"Sizden birinin ilk nutfesi anasının karnında kırk gün kırk gece bekletilir. Bundan sonra bu kadar zaman daha geçince bir kan pıhtısı haline gelir, daha sonra bu kadar bir zaman daha geçince de bir et parçası haline gelir. Sonra Allahü Teala ona melek gönderir, bu meleğe dört şeyi yazması üzere izin verilir (veya bu dört şeyi yazması emredilir): Rızkını ve ecelini, amelini, cehennemlik (şaki) mi yoksa cennetlik (saîd) mi olduğunu yazar. Sonra Allah ona ruh üfler. Sizden biri cennet ehlinin işini işler, öyleki cennet ile arasında bir arşın boyundan fazla mesafe kalmaz, fakat yazgı Öne geçer ve cehennem ehlinin işini işlemeye başlar, böylece cehenneme girer. Yine sizden birisi cehennem ehlinin işini işleyedurur, öyleki cehennem ile arasında bir arşından fazla mesafe kalmaz, ama kader öne geçer ve cennet ehlinin işini işlemeye başlar, böylece cennete girer. Buhari: Bedu'1-Halk: 6
Mutezile imamlarından Amr ibn Ubeyd, başta Abdullah ibn Mes'ud ve Enes ibn Malik gibi tanınmış kimselerin de bulunduğu onüç sahabinin Rasulullah'tan rivayet ettikleri bu hadis hakkında bakın ne demiş:
"Eğer bu hadisi ravilerinden A'meş'ten duysaydım onu yalanlardım. Zeyd ibn Vehb'ten duysaydım cevap vermezdim. Abdullah ibn Mes'ud'dan duysaydım kabul etmezdim. Peygamberden duysaydım reddederdim. Allah böyle söyleseydi O'na da: "Biz seninle böyle misaklaşmamıştık." derdim.
Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, shf:195-196
[Hadisler bu kişilerin Kur'an hakkında işlerine gelen yorumları yapmalarını engelledikleri için hadis düşmanlığı yaparlar. fakat bunu yaparken de gerçeği itiraf etmek yerine Kur'an'ı savunuyormuş gibi yaparlar ama aslında Kur'an'ı da sadece işlerine geldiği şekilde yorumlarlar ve işlerine gelmeyen emirlerini da çarpıtırlar. Amr'ın tek farkı biraz daha mert olup bunu açıkça ilan etmesi ve "İşime gelmeyen emri Allah bile verse kabul etmem." demesidir. e-mir.]
En son e-mir tarafından C.tesi 22 Ağus. 2009, 19:29 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Mutezilenin, başta sahabeler olmak üzere hadisle meşgul olan ve onu dinin bir kanağı olarak gören muhaddisleri, alabildiğince itham etmeleri, kendi akıllarına aykırı olan hadisleri inkar edebilmek için başvurdukları bir çaredir. Bu husus Ahmed emin tarafından şöyle ifade edilmiştir: Mutezilenin aklı mutlak hakim kabul etmelerinden kaynaklanan bir yanı da prensiplerini vaz edip onlara tam bir iman ile bağlandıktan sonra, bu prensiplere aykırı olan ayetleri tevil, hadisleri ise inkar etmeleridir. Çünkü onlar hadisin akıl üzerinde değil, aklın hadis üzerinde hakim olduğunu kabul ederler.
Talat Koçyiğit, Hadis Tarihi, shf. 222
[İlgili sayfada bu paragrafın devamında bir Mutezile imamı olan en-Nazzam'ın, kedilerin evcil kuşları yemesinden hareketle kedi beslenmesine izin veren ve köpek beslenmesini ise yasaklayan tüm hadisleri inkar edişini ve bu hadisleri rivayet eden sahabileri de Rasulullah adına yalan uydurmakla itham edişini okuyabilirsiniz. e-mir.]
Mutezile vb. bazı mezhebler, kendi görüşlerine aykırı nasslardan redebileceklerini redd, reddedemeyeceklerini de tevil etmişlerdir. Hatta bazı Mutezile alimleri kendi görüşlerine uygun bir şekilde yorumlayabilmek için, zayıf kıraatlere dayanmak sureti ile, bazı ayetlerin okunuşlarına dahi tasarrufta bulunmaya kalkışmışlardır... Bazen bir konudaki görüşlerini desteklemek için, başka bir konudaki görüşlerini çürüten hadisleri kullanmaktan çekinmemişlerdir. Mesala Cahız, asa kullanmanın fazileti anlatabilmek için kaderi isbat eden bir hadisi kullanmaktan çekinmemiştir. [Mutezilenin kaderi inkar edişi ile ilgili olarak konunun başındaki paragrafa bakınız. e-mir.]
761 senesinde ölen Mutezile imamı Amr bin Ubeyd, " Eğer Allah beni katilin [ebedi] cehennemlik olacağı ile ilgili görüşümden dolayı hesaba çekecek olursa; O'na "Kim bir mü'mini kasten öldürüse onun yeri içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir." ayetini [4-Nisa-93] okurum. [Allah'a dinini öğretecekmiş küstah. e-mir.] Bu olaya şahid olan Kureyş b. Enes dedi ki: Orada bulunanların en küçüğü bendim. Amr'a dedim ki: Eğer Allah, "Allah kendisine ortak tanınmasını bağışlamaz, bundan başka günahları ise isterse bağışlar." [4-Nisa-48] buyurduğunu hatırlatır da; "Benim katili affetmeyeceğimi nereden biliyorsun?" derse ne cevap vereceksin? Bunun üzerine Amr sesini kesti ve cevap veremedi.
[Adam her ne kadar sesini kesmişse de, "Allah bana bunu bunu derse ben de O'na şunu şunu derim." şeklindeki Allah'a karşı diklenme niyetine bakar mısınız? Allah cümlemizi Kendisine ve dinine karşı haddini bilen kullarından eylesin. Amin.]
Mu'az b. Mu'az, Amr b. Ubeyd'in "Eğer 'Ebu Leheb'in elleri kurusun.' ayeti levhi mahfuzda yazılı ise, Allah'ın insanlara karşı hiçbir hücceti [kendisini savunacak delili] olamaz." dediğini de nakletmektedir. a.g.e. shf. 265
Aynı kitabın 249.sayfasında Amr b. Ubeyd'in zühd ve takvası ile meşhur olduğundan bahsediliyor. Demek ki her zahid ve muttakinin her sözünü almamak lazım.
Müslim'in mukaddimesinde ise bu kişi hadis uydurmakla suçlanıyor. Ebû İshâk İbrahim b. Muhammed b. Süfyân dedi kî: Bize de Muhammed b. Yahya rivayet etti. Dedi ki: Bize Nuaym b. Hammâd rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Davud et-Tayâlisî Şu'be'den, o da Yûnus b. übeyd'den naklen rivayet etti. Yûnus: «Amru'bnü Ubeyd hadîs hususunda yalan söylerdi.» demiş.
Sellâm b. Ebî Mutî'i şunları söylerken işittim: «Benim Amr'a gider olduğumu Eyyub duymuş, da bir gün bana geldi; ve: Söyle bakalım, dindarlığına emîn olmadığın bir adama hadis hususunda nasıl emniyet edebiliyorsun? dedi.»
Avf b. Ebî Cemîle'ye dedim ki: Amr b. Ubeyd bize Hasan'dan rivâyeten Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in:
«Her kim bize karşı silâh çekerse; o bizden değildir.» buyurduğunu rivayet etti; ne dersin? Avf:
«Bize silâh çeken bizim yolumuzu tutmamış; ilim ve amelimize oymamış olur; demektir.
Bu minval üzere gelen bütün hadîslerin te'vîli budur.
Müslim'in bu hadîsi burada zikretmekten maksadı: Avf'ın Amr'ı cerhettiğini göstermektir. Zira Avf, Hasan-ı Basri'nin en büyük tilmizlerinden ve ondan rivayet olunan hadîsleri en iyi bilenlerden biridir. Hasan'ın bu hadîsi rivayet etmediğini yahud Amr'ın ondan işitmediğini bildiği için :
«Amr yalan söylemiş.» demiştir.
«Vallahi Amr yalan söylemiş; ama o bunu kendi pîs sözlerine katmak istemiştir.» dedi. Bu cümleden murad : Bâtıl olan mu'tezile mezhebini yermektir. Çünkü Amr bu hadîsi mutezile mezhebini te'yîd için yalandan rivayet etmişti. Mu'tezile'ye göre büyük günahları irtikâb edenler îmandan çıkar fakat kâfir değil, fasİk olurlar. Ve cehennemde ebedî kalırlar.
En son e-mir tarafından Çarş. 02 Eyl. 2009, 23:44 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sonra Sumame'ye (Ö-213/828) geliyoruz. Onun da dininin zayıf olduğunu, İslama noksanlık isnad edip İslam ile alay ettiğini, Allahı tanıyıp ona iman eden hiçbir kimsenin söyleyemiyeceği şekilde İslam'a dil uzattığını görüyoruz.
Yine onun herkesçe malum meşhur bir sözü nakledilir: Bir gün Cuma namazını kaçırma korkusuyla mescide doğru koşuşan bir grubu görür ve: "Şu öküzlere, şu eşeklere bakınız" der. Sonra adamlarından birine Rasulullah'ı (S.A.V.) kasdederek: "Şu arab -bir rivayete göre Kureyşli- insanlara neler yaptı.." der.
İbn Kuteybe, Tevilu Muhtelifi'l-Hadis, Kayıhan Yayınları, shf. 122
"Bize Kur'an Yeter" Diyenlerin Atalarından Bazıları