Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Yusuf Suresi ve Resulullah
  • » Abese Suresi'nden Dersler

  • Alak Suresi 15 ve 16. Ayetler İle Ebu Cehil'in Kellesinin Sürüklenmesi

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Alak Suresi 15 ve 16. Ayetler İle Ebu Cehil'in Kellesinin Sürüklenmesi Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Alak Suresi 15 ve 16. Ayetler İle Ebu Cehil'in Kellesinin Sürüklenmesi Alak Suresi 15 ve 16. Ayetler İle Ebu Cehil'in Kellesinin Sürüklenmesi Icon_minitimePaz 19 Nis. 2009, 22:34

    15, 16. Ayetler:

    Hayır… Hayır…
    Eğer o, son vermeyecek olursa, ant olsun, perçemden; yalancı,
    günahkâr perçemden tutup sürükleyeceğiz.


    Nüzul Sebebi: Ebû Cehil ve İbn Mes´ûd
    Buradaki "sef " (sürükleme) ile, bu kafirin Ahirette cehenneme sürükleneceği kastedileceği gibi, dünyadaki sürüklenişi de kastedilmiş olabilir. Dünyada sürüklenişi hususunda şu izahlar yapılabilir:

    1) Rivayet olunduğuna göre Ebû Cehil, "Eğer Muhammed´i namaz kılarken görürsem, ensesine basacağım" deyince Allah Teâlâ bu sûreyi indirdi. Cebrail (a.s)´ı, Muhammed (s.a.s)´e bunu Ebû Cehil´e okumasını, sonunda da Allah´a secde etmesini emretti. Hz. Peygamber (s.a.s) de aynen böyle yaptı. Bunun üzerine Ebû Cehil, ensesine basmak için ona doğru koştu, ona yaklaşınca da, birden gerisin geri döndü. Ona, "Ne oldu?" denildiğinde de, "Benimle onun arasında, ağzını açmış bir hayvan gördüm. Eğer Muhammed´e doğru yürüseydim, kesinlikle beni yutacaktı" dedi. Cebrail (a.s) ile Mikâil (a.s)´in, Hz. Peygamber (s.a.s)´in iki omuzunda aslan şeklinde gözüktükleri ileri sürülmüştür.

    2) Bununla, Bedir günündeki hadise kastedilmiştir. Dolayısıyla bu ifade, Allah Teâlâ´nın, Müslümanların o Ebû Cehil"in perçeminden (kakülünden) yakalayacaklarını; yasaklama işini yeniden yapınca onu öldürmeye sürükleyeceklerini müjdeleyen bir ifade olmuş olur. Binâenaleyh Ebû Cehil, bu engelleme işine yeniden yeltenince, Allah Teâlâ Müslümanlarca Bedir günü onun perçeminden tutma fırsatını vermiştir.

    Rivayet olunduğuna göre, Rahman Sûresi nazil olunca, Hz. Peygamber (s.a.s), ashabına, "Sizden kim bu sûreyi, Kureyş´in ileri gelenlerine okuyacak?" dedi. Kureyş´in işkencesinden korktukları için ashab, buna cesaret edemeyip, ağırdan aldılar. Bunun üzerine Abdullah b. Mes´ûd (r.a) kalkıp, "Ey Allah´ın Resulü, Ben (okurum)" dedi. Ama Hz. Peygamber (s.a.s) onu oturttu. Aynı şeyi tekrar sordu, yine İbn Mes´ûd (r.a) kalktı. Bu iş, sonunda Hz. Peygamber (s.a.s), yine İbn Mes´ûd (r.a)´a müsaade edinceye kadar tekrarlandı. Halbuki Hz. Peygamber (s.a.s) güçsüz ve cüssesiz olduğu için, bu işi onun yapmamasını istiyordu. Böylece İbn Mes´ûd (r.a), Kureyş´in ileri gelenlerinin yanına vardı. Onları Kâ´be´nin etrafında toplanmış olarak buldu ve bu sûreyi okumaya başladı. Bunun üzerine Ebû Cehil kalktı, onu tokatladı ve kulağını yarıp kanattı.

    İbn Mes´ûd (r.a) gözleri yaşlı bir vaziyette, Hz. Peygamber (s.a.s)´in yanına döndü. Hz. Peygamber (s.a.s) onu bu vaziyette görünce, kalbi rikkate geldi ve başını kederli bir biçimde önüne eğdi. O sırada Cebrail (a.s) gülerek ve müjdeli bir şekilde çıka geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s), "Ey Cibril, İbn Mes´ûd ağlarken sen gülüyorsun" deyince, Cebrail (a.s), "İleride bunun sebebini anlayacaksın" dedi.

    Müslümanlar Bedir günü galip gelince, İbn Mes´ûd (r.a), mücahidler arasında kendisinin de bir payı olsun diye, bir şeyler araştırıyor, ölüler arasında dolaşıyordu. Birden Ebû Cehil´i, baygın ve hırlar bir vaziyette önünde buldu. İbn Mes´ûd (r.a) yine de, Ebû Cehil´in gücünün-kuvvetinin yerinde olabileceğinden, dolayısıyla kendisine zarar vereceğinden endişelendi de, uzaktan mızrağını Ebû Cehil´in burnu üzerine koyup, dürttü. Belki de Hak Teâlâ´nın, "Onun hortumu (burnu) üzerine damga basacağız" (Kalem, 68/16) ayetiyle kastettiği damga bu idi.Ebû Cehil´in güçsüz olduğunu ve kalkamayacağını anlayınca, usta bir biçimde üzerine çullandı, göğsünün üstüne oturdu. Ebû Cehil, gözlerini açıp onu görünce, "Ey küçük çoban, yemin olsun ki sen sarp-yüce bir yere çıktın" dedi. İbn Mes´ûd (r.a) da, "İslâm üste çıkar, onun üstüne çıkılmaz"dedi. Ebû Cehil, "Arkadaşına (Muhammed´e) şunu ulaştır: Hayatımda, ondan daha çok öfkelendiğim-buğzettiğim hiç kimse yoktur. Şu öldüğüm anda da yine en çok öfkelendiğim odur" dedi. Rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (s.a.s) onun böyle dediğini duyunca: "Benim Firavun´um Musa´nın Firavun´undan daha şedid. Çünkü onun Firavun´u (ölürken-boğulurken) "iman ettim" dediği halde, benimki, isyanını artırdı" buyurmuştur.

    Ebû Cehil daha sonra İbn Mes´ûd (r.a)´a, "Başımı kendi kılıcımla kes. Çünkü bu daha keskin ve bilenmiştir" dedi. İbn Mes´ûd (r.a) onun başını kesince, taşıyamadı. Belki de Allah Sübhanehû ve Teâlâ, şu sebeplerden ötürü, İbn Mes´ûd (r.a) bu başı taşıyamasın diye, İbn Mes´ûd (r.a)´u çelimsiz yarattı:
    a) Herşeyden önce Ebû Cehil, bir köpektir. Köpek ise [kucakta taşınmaz.e-mir.] çekilir, sürüklenir.
    b) O, Kur´ân okuyunca İbn Mes´ûd (r.a)´un kulağını yarmıştı. Böylece kulak kulağa bir kısaslaşma olacak.
    c) Hak Teâlâ´nın, "Perçeminden tutup sürükleriz" buyurarak haber verdiği tehdidin gerçekleşmesi için... Böylece onun başı, ön tarafından sürüklenmiştir. Çünkü İbn Mes´ûd (r.a), onun başını taşıyamayınca, kulaklarını deldi, oralardan ip taktı ve onu sürükleyerek Hz. Peygamber (s.a.s)´e götürdü. İşte tam bu sırada Cebrail (a.s), Hz. Peygamber (s.a.s)´in yanında gülüyor ve "Ey Muhammed, kulağa karşılık kulak... Fakat burada, kulağın yanısıra bir de baş var" diyordu. Ebû Cehil´in öldürülmesi hususunda lafız olarak değil de mana olarak nakledilenler bundan ibarettir ki bütün bunlar, Hak Teâlâ´nın "perçeminden tutup sürükleriz" ifadesinin manasıdır.

    Nâsiye, alındaki saç, yani kaküldür. Ama bazan, saçların bittiği yere de "nâsiye" denir. Fakat Hak Teâlâ burada, bununla Ebû Cehil´in bütün yüzünü ve başını kastetmiştir. Belki de bunun sebebi, onun kakülünü taramayı ve onu güzelleştirmeye fazla ihtimam göstermesidir. O, saçlarının siyah olmasına ve siyaha boyamaya önem verirdi. İşte Allah Teâlâ ona, saçlarıyla birlikte yüzünü de siyahlaştıracağını haber vermiştir.

    Razi'nin tefsirinden

    [e-mir'in notu: Bu İslam tarihindeki ilk savaştır. Bildiğim kadarı ile daha sonra savaşlarda müsle yapmak -düşman cesetlerinin organlarını parçalamak- yasaklanmıştır. Yanlış hatırlamıyorsam bu kelle kesme olayı daha sonra Yezid zamanında Hüseyin (ra)'ın kafasının kesilmesi ile yeniden başlamıştır. Allah kullarının intikamını zalimlerden elbette alacaktır.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Alak Suresi 15 ve 16. Ayetler İle Ebu Cehil'in Kellesinin Sürüklenmesi

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an :: Tefsir -