İmam Malik ve Şafii'den meşhur rivayete göre Kur'an okumanın sevabı, ölüye ulaşmaz Fakat İmam Malik ve Şafii'nin bazı arkadaşlarının seçtikleri kavle göre, kıraatin sevabı ölüye ulaşır Ancak okuyucunun kıraatini bir dua ile ölüye bağışlaması gerekir
Nevevi de el-Ezkar'da: Alimler duanın ölülere yararlı olduğuna ve sevabının onlara ulaştığına icma etmişlerdir Bunların delilleri, bu hükmü ifade eden meşhur ayetler ve meşhur hadislerdir Bunlardan birisi:
"Ve onlardan sonra gelenler: Ey Rabbimiz! Bize ve bizden önce iman eden kardeşlerimize mağfiret eyle, derler" ayetidir
Peygamber (sa)'in: "Allahim, Bakiü'l-Ğarkad (mezarlığı) halkına mağfiret eyle" hadisi ile; "Allahım, bizim dirimize ve ölümüze mağfiret eyle" meaalindeki hadis-i şerif de bu konudaki delillerdendirler
Alimler, Kur'an okuma sevabının başkasına ulaşması hususunda, ihtilaf etmişlerdir Şafii'nin meşhur kavli ile bir cemaatın kavline göre ulaşmaz Ahmed b Hanbel ile alimlerden bir cemaat ve Şafii'nin arkadaşlarından bir cemaat ulaşır, demişlerdir En iyisi okuyucu kıraatini bitirince Allahım, okuduğum Kur'an'ın sevaabını falan kişiye ulaştır, şeklinde dua etmesidir
İmam İbn Teymiyye, "Mezar Başında Kur'an Okumak" konu başlığı altında şunları söylemiştir:
"Bu görüş -doğru olsa bile- ölünün mezarı başında Kur'an okumanın müstahab (özendirilecek bir hareket) sayılmasını gerektirmez. Çünkü eğer mezar başında Kur'an okumanın şeriatımızda yeri (meşru) olsaydı, mutlaka Peygamberimiz bunu ümmetine bildirirdi.
Çünkü bu davranış bir bakıma yararlı olsa bile, zararı ve sakıncası daha baskındır. Tıpkı orada kılınacak namaz gibi. Ayrıca ölü için dua etmek, ona mağfiret dilemek ve onun adına sadaka vermek gibi ibadetler, kendisine bundan daha büyük sevap kazandırıcı hareketlerdir. Hem de bu hareketleri ölü adına yapmak şeriata uygundur, hiç bir yönden sakıncalı değildir. Bundan dolayıdır ki, hiç bir alim, düzenli aralıklarla mezar başına giderek orada Kur'an okumanın müstahab olduğunu söylemiş değildir. Zira Peygamberimizin bu hareketi ümmetine meşru kılmadığı, dinimizin kesin bilgileri arasındadır.
Fakat “mezarlıkta Kur'an okumak, mekruh mudur, yoksa değil midir?” meselesi alimler arasında tartışmalıdır. Bu mesele meşhurdur ve bu konuda İmam-ı Ahmed'den nakledilen üç ayrı rivayet vardır.
1 - Bu rivayetlerin birincisine göre mezar başlarında Kur'an okumanın hiç bir sakıncası yoktur. Bu rivayet Ebu Bekir Hilâl ile Hanbelî'nin yakın dönemli taraftarları tarafından tercih edilmiştir. Bunlar bu rivayetin İmam-ı Ahmed'den gelen son rivayet olduğunu söylemişlerdir. Ayrıca Ebu Hanife taraftan bir gurup alimin de böyle düşündüğü belirtilmiştir. Bu görüşü savunanlar, daha çok Abdullah b. Ömer'in öldüğü zaman toprağa verilince, mezarı başında Bakara suresinin başının ve sonunun okunmasını vasiyyet ettiği rivayetine dayanmışlardır.
Muhacirlerden olan bir sahabiden nakledildiğine göre de, bu sahabi ölümünden sonra mezarı başında Bakara suresinin tümünün okunmasını istemiştir.
2 - Bu konudaki rivayetlerin ikincisine göre mezarlıklarda Kur'an okumak mekruhtur. Hatta bu görüşü savunan alimler arasında eğer cenaze namazı mezarlıkta kılınırsa, orada Fatiha suresi okunup okunamayacağı meselesi bile tartışma konusu olmuştur. Bu meselede İmam-ı Ahmed'den gelen iki zıt rivayet vardır.
Anlatmakta olduğumuz görüş, çoğu arkadaşlarının İmam-ı Ahmed'e mal ettikleri görüştür. Abdülvehhab Verrak ve Ebu Bekir Muruzî gibi İmam'ın çağdaşı olan yakın arkadaşları da bu düşüncededirler. Bu görüş, aralarında Ebu Hanife, Malik ve Haşim b. Beşir gibi klâsik ilk kuşak alimlerinin çoğunluğunun da görüşüdür. Şafiî'nin bu mesele ile ilgili bize ulaşan hiç bir sözü yoktur. Çünkü bu hareket ona göre aslında bid'attır. İmam-ı Malik ise bu mesele ile ilgili olarak:
“ilk müslümanlardan hiç birinin böyle yaptığını görmüş veya işitmiş değilim” demiştir. Bundan açıkça anlıyoruz ki, ne sahabiler ve nede onların bağlıları (tabiin) bu hareketi yapmıyorlardı.
3 - Bu mesele ile ilgili üçüncü rivayete göre, ölüyü toprağa verirken mezarı başında Kur'an okumanın hiç bir sakıncası yoktur. Nitekim sahabilerden Abdullah b. Ömer ile muhacirlerden bir zat bu yolda yakınlarına vasiyet etmişlerdir. Fakat ölüyü toprağa verdikten daha sonra mezar başında Kur'an okumaya gelince -belirli aralıklarla mezarlığı ziyaret edip ölü başında Kur'an okumayı adet edinenlerin yaptıkları gibi- bu hareket mekruhtur. İlk nesil müslümanlarından (selefden) her hangi bir kimsenin böyle yaptığını belirten hiç bir belge elimizde yoktur.
Bu rivayet belki de diğer ikisinden daha kuvvetlidir. Çünkü dayandığı deliller tutarlı ve bağdaşıktır. Mezar başında Kur'an okumayı mekruh sayanların bir kısmı bu hareketi, özellikle orada Kur'an okuma amacı güdülmemiş olduğu takdirde de mekruh görmüşlerdir. Meselâ Ahmed İbn Hanbel, mezarlıkta kılınacak cenaze namazı sırasında da Kur'an okunmasını yasaklamıştır. Tıpkı mezarlıkta namaz kılma meselesinde olduğu gibi." (Sırat-ı Müstakîm c: 2 s: 254-256)
Hafız İbn Hacer eL-Askalani, İmam İbn Teymiyye'nin, İmam Ahmed'den naklettiği ilk görüşü kabul etmiş ve şu sözlerini nakletmiştir:
"Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Harun Ebu Bekir-il Hilal aynı şekilde şöyle demiştir:
Ebu Bekr El-Mervuzi bize şöyle demiştir:
Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Hanbeli’yi şöyle derken işittim:
"Kabirlere girdiğiniz zaman; Fatiha, Felak, Nas ve İhlas surelerini okuyun ve okuduklarınızı kabir ehline hediye edin, böylece bu okuduklarınızın sevabı onlara ulaşır." (Akaid Konusundaki Fetvaları s: 16-17)