Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Teberrük Hakkında

  • Sorularla Teberrük

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Sorularla Teberrük Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Sorularla Teberrük Sorularla Teberrük Icon_minitimeÇarş. 24 Ağus. 2011, 22:39

    1.Soru-Teberrük ne demektir ?
    Teberrük; bir zatı, bir eşyayı, bir mekanı vesile edinerek Allah’dan bereket, fayda, hayır istemektir.

    2.Soru-Müslüman’a hayır, şer, bereket, fayda veren kimdir ?
    Müslüman’a hayır, şer, bereket, fayda veren yalnız Allah’tır. Allah’ın dışında hiçbir kimse bu bir peygamber bile olsa asla hayır, fayda, zarar, şer veremez.

    لَهُ دَعْوَةُ الْحَقِّ وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَجِيبُونَ لَهُم بِشَيْءٍ

    1.Delil : “ Hak olan davet yalnız O’nadır. O’nu bırakıp çağırdıkları ise, kendilerine hiçbir şekilde cevap veremezler.” (Rad 14)
    Delil Cümlemiz : “……O’nu bırakıp çağırdıkları ise, kendilerine hiçbir şekilde cevap veremezler.”
    Açıklama : “Ayet, Allah dışında duaya layık görülecek, ibadete layık olacak, insanlara fayda ve zarar verecek kimsenin olmadığını çok açıkça ispat eder.

    وَلاَ تَدْعُ مِن دُونِ اللّهِ مَا لاَ يَنفَعُكَ وَلاَ يَضُرُّكَ فَإِن فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِّنَ الظَّالِمِينَ
    2.Delil : “Allah’tan başka(zatlara-ölülere-seyyidlere-) sana fayda ve zarar vermeyen şeylere de ibadet etme. Eğer böyle yaparsan, o takdirde şüphesiz ki sen zalimlerden (müşriklerden) olursun.” (Yunus, 106)
    Delil Cümlemiz : “Allah’tan başka(zatlara-ölülere-seyyidlere-) sana fayda ve zarar vermeyen şeylere de ibadet etme............”
    Açıklama : Ayet açık bir ifade ile Allah dışında kime yönelerek dua (ibadet) edilirse bunun fayda ve zarar vermediğini, bunun da şirk olduğunu beyan eder.

    3.Soru-Allah’ın isminin dışında birinden “bana bereket ver ey filan veya şu filanın elinden bereket gelir şu filandan da şer gelir, Filan dükkanıma girerse uğursuzluk getiriyor filan da girerse bereket getiriyor demek caiz midir ?
    Bereket-hayır-şer ancak Allah’dan gelir. Hiçbir kimse kimseye bereket-hayır-şer-fayda-rızık sağlama-kazancını artırma-dükkanına girmeyle kar sağlama sağlayamaz. Bereket-hayır zarar verme hakkı ancak Allah’ın dır. Kim bir bereketin, hayrın, şerrin, bir kimseden geldiğine inanırsa bu durumda şirk koşmuş olur. Aşağıda sözümüzün delillerini detaylı olarak bulacaksınız.

    4.Soru-Teberrük etmek isteyen Allah’ın değil de vesile edindiği zatın, eşyanın, mekanın bereket-hayır-fayda-zarar verdiğine inanması durumunda bunun hükmü nedir ?
    Allah korusun bir zatın, eşyanın, mekanın bereket, hayır, fayda, zarar verdiğine inanması büyük şirktir. Zira teberrük eden bu insan, Allah’ın hakkını bir kula, eşyaya, mekana vermiş olur ki bunun şirk olduğunda şüphe yoktur. Allah bereket, hayır, fayda ve zarar verendir. Kim bunları bir kula, bir eşyaya, bir mekana verirse (Allah korusun) İslam dininden çıkar ve kafir olur.Diyelim ki, biri şöyle demiş olsa, “ Benim çocuğum rahatsızdı, bana filan şıhın- yanına gidersen ve onun tükürüğünü çocuğunun rahatsızlığı olan yere sürtersen şifayı bulursun, zira şıhımız bereketli, faziletli bir insan demiş olsa bu insan şifayı verenin o şıh olduğuna inansa bu inanç şirktir.
    Diyelim ki, filan şeyhin köyüne gidersen ondan tevbe alırsan ve onun elini öpersen o elden bereket alırsın demek şirktir.
    Diyelim ki filan efendinin köyüne gider ve onun huzurunda bir tavuk keser ve onun duasını alırsan o kazancın, arkın, malın artar derse şirk koşmuş olur.
    فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّبِينَ
    1.Delil : “Allah ile birlikte başka bir İlah dua etme. O takdirde azab edilenlerden olursun.” (Şuara, 213)
    Delil Cümlemiz : Ayetin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Allah ayetinde, Allah dışında birine dua edildiği takdirde bu duanın şirk olduğunu beyan eder.[1]

    2.Delil : Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor : “ Allah’ım ! kusurlarımı gizle ve korkularımdan emin kıl. Allah’ım ! beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden koru.” (Sahih, İbn Mace-Ebu Davud)
    Delil Cümlemiz : “.............beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden koru.”
    Açıklama : Rasulullah (s.a.v.) kendisini ve insanları koruyanın, kazaları, zararları, sıkıntıları giderinin Allah olduğunu çok açık bir şekilde ispat eder.
    Rasulullah bize zarar ve fayda verenin Allah olduğunu öğretmiştir. Rasulullah Allah’ım diyerek dua ederken nasıl olurda bizler efendilere-seyyidlere-tarikat reislerine dönerek onlardan yardım, medet, hayır, fayda, rızık bekleriz.

    3.Delil : Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor : “ İsmiyle yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O hakkıyla işiten ve her şeyi bilendir.” (sahih, İbn Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel)
    Delil Cümlemiz : “........yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla............”
    Açıklama : Rasulullah yerde ve gökte zarar verecek kimse olmadığını yerde ve gökte herşeyi işiten ve bilen tek İlahın Alalh olduğunu bize bildirmektedir.

    4.Delil : Rasulullah (s.a.v.) buyuruyor : “ Allah’ım ! Senden bu günün hayrını, fethini, zaferini, nurunu, bereketini ve hidayetini dilerim.” (İsnadı Hasen-Ebu Davud)
    Delil Cümlemiz : “........hayrını, fethini, zaferini, nurunu, bereketini ve hidayetini dilerim.”
    Açıklama : Rasulullah’ın hadisi, açıkça hayrı, zararı, bereketi, hidayeti, zaferi verenin Allah olduğunu ispat eder. Yeryüzünde Alalh dışında birinin hayır, bereket, zarar verdiğine inanmak şirktir.

    5.Soru-Kuran ve sünnet bizlere neleri teberrük edeceğimizi bildirmiş midir ?
    Kuran ve sünnetten deliller sabit olduğu müddetçe aşağıdaki üç şeyle teberrük etmek caiz olur. 1-Zat ile, 2-Mekan ile, 3-Zaman ile. Şeri delile dayanmayan bir zatla, mekanla, zamanla teberrük etmek caiz olmayıp bu amel şirktir.

    Zatla teberrüke gelince; Bundan maksad Rasulullah’ın saçını, elbisesini, abdest suyunu, teberrük ederek Allah’dan bereket istemektir. Ashab yaşadıkları dönemlerde, Rasulullah’ın saçını, tükürüğünü, abdest suyunu, elbisesini teberrük ederek Allah’dan bereket hayır fayda istemişlerdir. Rasulullah’ın vefat etmesi dolayısıyla şu an aynı şekilde teberrük etmekte mümkün değildir. Zira Rasulullah’a isnad edilen saç, elbise, abdest suyu bulunmamaktadır. Rasulullah’ın zatı dışında asla kimseyle teberrük edilemez.
    Mekanla teberrüke gelince; Kuran ve sünnetin bereketli mekanlar olarak övdüğü Mekke, Medine, Kabe, Mescid-i Aksa gibi yerlerde yapılan duaların, kılınan namazların, edilen zikirlerin fazileti ve bereketi sabittir.İleride deliller verilerek bu mekanlarda dua namaz, zikir etmenin fazileti ve bereketine değineceğiz.
    Zamanla teberrüke gelince; Kuran ve sünnetin bereketli aylar, günler ve saatler olarak söylediği Ramazan ayı, Cuma günü belirli saatte duanın bereketi, Aşura günlerinde oruçların fazileti, Ramazanın son on günü itikaflar gibi belirli zamanlarda şeri delille sabit olduğu için teberrük etmek. İleride sorularımız içerisinde değineceğiz.

    6.Soru-Rasulullah’ın zatı ile teberrük caiz midir hadislerle ispat ediniz ?
    Yeryüzünde hayır, şer, bereket veren ancak Allah’tır. Ehli sünnet vel Cemaat akidesine göre, Rasulullah’ın zatı dışında bir zattan, bir eşyadan, bir şeyden teberrük etmek caiz değildir. Rasulullah’ın saçından, tükürüğünden, abdest suyundan, elbisesinden teberrük etmek ashabdan gelen şeri delillerle sabittir. Bu akideyi Ehl-i sünnet ve’l cemaat doğrular. Rasulullah’ın zatından teberrük etmek şeri delille sabit olduğu için kabul edilir diğerleri ise şeri delillerle olmadığı için reddedilir. Zira asıl olan, şeri delil varsa amel etmek yoksa da caiz olmadığı için amel etmemektir.
    1.Delil : İsa İbn Tahman diyor ki, “Enes bize (Rasulullah’dan kalma) iki eski pabuç çıkardı.” (Buhari)
    Delil Cümlemiz : Hadisin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Ashabın Rasulululah’tan kalma eserleri sakladıklarını ve onarlı teberrük ederek Alalh’dan bereket, hayır, fayda beklediklerini ispat eder.

    2.Delil : Ebu Burde diyor ki; “ Aişe bize yünlü bir elbise çıkardı. Sonra dedi ki, (Rasulullah’ın) ruhu bu elbise içinde iken çıktı.” (Buhari)
    Delil Cümlemiz : Hadisin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Hadis, Aişe Validemizin Rasulullah’ın ruhunu verirken giymiş olduğu yünlü elbisesini koruduğunu ve ondan teberrük ettiğini ispat eder.

    3.Delil : Asım diyor ki, “ Enes’in yanında Rasulullah’ın çatlamış bir bardağını gördüm. ” (Buhari)
    Delil Cümlemiz : Hadisin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Hadis açıkça sahabenin Rasulullah’ın eserlerini teberrük amaçlı sakladıklarını ispat eder.

    4.Delil: Esma Binti Ebu Bekir bize (Rasulullah’ın )bir cübbesini çıkardı, bu Aişe ölmeden önce yanındaydı ölünce ben aldım, biz bununla hastaları şifalanmaları için yıkarız.” dedi. (Müslim )
    Delil Cümlemiz : “….biz bununla hastaları şifalanmaları için yıkarız.”
    Açıklama : Hadis, Rasulullah’ın cübbesini teberrük ederek hastalara Allah’dan şifa istendiğini ispat eder.

    5.Delil : Osman ibn Mevhab, “ Ailem, Ummu Seleme’ye bir bardak su gönderdi, Ummu Seleme bize gümüş elbise kıyafet içinden Rasulullah’a ait bir saç teli çıkardı. Birine göz değmesi durumunda bu saçı bir bardak su içine sallayarak hastanın şifa almasını sağlarlardı.” demiştir. (Buhari)
    Delil Cümlemiz : “ Rasulullah’a ait bir saç teli çıkardı…………… bu saçı bir bardak su içine sallayarak hastanın şifa almasını sağlarlardı.”
    Açıklama : Hadis, ashabın Rasulullah’ın saç telini teberrük amaçlı sakladıklarını ve onunla teberrük edinerek Allah’dan şifa beklediklerine delildir.Tüm bu eserler Rasulullah’a ait olduğu için bunlarla teberrük etmek caizdir. Başka bir kimsenin saçı, seccadesi, sarığı, cübbesiyle asla teberrük edilmez.

    7.Soru-Neden Rasulullah’ın zatı ile teberrük edilmektedir ?
    Rasulullah’ın zatıyla teberrük etmeye gelince; Peygamber Allah’ın en sevgili kulu, resulü, son elçisidir. Allah onu yeryüzüne rahmet olması için göndermiş ve güzel ahlakla onu övmüştür. Allah bu şerefli elçiye bazı meziyetler vermiş diğer kullardan onu ayırmıştır. Rasulullah’ın zatıyla teberrük etmek şeri delille sabit olduğu için ashab teberrük ediyordu.

    8.Soru-Rasulullah’ın zatını kıyas ederek ölmüşleri-dirileri efendileri-şıhları teberrük edebilir miyiz ?
    Rasulullah’ın zatını kıyas ederek başka insanları da teberrük etmek caiz değildir. Zira Sahabiler, Rasulullah’dan sonra en faziletli insanları olan Ebu Bekir Sıddık ve Ömer İbn Hattab gibilerini teberrük etmemişlerdir. Ehl-i Sünnet vel Cemaat Akidesinde bu hususta hiçbir alimden delil bulunmamaktadır. Ebu Hanife eserlerinde asla böyle bir şeyin caizliğini yazmış değildir.

    9.Soru-Tarikatlara mensup olan insanlar, efendinin-şıhın çay artığını, tesbihini, sarığını, seccadesini ayakkabısını, saçını, sakalını alarak ondan bereket beklemekteler bunlar caiz midir ?
    Rasulullah’ın zatının dışında bir başka insanın zatını, saçını, sakalını, seccadesini sarığını alarak bereket geleceğine inanmak bidattir. Rasulullah’ın sahabileri asla böyle bir amel işlememişler ve tavsiye etmemişlerdir. Hiçbir sahabi Ebu Bekir Sıddık’ın, Ömer İbn Hattab’ın veya diğer şerefli ashabın zatlarını, eşyalarını teberrük etmiş değillerdir. Bu teberrük bidattir ve caiz değildir.


    10.Soru-Türbelerin- yatırların, kabirlerin toprağını, ağaçlarının dallarını ve yapraklarını kopararak, türbe önünde mum yakarak, bez asarak teberrük etmek caiz midir ?
    Yukarıda saydıklarımızdan bereket beklemek ve bereketin o eşyalardan geldiğine inanmak büyük şirk olup bu ameli işleyen (Allah Korusun) dinden çıkar.
    Zira insana bereket, hayır, şer Allah’dan gelir. Nasıl olurda bir zattan, eşyadan, topraktan, ağaçtan, mum yakmadan dolayı bereket gelebilir ? Ey akıl ve iman sahipleri Allah’a şirk koşarak dünyanızı ve ahiretiniz cehenneme çevirmeyin.

    11.Soru-Günümüzde müslümanlar çeşitli mekanları, (Konya’da Mevlana - İstanbul’da Oruç baba -Diyarbakır’a yakın Zeynel Abidin -Gaziantep’e yakın Ökkeşiye -Gaziantep merkezde bulunan Yuşa türbesini -Adıyaman’a yakın menzil ilçesini ve şeyhini…) bereketli sayarak oralardan bereket ummaktalar ve ibadetin oralarda daha makbul olduğuna inanmaktalar bu mekanlar kutsal mıdır Kuran ve sünnetten delillerle bu yerlerin kutsallığı
    sabit midir ?
    Bu şehirlerin, ilçelerin, menzillerin, türbelerin, şeyhlerin, yatan ölülerin bereket verdiğine inanmak büyük şirktir.
    Allah korusun buna inanmak kişiyi dinden çıkarır. Zira insana fayda, zarar veren ancak Allah’tır.Bu yerlerde namaz, dua, zikir daha üstün ve sevabı çoktur diye inanmakta bidattir. Zira bu yerlerin hakkında Kuran ve sünnetten kutsal mekanlar olduklarına dair deliller bulunmamaktadır.

    12.Soru-Kabe’nin, Medine-i Münevverinin, Mescidi-i Aksanın, Medine’ye yakın vadinin bereketi hakkında ne dersiniz ?
    Bu kutsal yerlerde ibadet etmek, dua etmek, Allah’ı zikretmek şeri delillerle sabit olduğu için o yerlerin bereketi olduğuna inanmak caizdir. Zira delille sabittir. Fakat bu yerlerin dışında bazı şehirlerde ve ilçelerde mescidlerin, efendilerin, toprakların bereketli olduğuna inanmak ve o yerlere bereket almak amaçlı gitmeler caiz olmayıp, İslamda olmayan ve sonradan uydurulmuş çok açık bidatlerdir.
    1.Delil : Rasulullah (s.a.v.) : “ Allah’ım, Mekke’ye verdiğin bereketin iki katını Medine’ye ver.” buyurmuştur. (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “….Mekke’ye verdiğin bereketin iki katını Medine’ye ver.”
    Açıklama : Rasulullah çok açık bir dille Mekke’nin bereketini ve Medine’nin bereketini beyan eder. Bu yerler bereketlidir zira sahih hadislerle sabittir. Diğer kasabalar, ilçeler, şehirler, menziller bereketli değillerdir.

    2.Delil : Rasulullah (s.a..v) uzun hadislerinin sonunda bir topluluk için, “………………..Medine kendileri için daha hayırlıdır.” (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “………………..Medine kendileri için daha hayırlıdır.”
    Açıklama : Rasulullah (s.a.v) Medine’nin faziletini çok açık bir şekilde beyan eder.

    3.Delil : Rasulullah (s.a.v.) “ Binekler ancak üç mescid için koşulur (yolculuğa çıkmak amaçlı) Mescid-i Haram (Kabe) Mescid-i resul, ve Mescid-i Aksa.” (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : Hadisin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Hadis, ibadet etmek amaçlı ancak üç yerin simini bildirmiştir. Bunların dışında kalan hangi mekan olursa olsun o yerlere ibadet amaçlı gitmek ve kutsamak caiz olmayıp yapılacak amel de bidattir. Eğer başka yerlerde dua etmek ve ibadet etmek daha faziletli olsaydı Rasulullah ümmetine bu yerleri öğretmekten çekinmezdi.

    4.Delil : İbn Ömer(r.a.) : “ Peygamber (s.a.v.) her yedi günde yaya olarak da binekli olarak Kuba mescide (iki rekat namaz kılmak için) gelirdi.” (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “…………….Kuba mescide (iki rekat namaz kılmak için) gelirdi.”
    Açıklama : Rasulullah’ın Kuba mescidine gelişi orada namaz kılmak amaçlı idi.Bu yüzden bizzat kendisinin sünneti olduğu için bu yerde namaz kılmak için gitmek meşru olduğu gibi namaz kılmak faziletlidir.Zira Rasulullah (s.a.v.) Kuba mescidinde bir namaz bir umre yapmak gibidir buyurmaktadır.
    (Buhari-Müslim) Rasulullah’ın hadislerinde gelen mekanlar ve vadilerde dua etmek ve namaz kılmak meşrudur. Fakat kuran ve sünnetle sabit olmayan bir mekanda dua ve namazın daha faziletli olduğunu söylemek delil gerektirir.

    5.Delil : Rasulullah (s.a.v.) : “ Evimle minberimin arası cennet bahçelerinden bir bahçedir.” (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “………Evimle minberimin arası………….”
    Açıklama : Rasulullah’ın bu şerefli hadisi evi ile minberi arasının faziletli olduğunu, namazın ve duanın burada daha hayırlı olacağını ispat eder. Bu hadis, bu yerlerin Rasulullah’dan delilleri olduğu için Faziletli olduğunu belirler.

    6.Delil : İbn Ömer (r.a.)’dan, peygamber’e Zul Huleyfe’de vadinin içinde gecelerken rüya gösterilmiş ve kendisine “ sen mübarek bir vadide bulunuyorsun.” denilmiştir. (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “………….sen mübarek bir vadide bulunuyorsun.”
    Açıklama : Hadis, Zul Huleyfe’nin bereketli oluşunu bu bereketinde Rasulullah’a rüyada gösterildiğini beyan eder. O halde bir yerin bereketli olmasını ispat etmek için delile gerek vardır. Buradaki hadis Allah’ın bu vadiyi bereketli kıldığını ispat eder.

    7.Delil : Rasulullah (s.a.v.) : “Benim şu mescidimdeki bir namaz, (Mescidi Haram) dışında diğer mescidlerdeki bir namazdan daha faziletlidir. Mescid-i Haram’daki herhangi bir namaz diğer mescidlerdeki bir namazdan yüz bin kat daha faziletlidir.” (İbn Mace, Müsned)
    Delil Cümlemiz : Hadisin tümü delil cümlemizdir.
    Açıklama : Hadis, Mescid-i Haram’ın faziletini ve oradaki ibadetin üstünlüğünü beyan eder. Diğer mescidlerin (Menzil’de, Ökkeşiye’de, Yuşa veya Mevlana türbesinde) çok faziletli olduğunu ve oralarda yapılan duaların ve zikirlerin çok sevap kazandırdığını söyleyenlerin şeri delilleri nelerdir ? Kuran ve sünnetten delillerini öğrenmek hakkımız değil midir ? Müslümanlara bu beldelerin, mescidlerin, mekanların, türbelerin, menzillerin, faziletli olduğunu söyleyenlerin insafları ve vicdanları varsa Allah ve Rasulunden delille bu inançlarını delillendirmeleri gerekmez mi ? Müslüman ümmetin akidesini batıl ve bidat inanç ve amellerle bilgisizce ve delillere dayanmadan bozmaya kalkanların mensuplarına şeri delilleri neden öğretmemekteler ?
    Müslüman ümmetin tertemiz akidesini tahrip etmeye kalkanların kendilerinde bu hakkı gördükleri kadar Kuran ve sünnet ehli Müslümanlarında akidelerini koruma hakları yok mudur ? Rasulullah (s.a.v.) dinde olmayan bir inancı ve ameli çıkaranlara söylediği şu ağır sözü hiç işitmedik mi ? Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor : “ Kim bir bidat (Kuran ve Sünnete aykırı) iş yaparsa Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun.” (Buhari-Müslim )

    13.Soru-Kabe önündeki Haceru’l Esved’in Ömer İbn Hattab tarafından öpülmesi teberrük sayılmaz mı ?
    Yukarıda da beyan ettik, Kuran ve sünnetten sahih deliller olduğu müddetçe teberrük etmek caizdir. Rasulullah’ın, Sahabilerin ve günümüz müslümanlarının Kabe önünde Haceru’l Esved’i öpmeleri sabittir.
    Bu amel meşrudur. Zira Rasulullah öpmüştür ve ardından gelen ashab da Rasulullah’ın hedyini (sünnetini) eda etmek için öpmüşlerdir. Rasulullah ve Ashabının yaptıkları bizler için şeri hüccettir. Onlar öperken ondan hayır, bereket, fayda getirdiğine inanarak öpmezlerdi.
    1.Delil : Ömer İbn Hattab :“ Vallahi muhakkak biliyorum ki sen öyle bir taşsın ki ne zarar ne de fayda verirsin. Eğer Rasulullah’ın seni öptüğünü görmemiş olsaydım seni öpmezdim ” (Buhari-Müslim )
    Delil Cümlemiz : “…………..seni öptüğünü görmemiş olsaydım seni öpmezdim ”
    Açıklama : Ömer İbn Hattab’ın sözü Haceru’l Esved’i öptüğünü, öperken de sünneti eda etmek amacıyla öptüğünü, öperken de ondan zarar ve fayda beklemediğini çok açık bir şekilde ispat eder.

    14.Soru-Kuranla teberrük etmek ona ele sürerek ondan bereket beklemek, onu evlerimizin duvarlarına asarak hayır beklemek veya arabalarımızın önüne asarak onun korumasını istemek caiz midir ?
    Kuranın Allah kelamı olması dolayısıyla bereketi, ümmete açtığı tertemiz yolu, gösterdiği hak istikameti inkar etmek mümkün değildir. Fakat şunu bilelim ki, Kuranın bereketi zatından değildir. Kuranın bereketi, onu okumakla, ezberlemekle, emirlerine tutunmakla, yasaklarından sakınmakla, ona davet etmekle Allah’dan gelen bize hayır ve sevaptır. Onun emirleri, hükümleri, emrettikleri şüphesiz müslümanın önünü açar. Ona iman ve tevhid yolunu gösterir. Bu açıklamalardan sonra şunu çok iyi bilelim ki; Kurana el sürmekle, onu duvara asmakla, arabalarımızı koruması için araba içinde bulundurmakla asla bereket gelmez. Bu konuda Rasulullah’dan, ashabdan, müçtehid imam Ebu Hanife’den asla deliler bulunmamaktadır.

    15.Soru-Mübarek günler adı altında kutlanan çeşitli günler bulunmaktadır. Mesela, Nisan ayının 20’den sonra Rasulullah’ın doğum gününü kutlama, özel günler adı altında ibadetler etmeler, yemekler yaparak sevaplar ve bereketler beklemek caiz midir ?
    Kuran ve sünnetten gelen delillerle değişik zamanlarda ibadet ve dua etmeler faziletlidir. Rasulullah (s.a.v.) ramazan ayını, Aşura ayını, pazartesi ve perşembe oruçlarını, Cuma gününde özel bir saatte dua etmeyi ve sayamayacağımız bir çok günlere has duaları faziletli saymıştır. Kuran ve sünnetten deliller olmadığı müddetçe özel günler ilan etmek, o günleri kutlamak, bu günlerin faziletli olduğunu söylemek caiz değildir. Ölünün kırkıncı gününü, bir zatın ölüm gününü, nevruz gününü kutlamalar, aşure günü yemek yapma gibi kutlamalar bidattir. İslam asla bunları meşru kılmamıştır. Müslümanların kuran ve sünnette olmayan bu tür kutlamalara meşru bakma hakları yoktur.


    1.Delil : “Kim ramazanı ihlaslı ve sevabını Allah’dan bekleyerek geçirirse Allah onun geçmiş günahlarını affeder.” (Buhari-Müslim)
    Delil Cümlemiz : “Kim ramazanı ihlaslı ve sevabını………”
    Açıklama : Hadis, Ramazanı zikrederek o ayın faziletini ve o ayda orucun hayır ve bereket getirdiğini övmektedir.

    2.Delil : Rasulullah (s.a.v.):“ Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek kadir gecesini ihya ederse kendisinin geçmiş günahı bağışlanır.” (Buhari-Müslim )
    Delil Cümlemiz : “……..kadir gecesini ihya ederse……..”
    Açıklama : Rasulullah kadir gecesini ibadetle geçirmenin faziletini söylemesi o günün üstünlüğünü belirler.

    Ubeydullah Arslan.

    www.asri-saadet.com adresinden alınmıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Sorularla Teberrük

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Tasavvuf -