Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Eskimeyen Tek Mucize

  • Tarık Suresi'ndeki İki Mucize

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Tarık Suresi'ndeki İki Mucize Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Tarık Suresi'ndeki İki Mucize Tarık Suresi'ndeki İki Mucize Icon_minitimeSalı 03 Şub. 2009, 12:44

    Târık Suresi
    Bismillâhirrahmânirrahîm.
    1. Göğe ve Tarık'a and olsun;
    2. Tarık'ın ne olduğunu sen bilir misin?
    3. O, delen yıldızdır.


    Göğe ve Tarıka Yemin Olsun
    Tarık

    "الطّارق Tarık" sözcüğü, "bir ses işitilecek şekilde şiddetle vurmak, çarpmak" anlamına gelen "tark" kökünden türemiş bir ism-i faildir. "Çekiç" ve "tokmak" anlamındaki "مطرقة mıtraka" sözcüğü de bu kökten türemiştir. "Tarık" sözcüğü zaman içinde bu asıl anlamı genişletilerek başka manalarda da kullanılır olmuştur. Meselâ "طريق tarik" sözcüğü, üzerinde yürüyen yolcuların ayak vurması sebebiyle "yol" anlamında kullanılmıştır. "Târik" sözcüğü de esasen "tokmak vurur gibi şiddetle vuran" demek olmasına rağmen, "ayak vurmak, yol tepmek" manasıyla lügat örfünde (dilbilgisi geleneğinde) "yola giden yolcu"ya isim olmuş ve bu anlamda yaygın şekilde kullanılır olmuştur. Daha sonra geceleyin kapıyı çalarak yürek hoplatan ziyaretçi manasında özelleştirilerek "gece gelen" anlamında kullanılan "Tarık" sözcüğü, bu manasının genişletilmesi sonucu, geceleyin ortaya çıkıp yürek çarptıran maddî veya hayalî her şey için kullanılır olmuştur.

    1967 yılında İngiltere Cambridge üniversitesi`nde Jocelly Bell düzenli ve ısrarlı bir radyo sinyali yakalar. Radyo sinyalinden kalbin vuruşları gibi düzenli vuruşlar gelmektedir. O zamanda Uzay`da böyle düzenli vuruşların kaynağı olabilecek bir gök cismi bilinmiyordu. Bu yüzden bu sinyallerin, başka gezegenlerdeki akıllı yaratıklar tarafından gönderildiğine kanaat getirilir. Büyük bir heyecanla davetiyeler bastırılır, basın kuruluşlarına haber verilir ve LGM adı verilen görkemli bir seminer düzenlenir. LGM (Little Green Men) "Küçük Yeşil Adamlar" demektir ve Evren`de akıllı yaratıklarla irtibat kurulduğunu simgelemektedir. Çok kısa bir süre sonra söz konusu sinyallerin kaynağının nötron yıldızlarının çok büyük bir hızda dönmeleri olduğu anlaşılır. Böylece nötron yıldızlarına bir ad daha takılacaktır: "Pulsarlar". Jocelly`in buluşu uzaylılarla irtibatı sağlayamamıştır ama Pulsarların keşfini sağlamıştır. İngilizce`de "pulsate", nabız gibi vuruşları ifade eden bir kelimedir. "Pulsation" da "vuruş, titreşim" demektir. Bundan da nötron yıldızlarına takılan "Pulsar" isminin Kuran`da geçen "Tarık" yani "Vuruş" ismiyle uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.

    Ve Ma Edrake Ma't-Tariq

    Tarık suresinin ikinci ayetinde "Vuruşlu yıldızın(Tarık`ın)" insan zihni tarafından kavranmasının zor olduğu vurgulanmaktadır. 2. ayette geçen "Ve Ma Edrake" ifadesinde geçen "edrake" kelimesi Türkçemize "idrak etmek" olarak Arapçadan girmiştir ve "kavramayı, anlamayı" ifade etmektedir.

    E'n-Necümü's-saqib (Delip Geçen Yıldız) NECM-İ SÂKIB, delik mânâsına "sakb" kökünden "delen yıldız" demek olup ışığının kuvvetinden dolayı karanlığı deliyor gibi görünen her parlak yıldıza denir. Nitekim aynı mânâ ile şihaplara yani kıvılcımlara veya akan yıldızlara da "sâkıb" denilir. (Elmalılı Hamdi Yazır)

    Pulsar`ı incelediğimizde ayetin bu mucizevi yönüne de tanık olmaktayız. Pulsar`ın içinden alacağımız bir kaşık madde bir milyar ton gelmektedir. Pulsar`dan alacağımız çok ufak bir maddeyi eğer yeryüzüne bıraksak Dünyamızın öbür ucuna kadar bir delik açıp çıkardı. Oysa Dünya`da herhangi bir maddenin bir kaşığı birkaç gramı geçmez. Sırf bunu düşünmek bile Pulsar`ın kavranması ne kadar güç bir yıldız olduğunu ortaya koyar. Güneş`in bir kaç misli büyük yıldızlar sıkışarak Pulsar`ı oluşturur. Oysa bir Pulsar`ın çapı 15-20 km`dir. Dünyamızı aynı şekilde sıkıştırsak Dünyamız 100 metre çapında bir küre olurdu. Dünyamız 24 saatte kendi etrafındaki dönüşünü tamamlar, oysa Pulsar bir saniyede defalarca kendi etrafında döner. Pulsar`ın hem dönüşündeki hızı, hem tüm bu bilgiler Tarık suresinin 2. ayetinde "Vuruşlu yıldızın (Tarık`ın, Pulsar`ın)" kavranmasının ne kadar zor olduğunun belirtilmesinin ne kadar mucizevi olduğunu göstermektedir.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Tarık Suresi'ndeki İki Mucize

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Kur'an :: Tefsir -