Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45

Hristiyanlar Da Müslümanmış

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Hristiyanlar Da Müslümanmış Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Hristiyanlar Da Müslümanmış Hristiyanlar Da Müslümanmış Icon_minitimeC.tesi 21 Mart 2009, 12:55

Anadoluda Vakit 06.11.2006 Danimarka'da başlayıp tüm dünyaya yayılan karikatür krizi ve Papa 16. Benedicktus'un açıklamalarının ardından Dinlerarası Diyalog çalışmalarının seyri de tartışma konusu oldu. Türkiye'de Dinlerarası Diyalog çalışmalarında ön sıralarda yer alan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı Harun Tokak'la biraz gecikmeli de olsa bu tartışmaları konuştuk. Sohbetimiz sırasında ilginç tespitlerde bulunan Tokak'la, dinlerarası diyalog, canlı bombalar ve Müslüman bir kadının Hıristiyan bir erkekle evlenmesine kadar çok geniş bir yelpazede sohbet gerçekleştirdik.
Ali Adakoğlu: Harun Bey, Dinlerarası Diyalog tartışmalarına geçmeden önce birkaç ay öncesine dönmek istiyorum. Papa 16. Benedicktus'un İslam'a yönelik hakaretleri sonrasında vakfın onursal başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi sert sayılabilecek bir açıklama yaptı, ancak vakıftan resmî anlamda net bir açıklama gelmedi. Neden?
Harun Tokak: Biz de internet sitemizde olayı kınadık, ancak biz onları kınarken onların dilini kullanamayız. Kimse bizden bunu beklemesin. Onlar sizin Peygamberiniz'e hakaret ediyor, ama biz onların peygamberine aynı hakaretleri yapamayız. Kaldı ki, açıklamamızın yeteri kadar sert olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim ateşe körükle gitmeme gibi bir hassasiyetimiz var. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanımızın açıklaması; çok iyi, sorumluluk taşıyan ve takdir toplayan cevaplardı.
AA: Niye hep İslam dünyası, "ateşe körükle gitmemek" durumunda kalıyor?
HT: Çok doğru söylüyorsunuz. Çünkü İslam, evrensel bir dindir ve dünya barışı İslam'dan sorulur. [sorunun muhteşemliğine ve cevaptaki dansözlüğe bakar mısınız.e-mir]Hıristiyanlık ve Musevilik dünyasında da elbette sorumluluk taşıyan ve dünya barışını isteyen insanlar var. Eğer bir gün dünya barışı olacaksa, bu dinlerden gelecek. Çünkü dinlerin özünde barış ve sevgi vardır. Siz dinlerle dünya barışını sağlayamıyorsanız, hiçbir şeyle sağlayamazsınız. Fakat ben külli anlamda bir dünya barışı olacaksa, bunun Müslümanlar üzerinden olacağını düşünüyorum. Onun için Müslümanların daha sorumlu hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Dikkat ederseniz yıpratılmaya çalışılan din hep İslamiyet oluyor. Bunun planlı olduğunu Müslümanlar bilmeli ve oyuna gelmemeli.
AA: Nedir bu plan?
HT: İslam, özünü koruyarak bugüne kadar gelmiş tek dindir, son dindir ve hak dindir. Müslümanların bu kadar zaafiyet içinde olmasına, tebliğ görevini yeteri kadar yerine getirmemesine rağmen en revaçta olan din İslamiyet'tir. İslam'a dünyada müthiş bir akın var. İstatistikler bunu ortaya koyuyor zaten. Bunu görenler, insanları kendi dinlerinde tutabilmek için İslam üzerinde oyun oynuyor. Yani İslamiyet'i yıpratma kampanyaları yapılırsa, ister istemez din değiştirmek isteyen insanların önüne set çekilmiş oluyor. [islam görünümlü hristiyanlık da tampon bir önlem olmasın.e-mir]Bu sayede, "Siz nereye gidiyorsunuz, girmeye çalıştığınız din, şöyle böyle" şeklinde bir şartlandırılma yapılıyor. Bunu büyük bir oranda da başarmışlar. Dünyanın neresine giderseniz gidin ne yazık ki bugün, İslam terörle, canlı bombalarla anılıyor. Ve bu kampanyalardan etkilenen insanlar, Müslümanları gördüğü zaman bir ürperti duyuyor.
AA: Siz, "Dünya barışı Müslümanlardan sorulur" dediniz. Ancak şu an dünya savaşları, İslam üzerinden yapılıyor. Bu bir tezat değil mi?
HT: Hayır, aslında tezat değil, zaten yapılmak istenen şey bu. Çünkü oynanan oyun, İslam ve Müslümanlar üzerine. Bu sadece insanların din değiştirmeleriyle alakalı değil, sınırların ve coğrafyaların değişmesiyle de alakalı. Müslümanlar ne kadar yıpratılırsa, bu, başkalarının o kadar işine geliyor. Dikkat ederseniz bir alan daraltılması yaşıyor Müslümanlar. Bu yüzden meseleyi Türkiye ölçeğinde ele alırsak yanılırız, onların rahatı için çatışmanın tarafı olmamaya çalışmalıyız.
AA: Hıristiyan bir kadınla evlenebilirsiniz, ama Müslüman bir kadın Hıristiyan bir erkekle evlenemez. Bu bağlamda söyledikleriniz İslam'ın kırmızı çizgilerini aşmaya yönelik değil mi?
HT: Benim sözlerimde "kırmızı çizgi"yi aşacak ne var ki? Müslüman bir kadın Hıristiyan bir erkekle, ancak Hıristiyan erkek Peygamberimiz'i kabul ederse evlenebilir.
AA: Yani Müslüman olursa.
HT: Müslüman bir erkek, Hıristiyan kadının inandığı peygambere de inanıyor. O yüzden evlenmelerinde bir sakınca yok. Hıristiyan erkek, Müslüman bir kadınla evlendiği zaman o kadının en önemli inancı olan Peygamberine inanmıyor. Arada böyle bir dengesizlik var. Bu dengesizlik ortadan kalktığı zaman o kadın da o erkekle evlenebilir. [demekki neymiş dinimizin en önemli inancı Allahın birliği değil peygamberimizin peygamberliği imiş. Smile e-mir ]
AA: Kusura bakmayın ama biraz demagoji yapmıyor musunuz? Hıristiyanlığın temelinde Peygamberimiz'i "ret" yok mu?
HT: Ne demagojisi? Ben temel İslami kaynaklarda yer alan bir görüşü aktarıyorum. Hz. İsa'nın getirdiği Hıristiyanlık'ta bir sorun yok, ancak sonradan birtakım çelişkiler olmuş. Bu çelişkiyi onlar meydana getirmiş, çözmek de onlara düşer. [evet dinlerarası diyaloğun amacının hristiyanlara tevhidi anlatmak olmadığını da böylece bir daha itiraf etmiş oldular.çünki şirk onların iç meselesi imiş.e-mir] AA: Harun Tokak Dinlerarası Diyaloğu hangi ayet veya hadise dayandırıyor?
HT: Yürüttüğümüz diyalog çalışmaları, tamamen naslara dayalıdır. Kur'an'a ve sünnete dayalıdır. Temelini İslam'dan almadığımız bir şeyi yapamayız. Peygamber Efendimiz Medine'ye gelir gelmez "Ey Yahudiler, gelin bu topraklarda nasıl beraber yaşayabiliriz oturup konuşalım" dedi. Maddeler halinde bir metne imza atıldı. Ben bunun bir diyalog olduğunu düşünüyorum. Kur'an'dan örnek verecek olursak "Ey ehli kitap, gelin bir kelimede buluşalım" ayeti var.
AA: Bu, diyalogdan ziyade bir tebliğ çağrısı değil mi? Siz diyaloğu tebliğ çalışması olarak mı görüyorsunuz?
HT: Tebliğ, bir insanın kendi dinini insanlara anlatmasıdır. O yüzden tebliğ ile diyaloğu birbirinden ayırmak lazım. Ben diyalogdan şunu anlıyorum: "Siz bizi ve dinimizi iyi tanımıyorsunuz, biz de sizi iyi tanımıyoruz, gelin birbirimizi tanıyalım." Diyalog aslında bir keşiftir, insanların birbirlerini tanımasıdır. İnsanlar birbirlerini tanıdığı zaman sevgi, dostluk ve birlikte yaşama projeleri doğar.
AA: Siz "Dostluk ve kardeşlik doğuyor" diyorsunuz ama, diğer taraf hep çatışma ve savaş kültürünün örneklerini veriyor. Ortadoğu'daki savaşlar, karikatür krizi ve Papa'nın sözleri bu çatışma kültürünün bir uzantısı değil mi?
HT: Bu doğru ama, biz diyalog projesinden vazgeçince ne kazanırız? Kaldı ki bu çalışmalar her şey değil ki. Biz bir sivil toplum örgütü olarak çatışma yerine tanışma kültürünü savunuyoruz. Bunu sadece ben değil, Türkiye devleti ve Diyanet de savunuyor. Birçok Hıristiyan örgüt ve bazı Yahudi örgütler de böyle düşünüyor. Ancak üzülerek söylüyorum ki bu gayretlerimiz çatışmaları bitirmeye yetmiyor. Fakat yetmiyor diye de vazgeçmek dünya için daha kötü olur diye düşünüyorum. Müslümanlar tabii ki demokratik tepkilerini dile getirecek. Onların istediği, Müslümanları savaş kültüründen yana göstermek. Biz davranışlarımızla da onların tezlerini çürütmek zorundayız. Peygamberime laf söylendiği zaman elbette sokağa çıkıp tepkimi göstermeliyim, ama bir binayı yıkmam veya bir kiliseye gidip papazı öldürmem gerekmiyor.
AA: İslam inancına göre; ‘Hz. İsa'nın getirdiği Hıristiyanlık ayakta kalsaydı onlar zaten Müslüman olurdu' şeklinde bir kabul yok mu?
HT: Kur'an'da Yahudiler ve Hıristiyanlar diye bir tabir yok mu, var. Bu bir literatürdür. Eğer onlar ahirete inanıyorlarsa, Peygamberlere inanıyorlarsa, kitaplara ve meleklere inanıyorlarsa, kendilerini Hıristiyan olarak tanımlasa bile bir nevi Müslümandırlar. Bediüzzaman böyleleri için "İsevi Müslümanlar" diyor. [budistler de budist müslüman; hindular, hinduist müslüman; hatta satanistler satanist müslüman.Bunlar zaten karşısındakileri müslüman olarak görüyorlarsa neyin diyaloğunu yapıyorlar? Allah rızası için bilen söylesin.e-mir]Açık örnek verecek olursam; Maroviç, Vatikan Büyükelçiliği İstanbul Temsilcisi, ama Peygamberimiz'in peygamber olduğunu kabul ediyor. Kendisine "Siz nesiniz?" diye sorduğunuzda "Ben Hıristiyanım" diyecektir. Şimdi siz Maroviç'e "Hıristiyanım" dediği sürece "Hayır, Müslüman değilsin" diyebilir misiniz? Şahsen bunu diyemeyeceğimizi düşünüyorum.[yok bi de evliya diye elini öpüp şeyhülsilam yapıp fetva soralım.e-mir]
AA: Sizin "Maroviç'e ‘Müslüman değilsin' diyemem" bakış açınız, tartışmaların özünü oluşturuyor zaten. Bu bakış açısı "dinler üstü yeni bir din" oluşturma gayreti olarak görülmüyor mu?
HT: Eğer bu proje gerçekten dinleri birbirine karıştırma ise son derece tehlikeli olur. Bizim diyalog anlayışımız; "herkes kendi dininde kalsın, ama küreselleşen dünyada bir arada yaşama mecburiyetindeysek, barış içinde bir dünya olacaksa, bunların projelerini oluşturmak için bir araya gelelim" şeklinde.
AA: Ülkesi istila edilen bir Müslümanın savaşması gerekmiyor mu?
HT: Fertler veya sivil toplum örgütleri savaş ilan edemez, devletler ilan eder. Fertler de, devletin ilan ettiği savaşa katılırlar. Filistin, Lübnan savaşı oluyor, devletler buna seyirci kalırken, bizim fert olarak savaş ilan etmemiz mümkün mü?
AA: Silahlı değil ama ekonomik savaş, yani boykot yapılamaz mı? Bu boykot, diyalog çağrılarından daha büyük etki oluşturmaz mı?
HT: Bu tür tedbirlerin hepsi alınabilir. Açıkçası ekonomik tedbirleri de çok demokratik bulurum. Belki de yapılması gereken şeyler bunlardır. Yakma, tahrip etme gibi eylemler Müslümanlara yakışmıyor. Çünkü bu radikalizmi doğuruyor.
AA: Adam beni dövüyor, ben "dur vurma" dediğim anda "sus terörist" diyerek tekrar dövüyor. Ben ne yapmalıyım?
HT: Senin vurma gücün olmadığına göre yapacak bir şey yok.[bu alçak, korka,ödlek, pısırık,ensesine vur lokmasını al zihniyete yorum yapamıyorum.e-mir]
AA: Boyun mu eğeceğiz?
HT: Bir devletin iki vasfı vardır; biri adil, diğeri de güçlü olmasıdır. Vurmaya gücümüz olsa bile bize haksızlık yapanı dövmeyiz zaten. Biz gücümüz olduğu takdirde dünyaya savaş değil, adalet vaat etmeliyiz.
AA: Bu boyun eğmeyle kendimi bile koruyamazken, nasıl güçlenip dünyaya adalet dağıtacağım?
HT: Bu işin diyalogdan başka hiçbir yolu olmadığını düşünüyorum. Mesela Filistin, bu zulümden kurtulmak için mazlumiyetini dünya ölçeğinde kuvvetli olan ülkelere anlatmak ve stratejik çalışmalar yapmak zorundadır. Diğerinin bir çözüm olmadığını bugüne kadar gördük. Filistin'de bugün 25-30 yaşlarında olan insanlar doğduğunda savaş vardı, 30 yaşında hâlâ savaş var. Nerde bu Müslüman ülkeler, niye bu kanı durduramıyor? Demek ki Müslüman ülkeler bu kanı durduramıyor. Mevcut güçle durdurulamıyorsa, acaba diyalogla bu sağlanabilir mi? Bu da bir yol aslında. Bizim dinimiz intihar eylemiyle sivilleri öldürmeyi tasvip etmez.
AA: Siviller yerine, askerî noktalara yapılan intihar eylemlerine nasıl bakmak lazım?
HT:O bir savaş halidir. Savaşı istemesek de elbette askerlerden ölen olacaktır. Yine de dinimiz savaş halinde bile kişinin intihar şeklinde ölmesine cevaz vermez. Ancak benim özellikle karşı çıktığım şey, sokakta yürüyen bir sivile yönelik intihar eylemleridir.
AA: Dinlerarası Diyalog çalışmalarınız, karikatür krizi ve Papa'nın sözlerine rağmen devam edecek mi?
HT: Vatikan'ın üst seviyesindeki bazı şahsiyetler diyalog çalışmalarında zarar gördüklerini deklare etmişlerdi. Ancak dinlerarası diyalog, Papa'yla yapılan diyalogdan ibaret değildir. Çünkü Hıristiyanlık dünyasında da diyaloğu arzulayan ciddi bir kesim var. Papa'nın açıklamaları tabii ki diyalog çalışmalarına büyük zarar verdi, bunu anlamak gayet kolay. Talihsiz bir açıklamaydı, olmamalıydı. Ama sadece Papa'nın, bir hahambaşının veya bir Müslüman liderin açıklamasıyla bu çalışmalar durmaz. Mevlana "Hangi dinden olursan ol yine gel" demiştir. Yani tarihimizde ve kültürümüzde bu var. Peygamber Efendimiz'in uygulamalarına bakın, orada da aynı şeyi görürsünüz. Dolayısıyla dinlerarası diyalog çalışmaları, Vatikan'ın aldığı kararlarla başlamış veya bitmiş değil. Bu felsefeden bakınca siz Hıristiyan bir kadınla evlenebileceksiniz, Ehl-i Kitab'ın kestiklerini yiyeceksiniz. Ama onlarla oturup konuşmayacak, diyalog içinde olmayacaksınız. Bu çok anlamsız geliyor bana.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hristiyanlar Da Müslümanmış

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Dinler Arası Diyalog -