Konu: Resulullah Vefat Ederken Perş. 04 Şub. 2010, 16:57
Üsâme b. Zeyd'in Şam Taraflarına Gönderilmek Üzere Hazırlanışı Sefer Ne Zaman, Niçin, Nasıl Hazırlandı ve Nasıl Geri Kaldı?
Hicretin 11. yılında Safer ayının çıkmasına dört gece kala, Pazartesi günü, Peygamberimiz Aleyhisselam Müslümanlara Rumlarla çarpışmak üzere acele hazırlanmalarını emretti.
Üsâme, bağlanmış sancağı götürüp Büreyde b. Husayb'a verdi. [5]
Karargâh Cürüfte, Süleyman Sikâyesi diye anılan yerde kuruldu.
İşinden boşalan, hemen karargâha koştu. [6]
İlk Muhacir1erden[7] ve Ensardan, [8]savaşa katılmaya hazırlanmayan kimse kalmadı. [9]
Hepsi savaşa katılmaya hazırlandı. [10]
Ebu Bekir, [11] Ömer, Ebu U beyde b. Cerrah, Sa'd b. Ebi Vakkas, E bu 'I- A' ver S aîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl, Katâde b. Numan, Seleme b. Eşlem b. Haris, gibi birçok zâtlar bu orduya katılmış bulunuyorlardı.
Muhacirlerden bazı kişiler, [12]söylenmeye başladılar. [13]
Bu hususta en ağır sözü söyleyen de, Ayyaş b. Ebi Rebia idi [14] ve:
"İlk Muhacirlerin üzerine şu genç kumandan tayin olunuyor hâ?!" demişti. [15]
Üsâme b. Zeyd o zaman onsekiz, [16] ondokuz yaşlarında idi. [17]
Bu hususta laf çoğalmaya başladı. Ömer de, işittiği sözleri gelip Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi. [18]
Peygamberimiz Aleyhisselam son derecede kızdı, başına bir sarık sarmış ve üzerinde saçaklı bir elbise olduğu halde Rebiülevvel'in 10'unda Cumartesi günü minbere çıktı. Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra:
"İmdi ey insanlar! Üsâme'yi kumandan yapışım hakkında bazınızdan bana erişen sözler ne oluyor?! [19]
Vallahi, siz şimdi Üsâme'nin kumandanlığına nasıl itiraz ediyorsanız, daha önce onun babasının kumandanlığına da öyle itiraz etmiştiniz!?
Vallahi, o kumandanlığa nasıl lâyık ve benim katımda insanların nasıl en sevgilisi idiyse, [20] ondan sonra bu oğlu da kumandanlığa öyle lâyıktır![21]
Vallahi, [22] ondan sonra bu da benim katımda insanların en sevgililerindendir! [23]
İkisi de her iyiliğe lâyıktır! [24]
Size bunu tavsiye ediyorum. [25]çünkü o sizin hayırlı olanlarınızdan, [26] bu işe elverişli bulunan-larınızdandır!" buyurdu, [27] minberden inip evine girdi.
Üsâme ile gidecek olan Müslümanlar, gelip Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaştılar. [28]
Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı ağırlaşmıştı. [29]
Fakat, Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!" buyuruyordu. [30]
Peygamberimiz Aleyhisselamın dadısı ve Üsâme'nin annesi Ümmü Eymen içeri girip:
"Yâ Rasûlallah! Üsâmeyi bir müddet karargâhta bıraksan olmaz mı?
Çünkü Üsâme bu haliyle giderse kendisine pek yararlı olmaz!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Üsâmeyi yollama işini yerine getiriniz!" buyurdu.
Halk karargâha gitti. Pazar gecesi orada yattılar. [31]
Pazar günü, Üsâme karargâhtan geldi. Peygamberimiz Aleyhisselamın hastalığı çok ağırlaşmıştı. Üsâme ağlayarak yanına girdi.
O sırada, Peygamberimiz Aleyhisselamın ağzına ilaç veriliyordu. [32]
Abbas Peygamberimiz Aleyhisselamın yanında ve kadınlar da çevresinde bulunuyordu.
"Yâ Rasûlallah! Allah'a hamd olsun ki, açılmış, ayılmış olarak sabaha çıktın!
Bugün, Hârice'nin kızının günüdür.
Bana izin ver de, onun evine gideyim" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam izin verince, Ebu Bekir kalkıp Medine'nin Avâlî semtindeki (Sünuh)'a gitti.
Üsâme, yola çıkacakların hemen karargâhta toplanmaları için halka seslendi. [36]
Cürüfte orduya hareket emri verdiği ve kendisi hayvanına binmek istediği sırada, annesi Ümmü Eymen'in gönderdiği elçisi gelip Resûlullah Aleyhisselamın vefat ettiğini haber verdi.
Bunun üzerine Üsâme, Ömer ve Ebu Ubeyde b. Cerrah ile Medine'ye geldiler.
Peygamberimiz Aleyhisselamı vefat etmiş buldular.
Rebiülevvel ayından oniki gece geçmişti.
Peygamberimiz Aleyhisselam, Pazartesi günü, güneş semanın ortasından batıya doğru kaymaya başladığı sırada vefat etmişti.
Büreyde b. Husayb da, Üsâme'nin bağlanmış olan sancağı yanında olduğu halde Peygamberimiz Aleyhisselamın kapısına kadar gelip, sancağı kapının yanına dikti.
Ebu Bekir'e bey'at edildiği zaman, Ebu Bekir, Büreyde b. Husayb'a sancağı Üsâme'nin evine götürmesini ve gazaya çıkıncaya kadar da açmamasını emretti. [37]
[1] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1117, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 190. [2] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188. [3] Vâkıdı, c. 3, s. 1117, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 89-1 91. [4]Vâkıdı, Megâzî, c.3, s. 1117-1118. [5] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 1 90. [6] Vâkıdî, c. 3, s. 1118. [7] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [8] İbn Sa'd, c. 2, s. 190. [9] Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [10] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.4, s. 291, Taberî, Târih, c.3, s. 188. [11] İbn Sa'd, c. 2, s. 190. [12] Vâkıdî, Megâzî, c.3, s. 1118, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 190. [13] İbn Sa'd, c. 2, s. 190. [14] Vâkıdî, c. 3, s. 1118. [15]Vâkıdî, c. 3, s. 1118, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [16] İbn Sa'd, c. 4, s. 66. [17]Vâkıdî, c. 3, s. 11 25. [18]Vâkıdî,c. 3, s. 1118. [19]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [20]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 1 45, Müslim, c. 4, s. 1184. [21]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90, Müslim, c. 4, s. 1184. [22]Müslim, c. 4, s. 1885. [23]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 190, Ahmed, c. 2, s. 20, Buhârî, c. 5, s. 145, Müslim, c. 4, s. 1884. [24]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [25]Müslim, c. 4, s. 1884. [26]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [27]Müslim, c. 4, s. 1885. [28]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [29]İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 190. [30]Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 190. [31]Vâkıdî, c. 3, s. 1119. [32]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90. [33]Vâkıdî, c. 3, s. 1119, İbn Sa'd, c. 2, s. 1 90-1 91. [34]İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 301, Vâkıdî, c. 3, s. 1120, İbn Sa'd, c. 2, s. 191. [35]Vâkıdî, c. 3, s. 11 20, İbn Sa'd, c. 2, s. 191. [36]Vâkıdî, Megâif, c. 3, s. 1120. [37]Vâkıdî c. 3. s. 1120. İbn Sa'd. Tabakât. c. 2. s. 191.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/226-230.
En son e-mir tarafından Cuma 05 Şub. 2010, 14:16 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Geri: Resulullah Vefat Ederken Perş. 04 Şub. 2010, 17:14
Yukardaki olayda görüldüğü üzere Ömer (ra), Usame'nin ordusuna katılmış ve Usame'nin ordudan bir kaç defa ayrılıp Medine'ye gelmesine rağmen, o Resulullah (sav) ölünceye kadar ordudan hiç ayrılmamıştır.
Ebu Bekir ise orduya katılmış olmakla beraber, Usame bir türlü yola çıkmadığı için Medine'de kalmış, Resulullah'ın iyileşmesi üzerine de ondan izin alarak hanımının yanına gitmiştir. Hanımının yanına gitmek için bile Resulullah'tan izin alan birinin Resulullah'ın katılmasını emrettiği ordudan ayrıldığını iddia etmek ve
Alıntı :
usame yola cikib asgerlerle el curf denilen yere konakladi ve her kes agirdan almaya basladi. "Usamenin ordusunu donatın, geri kalana Allah lanet etsin" Rasulullah (s.a.a) zaten orduyu donattı Ebu Bekir ve Ömerede orduda yer verdi. ama az çok tarihden haberi olan bilir ki, Ömer Medineden hiç çıkmadı, Ebu Bekir ise Orduyla birlikte Medineden çıktı, Rasulullahın (s.a.a) ölüm haberini alır almaz Medineye döndü. netice olarak Ömer daha başından, Ebu Bekir ise ordudan ayrıldığından ikiside lanete uğradılar.
demek ancak "ibni sebanın soyu" bir melunun işi olabilir.
Yukardaki Asım Köksal'dan yaptığım alıntı tam 8 kaynak taranarak yazılmıştır. Buna rağmen alıntının hiçbir yerinde Resulullah'ın bu ordudan ayrılanlara lanet ettiği yazmamaktadır. Üstteki paragrafta alıntı yaptığım şii ise kaynağı belli olmayan bir alıntı yaparak, Resulullah'ın "Usamenin ordusunu donatın, geri kalana Allah lanet etsin" dediğini iddia etmektedir. Farz edelim ki Resulullah bu sözü söylemiş olsa bile, bu söz orduya katılmayanları ya da ordudan ayrılanları değil, orduya maddi yardımda bulunmayanları lanetlemektedir.
Ebu Bekir ve Ömer'e hem orduyla gitmediler diye sövüyorlar, hem de cenazenin tekfinine katılmadılar diye. Ebu Bekir ve Ömer orduyla gitse ve Ali Resulullah'ı tekfinle uğraşırken ensar Benî Sâide'nin sakifesinde Sa'd b. Ubâde'yi halife yapsaydı şiiler yine Ömer'e küfretmekten geri kalmazdı. Bu seferde "Resulullah'ın cenazesine katılmak duruken orduyla hareket etti." diye söverler. Aslında şiilerin Ömer'e asıl sövme sebebi onun, şiilerin ataları olan sasani devletini vr mecusi dinini ortadan kaldırmasıdır. Ali ve ehli beyt sevgisi sadece bir bahanedir.
Yaş :
Konu: Geri: Resulullah Vefat Ederken Cuma 05 Şub. 2010, 13:21
Sen bu kendi çarpıtmana sahi inanıyormusun. Üstelik Hazreti Üsameye de iftira ediyorsun. Üsame hareket etmiyormuş? Demek ki tarih tekerrürden ibaret, inanmayanlar çarpıtanlar her zaman olacak.