Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Savaşta Her Ölen Şehid Midir?
  • » Ümmetin İhtilafı Rahmet midir?

  • Ehl-i Beyt'e Özel Bilgiler Verilmiş Midir?

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Ehl-i Beyt'e Özel Bilgiler Verilmiş Midir? Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Ehl-i Beyt'e Özel Bilgiler Verilmiş Midir? Ehl-i Beyt'e Özel Bilgiler Verilmiş Midir? Icon_minitimeC.tesi 19 Şub. 2011, 00:16


    Râfızîler, Şiîler ve bilgilerini bunlardan alan kimselerin, Ehl-i Beyt'ten aldıklarını iddia ettikleri ya dinî ilimlerle ya da tabiî ilimlerle ilgili bir takım sırlar ve hakîkatlara muttali olduklarını iddia ettiklerini görürsün. Onlar böyle bir iddiayı, gizlenmesinin öğütlenmesi ve hakikati bilinemeyen bu sırlara iman edilmesi gerekli bir takım hususlardan dolayı ileri sürmektedirler. Halbuki iddialarının tamamı uydurulmuş bir yalan ve atılmış bir iftiradır.

    Bu Râfızîler, çeşitli grublar içinde en çok yalan uyduran ve en çok gizli ilim iddiasında bulunanlarındandır. Bu sebeble Bâtınîler ve Karmatîler de Rafızî sayılmışlardır.

    Râfızîler ilk olarak Emîrü'l-mü'minîn Ali b. Ebî Tâlib (r.a.) döneminde çıkmışlar ve Ali'nin özel olarak bâzı ilimlere âit sırlara ve vasıyyete sahip olduğu iddiasında bulunmaya başlamışlardır. Bunun üzerine Hz. Ali'nin ileri gelen yakınları ona böyle bir şeyin olup olmadığını sormuşlar, Ali de böyle bir şeyin olmadığını bildirmişti. Daha sonra çevrede böyle bir sözün söylendiğini öğrenen Ali, halka bir konuşma yapmış ve kendisinin böyle bir sırra ve vasıyyete sahip olmadığını açıklamıştı.

    Sahih rivayetleri nakleden hadîs âlimleri Ali'nin bu sözlerini birçok varyantıyla tahric etmişlerdir. Meselâ Ebû Cühayfe'den sahih olarak şu rivayet nakledilir:

    Ebû Cühayfe der ki:

    "Ali'ye: 'Sizin yanınızda Kur'ân'da olmayan bir şey var mıdır?' diye sordum. Şu cevabı verdi:

    'Hayır! Dâneyi yaran, canlıyı yaratan Allah'a yemin olsun ki bizim yanımızda Kur'ân âyetleri dışında başka bir şey yok. Sadece Allah'ın kişiye kitabı için verdiği anlama kabiliyeti ve bir de şu sahifede yazalı olanlar müstesna!..'

    Bunun üzerine sordum:

    'Bu sahifede ne var?'

    Cevap olarak:

    'Diyet, esirin hürriyete kavuşturulması ve kâfire karşılık bir müslümanın öldürülemeyeceği hükmü var' dedim".

    Buhârî'nin lâfzı şöyledir:

    "Sizin yanınızda Allah'ın kitabındakiler dışında herhangi bir vahiy var mı?

    Şu cevabı verdi:

    "Hayır! Dâneyi yaran ve canlıyı yaratan Allah'a yemin ederim ki böyle bir şey bilmiyorum. Ancak Allah'ın Kur'ân hakkında kişiye verdiği anlama gücü müstesna!..." (Buhârî, Cihâd, 171; Diyât, 24, 31; Müslim, İmân, 131)

    Buhârî ve Müslim'de de İbrahim et-Teymî, babası tarîkıyla Hz. Ali'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: ki bu tarîk, yeryüzünün en sahih isnâdlarındandır:

    "Bizim yanımızda Allah'ın kitabından başka bir şey yok. Bir de Hz. Peygamber'den menkûl şu sahife var ki, orada şunlar yazılıdır: Medine, Ayr ile Sevr dağları arasında kalan kısmıyla harem bölgesidir" (Buhârî, Cizye, 17; Fedâilü'l-Medîne, 4; Müslim, Hacc, 464)

    İmam Müslim'in bir rivayeti ise şöyledir:

    "Ali b. Ebi Tâlib bize bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:

    "Kim bizim yanımızda Allah'ın kitabı ve bir de şu sahife dışında - ki bu sahife o sırada kılıcının kınında asılı idi - okuduğumuz bir kitabın olduğunu iddia ederse yalan söylemektedir. Bu sahifede de diyette verilecek develerin yaşları, yaralamalarla ilgili bâzı hususlar yazılı idi ve Hz. Peygamber'in:

    'Medine, Ayr ile Sevr arasında kalan kısmıyla harem bölgesidir' sözü vardı..." (Müslim, Itk, 20)


    Ca'fer es-Sâdık'tan geldiğini iddia ettikleri sırlar ve yalanlara gelince; bunlar en büyük yalanlardır.

    Hattâ şöyle denebilir:

    Ca'fer es-Sâdık'a (r.a.) atfen yalan uydurulduğu ve iftira edildiği kadar, başka hiç kimseye iftirada bulunulmamıştır.

    Ona nispet edilen hususlardan birisi "Kitabü'l-Cefr"dir. Ki, bunlar, İmam Ca'fer'in bu kitabta bâzı olayları, olacak şeyleri yazdığını iddia ederler.

    "Cefr", keçi yavrusu, oğlak anlamına gelmektedir.

    Bunların iddiasına göre İmam Ca'fer bu hususları bir oğlak derisine yazmıştır.

    İmam Ca'fer'e atfen uydurulan, "Kitabü'l-Heft", hilâl ile ilgili olan "Kitabü'l-Cedvel", Mağrib ülkelerinden İbnü'l-Hıllî ve benzerlerinin iddia ettiği "Kitabü'l-Bitaka" ve Kur'ân tefsîriyle ilgili birçok nakiller ve benzeri hususlarda da durum aynıdır.

    Bağdat'ta Büveyhoğullarının bir süre hâkimiyet sağladığı sırada bir grub tarafından yazılan "Rasâilü İhvani's-Safâ" adlı kitabta da aynı durum söz konusudur.

    Bu kitabı yazanlar, hanîflikle felsefeciliği karıştırmış sâbiîlerdendir.

    İddialarına göre bunlar, tahrife uğramış sâbiîlerin dini ile hanîfliğin arasını birleştirmişlerdir. Risalelerinde bir taraftan felsefecilern sözlerine, diğer taraftan şeriattan bâzı hususlara yer vermişlerdir. Bu eserde pek çok küfür ve cehalet unsuru bulunmaktadır. Bütün bunlara rağmen -muhtelif yörelerin ileri gelen kadılarından - bir grub insan, bu eserin Ca'fer es-Sâdık'ın sözlerinden oluştuğunu savunmaktadır. Böyle bir iddia, ancak bir zındık sözü ve câhil zırvasıdır.

    Halktan bir kısmının zikrettiği "İbn Ganzab" la ilgili destan da bu şekildedir. Bâzıları, İbn Ganzab'ın, Hasan ve Hüseyin'in hocası olduğunu iddia ederler. Halbuki ilim ehlinin ittifakıyla böyle bir şey gerçek değildir. İbn Ganzab destanını, Nureddin ez-Zengî veya ona yakın dönemlerde câhillerden biri yazmıştır. Zaten mısralar da, yazan kimsenin câhil olduğuna açıkça işaret etmektedir.

    Manzum olarak veya benzeri şekillerle nakledilen bu tür destanların tamamı için de aynı şeyleri söylemek gerekir; bunların tamamı yalandır, uydurmadır. Zamanımızda dahi kadılardan ve bâzı meşâyihten bu tür pek çok destan uydurulmuştur. Vaktiyle bu kadılardan birisini, bu hususu itirafa mecbur bırakmıştım. Kadı önce, bu destanın çok öncelere âit olduğunu iddia etti.

    Fakat ona dedim ki:

    "Hayır, bu destanı sen yazdın ve müslümanlar Akka kalesi kuşatmasıyla uğraşırken İslâm idarecilerinden birine bu destanı takdim edip onu aldattın."

    Esasen bu şahıstan başka kadılar ve diğer kimseler de öteki devlet adamlarına bu tür uydurma destanlar takdim edip onları kandırmışlardır.

    Tabiî olaylar hakkında uydurulan yalanlar, dinî hususlarda uydurulanlardan daha fazladır. Çünkü dünyayı dine hâkim kılanların bu tür şeylere meyl ve arzusu daha fazladır.

    Gerçi dine bağlı olanların da bu hususa meyli vardır; fakat onların dine olan meyilleri daha kuvvetlidir. Diğerlerinin ise, dine bağlı olanların sahip bulunduğu hak ile bâtılı ayırabilecek bir güçleri (furkân) ve nurları yoktur.

    Bu sebebledir ki bu noktada pek çok yalancı türemiş, birçok şey rağbet görmüş, bu yolda nice mallar bâtılla, haksız yere yenmiş; saltanata göz diken binlerce kişi bu sebeble öldürülmüştür.

    İbn Teymiyye Mecmuul-Feteva.c.4.s.80.81.82

    www.ehlieser.blogcu.com adresinden alınmıştır.


    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Ehl-i Beyt'e Özel Bilgiler Verilmiş Midir?

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Akaid -