Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Kur'an'ın Şefaat Etmesi
  • » Sihir Hakkında

  • ŞEFAAT HAKKINDA ABDÜLAZİZ BAYIDIR’IN KİTAPLARINDAN OKUDUKLARIM

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ŞEFAAT HAKKINDA ABDÜLAZİZ BAYIDIR’IN KİTAPLARINDAN OKUDUKLARIM Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: ŞEFAAT HAKKINDA ABDÜLAZİZ BAYIDIR’IN KİTAPLARINDAN OKUDUKLARIM ŞEFAAT HAKKINDA ABDÜLAZİZ BAYIDIR’IN KİTAPLARINDAN OKUDUKLARIM Icon_minitimeCuma 06 Şub. 2009, 17:12


    10-Yunus Suresi 18- Allah'ı bırakıyorlar da [O’nun yakınından], kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan şeylere [kişilere] tapıyorlar [dua ediyorlar ve sıkışınca onları yardıma çağırıyorlar] ve "Bunlar bizim Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onların ortak koştukları şeylerin hepsinden münezzehtir.
    Büyük saydıkları kimselerin suretlerini yapıyorlar ve bu timsallere saygı gösteriyor ve tapınıyorlardı. Böyle yapmakla o yüce ruhların, azizlerin kendilerine şefaat edeceklerine inanıyorlardı. Allah katında onlar makbul kimseler oldukları inancıyla onlardan şefaat umuyorlardı.
    Yukarıdaki ayet meali ve altındaki açıklaması Elmalılı Hamdi Yazır’ a aittir. Parantez içindeki ifadeler benim Abdülaziz Bayındır’dan yaptığım alıntılardır.
    Bazı insanlar Allah dururken Allah’ın yakınında olduklarına inandıkları bazı evliyalara dua eder zorda kalınca onları yardıma çağırırlar. Bunun nedenini sorduğumuzda da “Sen nasıl ki mahkemeye gittiğinde orda seni savunsun diye avukat tutuyorsan o da seni savunuyorsa bu evliyalar da yarın mahşer yerinde bize şefaat edecekler.” derler. Halbuki mahkemedeki hakim haddi zatında bir insandır, hata yapabilir, unutabilir, taraf tutabilir. Ayrıca zanlı kendini bir avukat kadar iyi savunamayabilir. O yüzden avukat gereklidir. Ama din dününün sahibi olan Allah haşa bir insan mıdır ki ona karşı haklarımızı savunsun diye avukata ihtiyacımız olsun. Üstelik ağzımıza mühür vurulup el ve ayaklarımız aleyhimize şahitlik edecekken avukat ne yapabilir ki? İşte yukarıdaki ayette de Allah bu gerçeği şöyle dile getiriyor:…… De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?"…… Yani Allah unutmaz , hata etmez ya da haksızlık etmez ki şefaatçi/avukat diye düşündüğünüz kişilere ihtiyacınız olsun.
    Bu kişiler çarpık şefaat inançlarına bir de şu örneği verirler. Derler ki “Sen bakanlığa gitsen ve bakanla görüşmek istesen direk olarak görüşemezsin. Önce araya birilerini koyman gerekir. İşte mahşer yerinde de bizim kendilerine yalvardığımız bu evliyalar Allah katında Allah’a olan yakınlıklarıyla bizim için şefaat talep edecekler ve Allah onların yüzü suyu hürmetine [ne demekse] bizi affedecek. Bunlara cevap olarak aşağıdaki ayeti zikredip sonra açıklamamızı yapalım.
    39 Zümer Suresi 3.ayet İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da [O’nun yakınından bazı kişilere/evliyalara dua edenler] başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet [dua] ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.

    Ayet meali diyanet ileri başkanlığı sitesinden alınmış olup parantez içindeki ifadeler tarafımdan yine Abdülaziz Bayındır’ın kitaplarından alıntılanmıştır. Şimdi bir bakan da sonuçta bir insandır. Kendisiyle her görüşmek isteyenle görüşecek olsa kısa süre sonra yorgunluktan hastanelik olur. O yüzden kendisiyle görüşmek isteyenlerle arasına aracılar koyarlar. Bu aracılar kimin şikayetinin bakana iletilecek kadar önemli kiminkinin ise daha başka yerlerde çözülecek kadar basit olduğuna karar verir ve gerçekten bakana bildirilmesi lazım olan konuları bakana bildiriler. Ama Allah öyle mi? Haşa tabii ki değil. O uyumaz, uyuklamaz, yorulmaz, göklerde ve yerde hiçbir şey O’na gizli kalmaz, O Seriü’l_hisab’tır. Üstelik bize şah damarımızdan daha yakındır. Öyle ise bizi bizden daha iyi bilen bir Rabbe bizi kim tanıtacak sanki O bizi tanımıyor amellerimizi bilmiyormuş gibi.

    Üstelik bir de şu var. Bu dünyada eğer herhangi bir kul ile Allah’a yakınlaşılacak olsa idi bu peygamberimiz olmaz mıydı?Peygamberimiz ashabına “Dua ederken “Ya Rabbi! Senin Rasulünün yüzü suyu hürmetine bize şunu ver bunu ver.” deyin” dememişken; “Başınıza sıkıntılı bir iş geldiğinde “Yetiş ya seyyidina Muhammed”deyin. Sıkıntınız anında geçer.” dememişken birileri nasıl olur da Rasulullahın öğretmediği böyle bir dua yaparlar?

    Aşağıda Allah’tan başkasına dua etmenin şirk olduğuyla ilgili ayet meal ve numaraları verilmiştir. İsteyen bunları muteber bir tefsirden bakabilir.

    Enam Suresi 40 ve 41.ayetler şöyle:
    40-(Ey Muhammed!) De ki: “Söyleyin bakalım. Acaba size Allah’ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah’tan başkasını mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın).
    41-Hayır! (Bu durumda) yalnız O’na dua edersiniz, O da dilerse (kurtulmak için) dua ettiğiniz sıkıntıyı giderir ve siz o an Allah’a ortak koştuklarınızı unutursunuz.”
    Özellikle ikinci ayet gayet manidar. Allah’tan başka dua etmenin şirk olduğunu ve kuvvetli bir sıkıntı anında müşrikin bu şirkten vazgeçip sadece Allah’a dua ettiği açık açık belirtilmiş.
    Aynı surenin 56, 63 ve 64.ayetleri de Allah’tan başkasına duanın şirk olduğu, müşriklerin fırtına sırasında önce putlarına dua ettikleri ama onların kendilerini kurtaramayacağını anlayınca onları bırakıp Allah’a yalvardıkları izah edilmiş.
    Ayrıca bakınız 7-Araf-37, 10-Yunus-106 ( bu ayette şirkin Allah’tan başkasına duanın zulüm olduğu 31-Lokman-13’te de şirkin zulüm olduğu yazıyor ), 13-Rad-14, 40-mümin-66,73,74 ( bu son iki ayette müşriklerin dünyada Allah’tan başka dua ettikleri kişilerin mahşerde onları kaderleriyle baş başa bırakacakları yazıyor ) ve 72-Cinn-20. Bu son ayetin meali de şöyle: De ki: “Şüphesiz ben ancak Rabbime [ dua ] ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”[ Ayetin orijinal metninde geçen yed’u –dua ederim- kelimesi yebd’u –ibadet ederim- diye çevrilmiş ne yazık ki.]

    39-Zümer Suresi 44. ayet şöyle: De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.”

    21-Enbiya Suresi-28. ayet ise şöyle diyor:Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O’nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.

    Şimdi bu iki ayeti beraber ele alırsak şu anlam çıkıyor: Şefaat tümüyle Allah’a aittir ve peygamberler de dahil tüm şefaat ediciler yalnızca Allah’ın razı olduğu kişilere şefaat edebilirler. Allah da bize nelerden razı olduğunu bildirdiğine ve yukarıdaki ayetlerden anladığımız kadarı ile kendisinden başka kişilere dua edilmesinden razı olmadığına göre Allah’tan başkasına “Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır.” diye dua edenler Allah korusun ama çok büyük bir hüsranla karşılaşabilirler. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyuruyor:
    39- Zümer Suresi 47.ayet
    Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkmıştır.


    Sözlerime son vermeden önce bu yazdıklarımdan benim mahşer yerinde peygamberler, şehidler ve evliyaların şefaatlerinin hak olduğunu inkar ettiğim gibi bir sonuca varanlara cevap sadedinde “ Allah cümlemizi şefaat edici kullarından eylesin. Değilse şefaate nail olarak cehennemde acı çekmeden cennete nail olan kullarından eylesin. Amin.”
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    ŞEFAAT HAKKINDA ABDÜLAZİZ BAYIDIR’IN KİTAPLARINDAN OKUDUKLARIM

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -