Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında
Yazar
Mesaj
Yaş :
Konu: Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında C.tesi 20 Haz. 2009, 12:19
İbn Zenceveyh, Gufra'nın azatlısı Ömer'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Ashâb, Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem) nereye gömüleceğini istişare ederlerken, birisi: 'Onu namaz kıldığı yere defnedelim' dedi. Ebû Bekir: 'Onu tapınılan bir put haline getirmekten Allah'a sığınırız' dedi. Diğerleri: 'Onu muhacir kardeşlerinin defnedildiği Bakî'e defnedelim' dediler. Ebû Bekir tekrar şöyle dedi: 'Bizler Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kabrinin Bakî'de olmasından hoşlanmayız. İnsanlar bu sefer Allah katındaki konumu dolayısıyla ona sığınarak duada bulunurlar. Halbuki Allah'ın hakkı, Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hakkının üstündedir. Eğer onu dışarıya çıkarırsak, Allah'ın hakkını yok etmiş oluruz. Eğer ona verdiğimiz sözü tutmazsak Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kabrine de ihanet etmiş oluruz.'
Bu defa sahâbiler: 'Peki senin görüşün nedir, ya Ebû Bekir?' diye sordular. O da şöyle cevap verdi: 'Rasûlüllâh (saliallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu duydum: 'Allah bir peygamberin ruhunu alsın da, o ruhunun alındığı yere gömülmesin' Bunun üzerine: 'Vallahi! sen görüşü kabul edilen ve sözüyle ikna eden birisisin' dediler.
Sonra yatağın etrafına bir çizgi çektiler. Arkasından Ali, Abbas, Fadl ve aile halkı onu aldılar. Diğerleri ise yatağının bulunduğu yere mezar kazmaya başladılar."
İbn Kesîr dedi ki: Bu hadis bu rivayet yoluyla munkatidir (kesiktir). Çünkü Gufra'nın mevlâsı Ömer zayıf bir ravi olmakla birlikte, Ebû Bekir Sıddîk (radıyallahu anlıu)'nun günlerine erişmemiştir. Suyutî, el-Camiu'i-Kebir, (III, 147/a-b)'de de böyle denilmektedir.
En son e-mir tarafından C.tesi 20 Haz. 2009, 12:50 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Geri: Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında C.tesi 20 Haz. 2009, 12:43
Ebû Hureyre'nin rivayet ettiğine göre: Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: 'Allah'ım! Sen benim kabrimi bir puta çevjrme Allah peygamberlerinin kabirlerini mescid haline getiren topluluğa lanet eylesın.
Ahmed, no. 7352; İbn S'ad, II, 241-242; Mufaddal Cenedi, Fedâilu'l-Medine, 66/a; Ebû Ya'la, Müsned 312/a; Humeydî, 1025; Ebû Nuaym, Hilye, VI, 283 ve VII, 317 sahih bir senedle.
İbn Abdilberr dedi kî: 'Put (vesen) sanem demektir. Benim kabrimi kendisine doğru namaz kılınıp, secde edilen ve böylece ona ibadet olunan bir put haline getirme, demektir. Çünkü Yüce Allah bu işi yapanlara ileri derecede gazap eder. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem) ise ashabının ve ümmetinin diğer kesimlerini kendilerinden önce peygamberlerinin kabirlerine doğru namaz kılan, oraları kıble ve mescit edinen diğer ümmetlerin yaptıkları kötü işten sakındırmaktadır. Nitekim putperestler kendilerine doğru secde ettikleri ve yücelttikleri putlarına karşı böyle hareket ederlerdi. İşte bu en büyük şirktir. Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına bu işin Allah'ı ne kadar gazaplandırdığını haber vermekte ve O'nun razı olmadığı işlerden bir iş olduğunu bildirmektedir. Çünkü onların da kendilerinden önceki ümmetlerin yolunu izlemelerinden korkuyordu. O hem kitap ehline, hem de sair kâfirlere muhalefet etmeyi severdi. Ümmetinin ise onlara uyacaklarından korkardı. Onun ayıplamak ve azarlamak üslubuyla kutlandığı şu ifadelerine dikkat edelim: 'Sizden öncekilerin yollarını iki ayağın ardı arkasına gitmesi gibi izleyeceksiniz. O kadar ki, onlardan bir kimse bir keler deliğine girecek olsa siz de ona girersiniz.' İbn Recep, Fethul Bâri 65/90/b, el-Kevâkib'den naklen.
[Ben derim ki; bugün bidat ehli, rasulullahın bu emrini cumartesi yasağını delenler gibi akıllarınca delmişlerdir. Zira günümüzde din büyüklerinin kabri üzerine mescid yapılmıyor; daha da kötü olarak kıble duvarı bu kişilerin kabirlerine bakacak şekilde camiler inşa ediliyor. Böylece bu camilerde her namaz kılışınızda bu kişilerin ölülerine doğru secde etmeniz sağlanmış oluyor.e-mir.] Albani'nin "İslamda Kabirciliğin Sakıncaları" adlı kitabından alınmıştır.
Yaş :
Konu: Geri: Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında C.tesi 20 Haz. 2009, 12:59
Aynı kaynaktan devam.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)dedi ki: 'Hiçbir kabre doğru namaz kılmayın. Hiçbir kabrin üzerinde namaz kılmayın.
Taberâni Kebir, 3/145/h. Dıyâ Makdisî, el-Muhtâre'de ondan naklen Abdullah b. Keysan'dan, o İkrime'den, o İbn Abbas'tan (Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e merfu bir rivayet olarak zikretmiş ve Makdisî şunları söylemiştir:
"Abdullah b. Keysan hakkında Buhari: 'Rivayet ettiği hadisleri münkerdir' demiştir. Ebû Hatim Razı: 'Zayıftır.' Nesâî: 'Pek kavi bir ravi değildir' demiştir. Ancak ben, İbn Huzeyme ve Büstî'nin ondan gelen rivayetleri kaydettiklerini gördüğüm için biz de bu rivayetini kaydettik.'
Derim ki: Ancak hadis sahihtir. Çünkü Taberânî, 3/150/a'da bir başka rivayet yolu vardır ve bu da İbn Abbas'tan gelen bir rivayet olup, yukarıdaki senedden daha güzeldir. Ayrıca Buhârî, et-Tarihu's-Sagir, sy. I63'de muallak olarak kaydetmiştir.
Enes (radıyallahu anhu) şöyle demiştir: 'Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) kabirlere doğru namaz kılmayı yasaklamıştır. İbn Hibban, 343.
En son e-mir tarafından C.tesi 20 Haz. 2009, 13:07 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Geri: Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında C.tesi 20 Haz. 2009, 13:03
Aynı kaynaktan devam Rasulullah dedi ki 'Kabirler üzerinde oturmayın ve onlara doğru namaz kılmayın.' Müslim-3/62; Ebu Davud-1/71; Nesai-1/24; Tirmizi-2/154; Beyhaki-3/435; Ahmed-4/135
Şeyh Aliyyu'İ-Kârî,el-Mirkât, II/372'de bu yasağın sebebini şöyle yorumlamıştır: 'Çünkü böyle bir davranışta, sanki ilah mertebesine çıkarmak gibi aşırı derecede bir yüceltme vardır. Eğer bu yüceltme gerçekten kabir veya kabrin sahibi için yapılırsa, yüceltmede bulunan kişi kesinlikle kâfir olur. Bundan dolayı böyle bir hale benzemek mekruhtur. Bunun tahrimen mekruh olması gerekir. (Namaz kılanların kıblesinde) konulan cenazenin hükmü böyledir, hatta bundan da ileridir. Bu, Mekke halkının karşı karşıya kaldıkları bir belâdır. Çünkü onlar Kabe'nin yanında cenazeyi koyuyorlar, sonra da ona doğru yöneliyorlar.'
Ben de [Albani] derim ki: Bununla farz namazı kastetmektedir ve bu umumi bir belâ halini almıştır. Bu belâ Şam (Suriye), Anadolu ve diğer ülkelere kadar yayılmıştır. Bundan bir ay kadar önce oldukça çirkin bir fotoğraf gördük. Fotoğrafta namaz kılan bir saf, bir gemide boğularak ölmüş bazı Türk'lerin cenazelerine doğru secde ediyorlardı.
Bu vesileyle şuna dikkat çekmek isteriz: Peygamber (saliallahu aleyhi ve sellem)'in uygulamasında çoğunlukla görülen, cenaze namazlarım mescidin dışında musallada (namazgahta) kılmasıdır. Belki bunun sebebi, namaz kılan kimseleri büyük ilim adamı Aliyyu'l-Kârî'nin (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) dikkat çektiği böyle bir aykırı duruma düşmekten uzaklaştırmaktır.
Yaş :
Konu: Geri: Kabirperestlik Ve Kabirdekileri Vesile Edinmek Hakkında Paz 14 Şub. 2010, 21:22
şu uydurma sözü hadis diye kabul ederler: “İşlerinizde ne yapacağınızı şaşırdığınızda kabir ehlinden yardım isteyiniz.” (Mahmut Ustaosmanoğlu başkanlığında bir heyet, Ruhu'l-Furkan Tefsiri, İstanbul 1992, c. II, 82.) Bu sözü delil olarak ta Aclûnî'ni Keşf'ül-Hafâ adlı kitabında olduğu için kabul etmektedirler.
Halbuki Aclûnî bu eserini, halk arasında hadis diye bilinen sözlerin doğrusu ile asılsız olanını ortaya koymak için yazmıştır. Bu sebeple o kitapta çok sayıda uydurma hadis vardır. Aclûnî, kitabının başında Hafız ibn-i Hacer'in şu sözünü naklediyor: "Aslı olmayan hadisi kim nakletmişse Buhârî'nin Sülasiyyat'ında rivayet ettiği, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin şu sözünün kapsamına girer : "Kim benden söylemediğim bir şeyi naklederse Cehennem'de oturacağı yere hazırlansın. " (İsmail b.Muhammed el-Aclûnî, Keşf'ul-hafâ, Beyrut 1988/1408, c.I,s 8) Sonra alfabetik olarak hazırladığı kitabında hadislerin kaynaklarını veriyor. Ama bu sözle ilgili olarak sadece "İbn-i Kemal Paşa'nın el-Erbaîn'inde böyle geçmiştir." ifadesini kullanıyor. İbn-i Kemal Paşa'nın bu eserine baktığımızda da hadis diye söylediği o söz için hiçbir kaynak göstermediğini görüyoruz . (İbn-i Kemal, Paşa,el-Erbeûn, v. 360. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi,1694)
İbn-i Kemal, Yavuz Sultan Selim'in meşhur Şeyhülislamı'dır. 1469'da Tokat'ta doğmuş,1534'te İstanbul'da ölmüştür. Peygamberimizle arasında 900 seneden fazla bir fark varken hiç bir kaynak göstermeden ve anlamı da Kur'an'a taban tabana zıt olan bir sözü hadis olarak önümüze sürmesi kabul edilemez. İbn-i Kemal bu eserinde , kaynak gösterme yerine, bu sözün hadis olduğunu ispat için hiçbir dini dayanağı olmayan felsefi izahlara girmiştir.