Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics

Halifelik Tartışmaları

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimePerş. 04 Şub. 2010, 17:49

Halifelik Hususunda Müslümanlar Arasındaki Anlaşmazlıklar ve Girişimler


Peygamberimiz Aleyhisselamdan sonra kimin halife olacağı meselesi bütün ağırlığıyla ortaya çıktı.

En başta Hâşimîler bu işi benimsemekte idiler.

Nitekim, daha Peygamberimiz Aleyhisselam hayatta iken, Abbas Ali'yi bu işi Peygamberimiz Aleyhisselamdan sorup öğrenmeye teşvik etmiş, fakat Ali menfi bir cevap alınması takdirinde bu kapının kendilerine temelli kapanmasına sebebiyet verilmiş olacağını ileri sürerek buna yanaşmamıştı . [1]

Peygamberimiz Aleyhisselamın Ebu Bekir'i mihraba geçirmek hususundaki ısrarı, [2] mescide açılan kapıların kapatılarak ancak Ebu Bekir'in kapısının açık bulundurulması , [3] Ebu Bekir için bir yazı yazdırmak istemesi[4] gibi vakıalar ise, Peygamberimiz Aleyhisselamın bu husustaki temayülünü gösteriyordu.

Fakat, hemen herkes rahat rahat düşünüp karar verebilecek durumda değildi.

Halbuki, Ömer gibi birzât bile ne yapacağını şaşırmış, Ebu Ubeyde b. Cerrah'a giderek:

"Uzat elini; sana bey'at edeyim! Çünkü, Resûlullah Aleyhisselamın işittiğim buyruğu üzere, sen bu ümmetin emmisin!" demişti[5]

Ebu Ubeyde b. Cerrah ise:

"Ben, bundan önce, Müslüman olduğun günden beri, böylesine zayıf bir görüşünü görmedim!

İçimizde Sıddîk, ikinin ikincisi olan[6] ve Resûlullah Aleyhisselamın imam olmasını emir buyur­duğu, bize imamlık yapmış bulunan birzât varken ve kendisi de ölmemişken onun önüne mi geçeceğim?! [7] Bana mı bey'at edeceksin?!" demişti. [8]


Evs ve Hazrec diye anılan ve aralarında yıllarca süren düşmanlıklar İslâmiyefle unutturulmuş bulu­nan Ensara[9] gelince; bu iki kardeş kabile, İslâm davası uğrunda yapılan savaşlarda Kureyş müşriklerinin birçok ileri gelenlerini öldürmüş bulundukları için, fırsat bulunca-Cahiliye gayretine kapılarak-kendilerinden öç almaya kalkışılabileceği endişesi içindeydiler. [10]

Bunun için, Peygamberimiz Aleyhisselamdan sonraki yönetimde, hiç değilse Kureyşîlere eşit bir yetkiye sahip olmak istiyorlar

"Bir emir bizden, bir emir de sizden olsun!" diyorlardı. [11]

Ama, kendi aralarında da bu hususta anlaşabilmiş değillerdi.


Hazrecîler Sa'd b. Ubâde'nin çevresinde, [12] Evsîler ise Useyd b. Hudayrin çevresinde toplanmış; [13] Ensar cemaati böylece ikiye bölünüp, aralarında yeniden rekabet başlamış bulunuyordu. [14]

Ensarın Benî Sâide Örtmesinde Sa'd b. Ubâde'ye Bey'ata Hazırlanmaları

Benî Sâide'nin örtmesinde toplanan Ensar: "Muhammed Aleyhisselamdan sonra bu işe Sa'd b. Ubâde'yi vekil yapalım!" dediler.

Sa'd b. Ubâde'yi hasta olduğu halde oraya getirdiler.

Sa'd b. Ubâde, oğluna veya amcasının oğullarından bazılarına: "Ben söyleyeceklerimi hastalığım­dan dolayı cemaatin hepsine söyleyip işittiremeyeceğim! Fakat, benim sözümü işiten onu işitemeyenlere ulaştırsın!" dedi. Sa'd b. Ubâde konuştukça, konuşmasını, birisi ezberleyip sesini yükselterek Sa'd b. Ubâde'nin adamlarına duyuracaktı.

Sa'd b. Ubâde Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra şöyle konuşmaya başladı:

"Ey Ensar cemaati! Arap kabilelerinden dinde sizin gibi kıdeme ve İslâm'da üstünlüğe sahip bir kabile yoktur!

Muhammed Aleyhisselam kavminin içinde on küsur yıl kalıp onları Rahmân'a ibadete, putlardan ayrılmaya davet etti. Kendisine, kavminden pek az kimselerden başkası iman etmedi.

İman edenler ise, ne Resûlullah Aleyhisselamı, ne onun dininin şerefini, ne de kendilerini zulüm ve işkencelerden koruyabildiler! Allah sizi üstün kılmayı dileyince, size ikramda bulunup nimetini tahsis etti; Kendisine ve Resûlüne inanmayı, Resûlullah ile ashabını korumayı, Resûlullahı ve dinini güçlendirmeyi, düşmanlarıyla savaşmayı size nasip etti!

İnsanlar içinde, O'nun düşmanlarına karşı sizden daha şiddetlisi, düşmanları üzerinde sizden daha ağır basanı yoktur! Araplar ister istemez Yüce Allah'ın emriyle düzeldiler, yola geldiler. En uzaktakiler bile İslâmiyetin hükmüne boyun eğdiler. Nihayet, Yüce Allah Resûlünü yeryüzüne sizin sayenizde hakim kıldı. Arapları Resûlüne sizin kılıçlarınızla yaklaştırdı. Allah, Resûlünü, sizden hoşnut ve gözünün içi güler bir halde vefat ettirdi. Öyleyse, bu işe herkesten önce siz el atmalı, siz başlamalısınız!

Çünkü bu iş herkesten önce size aittir!" Benf Sâide sakîfesinde (örtmesinde) toplananların hepsi Sa'd b. Ubâde'nin teklifini kabul ettiler, görüşünü muvafık ve sözlerini yerinde buldular.

Ona: "Biz seni bu işe vekil yapmak hususundaki görüşümüzden vazgeçmeyeceğiz!

Çünkü sen bizim içimizde mü'minlerin razı olmalarına en elverişli bir zâtsın!" [15] dedikten sonra, aralarında ileri geri konuştular: "Eğer Kureyş muhacirleri kabul etmeye yanaşmazlar ve 'Biz Muhacirleriz! Resûlullahın ilk sahabileriyiz! Onun kabilesiyiz ve dostlarıyız! Onun vefatından sonra bu işte bizimle niçin tartışıyorsunuz?! derlerse ne diyelim?" dediler.

İçlerinden bazıları: "Biz de, 'Öyleyse bir emir bizden, bir emir de sizden olsun!' deriz ve bu işten başkasına hiçbir zaman razı olmayız!" dediler.

Sa'd b. Ubâde, bunu işitince: "İşte bu, gevşekliğin başlangıcıdır!" dedi. [16]

Peygamberimiz Aleyhisselam Pazartesi günü kaba kuşluk[17] veya zeval vaktinde (öğleye yakın bir vakitte) vefat etmişti. [18]

O gün, bir Müslüman Ömer'in kapısını çalıp: "Ömer b. Hattab!" diyerek seslendi.

Ömer: "Biz şimdi meşgulüz!" dedi ve: "Ne istiyorsun?" diye sordu.

Kapıyı çalan zât: "Senin muhakkak benim yanıma çıkman gerektir! İnşaallah, yine geri döneceksin!" dedi.

Ömer dışarı çıktı . [19]

Gelen zât "Şu Ensar kabilesinden Sa'd b. Ubâde ile birlikte olanlar Benî Sâidelerin suffasında (örtmesinde) toplandılar. Eğer halkın işiyle sizler ilgilenecek iseniz, onlar işlerini büyütmeden, Resûlullah Aleyhisselamın evinde techiz-tekfin işinden boşalmayı beklemeden önce, onların yanına yetişiniz!" dedi. [20]

Ömer bu haber üzerine hemen Peygamberimiz Aleyhisselamın evine vardı. O sırada Ebu Bekir orada bulunuyor, Ali de Peygamberimiz Aleyhisselamın teçhiz ve tekfini işiyle uğraşıyordu:

Ömer, Ebu Bekir'e: "Yanıma çıkıver!" diye haber gönderdi.

Ebu Bekir: "Ben şimdi meşgulüm!" dedi. Ömer "Ortaya çok önemli bir iş çıktı! Kendisinin muhakkak bulunması lâzım!" diye içeriye tekrar haber saldı. Bunun üzerine, Ebu Bekir dışarı çıktı. [21]

Ömer: "Haberin olsun ki; Ensar bu işi (halifelik işini) Sa'd b. Ubâde'ye tevdi etmek üzere toplanmışlar. Sa'd b. Ubâde'nin onlara söylediği sözlerden birisi de, 'Bir emir bizden, bir emir de Kureyşten olsun!' sözü imiş! [22]

Haydi, sen şimdi bizi şu Ensar kardeşlerimizin yanına götür!

Kendileri ne üzerinde duruyorlar, bir bakalım!" dedi. [23]

Acele onlara doğru yollandılar.
Yolda Ebu Ubeyde b. Cerrah'a rastladılar. [24]

Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde b. Cerrah, üçü birlikte yürüyüp Benî Sâidelerin suffasına erişmek üzere gittiler. [25]

Yolda, Ensardan iki salih zâta, Benî Aclanların kardeşi Uveym b. Sâide ile Ma'n b. Adiyy'e rast­ladılar.

Bunlar, Ebu Bekir ve arkadaşlarına: "Ey Muhacirler cemaati! Sizler nereye gitmek istiyor­sunuz?" diye sordular. Onlar da: "Şu Ensar kardeşlerimizin yanına gitmek istiyoruz!" dediler.

Uveym ile Ma'n: "Ey Muhacirler cemaati! Onların yanına varmanız size tavsiye edilmez!

Onlara yaklaşmayınız ve işinizi kendi kendinize hallediniz!" [26] Ebu Bekir'e de: "Yüce Allah fitne kapısını seninle kapatacak ve temelli de açılmayacaktır!

Ensar, şu Sa'd b. Ubâde'ye Beni Sâidelerin suffasında bey'at etmek istiyor!" dediler. [27]

Ömer: "Vallahi, onların yanına gideceğiz!" dedi ve gittiler...




[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 304, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 425, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1,s.263, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 141, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 565.
[2] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 217, Buhârî, Sahih, c. 1,s.165.
[3] İbn Sa'd, c. 2, s. 277-228, Ahmed, Müsned, c. 1, s. 270, Buhârî, c. 1, s. 120, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1854-1855, Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 608.
[4] Ahmed, c. 6, s. 47, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 541.
[5] İbn Sa'd, c. 3, s. 181 , Ahm ed, c. 1, s. 35, Belâzurî, c. 1, s. 579.
[6] İbn Sa'd, c. 3, s. 181 , Belâzurî, c. 1, s. 579.
[7] Ahmed, c. 1, s. 35.
[8] İbn Şa'd, c. 2, s. 181 , Belâzurî, c. 1, s. 579.
[9] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 70.
[10] İbn Sa'd, c. 3, s. 182, Belâzurî, c. 1, s. 580-581 .
[11] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 269, Ahmed, Müsned, c. 1,s.56, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 194, Belâzurî, Ensâb.c.1, s. 580.
[12] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 4, s. 306-307, İbn Sa'd, c. 2, s. 269, Buhârî, c. 4, s. 194, Belâzurî, c. 1, s. 583.
[13] İbn İshak, c. 4, s. 307.
[14] Taberî, Târih, c. 3, s. 209.
[15] İbn Kuteybe, el-İmâme re's-siyâse, c. 1, s. 12-13, Taberî, Târih, c. 3, s. 207-208, İbn E ar, Kâmil, c. 2, s. 328.
[16] Taberi, c. 3, s. 208, İbn Esîr, c. 2, s. 328.
[17] İbn İshak, İbn Hişam, Sıre, c. 4, s. 303-304, Beyhakî, Delâil, c. 7, s. 224, İbn E ar, c. 2, s. 321.
[18] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1120, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 191, Taberî, c. 3, s. 197.
[19] Musa b. Ukbe'den naklen Muhibbut-Taberî, Rıyâdu'n-nadrâ, c. 1, s. 213.
[20] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 307, MuhibbıTt-Taberî, c. 1, s. 212, 213.
[21] Taberî, Târih, c. 2, s. 208, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 328-329.
[22] Taberî, Târih, c. 3, s. 208.
[23] İbn İshak, c. 4, s. 307, Ahmed, Müsned, c. 1, s. 55.
[24] Taberî, c. 3, s. 208, Muhibbut-Taberî, c. 1, s. 213.
[25] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 269, Buhârî, c. 4, s. 194, Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 580, Taberî, c. 3, s. 208.
[26] Zühri, Megâzî, s. 141, İbn İshak, c. 4, s. 309, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 442, Ahmed, c. 1, s. 55.
[27] İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferid, c. 4, s. 257, Belâzurî, c. 1, s. 581.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/290-292.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Geri: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimePerş. 04 Şub. 2010, 18:11

Yukardaki alıntıda görüldüğü üzere Ebu Bekir ve Ömer şiilerin iddia ettiğinin aksine Resulullah'ın ölümü üzerine hemen halife olmak için entrikalar çevirmeye başlamamıştır. Ömer evine kapanmış yas tutarken, Ebu Bekir de Resulullah'ın evinde bulunmaktadır. İslam fıkhına göre Resulullah'ı Ali duruken Ebu Bekir'in tekfin etmesi de doğru olmazdı. Tekfin işi için de iki kişiye ihtiyaç olmadığı herkesin malumudur. Buna rağmen Ebu Bekir oradan ümmetin fitneye düştüğü haberini alıncaya kadar ayrılmamıştır. Hatta dışarı çıkması için haber gönderen Ömer, ancak ikinci kez onu çağırtarak dışarı çıkmasını sağlayabilmiştir.

Ensarın hem kendi arasında Evs ve Hazrec olarak hem de Muhacirlere karşı nasıl bölünmeye ve ayrışmaya başladığı da alıntıda açıkca görülmektedir.
Eğer Hazrecîler Sa'd b. Ubâde'yi halife seçebilse idi Evs buna ne tepki verecekti? Büyük ihtimal Ali zamanında başlayan fitne ta o zaman başlayacak, Ensar Evs ve Hazrec diye Muhacirler de -eğer Ali hak talebi ile ortay çıkarsa- Ali ve Ebu Bekir yanlısı diye dörde bölünecek ve bu bölünmüş Ensar ve Muhacir topluluğu da Ridde olaylarında Müseylime'nin önünde dağılıp gideceklerdi.

Yazının en başında görüldüğü üzere Abbas daha Resulullah ölmeden önce Ali'yi Resulullah'tan halifeliği istemesi için teşvik etmiş, Ali ise bu teklifi takvasından değil sadece halifeliği tümden kaybetme korkusundan dolayı reddetmiştir.
Eğer bu tarihi kayıtlar doğru ise -ki değilse bu aynı zamanda şiilerin de aleyhinedir- bu konuşma Gadiri Hum uydurmasını da bertaraf etmektedir. Zira Gadiri Hum'da halifelik Ali'ye verilmiş olsaydı Abbas Ali'ye halifeliğin kime aid olacağı konusunu Resulullah'a sormasını teklif etmezdi.

Peki Ebu Bekir ve Ömer Beni Saide Sakife'sinde bu fitneye engel olurken Ali(ra) sadece Resulullah'ın tekfini ile mi uğraşıyordu? Bakalım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Geri: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimePerş. 04 Şub. 2010, 18:23

Hz. Ali'nin Halifeliğe ve Savaşa Teşvik Edilişi


Peygamberimiz Aleyhisselamın vefat ettiği ve Ebu Bekir'in Ömer tarafından dışarı çağrılarak Peygamberimiz Aleyhisselamın yanından çıkıp gittiği sırada, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanında Ali, Abbas ve Zübeyr b. Avvam kalmıştı . [1]

Abbas, Ali'yle başbaşa kalınca, ona:

"Resûlullah Aleyhisselamın bu halifelik işini senden başkasına vasiyet ettiğine dair birşey biliyor musun?" diye sordu.

Ali:

"Vallahi, hayır! Bu hususta birşey bilmiyorum!" dedi. [2]

Bunun üzerine, Abbas gidip Ebu Bekir, Ömer ve daha başkalarıyla buluşarak, onlara:

"Resûlullah Aleyhisselam size birşey vasiyet etti mi?" diye sordu.

Onlar:

"Hayır!" dediler.[3]

Abbas, Ali'nin yanına döndü [4] ve ona:

"Uzat elini! Sana bey'at edeyim ! [5]

'Resûlullah Aleyhisselamın amcası Resûlullah Aleyhisselamın amcasının oğluna bey'at etmiş!' denir, Ehl-i Beytin sana bey'at eder! [6] Halk da bey'at eder!" dedi. [7]

Ali:

"Allah senin iyiliğini versin ey amca! Bu işi bizden başka kim ister? [8] Bunu bizden başka kim umar ki?!" dedi.

Abbas:

"Sanırım ki, vallahi uman olacaktır!" dedi. [9]

Ebu Bekir'e Mescidde bey'at edildiği sırada, tekbir sesi işittiler. Ali:

"Nedir bu?" diye sordu. [10]

Abbas:

"Bu, seni davet ettiğim, senin ise yanaşmadığın şeydir!" dedi.

Ali:

"Öyle şey olur mu?!" dedi. [11]

Abbas:

"Hiçbirzaman, bunun gibisi görülmemiştir! [12] Ben böyle olacağını sana söylemedim mi?" dedi. [13]

Müslümanların Ebu Bekir'e bey'at etmek üzere toplandıkları sırada, Ebu Süfyan b. Harb de:

"Vallahi, ben kandan başkasıyla söndürülemeyecek birtoz-duman görüyorum!

Ey Abdi Menaf hanedanı! Size ait işleri Ebu Bekir'e mi bırakıyorsunuz?

Neredeler o iki zayıflar?!

Neredeler o iki zeliller?! Ali ve Abbas'lar?!

Ey Hasan'ın babası! Uzat elini, bey'at edeyim sana! [14]

Sizler, İbn Ebi Kuhâfe'nin yönetim işini üzerine almasına nasıl razı oluyorsunuz? [15]

Bu iş Kureyşîlerin içinde küçücük bir kabileye nasıl verilebilir?! [16]

Vallahi, isterseniz, ben onun üzerine her taraftan süvarileri ve piyadeleri doldururum!" dedi. [17]

Ali:

"Ben asla böyle birşeyi ister değilim!

Yazıklar olsun sana ey Ebu Süfyan!

Müslümanlar, birbirlerinin evlerine ve akrabalarına gelirlerse, nasihat eder, hayırlı öğüt verirler.

Münafıklar da, birbirlerinin yurtlarına ve akrabalarına yaklaşırlarsa, hainlik ve yaramazlık eder, ortalığı karıştırıriar! [18]

Ey Ebu Süfyan! Vallahi sen bununla ancak fitne ve fesat çıkarmak istiyor, İslâmiyete ve Müslümanlara düşmanlığını sürdürüp duruyorsun!

Fakat, sen bununla onlara hiçbir zarar veremeyeceksin!

Senin öğüdün bize gerekmez! [19]

Biz bu işe Ebu Bekir'i yeterli görüyor ve buluyoruz! [20] Biz onu bu işle başbaşa bıraktık, araya girmedik!" dedi. [21]



[1] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 246.
[2] Makrizi, en-Nizâu ye14ehâsum , s. 33.
[3] İbn Kuteybe, c. 1 , s. 12, Makrizi s. 33.
[4] Makrizi, s. 33.
[5] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 446, İbn Kuteybe, d, s. 12, Makrizi, s. 33.
[6] İbn Kuteybe, c. 1 , s. 12, Makrizi, s. 33.
[7] İbn Sa'd, c. 2, s. 246.
[8] İbn Kuteybe, c. 1 , s. 12, Makrizi, s. 33.
[9] İbn Sa'd, c. 2, s. 246, Makrizi, s. 33.
[10] İbn Sa'd, c. 2, s. 246-247, İbn Rabbih, Ikdu'l-ferid, c. 4, s. 258, Makrizi, s. 33.
[11] İbn Sa'd, c. 2, s. 247, Makrizi, s. 33.
[12] İbn Sa'd, c. 2, s. 247, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 258.
[13] İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 258.
[14] Taberî, Târîh, c. 3, s. 203, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 325-326.
[15] Belâzurî, Ensâb, c. 1 , s. 588.
[16] Taberî, c. 3, s. 202, İbn Esîr, c. 2, s. 326.
[17] Belâzurî, c. 1, s. 588, Taberî, c. 3, s. 202.
[18] Belâzurî, t 1, s. 588.
[19] Taberî, c. 3, s. 202-203, İbn Esîr, c. 2, s. 326.
[20] Belâzurî, c. 1, s. 588, Taberî, c. 3, s. 202.
[21] Belâzurî, c. 1,5.588.

Ebu Süfyan sonradan müslümanlığını güzelleştirmiş, iyi bir Müslüman olmuştur (İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. b, s. 149).

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/311-313.


Yukardaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere Ali (ra) bir yandan Resulullah'ı tekfin ve techiz ederken diğer yandan da halifeliği ummaktadır. Abbas'ın "hilafet konusunda Resulullah size bir vasıyette bulundu mu?" diye Ali'ye ve ashabın ileri gelenlerine sorması da Gadiri Hum masalının uydurmalığını bir daha daha gözler önüne sermektedir.

Eğer Ebu Bekir ve Ömer Beni Saide Sakifesindeki Ensara zamanında müdahale etmese idi ortaya ne gibi bir fitnenin çıkacağı bu yazıdan bir defa daha anlaşılmıştır.


En son e-mir tarafından Salı 09 Şub. 2010, 20:41 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Azerbaycan
Vip Üye
Vip Üye
Azerbaycan
Yaş :
Kayıt tarihi : 29/01/10
Mesaj Sayısı : 269
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
MesajKonu: Geri: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimeCuma 05 Şub. 2010, 14:01

1.Soru:Hele bir cümlen var ki evlere şenlik ...
....Yazının en başında görüldüğü üzere Abbas daha Resulullah ölmeden önce Ali'yi Resulullah'tan halifeliği istemesi için teşvik etmiş, Ali ise bu teklifi takvasından değil sadece halifeliği tümden kaybetme korkusundan dolayı reddetmiştir....
Demek ki sen İmam Ali'nin takva sahibi(!) olmadığını anladın Onun makam hırsıyla tutuşan(!) bir insan olduğunu idrak ettin bakalım peygamber de senin takva ve iman sınavından başarılı olabilecek mi? Bence senin anlayışına göre Peygamber de takvalı değildi(!) ...Herhalde senin iman sınavından başarılı olanlar necdli abdulvahabi,şimr bin zilcevşen, ibn mülcemdir ...vs Gadiri humu da reddediyorsan da daha neye islama inanıyorsun sünni kaynaklardan birçok yerde rivayet edilmiş ,bunları reddetmek Güneşi reddetmek kadar abestir.

 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Azerbaycan
Vip Üye
Vip Üye
Azerbaycan
Yaş :
Kayıt tarihi : 29/01/10
Mesaj Sayısı : 269
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
MesajKonu: Geri: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimeCuma 05 Şub. 2010, 14:02

2.Soru:Beraati zimmet asıldır. Bir konunun sübutuna dair deliller, inkarına dair ileri sürülen delilleri iptal eder. 
İmam Alinin Rasulullahın halefi, vasisi olması ile ilgili ehli sünnette bolca bulunan kaynaklar, bu delillere karşı uydurulmaya çalışılan delilleri nakzeder. Zaten aksine deliller sonradan uydurulmuştur. Çünkü zamanın egemenlerinin işlerine gelmiyordu. 
Ehli Sünnet kaynaklarında bile İmam Alinin, Ehlibeytin tanınıp kendilerine itaat edilmesini gerektiren bürhanlar varken, süni müslümanların bunları görememesinin nedeni, egemenlerin ve onlara bağıl uşak ulemanın sünni müslümanları kendi kaynaklarından da uzak tutmasından kaynaklanmıştır. Yoksa insanların özgür iradeleri ile yapacakları bir şey değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Azerbaycan
Vip Üye
Vip Üye
Azerbaycan
Yaş :
Kayıt tarihi : 29/01/10
Mesaj Sayısı : 269
Nerden :
Halifelik Tartışmaları Vide
MesajKonu: Geri: Halifelik Tartışmaları Halifelik Tartışmaları Icon_minitimeCuma 05 Şub. 2010, 14:03

3.Soru:..1-avs ve hazreç kabilelerinin birtakım çıkar ve bahanelerle hilafette söz sahibi olmayı istemeleri.

2-her kabile kendi adamına biat ederek büyük bir kargaşaya yolaçacaklardı.

3-peygamber sahabelerinin daha peygamberin(s.a.a) cenazesi defnedilmeden,yönetim, makam, mevki,ve kabilecilik fitneleriyle karışıklık çıkarmaları.

peki allah rasulu kendisinden sonra birtakım fitnelerin ortaya çıkacağını bilmiyormuydu?.

"Kevser havuzu kenarında Ashâbımdan bazılarını bana getirirler. Ben onları tanıyınca -kim olduklarını onaylayınca- onları benden ayırıp götürürler. O zaman ben "Ya Rabbim! Ashâbımdı onlar..." dediğimde "Senden sonra onların neler ettiğini bilmiyorsun..." denilir bana"[sahih-i buhari-sünen-i b mace---müsnedi ahmed

Sahih-i Müslim'de de Hz. Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğu kayıtlıdır:

"Kevser havuzu kıyısında, Ashâbım ve arkadaşlarımdan bazısını bana getirip gösterirler; ben hepsini birer birer tanıdıktan sonra onları alıp götürürler. O zaman ben "Allah'ım! Onlar benim Ashâbımdı" derim ve şu cevabı duyarım: "Bunların senden sonra neler ettiğini bilmezsin!.."[s.müslim--

allah rasulu daha birçok hadislerinde kendisinden sonra fitneler çıkacağını ümmete haber vermiştir. 

kendisinden sonra asla sapmayacağımız,sağlam bir yol olarakda kuran ve ehlibeyti bırakmıştır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Halifelik Tartışmaları

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Serbest Kürsü :: Şiilerden Sorular -