Eğer O (Tarikatta Geçen) İki Sene Olmasaydı, Nu'mân (Ebu Hanife) Muhakkak Ki, Helak Olurdu.»
Yukarıdaki ifadeler, tarikat şeyhine intisab etmiş sofilerce (hatta bazı şeyhlerce de) tarikata girmenin gereğini ifade etmek için, Imam-ı Azam'a izafe ederek çok kullandıkları sözlerden biridir.
Hemen ifade edelim: Bu söz mânâ itibariyle yanlış ve kesinlikle İmam Azam Rahmetullahi aleyhe ait değildir. Bu zâta yapılan büyük bir iftiradır. Aynı zamanda bu sözle fıkıh ilmi hiç sayılmakta, ulemaya kıymet verilmemektedir.
Bilindiği gibi İmam Azam dört hak mezhepten birinin imamıdır. Büyük bir fıkıh alimidir. Şayet yukarıdaki ifadeler İmam Azam'a izafe edilirse o zaman bu büyük zâtın hayatı boyunca yaptığı tahsiller, ilmi çalışmalar ve ictihâdlar kâfi gelmemiş de, kurtuluşu tarikata girmekte ve bir şeyh'e intisâb etmekte bulduğu mânâsı çıkar ki, bu korkunç bir yanlıştır. Bu ifadeleri kullananlar nedense îmam-ı Azam'ın girdiğini söyledikleri tarikatın ismini; intisâb etti dedikleri şeyh'in kim olduğunu söyliyememektedirler. Neden acaba?
Şayet yukarıda aldığımız söz İmam Azam (r.a.)a ait olduğu sabitse, ondan maksat, Caferi Sâdık'tan iki sene ilim tahsil etmiş olması kasdedilmiştir. O (r.a.) iki sene ile bunu kasdetmiştir. Veya onda tahrif-tasnif vardır. O takdirde o kelâmdaki;
= Levlâ's-Senetâni) değil de ( = Levlâ's-Senedâni)dir. Ve o zaman bu kelimenin mânâsı: «Eğer o iki sened olmasaydı» yani «Kur'an ve Sünnet olmasaydı Numan elbette helak olurdu» şeklinde olur ki, bu, hakikatin ta kendisidir. Çünkü Kur'an ve Sünnet olmasaydı Num'an da helak olurdu, beşeriyet de helak olurdu.
Hasılı, söylenilmeyeni söyledi göstermek, söylenileni de tahrif ederek ortaya atmak mahşerde hesap sorulması sebebi olur. Aklıbaşında hiç kimse böyle bir şeye cüret edemez.
En son e-mir tarafından C.tesi 21 Ağus. 2010, 22:46 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yaş :
Konu: Geri: Ebu Hanife Tarikat Ehli Miydi? C.tesi 27 Mart 2010, 20:09
DÖRDÜNCÜ OLARAK
132 yılında Abbasiler iktidara gelince Emevileri tard etti. Ebu Hanife (ra) o zaman 52 yaşındaydı. Abbasi Halifesi Ebu Cafer el Mansur, Ebu Hanife (ra)’den başkadısı olmasını istedi; ancak Ebu Hanife bunu reddetti. Halife’nin intikamından kurtulmak için Ebu Hanife (ra) Hicaz’ın yolunu tuttu ve burada iki yıl geçirdi. Geçici olarak kaldığı Hicaz’da Ebu Hanife (ra)’nin şunu söylediliği nakledilir: “Eğer bu iki yıl olmasa idi, Nu’man (Ebu Hanife) helak olurdu.”
Şii hayal gücü bizlerin şuna inanmamızı istiyor. Gerçekte orada Ebu Hanife’nin (ra) kast ettiği kaldığı süre boyunca İmam Cafer el Sadık’ın (ra) dizleri dibinde ilmini kazandı. Bunun saçmalığı bir kere şu hakikatte görülebilir. İmam Ebu Hanife (ra), o zaman ilim adamı olarak son derece meşhurdu. Ki bu nedenle zaten Abbasi halifesi tarafından başkadı olarak atanmak istendi. Kaldıki bunun dışında kendisi yukarıda da ifade edildiği gibi 50 yaşın üzerindeydi.