Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Allah İle Aldananlar
  • » Çocuklarınıza Allah'ı İyi Anlatın

  • Yukarda Allah Var

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeC.tesi 22 Ağus. 2009, 17:04

    Müslim - Kitabu'l-Mesacid - 7-
    Namazda Konuşmanın Haram Kılınması ve Evvelce Mübah Olan Konuşmanın Neshi Babı
    33- (537)

    .......................................................................

    (Muâviye diyor ki)

    Benim bir cariyem vardı. Uhud ve Cevâniyye taraflarında koyunları­mı güderdi. Bir gün kendisini dolaşmaya gittim. Bir de ne göreyim!. Onun koyunlarından birini kurt götürmüş! Ben de Benî Âdem'den bir adamım. Onlar gibi ben de üzülürüm! Lâkin cariyeye öyle bir tokat aşkettim ki!..

    Müteakiben Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e geldim. Bu yaptığı­mı bana fazla buldu. Ben:

    — Yâ Resûlüllah! o halde cariyeyi âzât edeyim mi? dedim. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

    — «Sen onu bana getir.» buyurdular. Derhâl getirdim. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ona:

    — «Allah nerededir?» diye sordu. Câriye:

    — Göktedir... Cevâbını verdi. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

    — «Ben kimim?» dedi. Cariye:

    — Sen Resûlüllah'sın! cevâbını verdi. Resulü Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

    — «Onu âzâd et; çünkü o mü'minedir.» buyurdular.

    [Anlamadığım şey bu hadisin ısrarla tevil edilmesi, yok "Rasulullah aslında Allah'ın gökte olmadığını biliyordu da sırf o kadın hürriyetine kavuşsun da sevinsin diye çaktırmadı." yok "Rasulullah kadının Allah'a inanıp inanmadığını anlamak istedi de o yüzden "Allah nerdedir?" diye sordu, kadın cevap verince de onun bir Allah'a inandığını anladı." şeklinde zırvalanmasıdır. Bu şekilde zırvalayanlar "Rasulullah Allah hakkında bir yalan söylenmesine göz yumdu." demiş olmuyorlar mı? Ya da ikinci tevilde Rasulullah'ın kadının Allah'ın varlığına inanıp inanmadığını anlaması için "Allah nerede?" diye sorması mı gerekiyordu? "Ben kimim? diye sorduğunda aldığı "Sen Allah'ın rasulüsün." cevabı kadının Allah'a inandığını anlmak için yetmez miydi? Rasulullah'ın sükutu takriri sünnet değil midir? Rasulullah, insanların Allah hakkındaki yanlış kanaatlerini de düzeltmek için gönderilmişken o kadının ve dolayısı ile bizim Allah hakkında O'nun gökte olduğu şeklinde yanlış bir kanaate varmamıza sebep olacak bir konuda nasıl olur da susar ve doğruyu söylemez?

    Okuduğum başka bir kitapta da bu olay hakkında şunlar yazmaktaydı: "Allah nerede?" sorusuna ğöğü göstererek cevap veren, buna rağmen imanı geçerli sayılan bedevi kadının idraki..."
    Ya Hu! Bunlar Rasulullah'ı ne sanıyor? Rasulullah bunların gözünde ne cevap verirse versin zaten azad ettireceği bir kadını zevk olsun diye sorguya çeken bir sadist mi? Ya da laf olsun diye göstermelik bir imtihan yapan boş işlerin adamı mı? Üstelik madem ki kadının azad edilmesinden yanaydı -ki evet öyledir-, neden ona onun bilemeyeceği zor bir soru sormuş olsun? Ki bence kadın soruyu doğru bildi. Yani hem iyi niyetli ol, hem muhatabına bilemeyeceği bir soru sor hem de bilemediği halde onu bilmiş say. Sizce bu işte bir yanlışlık yok mu? Üstelik bu yorumları yapanlar bu kadının Allah'ın gökte olduğunu sanacak kadar cahil olduğunu iddia ediyorlar. Peki eğer öyle ise o kadın bu cehaletinin bir de Allah Rasulü tarafından tasdik edildiğini görünce sizce ne düşünmüştür? Tüm çocuklarına ve çevresine "Allah göktedir." dememiş midir? Rasulullah da böyle bir yanlışa nasıl zemin hazırlamış olabilir? e-mir.]


    En son e-mir tarafından C.tesi 02 Ekim 2010, 22:34 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeC.tesi 22 Ağus. 2009, 17:11

    Ebu Davud - Kitabu't-Tıb - 19 Okuma İle Tedavi Nasıl Olur? Babı

    3892... Ebu'd-Derdâ'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ı şöyle derken işittim:

    "Sizden kimin bir tarafı ağınrsa, veya bir (din) kardeşi, ona has­talığından dolayı müracaat edecek olursa;

    “Ey göklerdeki Rabbimiz, (senin) ismin ve zâtın (noksan sıfatlar­dan) münezzehtir. Rahmetin gökte (her tarafa şamil) olduğu gibi em­rin de hem gökte hem de yerde (hâkim) dir. Rahmetini yere de indir. Bizim (büyük olan günah (lar) ımızı ve hatalarımızı bağışla. Sen temiz kimselerin Rabbisin. Şu ağrıya rahmet (denizinden) bir rahmet, şifa (hazine)nden bir şifa indir' diye dua etsin. (Allah'ın izniyle) ağrıdan kurtulur."

    [Bu hadis de şöyle tevil edilmiş: "Allah'ın göklerde olmasından maksat kudret ve hükmünün göklerde hükümran olmasıdır." Allah Allah! Allah'ın kudret ve hükmü göklerde hükümran da yerde hükümran değil mi? Rasulullah nasıl olur da "Göklerde ve yerde olan Rabbimiz!" demez de "Göklerde olan Rabbimiz!" der. Ya da nasıl olur da o böyle bir hadis söyler de sonunda böyle bir açıklamada bulunmaz?]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeC.tesi 22 Ağus. 2009, 17:31

    Müslim - Yolcu Namazı Kitabı
    24- Gecenin Sonunda Zikir ve Duaya Teşvik ve O Zamandaki İcabet Babı

    168- (758) Bize, Yafaya b. Yafaya rivayet etti. Dedi ki: Mâlik'e, İb-ni Şihâb'dan duyduğum, onun da Ebû Abdillâh El-Egarr ile Ebû Seleme-te'bni Abdirrahmân'dan, onların da Ebû Hüreyre'den naklen rivayet ettikleri şu hadîsi okudum: Resûlüllah (Sallalahü Aleyhi ve Sellem) şöyle bu­yurmuşlar :

    «Rabb'imiz Tebâreke ve Teâlâ Hazretleri her gece, gecenin son üçte biri kaldığında alt semâya nüzul eder de: Hani bana duâ eden, onun duasını kabul edeyim! Hani benden istek isteyen, istediğini vereyim! Hani benden mağfiret dileyen, onu mağfiret edeyim! buyurur.»

    169- (...) Bize, Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, Ya'kûb -ki İbni Abdirrahmân-ı Kaarî'dir- Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti ki, şöyle buyurmuşlar:

    «Allah her gece, gecenin ilk üçte biri geçtiğinde alt semâya nüzul eder de; Melik Ben'im! Melik Ben'im!... Var mı bana duâ eden, onun duasını kabul eyleyeyim! Var mı benden isteyen; istediğini vereyim; Var mı ben­den mağfiret dileyen, onu affedeyim! buyurur. Ve (bu hâl) tâ tanyeri ağarıncaya kadar böylece devam eder.»


    170- (...) Bize, îshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû'l-Muğîre haber verdi. (Dedi ki) : Bize, Evzâî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, Ebû Selemete'bnü Abdrirahmân, Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):

    «Gecenin yarısı yahut üçte ikisi geçtiği zaman Allah Tebâreke ve Teâlâ alt semâya nüzul eder de: Var mı isteyen? kendisine verilecek! Duâ eden var mı? duası kabul edilecek! İstiğfarda bulunan var mı? kendisine mağfiret olunacakdır! buyurur. (Bu) tâ sabah aydınlayıncaya kadar (böyle de­vam eder.)» buyurdular.

    171- (...) Bana, Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, Ebû'l -Müverri' [65] Muhâdır rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, Sa'd b. Saîd [66] ri­vayet etti. Dedi kî: Bana, İbnî Mercâne [67] haber verdi. Dedi ki : Ebû Hüreyre'yi şunu söylerken işittim: Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

    «Allah gece yarısı yahut gecenin son üçte birinde alt semâya nüzul ederek : Bana kim duâ eder ki, ona icabet edeyim yahut benden kim bir şey diler ki, ona vereyim; buyurur. Sonra yoksul ve zâlim olmayan (Allah)'a kim ödünç verecek! der.» buyurdular.

    Müslim der ki: İbni Mercâne, Saîd b. Abdîllâh'dir. Mercâne, Saîd'in annesidîr.

    (...) Bize, Hârûn b. Saîd el-Eylî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize, İbni Vehb rivayet etti. Dedi ki: Bana, Süleyman b. Bilâl, Sa'd b. Saîd'den bu isnâdla haber verdi; şunu da ziyâde etti: «Sonra Allah Tebâreke ve Teâlâ iki yedini [elini] yayarak yoksul ve zâlim olmayana kim ödünç verecek; der.»


    172- (...) Bize, Ebû Şeybe'nin iki oğlu Osman ve Ebû Bekr ile İshâk b. İbrahim El-Hanzalî rivayet ettiler. Lâfız Ebû Şeybe oğullarınındır. İshâk (bize haber verdi.) tâbirini kullandı, ötekiler: Bize, Cerîr, Mansûr'dan, o da Ebû Ishâk'dan, o da Ebû Müslim-i Egari'dan, o da Ebû Saîd ile Ebû Hüreyre'den naklen rivayet etti; dediler. Ebû Saîd ile Ebû Hüreyre şöyle demişler: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

    «Şüphesiz ki Allah mühlet verir. Tâ ki gecenin ilk üçte biri gittiği vakit alt semâya nüzul buyurarak : Var mı istiğfar eden! Var mı tevbe eyleyen! Var mı isteyen! Var mı duada bulunan! der. (Bu) tâ fecir aydın­layıncaya kadar (böyle devam eder.)» buyurdular.


    Bu konudaki hadislerin daha başka 12 versiyonu için aynı yere bakabilirsiniz. Orada şu açıklamaları da buldum:


    En son e-mir tarafından C.tesi 02 Ekim 2010, 22:37 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeC.tesi 22 Ağus. 2009, 17:36

    Hadîsin mânâsına gelince görülüyor ki, bu hadîsin muhtelif rivayet­lerinde Allah Teâlâ hakkında: Nüzul, hübût, yed, sakin olmak, yukarı çık­mak gibi ta'birler kullanilmişdır. Nüzul ve hübüt: Aşağı inmek, mânâsınadırlar. Yed ; El demekdir. Bunların hiçbirinin hakikati Allah Teâlâ hak­kında caiz değildir. Şu hâlde bu tâbirler müteşâbihâtdandır. Onun için tercümede vârid oldukları lâfzı muhafazaya çalıştık.

    ...................................

    Mu'tezile 'den İbrâhîm b. Salih ile hadîs ulemâ­sından İshâk b. Râhuye arasında bu husûsda münâkaşa geçtiği rivayet olunur. Bu münâkaşayı İshâk b. Râhuye şöyle anlatmışdır:

    «Emîr Abdullah b. Tâhir'in meclisi beni şu bid'atçı yâni İbrâim b. Salih ile bir araya getirdi. Emîr, Allah'ın nüzulüne dâir malûmat istedi. Ben de buna dâir haberleri kendisine sayıp döktüm. Bunun üzerine İbrahim: Ben bir semâdan bir semâya inen Allah'a küfrediyorum! [İnanmıyorum] dedi. Ben cevaben: Ben de dilediğini yapan Allah'a îmân ediyorum! dedim. Neticede emîr Abdullah benim sözümü kabul; İbrahiminkini reddetti.»

    Aynî, İshâk'ın bu sözünü aynen Fudayl b. Iyâd 'dan aldığını söylüyor. Fudayl b. İyâd: «Cehmîler 'den biri: Ben, aşağı inen ve yukarı çıkan Allah'a inanmıyorum; derse, ben de: Ben dilediğini yapan Allah'a îmân ediyorum; cevâbını veririm.» dermiş.

    Bunu îbni Hibbân'ın babası «Kitâbu's-Sünne» adlı eserinde nakletmiş ve yine ayni eserde Ebû Zür'a'nın şunları söylediğini bildirmişdir:

    «Bu hadîsler, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den tevâtüren sa­bit olmuşdur. (Allah, her gece alt semâya nüzul eder.) Bunu, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in ashabından birçokları rivayet etmişlerdir. Böyle hadisler bizce sahih ve kavidirler. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Allah Teâlâ'nın nüzul buyurduğunu söylemiş; fakat bunun nasıl olduğunu anlatmamışdır. Binâenaleyh biz de (Allah alt semâya iner; de­riz; fakat nasıl indiğinden bahsetmeyiz.) [Yani bilmeyiz, bilmediğimiz konularda da konuşmayız.]

    .........................................

    Cumhûr-u ulemâ bu husûsda en aşikâr ve salim olan yolu tutarak müteşâbih âyet ve hadîsleri olduğu gibi kabul etmiş; onlara îmân ile Allah Teâlâ'yı mahlûkatma benzemekden, ona keyfiyyet ve kemmîyet isbâtından tenzih eylemişlerdir.

    Zührî, Evzâî, İbni'l-Mubârek, Mekhûl, Süfyân-ı Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Leys b. Sa'd, Hammâd b. Seleme ile mezhep imamlarından Ebû Hanîfe, Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in kavilleri de budur.

    İmam A'zam'a, Allah Teâlâ'nın alt semâya nasıl indiği sorul­muş, İmam: «Keyfiyyetsiz olarak inmiştir.» cevâbını vermiştir.

    .........................................

    Nüzul : Lûgatda beş muhtelif mânâda kullanılır. Bunlar : Bir yerden bir yere intikal. Bir şey'i bildirmek, bir şey'e yönelmek, bir şey'i söylemek ve hükmetmekdir.

    a) «Biz, gökyüzünden temiz su indirdik.» âyet-i kerimesindeki inzal­den murâd, intikâldir.

    b) «Onu, Cebrâîl indirdi.» âyet-i kerimesindeki inzal, i'lân yani bildir­mek manasınadır.

    c) Araplar «Filân iyi huylardan, ne tenezzül etti.» derler ki, iyilerden kötülere yöneldi; mânâsını kasdederler.

    d) «Allah'ın inzal ettiğinin mislini, ben de inzal edeceğim.» âyet-i kerîmeşindeki inzâl'den murâd, sözdür. Yâni «Ben de Allah'ın söylediği gibi söyliyeceğim» demekdir.

    e) Araplar «Biz filân oğulları bize nüzul edinceye kadar hayır ve adalet içinde yaşardık.» derler ki, buradaki nüzül'den maksad, hükmetmekdir. Yâni: «Bize, filân oğulları hükmetmeye başlayıncaya kadar hâlimiz ve rahatı­mız iyi idi.» demekdir.


    En son e-mir tarafından Cuma 12 Mart 2010, 13:26 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeCuma 28 Ağus. 2009, 18:35

    Ca'd b. Dirhem müslümanlar arasında cebr akidesini yayan ilk kişi olmakla beraber, aynı zamanda ta'til ve halku'l-Kur'an görüşünü de savunmuştur. Ta'tilin esası Allah'ın sıfatlarını yok saymaktır. Buna göre Allah, insanın sahib olduğu sıfatlarla sıfatlandırılamaz. Mesala insanlar kelam yani konuşma ve konuşmama sıfatlarına sahiptir. Nasılki Allah'a dilsiz denilemezse mütekellim de denilemez. Allah'a mütekellim demek caiz olmayınca Kur'an'a da kelamullah demek caiz olmaz. Allah diğer eşyalar gibi onu da yaratmıştır. Dolayısı ile Kur'an yaratılmıştır.

    Bu bilgiler Talat Koçyiğit'in Hadisçilerle kelamcılar Arasındaki Münakaşalar kitabının 58,59. sayfalarında yazmaktadır.

    Bunun konumuzla ilgisi ise ilerleyen sayfalarda şöyle anlatılmaktadır:
    Cehm b. Safvan, Allah'ın bütün sıfatlarını inkar etmiştir. Ona göre her kim ki Allah'ın Kur'an ve sünnetteki sıfatlarına olduğu gibi iman ederse kafir olur ve müşebbiheden sayılır. Buna göre Allah, Arş üzerinde olduğu gibi yedi kat yerin de altındadır. Hiç bir mekan onsuz değildir.

    .................................

    Bunlardan Abbad b. Süleyman el-Fuvati gibi bazıları Allah'ın 'la fi mekan' (herhangi bir mekanda olmayan, mekandan münezzeh) olduğunu iddia etmişler, el-İskafi, Abdu'l-Vehhab el-Cubbai ve Ebu'l-Huzeyl gibi bazıları da Allah'ın 'fi külli mekan' (her yerde) olduğu görüşünü ileri sürmüşlerdir.
    a.g.e. shf. 133-135

    Şimdi anlaşıldı mı "Allah mekandan münezzehtir." sözünü "Allah her yerdedir." diye anlayanların atalarının kim olduğu? Hazır yeri gelmişken münezzeh kelimesi hakkında da bilgi vereyim. Bu kelime uzak, beri, temiz ve arı anlamlarına gelmektedir. Yani Allah'ın mekandan münezzeh olması Allah'ın mekandan uzak, pak ve beri olması demektir. Peki Allah her yerde ise şu an benim odamda da demektir. Dolayısı ile Allah benim mekanımda olmuş olmaz mı? Bu durum Allah'ın mekandan münezzeh olması ile çelişkili değil midir?
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Yukarda Allah Var Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Yukarda Allah Var Yukarda Allah Var Icon_minitimeC.tesi 31 Ekim 2009, 22:21

    muhammed zahid el-kevseri kimdir?
    kevseri, büyük sahabi, Mu'aviye ibni ebi'l Hakem (ra) da dil uzatır, o'na hakaret eder. bu sahabi için, o'nun fakih olmadığını söyler, o'nun namazda konuşacak kadar (cahil) olduğunu(!) söyler, belasını bulmuş biriydi, kafayı yemiş, hadisleri ma'na ile rivayet ederdi, der (ta'likat, s.421; tebdid ez-zalam, s.94; makalat, s.349).
    bütün bunları onun rivayet ettiği muslim hadisini inkar etmek için yapar. Çünkü Mu'aviye ibni ebi'l hakem, muslim'de gelen cariye hadisinin sahibidir. bu hadiste, cariye, Allah'ın gökte olduğunu söyler ve Allah rasulu sav onu tasdik eder. o cariye icin "bu, mu'minedir" der. (sahih muslim, kitab'ul mesacid)
    biz kuranı, kuranın anlayışını, hadisleri, hadislerin anlayışını, dini, sahabelerden aldık. sahabelere dil uzatıp, onların dokunulmazlığına dokunanlar, dini yıkmak isteyen zındıklardır.
    bugün hanefi-maturidi-sofi olanların, (hakim sönmez gibi), ibni teymiye'ye ve ibni kayyim'a kafir demeleri de, kevseri'nin papağanlığını yapmalarından dolayıdır. Kevseri'nin, ibni teymiye'ye kafir demesi, sahabelere dil uzatması cürmünün yanında nedir ki?!!!

    Ebu Hanife'nin adını kullanip,onunla alakası olmayanlara;
    bugun kendilerini imam ebu hanife'ye nisbet edenler, biz Ebu Hanife’ye uyuyoruz diyenler, aslında sadece onun adını kullanıyorlar ve onunla hiç alakaları yoktur. Bugün hanefi olanlar aslında Muhammed Zahid el-Kevseri'nin mezhebine uyuyorlar. Maturidilik mezhebi tarih boyunca dört merhale geçirmistir. Son merhalenin basinda ise Muhammed Zahid el-Kevseri vardir. Kevseri, son merhalenin en önemli sahsiyetidir. bugün Hanefi-Maturidi veya Eş'ari-Şafii olup kevseri'den etkilenmeyen, ondan beslenmeyen hiçbir kimse yoktur. ama bunu hanefilerin avam tabakası bilmez, bunu sadece ilimle ugraşanları bilir. bugun hanefiyiz diyenler aslında kevseri'nin mezhebine mensubdurlar, ama Ebu Hanife'nin, imam Şafii'nin adını kullanırlar. Oysa Kevseri, Ebu Hanife'nin ve Şafii'nin tam zıttıdır. hem akidede, hem mezhebde hem de meşrebde...
    bu kısım www.darussune.noadforum.org adresinden alınmıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Yukarda Allah Var

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -