Konu: Tabi Olma Ve Mukallid Olma Arasındaki Fark Perş. 30 Eyl. 2010, 12:37
İbni Abdi'l-Ber 'Camiu Beyani'l-İlmi ve Fazlihi isimli kitabında taklidin fesadı, onu yasaklama ve taklitle tabi olma arasındaki fark diye açtığı bapta şöyle diyor: Allah-u Teala Kitabının bir çok yerinde taklidi zemmederek şöyle buyurmuştur:
'Hahamlarını ve rahiplerini Allah'tan gayri Rabler edindiler. Rivayet olunduğuna göre, Huzeyfe ve diğerleri bu ayeti tefsir ederlerken şöyle demişlerdir: 'Onlar, Allah'ı bırakarak haham ve ruhbanlara tapmıyorlardı, fakat onlar kendilerine tabi olanlara bir şeyi helal ve haram ediyorlar, onlara tabi olanlarda haham ve rahiplerini bu helal ve haramlarda taklit ediyorlardı. Adiy b. Hatim diyor ki: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) e boynumda haç olduğu halde geldiğimde bana: 'Ya Adiy!... Bu putu boynundan at' dedi yanına yaklaştığımda Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Tevbe Suresini okuyordu. 'Hahamlarını ve rahiplerini Allah'tan gayrı Rab'ler edindiler ayetine kadar okumaya devam etti. Ben: Ya Rasulullah, biz onları Rabler edinmedik, dedim. Rasulullah (saiiaiiahu aleyhi ve seiiem): 'Bilakis, onlar size haram olan bir şeyi helal ediyor, siz de onu helal sayıyordunuz öyle değil mi?' dedi. Evet öyle yapıyorduk dedim. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): 'İşte o (ameliniz) onları Rab edinmektir ' buyurdu. Tirmizi(3095)
Allah-u tealanın: 'Hahamlarını ve rahiplerini Allah'tan gayrı Rabler edindiler. ayetinin tefsirinde Ebu'l-Behteri şöyle demiştir: 'Haham ve rahipleri onlara Allah'ı bırakarak kendilerine tapmalarını emretselerdi onlar, haham ve rahiplere itaat etmezlerdi. Fakat haham ve rahipler, Allah'ın helallerini haram, haramlarını da helal ettiler. Onlar da bu hususlara itaat ettiler. Haham ve rahiplerin bu hareketi rububiyetti.
İmam Veki şöyle dedi: 'Bize Sufyan ve A'meş birlikte Hubeyb b. Sabit'ten o da Ebu'l-Behteri'den rivayet ettiler. Huzeyfe (r) ye Allah'ın 'Hahamlarını ve rahiplerini Allah'tan gayrı Rabler edindiler...' ayeti hakkında onlar haham ve rahiplere tapıyorlar mıydı? Diye sorulduğunda Huzeyfe (ra: 'Hayır, haham ve rahipleri onlara helalleri haram, haramları da helal ediyorlardı. Onlar da bunlara uyarak onları helal ve haram sayıyorlardı, diye karşılık vermiştir.
Allah-u teala: 'İşte böyle senden önce de herhangi beldeye uyarıcı gönderdiysek mutlaka o beldenin varlıklıları: 'Biz babalarımızı bir din üzere bulduk, biz de izlerine uyarız' dediler. Ben size babalarınızı üzerinde, bulduğunuz dinden daha iyisini getirmiş olsam da yine babalarınızın yolunu mu tutacaksınız?. Zuhruf: 23-24 buyurmuştur.
Görüldüğü gibi babalarına uymaları onları hidayeti kabul etmekten engelledi ve şöyle bir mazereti ileri sürdüler.
..Dediler ki: Doğrusu biz sizinle gönderileni -kabul etmiyor- inkar ediyoruz. Zuhruf: 23-24 işte bunlar ve benzerleri için Allah-u teala şöyle buyurmuştur: 'İşte kendilerine tabi olunanlar, tabi olanlardan uzak durdular, azabı gördüler ve aralarındaki bağlar kesildi, şöyle dediler: Ah keşke bir daha dünyaya gitmemiz mümkün olsaydı da şimdi onların bizden uzak durduğu gibi biz de onlardan uzak dursaydık. Böylece Allah onlara işledikleri bütün fiilleri hasretler (pişmanlık ve üzüntüler kaynağı) olarak gösterecektir ve onlar ateşten çıkacak da değillerdir. Bakara: 166-167
Müminler onlara benzemesin diye Allah-u Teala ehli küfrü kınayıp şöyle buyuruyor:
Babasına ve kavmine demişti ki; Şu karşısında.durup taptığınız heykeller nedir? Babalarımızı onlara tapar bulduk da onun için biz de onlara tapıyoruz dediler. Enbiya: 52-53 Ve dediler ki: Rabb'imiz, biz efendilerimize ve büyüklerimize uyduk da bizi yoldan saptırdılar. Ahzab: 67
Kur'an'da bunun benzeri baba ve efendilerinin taklidini yeren ayetler çoktur. Taklidi iptal hususunda alimler bu ayetleri delil getirdiler. Bu ayetlerin müşrikler için gelmiş olması alimlerin taklidi iptal etmek için delil getirmelerine mani olmamıştır. Çünkü teşbih (benzerlik) birinin küfrü diğerinin imanı cihetinden meydana gelmemiştir. Aksine teşbih iki taklitçi arasında taklit edilen kişiyi, hüccetsiz taklit etmeleri cihetinden meydana gelmiştir. Bu mesele şuna benzer; Şayet bir adam, bir kişiyi taklit etse ve o taklit sebebiyle küfre girse, başka bir adam da birini taklit etse ve o sebeple günaha girse ve bir başkası da dünyevi bir meselesinde birini taklit etse, ve bu taklit sebebiyle hata etse, bu taklitçilerin her biri delilsiz olarak onları taklit ettiğinden dolayı kınanır ve ayıplanır. Çünkü onların hepsi de taklittir, ve kişiler değişse de taklitlerin hepsi birbirine benzemektedir. Allah-u Teala: 'Allah bir kavmi doğru yola ilettikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları saptıracak değildir. Tevbe: 115 buyurmuştur.
İbni Abdi'l-Ber, devamla şöyle diyor: 'Zikrettiğimiz bütün delillerle taklit batıl olunca, teslim olunması gereken usullere teslim olmak vaciptir. Onlar da Kitap, sünnet ve manası Kitap ve sünnette bulunan icmaî delillerdir. Rasulullah (aleyhi ve sellem) de şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Size sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum. Onlar; Allah 'in Kitabı ve Rasulünün sünnetidir. İbni Abdi'l-Ber (1/109-123-Camiu Beyani'l-İlmi) Malik (2/889) Ahmed (3/26) Ebu Davud (1905) İbni Mace (3074)