Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Alimlerin Hataları Ve Taklid Meselesi
  • » Dihlevi ve Taklid

  • Gazzali ve Taklid

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Gazzali ve Taklid Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Gazzali ve Taklid Gazzali ve Taklid Icon_minitimeC.tesi 06 Şub. 2010, 00:02

    Gazzali, fırka ve mezheplerin Kur'an'ın bütününü ya da bir kısmını tefsir ve izah ederken kullandıkları metotları "mezheplerinin çıkarına Kur'an'ı istismar etmeleri" olarak nitelendirir. Mezhep mutaasıplarının bu yaklaşımı Kur'an'ı anlamalarına engel olduğu gibi tefsirlerine de etki etmiştir.

    "Babasından-hocalarından duyduğu, düşünmediği-incelemediği bir mezheb üzerinde yürüyen bir kimse, ruhu ve düşüncesi bir mezheb üzerinde donup kalmış, fikri sadece ona uymak olmuş, taassup göstererek sabit fikirli kalmış bir kimsedir. Bu durumdaki bir insanın fikri darlaşmış, akidesi o hisarı aşamamıştır. böyle bir kimse Kur'an'ı okuduğu zaman inandığı şeyden başka bir şeyin aklına gelmesine izin vermez. Düşüncesi hocalarından duyduğuna bağlıdır. Başkasını kabul etmeycek derecede duyduklarıyla yetinmiştir. Kur'an okurken, hocalarından duyduğuna zıd bir mana ona zahir olsa/gözükse -ki bu ne kadar zor-, taklitçilik şeytanı ona öyle bir saldırır ki.
    "Babalarının ve hocalarının inancına aykırı oaln bu şey senin hatırına nasıl gelebilir?" der. O manayı şeytanın bir vesvesesi olarak görür, ondan ve benzerlerinden sakınır."

    "Ana babadan geçmiş mezheplerin verdiği kaabiliyet donukluğu, Kur'an'ın anlaşılmasının önüne konulan engellerin başında gelir. Bu Kur'an'ı okuyanın onu anlamasının önündeki en büyük perdedir."

    İhya,c.I.175 ve 176'dan aktaran, Ahmet Nedim Serinsu, Kur'an ve Bağlam, Şule Yayınları, shf. 179 vd.


    En son e-mir tarafından C.tesi 06 Şub. 2010, 13:13 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Gazzali ve Taklid Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Gazzali ve Taklid Gazzali ve Taklid Icon_minitimeC.tesi 06 Şub. 2010, 00:59

    Ahiret âlimlerinin özelliklerinden biri de, ilim öğrenirken kal bin saflığı ile idrak ve basiretine güvenmesi, başkalarını taklit etmemesidir. Sadece şeriat sahibi emir ve buyrukta taklid edilir.

    Bir de sahabe-i kiram, Peygamberi dinledikleri için fiilleri hadîs mesabesinde olduğundan uyulur. Bu hakîkat böylece bilindikten sonra, Peygamberin söz ve fiillerini kabul etmek sureti ile taklid eden zata düşen en uygun hareket, bu konunun sır ve hikmetlerini bilmeye çalışmaktır. Zira mukallid, bir fiili, şeriat sahibinin fiilidir diye işler. Halbuki şeriat sahibinin her fiilinde mutlak bir hikmet vardır. Öyleyse mukallid, hiç yorulmadan ve katiyyen yılgınlık göstermeden şeriat sahibinin amelleriyle, söylediği sözlerin hikmetlerini anlamaya gayret sarfetmelidir. Mukallid, söyleneni ezberlemekle kalırsa, ancak öğrendiği ilmin kabı olabilir, fakat katiyyen âlim olamaz. İşte bundan dolayı bazan 'Filân adam ilmin kabıdır.' denilir. Şayet bu adam, sadece ezberlemekle iktifa eder, o söz ve fiillerin hikmetlerine nüfuz etmezse, böyle bir kimseye asla âlim denilmez.

    Kimin kalbinden perde kalkmış ve hidayetle nurlanmışsa, böyle bir kimse başkalarına önder olur. Artık onun için, başkasını taklid etmek caiz olmaz. Bu hakikati, İbn Abbas şu sözüyle ne kadar güzel ifade buyurmuştur: 'Allah'ın yüce Rasûlü hariç, hiç kimsenin ilmine kayıtsız, şartsız râm olunmaz; hatta ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, çok kere sözleri terkedilir'.
    Taberânî, Kebir, (İbn Abbas'dan)


    İbn Abbas, Zeyd b. Sâbit'ten fıkıh, Ubey b. Ka'b'dan kıraat ilmini öğrenmiştir. Sonradan, fıkıh ve kıraatta her iki hocanın fikirlerine muhalefet etmiş ve onlardan ayrılmıştır.

    Seleften bazıları şöyle buyurur: 'Peygamberden bize ne gelmişse, onu başımızın üzerine koyar, olduğu gibi kabul ederiz. Sahabe-i kiramdan gelenin bir kısmını alır, bir kısmını terk ederiz. (Bir şahabîden kuvvetli olarak geleni kabul eder, olmayanı terkederiz). Tâbiîn-i kirama gelince, onlar da erkekti, biz de erkeğiz.' Bu söz İmam-ı A'zam Ebû Hanife'ye nisbet edilir.

    ...

    Başkasından dinlediklerini taklid etmek pek makbul bir hareket olmadığından kitaplara ve tasniflere bağlanıp onların mukal lidi olmak, hakikatlerden uzaklaştırıcı bir hareket olur. Çünkü kitaplar ve tasnifler sonradan ortaya çıkmıştır. Sahabe-i kiramın zamanında, tâbiînin ilk devirlerinde kitab ve tasnif diye bir şey yoktu. Ancak bütün sahabîlerin vefatından, tâbiînin ortalıktan çekilmesinden sonra; yani Said b. Müseyyeb ve Hasan Basrî gibi zatların ölümünden yani hicretin yüzyirminci senesinden sonra kitaplar telif edilmeye başlanmıştır. Çünkü, daha önceki âlimler, hadîslerin yazılmasını, kitap telif edilmesini, bunları okuyan halkın ezberciliğe alışmak suretiyle Kur'an'dan, tefekkür ve tezekkürden uzaklaşmaması için kerih görmüşlerdir.

    ...

    Bilmek gerekir ki, zamanın en âlimi, hakka en yakını, sahabe-i kiram'a en fazla benzeyen ve selefin yolunu en iyi bilen kişidir. Zira din, sadece sahabe-i kiram'dan alınır.
    Bu sırra işaret ederek Ali (ra) şöyle buyurmuştur: 'Bizim en hayırlımız bu dine en fazla tâbî olanımızdır'.
    Ali bu sözünü, kendisine 'Sen filân sahabîye muhalefet ettin' denildiği zaman söylemiştir. Bu bakımdan müslüman bir kişiye Rasûlüllah'ın devr-i saadetindeki sahabe-i kirama muhalefet etmekten sakınmak vazifesi düşer. Onlara mutabık olan, kime muhalif olursa olsun zararı yoktur.

    Gazzali, İhya, I.cild, İlim Kitabı, İlmin Afetleri İyi ve Kötü Alimlerin Alametleri Bölümü.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Gazzali ve Taklid

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Fıkıh :: Taklid -