Kur’an’ın okunmasından maksat tedebbürdür. Yani düşünerek onun ne dediğini anlamaya çalışmak ve hayatı onunla düzenlemektir. Ali ra efendimiz buyurur ki:
“Anlamayarak yapılan ibadette ve düşünülmeden gerçekleştirilen kıraatte hayır yoktur.”
Zaten Allah’ın Resûlü bir hadislerinde kişinin okuduğu şeyle kalbinin irtibatının kesildiği ve okuduğu âyetlerden başka şeyler düşünmeye ve dikkati başka taraflara dağılmaya başladığı andan itibaren onun okumaya devamını menetmektedir. Çünkü bu bir roman, bir hikâye, alelâde bir insan sözü değil ki böyle bir durumda insan onunla ilişkisini sürdürebilsin.
Selef âlimlerimizin hepsi böyle düşünür böyle inanırdı. Bakın Süleyman Ed-Dârâni:
“Anlamadığım ve kalp huzuruyla okumadığım âyetlerden sevap alacağımı ummuyorum. Ben bir âyeti okurum, sonra dört-beş gece onunla meşgul olurum ve onu iyice anlamadan başka bir âyete geçmem.” der.
Yine selef âlimlerimiz meselâ bir Bakara sûresini anlayabilmek için yıllarca üzerinde düşünmüşlerdir. Meselâ bir hatmi otuz senede bitirenler vardır.
Mâlik Bin Dinar der ki:
“Ey Kur’an okuyucuları! Ey ehli Kur’an olanlar! Okuduğunuz Kur’an sizin kalplerinize ne ekti ona bir bakın. Nasıl ki yağmur arzın baharı ise, okuduğunuz Kuran da mü’minin kalbinin baharıdır.”
Katâde de der ki:
“Kur’an ile oturup kalkan ya kâr eder, ya da zarar eder.”
En son e-mir tarafından Salı 02 Haz. 2009, 09:01 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Beyyine Suresi 2.Ayet O apaçık delil, Allah tarafından gönderilen ve hiçbir tahrifata uğramamış tertemiz sahifeler okuyan ve böylece insanlığı doğru yola davet eden bir Elçidir.
[Ayet meali tefsirlidir. e-mir]
Ali Arslan bu ayetin tefsirinde şunları kaydetmiş: Rasûl-ü Ekrem'i «O sahifeleri okur» şeklinde vasıflandırmak meşhura binaendir. Çünkü Rasûl-ü Ekrem kitap okumamıştır. Rasûl-ü Ekrem kitap okumadığı, yazmadığı halde «O tertemiz sahifeleri okudu» tabiri Hz. Peygamber o sahifelerdeki hükümleri izah ettiğinde sanki onları okumuş gibi olduğundan kullanılmıştır.
[Demek ki Kur'an okumaktan asıl kasıt Kur'an'ı hayata geçirmektir. Onunla amel eden onu henüz okumamış bile olsa onu okumuş sayıldığına göre onunla amel etmeyen de onu aslında hiç okumamış sayılabilir. Allahu Alem. e-mir.]
Manasını bilmeden televizyonda, radyoda, camilerde okunan Kur'an, altmışbeş kilodan kırksekiz kiloya düşürülen güreşçinin çeşme başında su içmesine benzer. Bu güreşçi bir avuç su içerse tartıda kaybedecek ve diskalifiye olacaktır. Vücudu ise sünger gibi suya muhtaçtır. Fakat güreşçinin tek yapabileceği ağzını su ile çalkalamaktır. Mahmut Toptaş