Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45

Gökteki Kapılar ve Solucan Delikleri

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Gökteki Kapılar ve Solucan Delikleri Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Gökteki Kapılar ve Solucan Delikleri Gökteki Kapılar ve Solucan Delikleri Icon_minitimePaz 10 Ocak 2010, 12:24

78-Nebe Suresi - 18.ve 19. ayetler:

18. Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz.
19. Gök açılır ve kapı kapı olur.

Razi bu ayetin tefsirinde şunu nakletmiş:
..."Bununla, meleklerin inmesi için açılacak olan o kapıların çokluğu anlatılmak istenmiştir." ...

Şimdi ben (e-mir) diyorum ki; acaba bu kapılardan kasıt solucan delikleri olabilir mi? Önce solucan delikleri hakkında bir sitede bulduklarımı yazayım.

Solucandeliği ismi, fenomeni açıklamakta kullanılan bir analojiden gelir. Eğer bir solucan bir elmanın üzerinde seyahat ediyorsa, tüm elmanın etrafını dolaşmak yerine içinden geçerek bir kestirme yol bulmuş olur.Burada geçen solucan İngilizce solucan anlamında ki "worm" kelimesinden gelmektedir. Fakat İngilizce'de worm aynı zaman elma kurdu gibi kurtçukları da içermektedir. wormhole ismindeki worm aslında bir elma kurdunu temsil eder.

Solucandeliği aslında uzay zamanın temelde uzay ve zamanda bir kısayol olan kuramsal topolojik bir vasfıdır. Genel olarak beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya solucan deliği denmektedir. Bir solucandeliğinin bir boğaza bağlı en az iki ağzı vardır. Eğer solucandeliği geçilebilir ise madde solucandeliğinde bir ağızdan diğerine boğazdan geçerek ulaşabilir.
Solucandeliği terimi Amerikalı kuramsal fizikçi John Wheeler tarafından 1957 yılında ortaya atılmıştır.

Bütün verilerden yola çıkarak, iki karadeliğin dibinin birbirine bağlanması ile solucan delikleri oluşabilir, bu vakum etkisinden yararlanılarak bir uzay gemisi bir karadeliğin içine girebilir ve öbür karadelikten çok kısa bir zamanda dışarıya çıkarak başka bir alt uzaya seyahat edebilir.

Uygun bir şekilde yerleşmiş bir solucan deliği çok uzun mesafelere, ya da başka bir evrene bile seyahat etmenin elverişli ve hızlı bir yoludur.
Bir solucan deliğinin çıkış ucu belki de geçmiştedir; böyle bir durumda da ondan geçerek geçmişe gidebilirsiniz. Bütün bunlar insana gerçekten çok tuhaf geliyor.

Solucan delikleri hakkındaki alıntı burada bitti. Şimdi de gökteki kapılardan bahseden bazı hadisler vereyim:

Birincisi: Mirac Hadisi:


Enes b. Malik (r.a) şöyle demiştir:
«Ebu Zerr (r.a), Rasulullah (s.a.s)’in Miraç olayını şöyle haber verdiğini anlatırdı:

«Ben Mekke’de iken evimin tavanı ansızın yarıldı. Cibril (a.s) indi. Göğsümü yardıktan sonra içini zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve iman ile dolu altın bir leğen getirip içindekini göğsümün içine boşalttı ve göğsümü kapayıp üzerini mühürledi. Sonra elimden tutup beni semaya doğru çıkardı. Dünya semasına vardığımda Cibril (a.s) o semanın bekçisine:

«Aç!» dedi.
Semanın bekçisi: «Kimdir o?» dedi.

Cibril:
«Cibrilim» diye seslendi. Semanın bekçisi: «Beraberinde kimse var mı?» diye sordu. Cibril: «Muhammed (s.a.s) benimle beraberdir. Semanın bekçisi Cibril’e: «Ona gelsin denildi mi?» diye sordu. Cibril: «Evet» dedi. Kapı açılınca dünya semasının üstüne çıktık. Bir de ne göreyim! Bir kimse oturmuş sağ tarafında bir takım karartılar, sol tarafında da bazı karartılar var. O kimse sağ tarafına baktığında gülüyor, sol tarafına baktığında ağlıyor. O kişi: «Hoş geldin, safa geldin salih oğlum» dedi. Cibril’e: «Bu kim?» diye sordum. Cibril: «Adem (a.s)’dır. Sağında ve solunda olan bu karartılar da çocuklarının ruhlarıdır. Sağında olanlar cennetlik, sol tarafında olan karartılar da cehennemliklerdir. Sağına bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar» dedi.

Derken Cibril beni ikinci semaya doğru çıkardı. Bekçisine: «Aç» dedi. Bekçisi de öncekinin söylediklerini söyledikten sonra kapıyı açtı.»

Ebu Zerr Rasulullah (s.a.s)’in semalarda Adem, İdris, Musa, İsa, İbrahim (a.s)’i bulduklarını söylediyse de her birinin yerlerinin nereleri olduğunu ayrı ayrı söylemeyip yalnız Adem’i dünya semasında, İbrahim’i altıncı semada bulmuş olduklarını söyledi.(Buhari-Müslim)

[Her kapının bu şekilde açıldığı ile ilgili hadisi bulunca buraya kopyalarım İnşaallah. e-mir.]

İkinci hadis: Ruhun kabzedilmesi ile ilgili hadis:

“…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Mü’min kulun dünya ile alakası kesilip, ahirete yönelmeye başladı mı semadan yüzleri güneşi andıran beyaz yüzlü melekler iner. Beraberlerinde cennet kefenlerinden bir kefen ve cennet kokularından bir koku bulunur. Nihayet ondan gözün görebildiği kadar uzak bir mesafede otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve başının yanında oturup, şöyle der:
−‘Ey hoş ve mutmain olan nefis! Allah’tan bir mağfirete ve bir hoşnutluğa gitmek üzere çık.’ Onun canı su kabından damlanın akması gibi akarak çıkar. Ölüm meleğide o canı alır. Nihayet canı çıktı mı sema ile yer arasındaki bütün melekler ona duâ eder. Semanın kapıları ona açılır. Bütün kapılarda bulunanlar, yüce Allah’a ruhuyla yükselmesi için duâ ederler. Ölüm meleği onun canını aldı mı bir göz açıp kapatacak bir süre kadar dahi onu bırakmazlar. Hemen onu alır ve canını o kefene koyarlar. İşte yüce Allah’ın:
−“Nihayet birinize ölüm gelse elçilerimiz onun ruhunu alırlar. Onlar eksik de yapmazlar.” En’am: 61. Ayeti bunu anlatmaktadır ve yeryüzünde bulunan en güzel misk kokusundan daha hoş olarak çıkar. Onun ruhunu alıp yükselirler. Meleklerden bir topluluğun yanından geçtiler mi mutlaka melekler:
−‘Bu hoş ve temiz ruh kimin derler?’ Onlara:
−‘Bu filan oğlu filandır’ diyerek dünyada iken ona verilen isimlerin en güzelini söylerler. Nihayet bu ruh ile dünya semasına ulaşırlar. Onun için kapının açılmasını isterler. Ve kapı açılır. Herbir semadan o semanın mukarreb olan melekleri bir sonraki semaya uğurlarlar. Nihayet onu yedinci semaya ulaştırırlar. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
−‘Kulumun kitabını illiyyinde yazınız. İlliyyinin ne olduğunu sana ne bildirdi? O yazılmış bir kitabtır. Mukarreb olanlar onu müşahede ederler.’ Onun kitabı illiyyin arasında yazılır, sonra Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
−‘Kulumu tekrar yeryüzüne götürünüz. Çünkü ben onlara şunu vadettim. Ben onları ordan yarattım, onları oraya iade ederim. İkinci bir defa daha onları oradan çıkartacağım.’ Bunun üzerine yere geri döndürülür ve tekrar ruhu onun cesedine geri verilir. O arkadaşlarının onu bırakıp gittikleri vakit ayak seslerini duyar. Onlar geri dönmekte iken Bu sefer ona şiddetle bağırıp çağıran iki melek gelir ve ona şiddetle bağırırlar ve onu oturtarak ona şöyle derler:
−‘Rabbin kim?’ O:
−‘Rabbim Allah’tır’ der. Melekler ona:
−‘Dinin ne’ diye sorarlar? O:
−‘Dinim İslamdır’ der. Melekler ona:
−‘Size gönderilen bu adam kim’ diye sorarlar? O:
−‘O, Allah’ın Rasulüdür’ der. Melekler ona:
−‘Amelin ne’ diye sorarlar? O:
−‘Allah’ın kitabını okudum, ona iman ettim ve onu tasdik ettim’ der. Melek ona şiddetlice:
−‘Rabbin kim, dinin ne, Rasulullah kim?’ diye sorar. İşte bu mü’minin karşı karşıya kalacağı son fitne olacaktır. Allah Azze ve Celle’nin:
−“Allah, müminleri dünya hayatında da ahiret hayatında da sabit bir sözde sebat ettirir...” İbrahim: 27. ayetinde anlatılan budur. Kişi: Rabbim Allah’tır, dinim İslamdır, Rasulüm Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’dir der. Bunun üzerine semadan bir münadi şöyle seslenir:
−‘Kulum doğru söyledi, ona cennetten yaygılar yayınız, cennetten elbiseler giydiriniz, ona cennete açılan bir kapı açınız.’ Ona cennetin esintisi ve hoş kokusu gelir. Kabri göz görebildiği kadar onun için genişletilir. Yüzü güzel, elbiseleri güzel, kokusu hoş bir adam ona gelir ve der ki:
−‘Seni sevindirecek şeyleri sana müjdeliyorum. Allah’tan bir rıza ve içinde ebedi nimetlerin bulunduğu cennetlerin müjdesini getirdim. İşte bu sana vaadolunan günündür.’ Mü’min ona şöyle der:
−‘Allah sana da hayırlı müjdeler versin sen kimsin? Senin yüzün hayırlı şeylerle gelen kimsenin yüzüne benziyor.’ O kişi ona:
−‘Ben senin salih amelinim der. Allah’a yemin ederim ki ben seni şöyle bildim. Allah’a itaat hususunda çabuk bir kimse idin. Allah’a masiyet hususunda ağırdan alırdın. Bundan ötürü Allah seni hayırla mükâfatlandırdı.’ Sonra ona cennette bir kapı ve cehenneme açılan bir kapı açılır ve denir ki:
−‘Eğer Allah’a isyan etmiş olsaydın, gideceğin yer bura olacaktı. Allah onun yerine sana bunu verdi.’ O cennette olanları görünce şöyle der:
−‘Rabbim kıyametin kopmasını çabuklaştır ki ben aileme, malıma kavuşayım. Ona:
−‘Sen burada kal’ denilir.

Kâfir veya facir dünya ile alakası kesilip, ahirete yöneldi mi ona semadan kaba ve güçlü kuvvetli yüzleri siyah melekler semadan iner. Beraberlerinde cehennem ateşinden kaba elbiseler, gözün görebildiği kadar uzak bir yerde otururlar. Sonra ölüm meleği gelerek başının ucunda oturur ve:
−‘Ey murdar nefis der. Allah’tan bir gazab ve öfkeye doğru çık.’ Ruhu cesedinde dağılır. Dalları budakları çok, demir çubuğun ıslak yünden çekilmesi gibi onu çekip alır. Bu hal ile birlikte damarları ve sinirleri paramparça olur. Gök ile yer arasındaki herbir melek ve semadaki bütün melekler ona lanet eder. Semanın kapıları kapanır. Allah’a ruhu çıkmaması için duâ etmeyen hiçbir melek kalmaz. Ölüm meleği o ruhu, bu bedeni ezmek maksadıyla nimetlerden yararlanmamak amacıyla, bedenin üzerine giyilen kıldan dokunmuş elbiselere gir der.
Melekler göz açıp kapatacak kadar bir zaman kadar dahi olsa onun elinden bırakmazlar ve hemen o getirdikleri kaba elbiselere sararlar. Ondan yeryüzünde görülmüş en kötü kokan leşin kokusu gibi bir koku çıkar. Onu alıp yükselirler. Meleklerden bir topluluğun yanından geçtiklerinde mutlaka melekler:
−‘Bu murdar ruh kim derler. Onu götürenler bu filan oğlu filandır’ diyerek dünya hayatında ona verilen en kötü ismiyle onu anarlar. Nihayet dünya semasına getirilir. Ona kapının açılması istenir. Ona kapı açılmaz.
Daha sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu ayeti okudu:
−“Ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı büyüklenenlere hiç şüphesiz gök kapıları açılmayacaktır. Onlar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler.”
Araf: 40

−‘Bunun üzerine Allah Azze ve Celle şöyle der:
−‘Onun kitabını siccinde yerin en alt tabakasında yazınız. Kulumu tekrar yeryüzüne götürünüz. Çünkü ben onlara şunu vadetmiştim:
−Ben onları oradan yarattım, oraya iade edeceğim ve ikinci bir defa daha onları oradan çıkartacağım.’ Bu sefer ruhu semadan atılıverir nihayet gelip cesedine düşer. Sonra şu ayetler okudu:
−“Kim Allah’a ortak koşarsa o sanki gökyüzünden düşüp, kuşların kaptığı yahut rüzgârın kendisini uzak bir yere attığı kimseye benzer.”
Hac: 31
−‘Nihayet ruhu cesedine iade edilir. O arkadaşlarının kendisini bırakıp gittikleri vakit ayak seslerini duyar. Bu halde iken şiddetle azarlayan iki melek gelir ve onu oturtur. Ona şöyle derler:
−‘Rabbin kim?’ O:
−‘Hı, hı bilmiyorum’ der. Melekler ona:
−‘Dinin ne’ diye sorarlar? O:
−‘Hı, hı bilmiyorum’ der. Melekler:
−‘Bu size gönderilen adam hakkında ne dersin’ diye sorarlar? Onun ismini hatırlayamaz. O Muhammed denilir. O:
−‘Hı, hı bilemiyorum’ der. İnsanların o sözü söylediklerini duydum. Bu sefer ona:
−‘Hay bilmez olasın ve hiçbir şey söyleyemez olasın.’ Semadan bir münadi:
−‘O yalan söylemiştir’ diye nida eder. Ona cehennem ateşinden yaygılar yayınız, ona cehennem ateşine giden bir kapı açınız. Cehennemin sıcağından ve deri gözeneklerinden işleyen sıcak havasıda ona ulaşır.”

Ebu Davud, Hâkim, Tayalisi, Ahmed, Acurri Eş-Şeria, Nesei, İbni Mace

Evet görüldüğü gibi bu son hadis içinde 7- A'raf- 40. ayet de verilmiş olup onda da gökteki kapılardan bahsetmektedir. Böylece gökte şu anda da bazı kapılar olduğunu fakat bu kapıların kıyamet sırasında daha da artacağını anlamış bulunuyoruz. Geriye "Bu kapılar solucan delikleri olabilir mi?" sorusu kalmaktaki, onun da cevabı, "Allahu Alem."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Gökteki Kapılar ve Solucan Delikleri

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an :: Tefsir -