Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Tevekkül Konusunda Bir Hikaye :)
  • » Rasuller Hata Yapabilirler Ama Din Konusunda Hatada Bırakılmazlar

  • Bid'atlerîn Kötülenmesi Konusunda İlk Dönem Tasavvufçularının Sözleri

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Bid'atlerîn Kötülenmesi Konusunda İlk Dönem Tasavvufçularının Sözleri Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Bid'atlerîn Kötülenmesi Konusunda İlk Dönem Tasavvufçularının Sözleri Bid'atlerîn Kötülenmesi Konusunda İlk Dönem Tasavvufçularının Sözleri Icon_minitimeCuma 06 Şub. 2009, 15:14

    [Burdakiler ilk dönem mutasavvıflarıdır.Yaşadıkları dönem dipnotlardadır. Bu kitabın [Şatıbî,el-Muvafakat] yazıldığı tarih olan 1200'lerdeki tasavvufçuların hali üçüncü paragraftadır.e-mir]


    Bid'atin ve bidatçilarin kötülüğü konusunda nakli delillerin dördüncüsü insanlar arasında meşhur olan mutasavvıflardan gelen haberlerdir. Her ne kadar buraya kadar verdiğimiz nakli deliller yeterli ise de onların bu konudaki sözlerine burada özel bir yer ayırdık. Çünkü câhillerin pek çoğu tasavvufçuların sünnete bağlılıkta gevşeklik gösterdiklerine, onların yeni yeni ibadetler uydurduklarına ve şeriatte delili olmayan şeyleri söylediklerine ve yaptıklarına inanırlar. Onlar bu tür inanç ve sözlerden beridirler. Onların kendi tarikatlerini üzerine bina ettikleri ilk şey sünnete bağlılık ve sünnete aykırı olan şeylerden sakınma esasıdır. Hatta tasavvufı düşüncenin direği, kaynaklarının muhafızı ve onları bize anlatan Ebu'l-Kasını el-Kuşeyrî'nin[193] iddiasına göre onlar tasavvuf ismini, bidatçilerden kendilerini ayırdetmek için özel olarak benimsediler.

    Kuşeyrî der ki:
    "Müslümanlar Rasulullah'tan sonra kendi asırlarındaki faziletli kişilere sahabi isminden başka isim vermediler. Çünkü sahabi olmanın üstünde başka bir fazilet yoktu. Onları takib eden nesle tabii dediler. Bunu isimlerin en şereflisi olarak gördüler. Onlardan sonra gelenlere etbâut-tâbiin (tabiilerin tabileri) dediler. Daha sonra insanlar ihtilafa düştüler, aralarında derece derece farklılıklar ortaya çıktı. Dine çok fazla önem veren seçilmiş insanlara "zâhidler" ve "âbidler" denildi sonra bid'atler ortaya çıktı ve herbir fırka zâhidlerin ve âbidlerin kendi fırkalarının içinde olduğunu iddia ettiler. Ehl-i sünnetin seçkinleri, kendi nefislerini Allah'la birlikte kontrol altında tutanlar ve kalplerini gafletten koruyanlar, tasavvuf ismini alarak diğerlerinden ayrıldılar."

    Ebu'l-Kasım el-Kuşeyrî bu manaya gelen sözler söyledi.[194] Kuşeyrî bunu, sünnete tâbi olmaya ve bid'atlerden ayrılmaya mahsus bir lâkap olarak gördü. Kuşeyrî'nin bu açıklamaları, câhillerin ve sözüne itibar edilmeyen ilim iddiacılarının inandıkları şeylerin aksine delâlet etmektedir.[195]

    Allah Teâlâ bana bol zaman verir, lütfuyla yardım ederse ve sebepleri benim için kolaylaştırırsa maksadım bir model olarak tasavvufçuların yolunu özet olarak anlatmaktır. Bu modele bakılarak o yolun sağlıklı ve ideal bir yol olduğuna, bozuklukların ve Bid'atlerin selef-i sâlihten sonraki zamanlarda yaşayan insanlar tarafından bu yola sokuşturulduğuna hükmedilebilir. Sonradan gelip bu bid'atleri çıkaranlar, şeriatin yolundan gitmedikleri, şeriat ehlinin gayelerini anlamadıkları ve onların söylemediklerini söyledikleri halde tarikate girdiklerini iddia ederler. Hatta bu son zamanlarda tarikat adeta Hz. Muhammed'in getirdiği şeriatın dışında başka bir şeriat haline gelmiştir. Bundan daha kötüsü işe onların sünnete uyma konusunda gevşeklik göstermeleri, yeni yeni ibadetler uydurmayı Allah'a kulluk yapmanın sağlıklı bir yolu olarak görmeleridir. Allah'a hamdolsun ki selef-i sâlihin yolu bu tür saçmalıklardan beridir.[196]

    Fudayl ibn 'Iyaz der ki:
    Kim bid'at sahibi ile birlikte oturursa hikmetten mahrum kalır.

    İbrahim ibn Edhem'e[197] denildi ki:

    Allah Teala yüce Kitabında:

    "Bana dua edin, kabul edeyim."[198]

    buyuruyor. Halbuki biz senelerdir dua ediyoruz, kabul edilmiyor! O şöyle cevap verdi:

    On şeyde sizin kalbiniz ölmüştür de ondan- Birincisi Allah'ı tanıdınız fakat hakkını eda etmediniz. İkincisi Allah'ın Kitabını okudunuz, fakat onunla amel etmediniz. Üçüncüsü Rasulullah'ı (s.a) sevdiğinizi iddia ettiniz, fakat onun sünnetini terk ettiniz. Dördüncüsü şeytana düşman olduğunuzu iddia ettiniz fakat ona uydunuz. Beşincisi cenneti seviyoruz, dediniz, fakat onun için çalışmadınız...[199] Zünnûn el-Mısri[200] der ki:

    Allah sevgisinin alâmeti, ahlâkında, fiillerinde, emrinde ve sünnetinde Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed'e (s.a) uymaktır. O şöyle dedi:

    Halk, sadece şu altı şeyden dolayı bozuldu:

    1- Ahiret ameline niyet zayıfladı.

    2- Bedenleri şehevi arzularına uymaya hazır hale geldi.

    3- Ömürleri kısa olmasına rağmen uzun emeller peşinde koştular.

    4- Yaratıkları memnun etmeyi, Allah'ı memnun etmeye tercih ettiler.

    5- Hevâ ve heveslerine uydular ve peygamberlerinin sünnetini terk ettiler.

    6- Kendilerinden öncekilerin yanlışlarını kendilerine hüccet/delil edindiler ve onların pek çok menkıbesini gözardı ettiler.

    [193] Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri: İmam, zâhid, örnek insan. Ebu'l-Kasım Abdülkerim ibn Hevâzin ibn Abdilmelik ibn Talha el-Kuşeyrî el-Horasanî en'Neysâbûrî, Şâfiidir, mutasavvıftır, müfessirdir. Tasavvufçular ve daha başka çevrelerde meşhur olan er-Risaletü'1-Kuşeyriyye'nin müel­lifidir, 375 yılında doğmuştur. Ebû İshak el-İsferayini, Haffaf, Ebû Nuaym ve daha başka kişi­lerden hadis ve fıkıh dinlemiştir. Fıkıh, tefsir, usûl, hadis, edebiyat, şiir ve nesirde büyük bir âlimdir. Ebu’l-Hasen el-Bâhirzi ve evlatları, Buhayri, Ferâvi, Muhammed ibn el-Fadl ve daha başka kişiler do ondan hadis rivayet etmişlerdir. et-Tefsiru'l-Kebir, Letâifu'l-İşarat ve’l-Cevahir gibi pek çok eserin sahibidir. 465 yılında 90 yaşındayken vefat etmiştir. (Siyeru A'lami’n Nübelâ, 18/227; Tebyinu Kezibi'l-Müfteri, 271; el-Bidaye ve'n-Nihaye, 12/107: Şezerat, 3/319.)

    [194] Bak: er-Risaletü'l-Kuşeyriyye, s.12,

    [195] Allah rahmet eylesin, Müellifin hu sunuşundan, Kur'an ve sünnete bağlı, onlara sımsıkı sarılan, davranışlarında onların gereklerine göre amel eden ve bid'atlerin kötülenmesi ve onlarla mücadelede gayret sarf eden tasavvufçuları övdüğü anlaşılmaktadır.

    [196] Daha fazla yararlanmak ve daha fazla izahat için Şeyhu'l İslam îbn Teymiyye'nin Fetâvâ'sının 11.cildine, öğrencisi İbn Kayyım el-Cevziyye'nin Medâricü's-Sâlikin isimli kitabına ve diğer ilim adamlarının eserlerine bakınız. Müellifin tasavvuf konusunda müstakil bir eser yazma gayesini gerçekleştirdiğine dair herhangi bir bulguya rastlayamadım.

    [197] İbrahim ibn Edhem: Zâhidlerin efendisi, örnek insan, Ebu İshak el-Horasani et-Temimî el-Belhî. Şam'a yerleşti. 100 yılında doğdu. Babasından, Ebu Hureyre'nin arkadaşı Muhammed ibn Ziyad el-Cumehi'den, Ebû İshak es-Sübey'i'den, Mâlik ibn Dinar'dan, A'meş'ten, Mukatil ibn Hayyan'dan ve daha başkalarından hadis rivayet etmiştir. Ondan da arkadaşı Süfyan es-Sevri. Şakik el-Belhi, Bakiyye ibn el-Velid ve daha başkaları rivayet etmişlerdir. Pek çok ilim adamı kendisini güvenilir/sika birisi kabul etmişlerdir. 162'de vefat etmiştir. (Siyeru A'lami'n-Nubela. 7/387; el-Cerhu ve'l Ta'dil, 2/78; Meşâhiru Ulemâi'l-Emsar, 183, el-Hılye, 7/367: el-Bidaye ve'n-Nihaye, 10/135; Tehzib. 1/102; Şezerât, 1/255)

    [198] Ğafir: 60

    [199] Hılyetü’l Evliya'nın müellifi, Şâtıbi'nin bu anlattığı örneğinde aralarında bulunduğu pek çok söz ve haberi nakletti. Daha fazlası için Hilye'nin 7/367'den 8/58'e kadarki bölümüne bakınız. Yaklaşık 90 sahife İbrahim ibn Edhem hakkındadır

    demek ki tasavvuf da başlangıçta Allah rızası için olmakla beraber zamanla bozulmuş olabilir.
    bu konuda şu ayet delil olabilir mi Allahu Alem
    Hadid Suresi 27 Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.

    Ruhbanlık, hıristiyanların ortaya çıkardığı bir anlayış ve yaşayış tarzıdır. Rivayetlere göre Hz. İsa’dan sonra, müminler inkârcı zorbalarca yok edilmeye çalışılmış, girişilen üç savaşta müminler ağır kayıplar vermişler, sağ kalan iman ehli, kendilerinin de ölümü halinde dine davet edecek kimsenin kalmayacağı gerekçesiyle savaş yapmama kararı almış, sadece ibadetle meşgul olmaya başlamışlardı. İşte bu suretle fitneden kaçarak, dinlerinde ihlâs ve samimiyet gösteren bu insanlar dünyanın bütün zevklerinden, fazla yeyip içmekten ve evlenmekten vazgeçmişler, dağlar, mağaralar, oyuklar ve hücrelerde ibadetle meşgul olmuşlardır. Ama bir çoğu buna riayetetmeyerek [bununla yetinmeyerek], Hz. İsa’nın dinini inkâr ettiler; hükümdarlarının dinine girdiler; teslis akîdesini ortaya attılar, Hz. Muhammed’i inkâr ettiler ve benzeri sapıklıklara düştüler.
    Allahu Alem


    [Evet Kuşeyrî'nin beyanına göre ilk dönem mutasavvıfları kendilerini bid'at ehlinden ayırmak için kendilerinen mutasavvıf ismin takmışlar.Fakat Yukardaki satırların yazarı olan Şatbî'nin zamanına gelindiğinde (1200'lü yıllar) tasavvuf,İslam dışı ayrı bir din haline gelmiş.Ya şimdiki zamanda taasvvufun hali nedir? Onu da siz düşünün.e-mir.]
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Bid'atlerîn Kötülenmesi Konusunda İlk Dönem Tasavvufçularının Sözleri

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Bid'at ve Hurafeler -