Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Tekfir Hakkında
  • » Kabirperestlik Hakkında

  • Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePerş. 05 Şub. 2009, 14:51

    Bazı kişilerin kendilerinin her gece Rasulullah ile istişare edip ondan hadis aldıkları ya da yazdıkları kitapları önce onlara arz ettikleri Onun tasdik ve tasvibini aldıktan sonra kitaplarını piyasaya sürdükleri tezviratları hakkında bazı bilgileri buldukça buraya kopyalayacağım İnşaallah.Eğer okursanız Rasulullah'ın en yakın ashabının bile Rasulullah'ın ruhaniyeti ile istişare edemediğini, ashabdan diri olan diğerleri ile istişare etmedikçe karar vermekte zorlandıkları hatta bazen yanlış kararlar verdiklerini göreceksiniz.

    1793: İbni Abbas (Allah Onlardan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre Ömer ibni Hattab (Allah Ondan razı olsun) Şam’a doğru yola çıktı. Serg denilen yere varınca o bölge valisi olan Ebu Ubeyde ibni Cerrah ile bazı askeri komutanlar Hz. Ömer’i karşıladılar ve Şam’da bulaşıcı hastalık veba hastalığının başgösterdiğini haber verdiler. İbni Abbas sözüne devam ederek Hz. Ömer bana: “İlk muhacirleri çağırmamı emretti, ben de çağırdım. Onlarla istişare etti. Şam’da veba salgınının bulunduğunu, kendilerine haber verdi onlar da değişik görüşler ileri sürdüler.
    Bir kısmı: “Siz düşmanla savaşmak için çıkmış bulunuyorsunuz. Allah’a güvenerek yolunuza devam etmenizi uygun görürüz” dediler.
    Bazıları da: “Yanınızda insanlardan bir kısmı ve Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in ashabı var, onları veba üzerine götürmenizi uygun görmüyorum dediler. Hz. Ömer, “Dağılın yanımdan” dedi. Sonra bana Ensarı çağır dedi. Ben de onları çağırdım. Onlar da muhacirler gibi iki ayrı görüş sergilediler. HzÖmer, “Siz de yanımdan ayrılın” dedi. Sonra, “Bana Mekke’nin fethinden önce Medine’ye hicret etmiş olan ve burada bulunan Kureyş muhacirlerinin yaşlılarını çağır” dedi. Ben de onları çağırdım, onlardan iki kişi bile ayrı görüş ortaya koymadı ve halkı bu veba salgınının içine götürmeyip geri çevirmemizi uygun görmekteyiz dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer, “çoğunluğun görüşünü tercih ederek ertesi günü geri döneceğini ilan etti, siz de davranınız” dedi.
    İşte o sırada Şam valisi Ebu Ubeyde bu karara itiraz ederek Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun ya Ömer dedi. Hz. Ömer de:
    - Keşke bunu senden başkası söyleseydi Ey Ebu Ubeyde, dedi. Onun bu sözünü hoş karşılamayıp sözüne şöyle devam etti:
    - Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Düşün ki senin develerin olsa da bir tarafı otlak diğer tarafı çıplak bir vadiye inselerdi o hayvanları verimli ve otlak yerlerde otlatsan da kurak ve çorak yerlerde otlatsan da Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?
    Bu sırada bazı ihtiyaçları için orada olmayan Abdurrahman ibni Avf çıkageldi ve Bu hususta ben de bilgi var. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim: “Bir yerde veba olduğunu duyarsanız oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde veba çıkarsa oradan kaçarak o yerden çıkmayınız” buyurdu, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer Allaha hamd ederek Medine’ye dönmek üzere oradan ayrıldı.
    (Buhari, Tıp, 30; Müslim, Selam, 98 )

    19: Zirr ibn Hubeyş (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Mestler üzerine nasıl mesh edileceğini sormak üzere Safvân ibn Assâl’in yanına gitmiştim, "Zirr niçin bana geldin?" diye sordu. Ben de "İlim öğrenmek için" deyince şunları söyledi: “Melekler ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler, ben de "abdest bozduktan sonra mestler üzerine nasıl mesh edileceği kalbimi kurcaladı, sen de Hz. Peygamberin ashabından olduğun için O’nun bu konuda birşey söylediğini işitmişsindir diye sormaya geldim.” Savfân: “Evet duydum, peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) yolculukta bulunduğumuz zaman mestleri üç gün üç gece çıkarmamayı, abdest bozduktan ve uykudan sonra bile mestlere meshetmeyi ancak cünüp olunca mestleri çıkarmayı emrederdi.” dedi......... ila ahirihi
    (Timîzî, Deavât 98 )

    Ebû Bekir'e bir nine gelir ve mirası ile ilgili sorar, Ebû Bekir de "ninenin mirası ile ilgili Kur'an'da bir hüküm yoktur, Rasulüllah'ın sünnetinde de bu konuda bir şey bilmiyorum, sen dön de ben insanlara bir sorayım." der. Ebû Bekir sorar ve el-Muğîre b. Şu'be "Rasûlüllah (sav) nineye altıda bir miras verdi" der. Ebû Bekir, "Senden başka bunu bilen var mı?" diye sorar. Muhammed b. Mesleme el-Ensârî ayağa kalkar ve aynısını söyler. Bunun üzerine Ebû Bekir de o nineye altıda bir hisse (miras) verir.
    (Ebû Dâvûd, 2794. İbnu Mâce, Muhammed b. Yezid, Sunen, İst., 1992, h.no: 2724).

    [Ashabın Rabbine kurban olayım.güzelliği görüyor musunuz? "dur ben bu gece Rasulullahın ruhaniyeti ile istişare edeyim" zırvası da yok sırf mübarek biri söyledi diye hemen inanmak da yok.ya ne var? araştırmak bulamazsa istişare etmek (ama yaşayanlarla. ölülerle değil) istişare sonunda da delil (ya da şahid) sormak var.e-mir]

    Hz. Peygamber'in ashabından Ebû Musa el-Eş'arî, Hz. Ömer'in huzuruna çıkmak için üç defa izin istedi: izin verilmeyince ayrılıp gitti.
    Hz. Ömer; "Abdullah b. Kays'ın izin isteyen sesini işitmiştim. İzin verin gelsin", dedi.
    Baktılar, Ebû Musa gitmişti. Sonra yeniden gelince, Hz. Ömer; dönüp gitmesinin sebebini sordu.
    Ebû Musa şöyle cevap verdi: "Üç defa izin istedim, verilmedi. Ben Rasûlüllah (s.a.s)'i şöyle derken işittim: "Sizden biriniz üç defa izin istediği zaman, izin verilmezse, dönüp gitsin".
    Hz. Ömer bu hadis için bir delil getirmesini, aksi halde dayak vurduracağını söyledi. Sonra Ebû Musa, ensardan bir topluluğa giderek durumu anlattı.
    Onlar; "En küçüğümüz sana şahidlik etsin" dediler.
    Ebû Sa'id el-Hudrî topluluğun en küçüğü idi. O, Ebû Musa ile birlikte Hz. Ömer'in yanına gitti ve O'na Hz. Peygamberin böyle bir uygulaması olduğunu anlattı. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Demek ki, ticaret ve çarşı-pazar işleri beni, bu hadisi öğrenmekten alıkoymuştur"
    (Buhârî, İsti'zan, 13; Müslim, Adâb, 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 19, 221, IV, 393, 398, 400, 403, 410, 418 ).

    [vah Ömer (ra) vah.hem bu hadisi öğrenememiş hem de bazı evliyaların bildiği Rasulullahın ruhaniyeti ile istişare etmeyi öğrenememiş.sahi ashabın tamamı bu ruhaniler ile yakaza aleminde istişare etmeyi hiç bilmiyormuş. yani şu bazı evliyalar da bunu bildirmese Allah korusun biz de ashab gibi bu konuda cahil kalacaktık. e-mir]

    Ali bin Ebî Talib (r.a) den şöyle demiştir: Ben Resulullah (s.a.v)'den bir hadis işittiğim zaman, Allah dilediği kadar beni o hadisten yararlandırdı. Başkası ondan bana hadis rivâyet ettiği zaman râviye yemin teklif ederdim. Yemin ettiği zaman onu tasdik ederdim.
    Ebû Bekir (r.a) da bana bir hadis rivâyet etti. Ebû Bekir doğru söyledi. Dedi ki, Resulullah (s.a.v):"Günah işleyen bir adam, günah işledikten sonra abdest alır, abdestini (sünnet ve âdâbına dikkat ederek) güzelce alır, sonra iki rekat namaz kılar, ve günahının mağrifetini Allah 'tan dilerse, Allah ona mağrifet eder buyurdu"
    (İbn Mâce, Sünen, Kitabü İkametü's-Salât, 193).

    [demek ki neymiş? ashab bilmediği bir şey ile karşılaşınca onun doğru olup olmadığına Rasulullah'ın ruhaniyeti ile istişare ederek değil delil arayarak iman ediyormuş.bu delil de bazen yalan söylemesi mümkin değil diye inandığımız diğer ashaba bile yemin ettirmek şeklinde oluyormuş.e-mir]
    Ömer ise, ceninin diyeti hakkinda Hz. Peygamberden herhangi bir hadis bulunup bulunmadigini arastirirken Hamel b. Mâlik b. Nabiga çikmis ve ona su haberi iletmistir: “Bir gün iki karimdan biri, hamile olan digerine sopa ile vurdu ve karnindaki ceninin ölü olarak düsmesine sebep oldu. Bu hâdise üzerine Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) gurra ile, yani vuranin digerine bir köle veya cariye vermesine hükmetti.” Ömer bu haberi duyunca söyle demistir: “Eger bunu isitmemis olsaydim, az kalsin kendi re’yimle hüküm verecektim.” şafi er-risale

    [demek ki bilmediği bir konu hakkında Ömer (ra) gibi büyük bir sahabinin bile ilham, keşf, Rasulullahın (sav) ruhaniyeti ile istişare yapmak vs. imkanları yokmuş.e-mir]

    Ömer (r.a), Caz' b. Ma'ûya'e, Bahreyn Mecusîleri için, "yakın akraba evliliği yapan erkeklerin karı ve çocuklarından ayrılması, yemeklerde Mecusî âdeti üzere dua yapılmaması ve Mecusî (mani) sihirbazların katledilmesi emrini göndermiş ve o da bu emri üç gün süreyle uygulamıştır. Bu uygulamanın duyulması üzerine Abdurrahman b. Avf, Ömer (r.a)'e Hz. Peygamber (s.a.s)'in, "onlardan yalnız cizye alınacağı, başka bir mükellefiyetlerinin olmadığı" hakkındaki hadis-i şerifini (Ebu Davud, Harac, 31) nakledince, Ömer (r.a) bu hadis doğrultusunda uygulama yapmaya başlamıştır.
    [evet.gene kendilerine hatırlatma yapılmadığı sürece ashabın da hata yapabileceği ve bu hatadan Rasulullahın (sav) ruhaniyeti ile istişare yaparak kurtulma imkanı olmadığını görmüş oluyoruz. e-mir.]
    “İbn-i Abbas (r.a) anlatıyor: Ömer'e, zina yapmış bir deli kadın getirildi. (Recm edilip edilemeyeceği hususunda) halkla istişare ederek recm edilmesine hükmetti.
    Kadına Ali (r.a.) uğradı. (Hazırlığı görün-ce) :”Bunun hali nedir?” diye sordu.
    Kendisine:” Falanca kabileden deli bir kadındır, zina yapmıştır. Hz. Ömer (r.a.) recm edilmesine hükmetmiştir.” dediler.
    Ali (r.a.): ”Kadını geri götürün!” dedi, sonra Ömer'e uğrayıp: “Ey müminlerin emiri! Bilirsin ki, Rasülullah (s.a.v.): 'Kalem üç kişiden kaldırılmıştır. (Artık onlar yaptıklarından sorumlu değildir.): Bülüğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, şifa buluncaya kadar bunamış (deli)tan.' Bu biçare kadın, falanca kabilenin bunağıdır. Ona tecavüz eden, muhakkak ki akli noksanlığı sırasında tecavüz etmiştir.” dedi.
    [demek ki müşkil bir durumda ashab Rasulullahın ölüsü ile istişare yerine diri olan ashabı ile istişare ediyormuş.zaten birinci ihtimal gerçek olsa idi ashab tabii ki bunu yapardı.hem de bunu yapmaya onlar kerameti kendinden menkul bazı evliyalardan daha fazla layıktırlar.e-mir]


    En son e-mir tarafından Çarş. 12 Ağus. 2009, 13:10 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimeÇarş. 12 Ağus. 2009, 12:52

    Peygamberler dışındaki kişilerin konum ve salahı, takvası, ihlası ne denli üstün olursa olsun, İslam bilginlerinin ittifakla kabul edip söyledikleri gibi Peygamberin(sas) rüyada görülerek, kendisinden bu yoldan hadis tashihi cihetine gidilmesi olayı, tamamen ilim dışıdır. Bu yoldan, şer'i bir hüküm asla sabit olmaz. Bu rüyayı gören kişinin konumu, salahı ne olursa olsun, bu, birşey değiştirmez. Madem ki böyle bir rüya ile şer'i, dini bir hüküm sabit olmayacaktır; bu takdirde bu yoldan bir hadisin varlığı veya yokluğu, sahihliği veya uydurma oluşu da asla sabit olamaz. Çünkü rüya, GENEL MANADA BİR ÖLÇÜ VE NASS DEĞİLDİR Bazen doğruluğu varsayılsa da, o sadece göreni ilgilendirir, geneli asla bağlamaz.

    Bir örnek olması açısından, Saduddin Taftazanî'nin, "Risaletun fi Vahdetil Vücud" adıyla kaleme aldığı eserinden şu alıntıyıbir görelim. Taftazanî bu eserinde, Muhyiddin Arabî'nin, Füsusul Hikem kitabından söz ederek diyor ki:

    "Sadece aptalların ve bunakların inanıp aldanacakları birtakım asılsız rüyalar ile hareket ederek, Füsus kitabının önsözünde değindiği gibi, güya kendisi Peygamberi(sas) rüyasında görmüş ve Peygamber rüyada Füsus kitabını kendisine vermiş ve bunu halk arasında yaygınlaştırmasını emretmiştir."

    Taftazanî devamla, İbn Arabî hakkında oldukça ağır ifadeler kullanarak konuyu aşağıdaki ifadelerle değerlendiriyor. Biz burada o ağır ifadelere yer vermeden, şu ifadesine yer vereceğiz:

    "Peygamber(sas), ölümünün üzerinden 600 yıl geçtikten sonra, rüyada bir emir veriyor ve bu emirle 23 yıllık peygamberlik hayatında, ölümüne kadar hakim kılmaya çalıştığı ve hakim kılmayı da başardığı bu dinini yıkacak bir emri açık olarak vermiş olacak! Bu olacak şey değildir."

    Saduddin Taftazanî, Risaletun fi Vahdetil Vücud, s6

    "Allah Azze ve Celle, bu dini tamamladığını beyan etmiştir"(Maide 3)

    Şuhalde keşif veya ilham ile elde edilen bilgi bu dinde bulunmayan bir şey getiriyor olamaz. Öyle olursa bunun şeytanî olduğu kesin olarak ortaya çıkar. Keşfe veya ilhama muhatap olan kişi bunu Kitap ve sünnetin hükümlerine arz etmek mecburiyetinde olup, bunlara muhalif olursa ona asla itibar edilemez. Mesela gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. Kimin keşfi gaybî unsurlar içeriyorsa, işte o şeytanî [olması büyük ihtimal olan. e-mir.] bir keşiftir. Şunu da unutmamalı ki, masum olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dışındaki herkesin keşfine şeytan mutlaka müdahale eder.

    www.mumsema.com adresinden alınmıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimeCuma 04 Eyl. 2009, 22:22

    Ben/e-mir, derim ki:
    Eğer rüyada Rasulullah ile hadis veya hüküm istişaresi mümkün olsa idi Resulullah (SAV) buna diğer herkesten daha fazla layık ve ehil olurdu. Şöyleki; eğer iddia edildiği gibi bazı kişiler Resulullah ile bazı konularda istişare edebiliyorlarsa -ki bu zırvadır- Resulullah da istediği herkesle hadis vb konularda istişare edebilmelidir/etmelidir. Üstelik bu onun boynuna borçtur. Zira ömrünü verdiği dinin korunmasında o, Allah'tan sonra ikinci sorumludur. Dolayısı ile o, ümmetinden herhangi birinin rüyasında kendisini görebilecek ve kendisiyle hadis müzakere edecek olgunluğa ermesini beklememeli; herhangi bir konuda hata yapan ümmetini her ferdini hemen o gece uyarmalıdır.
    Ümmet geçmişte ve günümüzde bir çok hatalar yaptığına göre Resulullah bunu yapmıyor ya da yapamıyor demektir. Bunu yapabilecek olduğu halde yapmıyorsa ümmetinin yaptığı her hatadan o sorumludur. Bu ise ona atılmış en büyük iftira olur.
    Allahu Alem.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePtsi 07 Eyl. 2009, 15:48

    Rüya
    Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz
    Altınoluk Dergisi1995 - Kasim, Sayı: 117, Sayfa: 032

    Rüya, uyku halinde zihinde beliren düşünce ve olaylar demektir. Sufiler rüyayı özellikle seyru süluk sırasında bilgi yollarından biri olarak görür ve görülen rüyalardan manevî terakkiye işaret ve deliller çıkarırlar. Rüyanın yoruma bağlı olarak delil oluşu Kur'an'da da geçmektedir. Özellikle İbrahim (a.s.)'nin oğlu İsmail'i rüyasında kurban ederken görmesi1: Hz. Yusuf'un rüyasında on bir yıldızın kendisine secde ettiğini görmesi2 ve Mısır Meliki'nin gördüğü rüya3 ile Hz. Peygamber'in Mekke fethine dair4 rüyası ve bu rüyaların doğru çıktığı Kur'an'da anlatılmaktadır. Hz. Peygamber'in, "Mü'minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüz'ünden biridir."5 hadisi peygamberliğin ilk altı ayındaki sadık rüyalar gibi mü'minlerin gördükleri sadık rüyalara işaret etmektedir. Nübüvvet kapısının kapandığı, ama sadık rüya kapısının daima açık olduğu şeklindeki hadisler6 rüyanın bir bilgi edinme yolu olabileceğine delil sayılmıştır. Kuşeyrî Risalesi, et-Taarruf, İhyâ gibi tasavvuf klasiklerinde, rüya için özel bölümler açılmıştır.

    .....................................

    Rüya, süfiler için bir bilgi kaynağı olmuş, İbn Arabî ve Bursalı İ. Hakkı gibi bazı süfiler hadislerin bile rüya yoluyla Hz. Peygamber'den doğrudan alınabileceğine kail olmuşlardır. "Beni rüyada gören gerçekten görmüş sayılır. Çünkü şeytan benim suretime bürünemez."7 hadisi onlar için bir delil niteliğindedir.

    .................................

    Rüya görmek, rüya yoluyla Allah Rasülu ve diğer Allah dostlarına mülaki olmak süfiler için mazhariyet sayılmış "Gül yüzünü rüyamızda görelim " niyazı onlara vird-i zeban olmuştur.

    ..........................

    Mutasavvıflar, Hz. Peygamber'in "Her kim beni rüyada görürse muhakkak o, uyanık bir halde de beni görecektir. Çünkü şeytan bana benzer bir surete giremez" (Tecrid Terc. XII, 277) hadisiyle de ilgilenmişler ve bu konuda rical-i tasavvuf şunları söylemiştir: "Her kim beni rüyada görürse, muhakkak o muttaki bir mü'min olarak beni murakabe halinde görecektir."

    Sühreverdi, Avarifu'l-Maarif'te insanın sadık rüyalar görebilmesi için iç dünyasının nefsanî heva ve isteklerin tesirinden, dünya sevgisinden temizlenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü nefs, kötülüklerden temizlenince kalb aynası parlar ve uykusunda Levh-i mahfuzla karşı karşıya gelir. Levh-i mahfuzdaki gayba aid hayret verici haber ve olaylar, ayna gibi kalbe yansıyarak nakşolunur. Sıddik kimseler arasında uykusunda Hakk Teala ile konuşanlar vardır. Allah Teala onlara bir takım emir ve yasaklarını bildirir. Onlar uykuda oldukları halde bunu anlar. Böylelerine varid olan emir ve nehy şeklindeki keşf-i ilahinin durumu, zahiri emir ve vahy gibidir. Şayet o kimse, bu emir ve nehyi ihlal edecek olursa asî olmuş olur. Üstelik böyle manevî emirler, daha sağlam ve daha güçlüdür. Çünkü zahiri emirlere muhalefetin günahı tevbe ile ortadan kalkabilir. Böyle özel emirler ise Allah ile kul arasındaki hale mütealliktir. Binaenaleyh böyle bir emrin ihlalinde müridlik yolunun kapanmasından korkulur. Bu durum Allah'dan başkasına yönelmek demek olacağından gadab-ı ilahiyi mücib olur. (bk Avarif Terc. s 454)

    .........................................

    Dipnotlar: 1) es-Saffat, 37, 103,
    2) bk. Yusuf, 12/4,
    3) bk. Yusuf, 12/43,
    4) el-Feth, 18/2,
    5) Buharî, Tabir 26; Müslim, Rüya 1,
    6) bk. Müslim, Rüya 7,
    7) Buharî, Tabir 10; Müslim,, Rüya 1.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePerş. 10 Eyl. 2009, 16:28

    İbn-i Arabi'den;
    "Sahih bir Akide , tümü ile Keşf ve Şuhud'a dayanır"
    "Keşf'te kat'iyyen hata olmaz ama istidlal'de yanılmalar çok olur"

    "Eserlerimi Akla ve Fikre dayanarak değil, sadece İlham Meleği'nin kalbime getirdiği Nefese İstinad ederek yazıyorum"
    "Futuhat'ın hiçbir Bölümünü İrademe ve Aklıma dayanarak yazmış değilim Allah ilham Meleği ile ne şekilde İmla ettirdiyse o tarzda kaleme aldım"

    "Allah'a Hamd olsun, İlim Konusunda Hz Peygamber'den başkasını Taklid etmedim Bilgilerimizin hepsi Hata'dan korunmuştur Nakle ve Rivayete dayanmaz"

    "Rivayet Yolu ile gelen nice Sahih Hadisler vardır ki, bunlar Raviler'e göre Sahih olduğu halde, Keşf Sahibi olan bu Zat'a göre Sahih değildir Zira bu Hadis'in Sahih olup olmadığı Rasulullah'a sorulmuş, Rasulullah bu Hadis'in Mevzu olduğunu ona Haber vermiş, o da bu Hadis'le Amel etmeyi terketmiştir Fakat Sened'i Sahih olduğu için Nakilciler bu tür Hadisler'le Amel ederler Sened'i Zayıf olan nice Hadisler vardır ki Ehli-Keşf için Sahih'tir Zira Rasulullah'tan işitmiştir" Şeriat'ın biri Aşağı, diğeri Yüksek iki Dairesi vardır Aşağı Dairesi Ehl-i Fikr, yukarı Dairesi Ehli Keşf içindir Keşf Ehli'nin söyledikleri Sözler'in, kendi Dairelerinde bulunmadığını gören Fikir Ehli, Keşf Ehli'nin Sözlerini Red ve İnkar eder ama, Keşif Ehli, Fikir Ehli'nin Sözlerini Red ve İnkar etmez Hem Fikir hem Keşif Sahibi olanlar, Zamanın HakimidirlerMusa ile Hızır'ın kıssaları buna Şahiddir.

    www.mumsema.com adresinden alınmıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePtsi 14 Eyl. 2009, 23:33

    Kütübü Sitte
    Fasil:FEZAİL BÖLÜMÜ
    Konu:Kadın Sahabilerin Faziletleri - Ümmü Eymen (ra)
    Ravi:Enes
    Hadis:Hz. Ömer, Resulullah (sav)`ın vefatından sonra, Hz. Ebu Bekr (ra)`e: "Gel beraber Ümmü Eymen (ra)`e gidip ziyaret edelim, tıpkı Aleyhissalatu vesselam`ın onu ziyaret ettiği gibi" dedi ve gittiler. Ümmü Eymen onları görünce ağladı. "Niye ağlıyorsun? Resulullah`ın Allah nezdinde bulacağı (mükafaatlar)ın daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?" dediler. Ümmü Eymen: "Evet bilmez olur muyum? Allah indinde olan, Resulullah için elbette daha hayırlıdır. Velakin beni ağlatan, semadan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır" dedi. Bu sözleri onları da hüzünlendirdi. Ümmü Eymer`le birlikte onlar da ağladılar.
    HadisNo:4491
    Bu hadiste de görüldüğü üzere Resulullah'ın ölümüyle ashab ile onun arasındaki muhaberat kopmuş olup, ashabın büyüklerinden hiçbirisi Resulullah'ı rüyada gördüğü ve onunla istişarede bulunduğu ya da bulunulabileceği iddiasında olmamıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePtsi 14 Eyl. 2009, 23:41

    Kütübü Sitte
    Fasil : HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
    Konu : Binerek Ve Yürüyerek Taşlama
    Ravi : Cabir
    Hadis : Yevm-i nahrde (kurban gününde) Resulullah (sav)`ı taşlamayı binerek yaparken gördüm. Taşlarını devesinin üzerinde iken atmış ve şöyle demişti: "menasikinizi benden alın. Bilemiyorum, belki de bu haccdan sonra hacc yapamam."

    HadisNo : 1452
    Bu hadiste de Resululah (SAV) hacc adabının kendisine bakarak öğrenilmesini ashabına tavsiye etmiş, kendisinin ölme ihtimalinden dolayı bir daha bu fırsatı bulamayabileceklerini ihtar etmiştir. Eğer Resulullah ashabı ile rüyalarında görüşebilecek ve onlara birşeyler öğretebilecek olsaydı, ashabını kendisini sıkı sıkıya örnek almaları konusunda uyarmazdı.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimePtsi 14 Eyl. 2009, 23:50

    Peygamberimiz Aleyhisselamın Gömüleceği Yerin Kararlaştırılışı


    Ashab-ı Kiram, Peygamberimiz Aleyhisselamı nereye gömeceklerini de aralarında konuştular.

    Kimi:

    "Onu Mescidin içine gömelim, gömünüz!"

    Kimi:

    "Hayır! Ashabının yanına, Bakiyy'e gömelim, gömünüz!"

    Kimisi:

    "Mescidde minberin yanına gömülsün!"

    Kimisi:

    "Kıble tarafında bulunan ağlayan hurma kütüğünün yanına gömülsün!"

    Kimisi de:

    "Namazgaha gömülsün!" dedi.

    Bu hususta böylece anlaşmazlığa düştüler.

    Hz. Ebu Bekir:

    "Ona (Resûlullaha) ibadet ve senada bulunmaktan (tapmaktan) Allah bizi korusun!

    Biz Resûlullah Aleyhisselamın kabrini aramızdan çıkarıp Bakiyy'e kadar götürmeyi de hoş bul­mayız!" dedi.

    "Öyleyse ey Ebu Bekir! Senin bu husustaki görüşün nedir?" diye sordular.

    Hz. Ebi Bekir:

    "Kendisinden işitip de unutmadığım hadisinde Resûlullah Aleyhisselam:

    'Allah, bir peygamberin ruhunu kendisinin gömülmesini istediği yerden başkasında almaz!' buyur­du" dedi.

    Peygamberimiz Aleyhisselamın, bu hususta:

    "Bir peygamberin ruhu, gömüleceği yerden başkasında alınmaz!"

    "Hiçbir peygambere nerede vefat etmişse oradan başka yerde kabir kazılmaz!"

    Hiçbir peygamber, içinde can verdiği yerden başkasında gömülmem iştir!" buyurduğu da rivayet edilmiştir.

    Sahabiler, Hz. Ebu Bekir'e:

    "Öyleyse Resûlullah Aleyhisselam nereye gömülecek?" diye sordular.

    Hz. Ebu Bekir:

    "Üzerinde vefat etmiş olduğu yere!" dedi.

    "Vallahi, biz senin hükmüne razıyız. Sen, bizi sözünle ikna ettin!" dediler.

    Asım Köksal, İslam Tarihi

    Burda da gene ashabın Resulullah'ın henüz gömülmemiş bedeni ile dahi istişare edemediklerini, ancak onun hayatında ondan duydukları ile amel edebildiklerini, bunda isabet ettikleri kadar başarılı olduklarını görüyoruz.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimeSalı 15 Eyl. 2009, 00:03

    Ayrıca Resulullah'ın ölümünün ardından ashabın Beni Saide sakifesinde hilafet meselesinde uzunca bir tartışma yaptıklarını da biliyoruz. Eğer Rasulullah'ın ruhaniyeti ile istişare mümkün olsa idi neredeyse kılıçların çekileceği böyle bir tartışma olmaz ve doğruca belki de henüz gömülmemiş Resululah ile istişare edilirdi.

    Ama iş bazı tarikat ehlinin iddia ettiği gibi değil. Zira onlardan bir kısmı şeyhleri Resulullah'ın mezarını ziyaret ettiğinde Resulullah'ın o şeyhe "Şimdiye kadar manevi alemde elimi öpüyordun. Al şimdi de maddi olarak öp." diyerek mezardan elini uzattığını dahi iddia edebilmektedirler.
    Kerameti kendilerinden menkul bu kişilerin dilinin kemiği olmadığı gibi kalplerinde islamın izi de yokmuş anlaşılan ki bu zırvaları uydurabilmişler.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında ruhaniyeti - Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında Icon_minitimeÇarş. 28 Ekim 2009, 23:24

    ...
    4. Bazen hadis kriterleri ölçü olmayabilir. Ehlullahın Efendimiz'den keşfen hadis alması hiç de az vâki olmuş hâdiselerden değildir. İmam Rabbanî mealen der ki: "Ben, İbn Mesud'dan, Muavvizeteyn'in Kur'ân'dan olmadığına dair rivayetini görünce, bu sûreleri farz namazlarımda da okumamaya başladım. Ne zaman ki, Efendimiz'den onların Kur'ân'dan olduğuna dair ihtar aldım, ancak o zaman bu sûreleri farz namazlarımda da okumaya başladım."
    Bazılarının bizim Kunut duası olarak okuduklarımızı, Kur'ân'dan kabul etmesi de, yukarıda işaret etmek istediğimiz hususa ayrı bir delil kabul edilebilir. Ve yine İmam Rabbanî'den bir misal.. diyor ki: "Ben bazı hususlarda İmam Şafiî'yi taklit ediyordum. Ancak bana İmam Ebû Hanife'nin peygamberlik mesleğini temsil ettiği ihsas edildi. Ben de Ebû Hanife'ye iktida ettim..."
    Bu durum da elbet belli kriter ve ölçü gerektirir. Yoksa önüne gelen herkes keşfen bir şeyler aldığını söyler ve ortalık bir sürü uydurma keşiflerle dolar. Ama bazı büyük zatları bu kategoriye dahil etmek çok büyük yanılgı olur. Onlar "Keşfen aldık!" dediklerini mutlaka öyle almışlardır ve dedikleri de kat'iyen doğrudur.
    ...
    Fethullah Gülen
    28.09.2001
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Rasulullah'ın Ruhaniyeti İle İstişare Tezviratı Hakkında

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -