Konu: Ebu Hanifiden alıntı Perş. 21 Ekim 2010, 18:19
resimde gördüğünüz ehli sünnet alimi Hatib Bağdadinin "Tarihul Bağdad" adlı kitabının 13-cü cildinin 373-cü sayfasıdır. işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
(ravilerin adı) ..... duydum ki, Ebu Hanife şöyle diyor: «Ebu Bekir Sıddıkın imanı ile Şeytanın imanı birdir. Ebu Bekir dedi: "ya Rabb" ve Şeytan dedi: "ya Rabb"»
Şeytan kafirdir. doğrumu? evet? Ebu Bekirin imanı Şeytanın imanı ile bir.... Ebu Hanife diyor
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı Cuma 22 Ekim 2010, 22:17
Ebu Bekir'den hem sıddık diye bahsedip hem de ona kafir diyecek değil aşağıdaki satırları da okursan "Adem'in imanı ile iblisin imanı da birdir" şeklinde bir ifade olduğunu da görürsün Ebu Hanife bunu Adem'i tekfir için söyledi ise- ki öyle değil- kendisi kafirdir kendisi kafir olanın Ebu Bekir hakkındaki şahidliği geçersizdir Ebu Hanife o cümleyi Adem'i tekfir için kurmadı ise - ki doğru olan da budur- Ebu Bekir'i de tekfir etmedi demektir
Zannedersem bu Ebu Hanife'nin "iman artmaz ve eksilmez. yer ehli ile gök ehlinin imanları aynıdır. birinin fazla diğerinin eksik değildir." mealindeki görüşünü desteklemek için söylemiş olduğu bir söz olabilir
Aslında Ebu Hanife'nin böyle bir cümle kurduğunu da sanmıyorum muhalifleri onu tahkir etmek için aleyhinde çok iftiralar atmışlardır bu onlardan biri de olabilir
Allahu Alem
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 08:18
Alıntı :
Ebu Bekir'den hem sıddık diye bahsedip hem de ona kafir diyecek değil
bende Ebu Hanife "Ebu Bekir için kafirdir dedi" demiyorum. sadece Ebu Hanifenin sözüne dayanıp şu soruyu soruyorum "Ebu Bekir ile Şeytan aynı imandamı?"
Alıntı :
aşağıdaki satırları da okursan "Adem'in imanı ile iblisin imanı da birdir" şeklinde bir ifade olduğunu da görürsün Ebu Hanife bunu Adem'i tekfir için söyledi ise- ki öyle değil- kendisi kafirdir kendisi kafir olanın Ebu Bekir hakkındaki şahidliği geçersizdir Ebu Hanife o cümleyi Adem'i tekfir için kurmadı ise - ki doğru olan da budur- Ebu Bekir'i de tekfir etmedi demektir
Zannedersem bu Ebu Hanife'nin "iman artmaz ve eksilmez. yer ehli ile gök ehlinin imanları aynıdır. birinin fazla diğerinin eksik değildir." mealindeki görüşünü desteklemek için söylemiş olduğu bir söz olabilir
sen işi nerelere götürdün kardeşim. olurmu öyle şey? Ebu Hanife ve diğer mürcie taifesnin "iman artmaz ve azalmaz" sözü müslümanlar arasından geçerlidir. yani onların "iman artmaz ve azalmaz, sabittir" sözü bizleri kapsıyor. onlara göre adı müslüman olna bir kimse annesi ile zina bile etse imanı nebi ve rasullerin imanı ile birdir. Şeytan ise kafirdir, kafirde iman varmı ki artmasın ve ya azalmasın? evet.
Alıntı :
Aslında Ebu Hanife'nin böyle bir cümle kurduğunu da sanmıyorum muhalifleri onu tahkir etmek için aleyhinde çok iftiralar atmışlardır bu onlardan biri de olabilir
Allahu Alem
bak işte bu konu beni ilgilendirmiyor. eğer ona iftira atılmışsa bunu yapan sizin alimleriniz. malum Süfyan es Sevri, Süfyan b. Uyeyne, Buhari ve diğerleri hepsi Ebu Hanifeyi zındık olarak görüyorlardı. sonuç olarak her iki halde durum sizin aleyhinize. ya iftiracı alimleriniz yine iftira atmış ve yahutta Ebu Hanife ....
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 13:44
adını saydığın alimler ebu Hanife ile karşılıklı konuşmalarından sonra mı ona zındık demişler yoksa onun hakkında duydukları iftiralardan sonra mı? aslında iftirayı atanlar bizzat o alimler değil onlar sadece dudydukları iftiralara inanmış insanlar
ebu Hanifeyi eleştirenlerin bazılarının onunla ya da öğrencileri ile karşılaştıktan sonra duyduklarının yanlış olduğunu anlamaları ile ilgili bir iki kıssa var
imanın artıp eksilmeyeceği konusunda da ebu Hanife hatalıdır hatta onun ömrünün sonlarında bu görüşünden caydığı ile ilgili bir rivayet de var Allahu Alem
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 14:03
diyorsun ki, "Ebu Hanifeyi tekfir edenler iftiralara inanıp onu tekfir etmişlerdir" yani Ebu Hanifenin hükmü, durumu onlar için kati ve sabit olmadığı halde hüküm vermişlerdir ki, buda zanna uymaktır. ellerinde kati delil olmadan Ebu Hanifeyi tekfir ettikleri için kendileri kafir olmuş olurlar. çünki bir müslümana kafir diyen kendisi kafir olur. ki, bunlar beni ilgilendirmez, sizin meseleniz.
Alıntı :
imanın artıp eksilmeyeceği konusunda da ebu Hanife hatalıdır hatta onun ömrünün sonlarında bu görüşünden caydığı ile ilgili bir rivayet de var Allahu Alem
bu konunun yeri burası değil, başka başlık açıp orada devam et.iddanı kanıtlayacak delilelrin varsa bizimle paylaş. bu arada, Ebu Bekirin imanı ile Şeytanın imanı konusunda bir cevap vermedin.
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 15:52
Hakikaten yazdıklarımı ya okumuyor ya anlamıyor ya da anlamazlıktan geliyorsun hatib bağdadi kimdir bilmem ama şeytan ile ebu Bekir arasında yaptığı benzetmenin aynısını şeytan ile Adem arasında da yapmış eğer bağdadi bu benzetme ile ebu Hanifeye kafir demiş oldu ise Adem as'a da kafir demiş olur bu durumda eğer sen mümin isen ebu Hanife'den ebu bekir'in değil Adem'in hesabını sormalısın ama sen ebu Hanife'nin Adem hakkında yaptığı benzetmeyi görmezden geliyorsun zira işine gelmiyor eğer "ebu Hanife Adem'i şeytana benzeterek tekfir etti" dersen ebu Hanife'nin Ebu Bekir hakkında söylediklerinin hiçbir hükmü kalmayacak çünkü bu durumda ebu Hanife kafir olmuş olacak yok "Ebu Hanife Adem'i şeytanla kıyaslayarak tekfir etmedi" dersen aynı şeyi Ebu Bekir için de söylemek zorunda kalacaksın ve bu da işine gelmez bunu ilk mesajımda açık açık yazdım
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 17:34
Alıntı :
Hakikaten yazdıklarımı ya okumuyor ya anlamıyor ya da anlamazlıktan geliyorsun hatib bağdadi kimdir bilmem ama
Hatip bağdadi, ehli sünnetin tarih alimidir. "Bağdad tarihi" adlı eseride ehli sünnetin büyük tarih kitaplarındandır.
Alıntı :
şeytan ile ebu Bekir arasında yaptığı benzetmenin aynısını şeytan ile Adem arasında da yapmış
benzetmeyi Bağdadi yapmıyor be adam! benzetmeyi Ebu Hanife yapıyor ve Bağdadi de bunu rivayet etmiş kendi kitabında
Alıntı :
eğer bağdadi bu benzetme ile ebu Hanifeye kafir demiş oldu ise Adem as'a da kafir demiş olur
yahu Bağdadi benzetmiyor ki, kafir desin! Bağdadi Ebu Hanifeden raviler aracılığı ile bu sözleri aktarıyor
Alıntı :
bu durumda eğer sen mümin isen ebu Hanife'den ebu bekir'in değil Adem'in hesabını sormalısın ama sen ebu Hanife'nin Adem hakkında yaptığı benzetmeyi görmezden geliyorsun zira işine gelmiyor eğer "ebu Hanife Adem'i şeytana benzeterek tekfir etti" dersen ebu Hanife'nin Ebu Bekir hakkında söylediklerinin hiçbir hükmü kalmayacak çünkü bu durumda ebu Hanife kafir olmuş olacak yok "Ebu Hanife Adem'i şeytanla kıyaslayarak tekfir etmedi" dersen aynı şeyi Ebu Bekir için de söylemek zorunda kalacaksın ve bu da işine gelmez bunu ilk mesajımda açık açık yazdım
Ebu Hanife Hz. Ademin a.s imanın Şeytanın imanı ile bir olduğunu söylediği için -eğer bu sabitse- kafir olmuş olur. yok eğer söylememişse, bu ona iftira ise bunuda yine siizn alimler yapmıştır. bana ne Ebu hanifeden? bana ne sizin alimlerden? ister Ebu Bekire kafir desin, ister bu Ebu Hanifeye iftira olsun her iki durumda da okun bir ucu size batıyor ve beni hiçmi hiç ilgilendirmiyor, zerre kadar umurumda değil. şimdi eğer cevap yazacaksan, buyur yaz. ya "hadis sabittir ve böylece Ebu Hanife dinden çıkmıştır" de ve yahutta "alimlerimiz Ebu hanifeye iftira atmışlardır" de
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 18:14
yukardaki mesajımı bir iş dolayısı ile çok hızlı yazmıştım bir sürü yazım hatası olmuş aşağıda düzeltilmiş halini yazıyorum
Alıntı :
Ebu Hanife şeytan ile ebu Bekir arasında yaptığı benzetmenin aynısını şeytan ile Adem arasında da yapmış eğer o bu benzetme ile ebu Bekire kafir demiş oldu ise Adem as'a da kafir demiş olur bu durumda eğer sen mümin isen ebu Hanife'den ebu bekir'in değil Adem'in hesabını sormalısın ama sen ebu Hanife'nin Adem hakkında yaptığı benzetmeyi görmezden geliyorsun zira işine gelmiyor eğer "ebu Hanife Adem'i şeytana benzeterek tekfir etti" dersen ebu Hanife'nin Ebu Bekir hakkında söylediklerinin hiçbir hükmü kalmayacak çünkü bu durumda ebu Hanife kafir olmuş olacak yok "Ebu Hanife Adem'i şeytanla kıyaslayarak tekfir etmedi" dersen aynı şeyi Ebu Bekir için de söylemek zorunda kalacaksın ve bu da işine gelmez bunu ilk mesajımda açık açık yazdım
şimdi demişsin ki
Alıntı :
bana ne Ebu hanifeden? bana ne sizin alimlerden? ister Ebu Bekire kafir desin, ister bu Ebu Hanifeye iftira olsun her iki durumda da okun bir ucu size batıyor ve beni hiçmi hiç ilgilendirmiyor, zerre kadar umurumda değil.
doğru söylüyorsun sana ne?
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı C.tesi 23 Ekim 2010, 21:05
Aşağıdakiler bir siteden alıntıdır:
TENKİTLER
Ebu Hanife’yi (r.a.) tenkit edenlerin ifadeleri tahlil edildiğinde görülecektir ki; münekkitler ya kıskanç ya cahil ya da mutaassıb kimselerdir. Bazı ilim adamları ilimdeki dirayetine, ümmet nezdindeki itibarına haset edip Ona iftira ettiler. Böylece Onun gölgesinden kurtulacaklarını düşündüler. Cahiller de gayreti diniye adına haset sahibi alimlerin yalanlarını hakikat diye müdafaa ettiler. İmam-ı Azam’ı (r.a.) tenkit eden taifenin üçüncüsü ise taassubun görme melekelerini öldürdüğü kişilerdir. Bunların başında bir çok esere imza atan Hatib Bağdadi gelmektedir.
Bağdadi’nin Hezeyanları
Bağdadi meşhur eseri “Tarihu Medineti’s-Selam/Bağdat”ın XV. cildinde 444’ten 587’ye kadar olan sahifelerde (143 sayfa) Ebu Hanife’yi anlatır. İlk 60 sahifede Ebu Hanife’nin ilmi, takvası ve cömertliği ile alakalı nakillerde bulunur. İlk bölümün sonunda Onun (r.a.) sahabe sözünü dahi kendi içtihadına tercih ettiğini anlatır. Bunun hemen akabinde Ebu Hanife’yi (r.a.) cerhe başlar ki muzahrafat tam 82 sahife devam eder. Bağdadi’nin Ebu Hanife’ye (r.a.) dair naklettiği iftiralar altı ana başlıkta toplanır: 1. Ebu Hanife aleyhinde konuşan alimlerin ifadeleri. 2. Ebu Hanife’den iman konusunda rivayet edilen sözler. 3. İmam-ı Azam’a isnat edilen “halku’l-Kur’an” ile alakalı görüşler. 4. Devlet adamlarına başkaldırmak ile alakalı nakiller. 5. Din hakkında uydurulup Ebu Hanife’ye isnat edilen çirkin sözler. 6. Onun içtihatlarını yeren ve Ondan sakınmayı öğütleyen bazılarının sözleri.
Birinci başlık altında rivayet edilen nakillerle alakalı şunlar söylenebilir: Ebu Hanife’yi (r.a.) tenkit edenlerin ifadelerine bakıldığında görülmektedir ki, bunlar Onun ilmini çekemeyen insanlardır. Ayrıca Hatib Bağdadi’nin naklettiği sözlerin senetlerinde yer alan bir çok ravi yalanda şöhret bulmuş kişilerdir. Bu yüzden rivayetleri metruktur. Ravide problem olmadığı farzedilse dahi çağdaş iki alimden birinin diğerini tenkit etmesi, tenkit edilenin değerini düşürmez. Bundan dolayı zan altında da bırakılmaz. Zira muasır alimlerin birbirlerini tenkit etmeleri sahabe devrinden günümüze kadar hep devam ede gelmiştir. Aynı devirde yaşayan alimlerin, birbirlerini anlatırken kullandıkları üslubun sert, ifadelerin ön yargılı olması, söz konusu açıklamalara ihtiyatla yaklaşılmasını gerekli kılmıştır. İnsan psikolojisinin dayanılmaz baskısı altında söylenen ithamları değerlendirirken İbn Abbâs’ın şu sözünü zihinde canlı tutmak doğru hükmün kılavuzu olacaktır: “Alimlerin bilgisini kabul edin, fakat birbirleri hakkındaki kanaatlerinde onları doğrulamayın. Nefsim elinde olana yemin ederim ki, onların vuruşan iki koçtan daha farklı durumları yoktur.”[73] İmam Taceddin es-Subki talebelerine, ulemanın birbirleri hakkında sarf ettikleri sözlere, aralarında cereyan eden olaylara karşı sessiz kalmalarını telkin eder.[74] İbn Abidin de muasır alimlerin birbirlerinin yargılarına göre değerlendirilmelerinin doğru olmadığını belirtir.
Haset sahibi insanların iftiralarını dikkate alarak Ebu Hanife’yi (r.a.) tenkit edenler hakikatle yüzleştiklerinde tövbe edip Allah’tan mağfiretlerini istemişlerdir. Nitekim Onun muasırlarından Şam diyarının fakihi Evzai (r.a.) Abdullah b. Mübarek’le karşılaştığında “Kûfe’de ortaya çıkan ve Ebu Hanife künyesiyle şöhret bulan bu bidatçi kimdir? diye sorar. İbn Mübarek kim olduğunu söylemeden muğlak meseleleri, onları anlama usullerini ve o konudaki fetvaları zikretmeye başlar. Evzai:
- Bu fetvalar kime aittir?
- Irak’ta karşılaştığım bir alime.
- Bu kişi ulemanın büyüklerindendir. Git Ondan daha fazla mesele öğren.
- İşte bu alim az önce bidatçi diye tenkit ettiğin Ebu Hanife’dir.
Daha sonra İmam Evzai ile Ebu Hanife Mekke’de bir araya gelir, İbn Mübarek’in anlattığı konuları müzakere ederler. Ebu Hanife konuları daha da açar. Ayrıldıklarında Evzai İbn Mübarek’e: “İlminin çok ve aklının mükemmel oluşuna gıpta ettim. Allah Teala’dan hakkında söylediklerimden dolayı affımı istiyorum. Apaçık bir yanlışın içerisinde imişim. Sana gelince İbn Mübarek, sakın Ondan ayrılma!”[75]
İmam-ı Azam’ın (r.a.) ilim ve takvasını takdir eden muasırlarına gelince onların tavsifleri hasetçilerin iftiralarına kıyas edilmeyecek derecede çoktur. İmam Malik’e Ebu Hanife’yi (r.a.) gördün mü diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: “Evet, öyle bir adam gördüm ki, sana bu sütunun altın olduğunu söylese mutlaka –altın olduğuna dair- delillerini getirir.”[76] Ondan daha fakihini görmedim[77] diyen İbn Mübarek “Eğer Allah Teala bana Ebu Hanife ve Süfyan’a talebe olmayı nasip etmeseydi sıradan birisi olurdum.”[78] itirafında bulunmuştur.
Bağdadi, Ebu Hanife’yi (r.a.) cerh etmeye devam ettiği diğer beş bölümde de meçhul ya da mecruh ravilerin hezeyanlarını bilgi diye nakleder. Bağdadi’nin İmam-ı Azam’a (r.a.) isnat ettiği imanla alakalı rivayetlerin önemli bir bölümünün senedinde adalet vasfını yitiren raviler vardır. Bu nevi ravilerin sözlerine itimat edilmez. Diğer taraftan Ebu Hanife’ye isnat edilen Kur’an’ın yaratılmış olduğu şeklindeki iddialar da doğru değildir. Zira İmam-ı Azam (r.a.) akide ile alakalı olan eseri “el-Fıkhu’l-Ekber”de Kur’an’ı Kerim’in yaratılmış olmadığını, Allah Teala’nın kelamı olduğu belirtmektedir.[79]
Bağdadi, Ebu Hanife’ye (r.a.), hiçbir müslümanın söylemeyeceği ifadeleri isnat eder. Bunlar içerisinde en kabul edilmezi “Eğer Allah Resulü bana ya da ben Ona yetişseydim, muhakkak ki bir çok görüşümü kabul ederdi.”[80] iddiasıdır. Bu rivayetin ilk halkasında Yusuf b. Esbad vardır ki, cerh ve tadil otoriteleri Onun rivayetlerinin delil olamayacağını bildirmektedirler.[81] Ne var ki Bağdadi hadis uydurmakla ün yapan böyle bir adamın Ebu Hanife hakkında uydurduğu bir sözü bilgi diye eserine almış, ümmetin imamına iftira etmiştir.
Bağdadi’nin, Ebu Hanife (r.a.) biyografisinin son bölümünde İmam’ın –haşa- “Deccal” olduğunu iddia eden rivayetleri[82] nakletmesi ise ne ilim ne de ahlaki kriterlerle bağdaşır.
İbn Hacer Mekki, Bağdadi’nin Ebu Hanife (r.a.) hakkındaki menfi rivayetleri kritik ederken metinleri nakleden ravilerin neredeyse tamamının mecruh ve meçhul olduğuna vurgu yapar. Mekki, yapılanı sorgularken de şöyle der: “Bu tür rivayetlerle her hangi bir müslümanın şerefini lekelemek icmaen caiz değilken, bunlar nasıl olur da ümmetin müçtehitlerinden bir büyük imama reva görülebilir?”[83]
Abdulhayy el-Leknevi, Hatib Bağdadi’nin taassub sahibi bir alim olduğunu bu yüzden de Ebu Hanife (r.a.) ve öğrencileri hakkındaki cerhlerinin ilmi bir kıymet arz etmediğini belirtir.[84]
Tarih boyu Bağdadi’ye bir çok reddiye yazılmıştır. Onlardan bazıları şunlardır: el-Meliku’l-Muazzam İsa b. Ebi Bekir el-Eyyubi’nin “es-Sehmu’l-Musib fi’r-Reddi ala Ebi Bekr el-Hatib”i, Sıbt-u İbni’l-Cevzi’nin “el-İntisar li İmami E’immeti’l-Emsar”ı ile “Miratu’z-Zaman”ı, Ebu’l-Müeyyed el-Harizmi’nin “Cami’u Mesanidi Ebi Hanife”si (Bu eserin sadece baş tarafında Bağdadi’ye cevap ihtiva eden bir bölüm vardır.) Ezher ulemasından oluşan bir komisyonun eserin Ebu Hanife’yi cerh eden kısmına yaptığı ve eserle birlikte basılan notları, Muhammed Zahid Kevseri’nin “Te’nibu’l-Hatib ala Ma Sakehu fi Tercemeti Ebi Hanifete mine’l-Ekazib”i.[85] Tarih-i Bağdat’taki ilgili rivayetleri hem metin hem de senet itibariyle etraflı bir şekilde tahlil eden Kevseri’nin “Te’nib”i, hem muazzam bir müdafaname hem de bir irfan hazinesidir.
[73] Ebû Ömer Yusuf b. Abdilberr en-Nemeri el-Kurtubi, Camiu Beyâni’l-İlm ve Fadlihi vema Yenbaği fî Rivayetihi ve Hamlihi, (neşr. Abdurrahman Hassan Mahmud), Daru’l-Kütübi’l-Hadisiyye, Kahire, 1975, II, 151.
[74] İbn Hacer Mekki, a.g.e., s. 143.
[75] Esad Muhammed Said es-Sağirci, el-Fıkhu’l-Hanefiyyu ve Edilletuhu, Daru’l-Kelimi’t-Tayyib, Dımeşk, 2000, I, 8; Ayrıca bkz. İbn Hacer Mekki, a.g.e., s. 68.
[76] Zehebi, a.g.e., VI, 399.
[77] İbn Hacer Mekki, a.g.e., s. 66.
[78] Zehebi, a.g.e., VI, 398.
[79] Ebu Hanife, el-Fıkhu’l-Ekber, (Aliyyu’l-Kari şerhi ile birlikte), Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1984, 41.
[80] el-Bağdadi, a.g.e., XV, 532.
[81] Suyuti, a.g.e., (el-Faidetu’s-Saniye), s. 39.
[82] el-Bağdadi, a.g.e., XV, 532.
[83] İbn Hacer Mekki, a.g.e., s. 141-2.
[84] İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hadis İlmindeki Yeri, D.İ.B.Y., Ankara, 2001, s. 254.
[85] Suyuti, (Muhakkik), a.g.e., (el-Faidetu’s-Saniye), s. 47.
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı Paz 24 Ekim 2010, 09:12
Alıntı :
doğru söylüyorsun sana ne?
hiç, ne olacak ki. sadece komik bildim o yüzden paylaştım. ya Bağdadi iftira atmış ya Ebu Hanife bu sözleri söylemiş. her iki durumda konu sizin işiniz.
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanifiden alıntı Ptsi 25 Ekim 2010, 19:55
ben sana şiayı kudurtacak birşey söyleyeyim bu imamların hepsi şianın sapıklığı konusunda hemfikirdirler