Konu: İmanın Şartları Hakkında Kısa Bir Açıklama Çarş. 10 Kas. 2010, 18:15
Ebrâr olanlar cennette nîmet içindedirler. Ebrâr Allah’a Allah’ın istediği gibi iman eden kimselerdir. Aristo’nun, Ebu Cehil’in, şeytanın inandığı gibi, ya da müşrik ehl-i kitap dünyanın inandığı gibi değil. Allah’a Allah’ın istediği biçimde inanan, yani kitabında bizden istediği biçimde hayatın tümüne karışan, hayatımızın tümünde bizden kulluk is-teyen ve hayatımızın tümünde bizimle birlikte olan bir Allah’a inanan kişilerdir ebrâr olanlar. Yerken, içerken, kazanırken, harcarken, giyinirken, soyunurken, alırken, satarken, severken, küserken hattâ tırnağımızı kesmemize varıncaya kadar tüm hayatımızda yalnız kendisini dinlememizi isteyen ve kendisiyle birlikte başkalarını da dinlememiz konusunda bizi soğanın [muhtemelen sineğin]dişisinden bile kıskanan bir Allah’a inanıyorsak işte biz ebrâr’danız. Başka?
Âhiret gününe iman eden kimselerdir onlar. Âhiret gününe iman, hesap-kitap konusuna iman demektir. Âhirete inanan kişi hesap-kitap konusunda korku sahibi olan kişi demektir. İnsanlar neden korkarlarsa, ona karşı titiz davranırlar. İşte ebrâr’dan olan mü’min böyle bir korku duyan kişidir. Her adım atışında, her duruşunda, yani pozitif ve negatif her eyleminde korku içinde olan kişidir. Ya bu konuda hesaba çekilirsem! Ya bu bakış yarın karşıma bir dosya olarak çıkarsa! Ya bu hareket yarın hesaba çekilirken aleyhime çıkarsa! Ya cehenneme sürüklerse beni bu duruş! diye sürekli bir korku içinde bulunur ebrâr olanlar. Bakara’nın ifadesiyle her an Allah’la karşı karşıya gelivereceğine inanan insanlar. Ha şu köşeyi döndüm dönmeden, ha şu lokmayı yuttum yutmadan, ha şu cümleyi bitirdim bitirmeden ölüverecek ve Rabbimle karşı karşıya gelivereceğim inancıyla, heyecanıyla yaşayan kişidir.
Sonra meleklere iman eden kimselerdir onlar. Meleklere iman demek, Allah’ın melekler vasıtasıyla bizimle diyalog kurduğuna iman demektir. Yani Allah’ın kendi köşesine çekilmeyip her an melekleri vasıtasıyla dünya işlerini idare ettiğine, her an yanımızda olduğuna, bu melekleri vasıtasıyla yeryüzüne karıştığına, yeryüzünde seçtiği peygamberlerine bu melekleri vasıtasıyla bizim hayatımızı düzenlemek üzere mesajlar gönderdiğine, vahiy gönderdiğine ve bizi bununla sorumlu tuttuğuna iman demektir. Melekler vasıtasıyla bizim amellerimizi tespit ettiğine, melekleri vasıtasıyla bizi bize isâbet edecek belâlar ve musîbetlerden koruduğuna, melekleri vasıtasıyla bizim karımızı, boramızı, yağmurumuzu sağladığına iman demektir.
Sonra Allah’ın kitaplarına iman eden kimselerdir o birr sahipleri. Kitaba iman demek, hayatı onunla düzenlemek üzere kitaba iman demektir. Kitaba iman demek, içindekilere iman demektir. İçindekilerin doğruluğuna ve uygulanırlılığına, uygulanması gerektiğine iman demektir.
Sonra Allah’ın Nebilerine iman eden kimselerdir onlar. Peygambere iman demek, onun örnekliliğine iman demektir. Peygambere iman demek, Allah’ın bizden istediği kulluğu icra ederken mutlak manada kendisine uyulması gereken model insan oluşuna, numune insan oluşuna iman demektir. Peygambere iman, onun hayat programına iman demektir. Peygambere iman, onun Allah’tan getirip haber verdiği şeylerin tamamının doğruluğuna iman demektir. Peygambere iman, Allah’ın onun vasıtasıyla insan hayatına karıştığına iman demektir. İşte böylece peygambere inananlar ebrâr’dırlar.