hatminin Adabı
Her ne kadar hatim adabıyla ilgili olarak merfu[24] bir hadis veya uygulama yoksa da bir kısım sahâbe ve tabiînin uygulamasına binaen şunlar yapılır:
1. Hatim sonrası aile fertleriyle topluca dua edilir,
2. Hatim bitince başa dönülerek en az Fatiha Sûresi ile Bakara’nın ilk 5 ayeti okunur.[25]