Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » TERAVİH NAMAZININ REKÂT SAYISI
  • » Allah'ı Kim Yarattı? (Haşa)

  • Teravih Namazı Ömer'in (ra) Bid'ati Mi? (Haşa)

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Teravih Namazı Ömer'in (ra) Bid'ati Mi? (Haşa) Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Teravih Namazı Ömer'in (ra) Bid'ati Mi? (Haşa) Teravih Namazı Ömer'in (ra) Bid'ati Mi? (Haşa) Icon_minitimePaz 25 Nis. 2010, 12:44

    “Bu ne güzel bid‘at!”

    Son dönem ilim adamları arasında Ömer radıyallâhu anh’ın “Bu ne güzel bid‘at!” sözünü delîl olarak kullanmak yaygınlaşmıştır.
    Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in “Her bid‘at sapıklıktır” sözünü, Ömer’in bu sözü ile tahsis etmişlerdir.
    Bu merdut bir ihticacdır. Çünkü Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in hadîsinin nassı ile teravih namazı meşrudur. Nitekim Câbir b. Abdillah radıyallâhu anh hadîsinde şöyle anlatmıştır:
    “Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem, Ramazan’da bir geceyi insanlara ihya ettirdi. Sekiz rekat ve vitir kıldı.”(1)


    Teravihin cemaatle kılınması da meşrudur. Çünkü Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bu namazı üç gece kıldırmıştır. Ancak kendilerine farz kılınır endişesiyle daha sonra terk etmiştir. Âişe radıyallâhu anhâ hadîsi buna delâlet etmektedir: “Fakat size farz kılınıp da gücünüz yetmemesinden korktum.”

    Vahy kesilince Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in endişe duyduğu husus da ortadan kalkmış oldu.
    Varlık yokluk bakımından illet, malulle beraber hareket eder. Sonuç olarak arız olan noktanın ortadan kalmış olması nedeniyle sünnet, teravih namazının cemaat halinde kılınması hali üzere kalmıştır. Daha sonra Ömer radıyallâhu anh yönetime gelmiş ve teravih namazının sünnete uygun olarak on bir rekat kılınmasını emretmiştir. Böylelikle sünneti ihya etmiştir.(2)

    Konuyu tartışmak bakımından kendi istedikleri gibi, rivâyetin bid‘atlerin hasene olarak kısımlandırılabileceğine dair delâletinin sıhhatini -mümkün olmadığı halde- kabul etsek bile kim olursa olsun hiçbir kimsenin sözünün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in sözüne muarız olması caiz değildir.
    [Yani Ömer'in sözü bidatçilerin iddia ettiği gibi dinde yeni ibadetler başlatmanın caiz olduğu anlamında olsa idi -ki öyle değildir-, bu sadece Ömer'in ictihadî bir hatası olmuş olurdu. Delilleri de aşağıdadır. e-mir.]

    Abdullah b. Abbâs radıyallâhu anhumâ şöyle demiştir: “Başınıza gökten taş yağacağı zaman yakındır. Ben ‘Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle şöyle buyurdu’ diyorum; siz ise ‘Ebû Bekr, Ömer şöyle söyledi’ diyorsunuz.


    Ömer b. Abdilaziz şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in belirlemiş olduğu sünnet varken kimse görüş bildiremez.”(3)

    Şâfi‘î şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünneti kendisine ayan beyân olduktan sonra herhangi bir kimsenin görüşünden dolayı bu sünneti terk etmesinin caiz olmadığı konusunda Müslümanlar icma etmiştir.”(4)

    Ahmed b. Hanbel radıyallâhu anh da şöyle demiştir: “Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in hadîsini reddeden kimse helakin eşiğinde demektir.”(5)

    Ömer radıyallâhu anh’ın uygulamasının bid‘at olmadığı anlaşıldığına göre, kendi ifadesinde yer alan bid‘atin manası nedir? Ömer radıyallâhu anh’ın sözünde yer alan bid‘at ile şer‘î değil luğavî mana kastedilmiştir. Bu namaz, Ebû Bekr döneminde ve Ömer radıyallâhu anh yönetiminin ilk devrelerinde uygulanmadığına göre lugat bakımından bid‘at, yani öncesinde bir benzeri bulunmayan uygulama olmaktadır.

    Şer‘î bakımdan ise bid‘at değildir. Çünkü bu uygulamanın Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünnetinde bir aslı bulunmaktadır.

    Şâtıbî şöyle demiştir: “Söz konusu uygulamayı bu itibarla bid‘at olarak isimlendiren kimsenin bu adlandırması önemli değildir. Bu uygulamanın, ifade edilen manasıyla bid‘atçiliğin cevazına yönelik delîl olarak kullanılması caiz değildir. Çünkü böyle bir istidlal, kelimelerin konuldukları anlamın tahrîf edilmesinin bir türüdür.”(6)

    İlim ehlinin ifadeleri de bu konuda ittifak halindedir. Aşağıda ilgili açıklamayı bulacaksınız:

    1- Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullâh şöyle demiştir: “Bu konuda en fazla yapılmış olan değerlendirme Ömer’in hasene olarak vasfetmek suretiyle bid‘at diye isimlendirmesidir. Bu isimlendirme, şer‘î değil, luğavî bir isimlendirmedir. Şöyle ki: Bid‘at, lügatte öncesinde bir misal bulunmaksızın ilk defa yapılmış olan her uygulamayı kapsar. Şer‘î olarak bid‘at ise, hakkında şer‘î hiçbir delîl bulunmayan şeylerdir.”(7)

    2- Hâfız İbn Kesîr rahimehullâh şöyle demiştir: “Bid‘at iki kısımdır: Bazen şer‘î bid‘at olur ki bu,
    Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in “İhdas edilmiş her şey bid‘attir ve her bid‘at sapıklıktır.”
    hadîsindeki gibidir. Bazen de lugavî bid‘at olur. Bu da müminlerin emiri Ömer b. Hattab’ın
    Müslümanları teravih namazında bir araya toplaması ve Müslümanların da bu uygulamayı devam
    ettirmeleri hakkında ifade ettiği “Bu ne güzel bid‘attir” sözünde olduğu gibidir.”(8)


    3- Hafız İbn Receb şunları kaydetmiştir: “Selefin sözlerinde bazı bid‘atleri güzel görmek yönündeki
    ifadeler, şer‘î değil luğavî bid‘atler hakkındadır. Ömer radıyallâhu anh’ın “Bu ne güzel bid‘attir.”
    sözü de bunlardan biridir. Maksadı, bu fiilin o vakitten önce o şekilde uygulanmadığını ifade
    etmektir. Fakat bu uygulamanın şerîatta bir aslı vardır.”(9)

    1-Hasen li ğayrih. Taberânî, es-Sağîr, c.1, s.190; İbn Hibbân, Sahîh, 2541 Yakub b. Abdillah el-Kummî > Îsâ b. Câriye > Câbir radıyallâhu anh tarikinden tahrîc etmişlerdir.
    Derim ki: İsnadında zaaf vardır. Çünkü isnada yer alan Îsâ b. Câriye, leyyindir. Fakat Sahîhayn’da Âişe radıyallâhu anhâ hadîsinden bir şâhidi bulunmaktadır. Bu şâhid ile rivâyet, hasendir

    2-Bk. Şâtıbî, el-İ’tisâm, c.1, s.193-195; el-Elbânî, Salâtu’t-Terâvîh, s.52-54;
    Ali Hasen b. Ali Abdulhamid ile birlikte müellif tarafından kaleme alınan, Sıfatu Savmi’n-Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem fî Ramadân, s.96-100, II.baskı.

    3-İ’lâmu’l-Muvakkı’în, c.2, s.282

    4-Age, c.2, s.282

    5-Tabakâtu’l-Hanâbile, c.2, s.15; el-İbâne, c.1, s.260

    6-el-İ’tisâm, c.1, s.250

    7-İktidâu’s-Sirâti’l-Mustakîm, s.276

    8-Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîm, c.1, s.166

    9-Îkâzu’l-Himemi’l-Muntekâ min Câmi’i’l-‘Ulûm ve’l-Hikem, s.402 özetle.

    BİD‘AT ve ÜMMET ÜZERİNDEKİ OLUMSUZ ETKİLERİ, Ebû Usâme Selîm b. ‘Îd el-Hilâlî es-Selefî, Guraba Yayınları, shf. 64 vd.


    http://selefisalihin.free.fr/ adresinden alınmıştır.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Teravih Namazı Ömer'in (ra) Bid'ati Mi? (Haşa)

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Bid'at ve Hurafeler -