Konu: Barbarlık ve Osmanlı Paz 15 Şub. 2009, 20:56
18. asırda uzun yıllar İstanbul’da bulunmuş ve Osmanlı kurumlarını etraflıca inceleyip anlatmış olan İsveçli diplomat Dohsson da şunları söylüyor: Kur’an-ı kerimi tanıyanların zihnine ve hafızasına nakşedilmiş olan prensipler, onları yeryüzündeki insanların en insaniyetlisi en hayırseveri haline getirmiştir. Bütün bu faziletlere rağmen Avrupalıların barbar demesi, yırtıcı bulması, savaşlardaki gayretlerine göre hüküm vermesinden ileri gelir.
Ama bir milletin gerçek karakteri savaş alanının silah gürültüleri arasında tayin edilemez. Türkleri gerçekten tanımak isteyenler, onların faziletlerini değerlendirmeli, törelerin karakter ve fiillerindeki tesirlerini muhakeme etmeli, onları barış zamanındaki örf ve âdetleri içinde incelemelidir.
Türkler, savaşta ne kadar sert, ne kadar mağrur ve yırtıcı iseler, barışta da o kadar sakindirler. En büyük kahramanlıkları gösteren, gözlerini kırpmadan ateşe atılan bu insanlar, günlük hayatlarına döndükleri zaman gerçek karakterlerini alırlar. O zaman onların beşeri duygularla dolu hayırsever kimseler olduğu anlaşılır.
Bu duygu bütün Türklere şâmildir. Hepsinin de ruhuna öylesine derin bir şekilde işlemiştir ki, savaşta birer cesaret timsali olan bu kimseler, barışta fakir babası, düşkünün dostu olurlar. İçlerinde en kötüsü en hasisi bile yine de bir vazife olarak iyilik etmekten çekinmez