Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » Ashabın Metin Tenkidi - Hadisin Kur'an'a Arzı
  • » Ashabın Metin Tenkidi - Sünnetin Akla Arzı

  • Ashabın Metin Tenkidine Örnekler

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Icon_minitimePerş. 31 Ara. 2009, 17:58

    Sahabenin Hadisleri Tenkit ve Sıhhatlerini Araştırmalarına Örnekler

    Bu çalışmamda muhtelif hadisleri birbiriyle uzlaştırma (cem), bunların bir kısımını tenkit, bir kısmını ise tevil hususunda sahabenin başka içtihatlarının bulunduğunu da tespit ettim. Bunların tümünü bir başlık altında toplamak mümkün değil ise de; hadis metinlerini tenkit hususunda son derece dikkatli bir insanın gayretleri şeklinde ifade edilebilir. Bunları aşağıda birkaç nokta halinde açıklayacağız:[1]

    1. Kendi Anlayışlarına Göre Hadisin Metninde Bulunan Tuhaflık Dolayısı İle Peygamber'e İsnadını Araştırma

    Onlar, sıhhatini ve doğruluğunu bilmedikleri herhangi bir haberi, hiçbir kimseden kabul etmiyorlardı. Resûlullah'tan naklettikleri haberi, hıfzedip anlayabildikleri ortaya çıksın diye başkalarının görüşünden faydalanıyorlardı. "Üç defa izin isteme" hususundaki hadis konusunda Ömer b. Hattab'ın Ebu Musa el-Eş'arî'ye karşı tutumunu ve ancak yanında bir başka şahit bulundurması durumunda rivayetini kabul etmesini; İbn Ömer'in "cenazeyi takip eden kişi" hadisi konusunda Ebu Hureyre'ye davranışını; Mervan'ın "boğazlanıncaya kadar, kurban gönderen kişiye haram olan şeyler" hakkında Âişe'ye soru sormasını daha önce zikretmiştik. Burada sahabenin Resûlullah'tan rivayet olunan haberleri kabul noktasında ne kadar tedbirli davrandıklarını ortaya koyan bazı örnekleri zikredeceğiz: [2]

    a. "Lâ İlahe İllallah" Diyen Kişiye Cehennemin Haram Olması

    "... Mahmud b. er-Rabî" el-Ensârî'nin rivayetine göre, İtban b. Mâlik [Peygamber'e gelerek, kavmine kendisinin namaz kıldırdığını, gözlerinin görmemesi sebebiyle mescide gidemediğini, evine gelip namaz kıldırmasını ve böylece orayı namazgah yapmak istediğini bildirmiş, Resûlullah da uygun görerek ertesi gün yanına Ebu Bekir'i de alıp evine gitmiş, izin isteyerek içeri girmiş, namaz kıldırmış, sonra yemeğe oturmuşlar, etraftan isanlar da eve gelmişler, ev kalabalık olmuş], içlerinden biri "Mâlik b. Duhşun nedere?" diye sormuş, diğer biri de "o münafıktır, Allah ve Resûlü'nü sevmez" karşılığını vermiş; bunun üzerine Peygamberimiz:

    "Onun hakkında böyle konuşma! "Lâ ilahe illallah" dediğini ve bununla Allah rızasını istediğini görmüyor musun?” buyurmuş. Orada bulunanlar:

    "Allah ve Resulü daha iyi bilir" demişler, bunun üzerine ("münafık" diyen kişi):

    Biz, onun münafıklara yüz verdiğini ve onlara iyi davrandığını görüyoruz" demiş. Peygamberimiz de:

    "Allah, Lâ ilahe ilallah diyerek bununla kendi rızasını dileyen bir kimseyi cehenneme haram kılmıştır" buyurmuş. Bir rivayette ise, Mahmud b. er-Rabî; bu hadisi, içlerinde Ebu Eyyûb el-Ensârî'nin de bulunduğu bir topluluğa naklettiğini, Ebu Eyyüb el-Ensârî'nin "Bu senin söylediğini Resûlullah'ın söylemiş olabileceğini zannetmem" dediğini, bunun üzerine İtban'in yanına döndüğünde bunu ona tekrar sormaya yemin ettiğini ve hemen onun yanına döndüğünü, onu gözleri görmez olmuş, çok yaşlı bir ihtiyar olarak bulduğunu ve hâlâ kavminin imamı olduğunu gördüğünü beyan ettikten sonra, yanı başına oturarak bu hadisi sorduğunu, onu ilk rivayetindeki gibi rivayet ettiğini" [3] kaydeder.

    Burada Ebu Eyyûb Peygamber'i değil, "Senin söylediğini Resülullah'ın söylemiş olabileceğini zannetmiyorum" diyerek, kendisine rivayette bulunan raviyi reddetmektedir. Ayrıca bu örnekte tabiînin sahabeye karşı saygılı davranışını görüyoruz. Şöyle ki; sahabeye karşı "Muhakkak Resûlullah böyle buyurdu" diye üstelemiyor, aksine rivayet ettiğini teyit etmek için, hadisi Peygamber'den duyan kişiye gidiyor, ondan tekrar dinliyor ve ilk duyduğunu doğru bir şekilde muhafaza edip edemediğini kontrol ediyor.

    Şu da var ki; bu hadis, onların duydukları sözleri tenkit ettiklerini, Peygamber'e söylemediği bir sözü söyletmiş olmamak için dikkatli olduklarını, içlerinden biri bir hadisi reddettiğinde veya tuhaf karşıladığında bu konuda enine boyuna düşünüp araştırdıklarını gösteriyor. Bunlar, Peygamber'e nisbet edilen rivayetlerin metinlerinin ilk ciddi tenkidine örneklerdir. [4]


    b. Günahlardan Arınma

    Amr b. Abese'den (uzun bir hadis naklederek onda abdestten, abdest sonrasında günahlardan arınılacağından söz edilmiştir) rivayet edildiğine göre; Peygamber, bir kişi, kalkar, namaz kılar, Allah'a hamdeder, senada bulunur, layık olduğu şekilde onu över ve kalbini Allah için her şeyden temizlerse, günahlarından annesinin onu doğurduğu günkü gibi arınmış olur buyurmuştur. Amr b. Abese, bu hadisi ashaptan Ebu Ümame'ye anlattığında Ebu Ümame:

    Ya Amr b. Abese! Bu kişiye verilen bir makam hakkında söylediklerini iyi düşün, demiş; Amr da şu karşılığı vermiş:

    Ey Ebu Ümame! Artık yaşım ilerledi, kemiklerim zayıfladı, ecelim yaklaştı, ne Allah'a karşı bir yalan söylemeye ihtiyacım var; ne de Resûlullah'a. Ben bunu Peygamber'den yalnız bir, iki veya üç (yedi defaya kadar saymış) defa işitmiş olsaydım asla rivayet etmezdim. Lâkin ben onu bundan daha çok işittim." [5].

    Burada Ebu Ümame raviye unutmuş veya yanılmış olabileceğini hatırlatıyor, o ise; bunu Peygamber'den yedi defadan fazla duyduğunu, Peygamber'e yalan isnad etmek için ihtiyacının olmadığını vurguluyor.

    Aynı şekilde bu hadiste de sahabenin ilk dönemde hadis tenkidi yaptığı vurgulanmaktadır. Bu devir, sahabenin nakil ve rivayette bulunduğu erken dönem olup bu dönemde Peygamber'e yalan ve uydurma söz isnadının da başladığını, sahabîlerin bundan korktukları için kendilerine rivayet olunan sözleri araştırarak genel İslâm anlayışlarına uygun gördüklerini kabul ettiklerini, yadırgadıklarını ise tenkit ettiklerini ortaya koymaktadır. [6]


    [1]Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 85.
    [2]Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 85-86.
    [3] Müslim, Mesacid, 263-264.
    [4]Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 86-87.
    [5]Müslim, Salâtü'l-müsafirîn. 294.
    [6]Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 87-88.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Ashabın Metin Tenkidine Örnekler Icon_minitimeC.tesi 02 Ocak 2010, 19:09

    2. İhtilaflı Hadisleri Birbiriyle Uzlaştırma, Çeşitli Vakalara Ve Her Birinin Zamanının Diğerinden Ayrı Olduğuna Hamletme Teşebbüsü

    Raviler, rivayetlerinde sadık ve kendilerinden hata ve vehm beklenmeyen kişiler oldukları müddetçe doğru olarak söylediklerinin arasını cemetmektir.

    İbn Abbas'ın Peygamberimizden "hacda telbiye vakti konusunda" rivayet ettiği hadis buna bir örnektir. Sahabenin bu konudaki ihtilafı, Peygamber'den sadır olan telbiyenin çeşitli yer ve zamanda olduğuna hamledilmistir. Peygamber; mescitte, devesine bindiğinde, Beydâ tepesine çıktığında telbiyede bulunmuştur. Sahabe, Peygamber'in yaptıklarımın tümünü bilmeden, Resûlullah'tan hangi hali gördüyse, onu nakletmiştir.[1]


    3. Bazı Konularda İki Tarafın Da Üzerinde İttifak Ettiği Bir Hükme Varmamaları

    Sahabenin, üzerinde ihtilaf ettikleri her birinin Kur'an ve sünnetten delillere uyandığını ve birbirleri ile bu hususta tartıştıklarını gösteren birçok konu buldumsa da onların bir hadisi başkasına, bir görüşü muhalifine tercih ettiklerine işaret eden bir delil bulamadım. Bu konuların çoğunda âlimler arasında bugün de ihtilaf devam etmektedir. Bunlardan ba;zıları şunlardır: [2]

    a. Küçük Abdestte Kıbleye Dönmek

    Abdullah b. Ömer'den, şöyle dediği rivayet olunmuştur:
    "Bazı kimseler: Defi hacet için oturduğunda kıbleye ve Kudüs'e dönme' demektedirler. Halbuki ben bir defasında evimin damına çıktım ve Peygamberimizi Kudüs'e dönmüş olarak defi hacet yaparken gördüm."


    Bu konuda "nehyin kalktığını" söyleyenlerle şehirde ve çölde yaşayanlara terettüp eden hükmün farklı olduğunu söyleyen âlimler arasında ihtilaf devam etmektedir. Her ne kadar daha sonra gelen muhaddis ve âlimlerden her biri, kendi görüşünü daha kuvvetli görmekte veya iki hadisin arasını az önce ifade ettiğimiz farklılık esası çerçevesinde bulmakta ise de, sahabenin bu görüşlerden birini diğerine tercih ettiklerini ortaya koyan bir habere rastlayamadım. Kanatimce bu meselede şehirli ile bedevîyi birbirinden ayırıp küçük abdestte kıbleye ve Kudüs'e dönmeyi biri hakkında caiz görürken diğeri için caiz görmeyenler, iki rivayet arasındaki ihtilafı gidermiş olurlar. Madem ki, bu iki rivayeti cem etmek mümkündür, o halde bu iki hadis arasındaki çelişkiyi gidermek ve aynı anda ikisi ile de amel edebilmek için aralarını bulmak daha evladır. [3]

    b. Cünüplükten Dolayı Teyemmüm Etme

    Bir adam Ömer'e gelerek:
    "Cünüp oldum ve su bulamadım" demiş, Ömer de ona:
    "Öyleyse namaz kılma" diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Ammar:
    "Ey müminlerin Emiri! Hatırlamıyor musun; biz bir seriyyede iken cünüp olmuş ve su bulamamıştık, sen namaz kılmamıştın; ben ise, toprakta yuvarlanıp namaz kılmıştım da, Peygamber:
    “Ellerini toprağa vurman sonra üflemen, arkasından da onlarla yüzünü ve kollarını meshetmen sana yeter” buyurmuştu" demiş, bunun üzerine Ömer:
    “Allah'tan kork ey Ammar!' diye mukabele etmiş; o da: 'Eğer istersen bir daha bu konudan söz etmem' diye karşılık vermiştir."
    [4]

    Bu durumda Ömer b. Hattab ve Ammar b. Yasir ortak bir noktada birleşmemişlerdir. Aksine, aralarındaki ihtilaf devam etmiştir. Ayrıca her ne kadar ulemanın ekserisi Ammar'ın sözü doğrultusunda amel etmekte ise de hadis, Ammar:
    "Eğer istersen bir daha bu konudan söz etmem" dediğinde Ömer onu menetmeyip kendisine hatırlatılan olayı inkârla yetinmesi sebebiyle, onların ortak bir hükümde birleşmediklerini de ortaya koymaktadır.

    Diğer rivayetlerin birinde ise Ammar; bir yolculukta iken cenabet olduğunu ve toprakla teyemmüm ettiğini belirtmektedir. Bu rivayette, söz konusu yolculuk esnasında yanında Ömer'in bulunduğuna işaret etmemektedir. Muhtemelen Ammar'ın bu ikinci rivayeti, Ömer'le ihtilaf ettikleri ve Ömer'in onun rivayetini kabul etmediği olaydan sonraya ait olmalıdır.

    Bu nevi önemli rivayetlerde tuhaf olan, Ömer'in onu unutması ve Ammar'ın hatırlatmasına rağmen hatırlamamasıdır. Burada olayı unutan Ömer olabileceği gibi, Ammar da olabilir. Ayrıca, bu yolculuğunda onunla beraber olanın Ömer'den başka biri olması da mümkündür. Bu, Ammar'ın:
    "İstersen bir daha bu konudan-söz etmem" demesi ve diğer rivayetle, yanında Ömer'in bulunduğundan bahsetmemesi sebebiyle uzak bir ihtimal değildir.
    Zira Ammar yanında Ömer'in bulunduğundan emin olsaydı, ikinci rivayetle onun adını mutlaka zikrederdi. Demek ki tartışmaları sonucunda Ömer'in karşı çıkması, Ammar'ın tereddüdünü artırmış olmalıdır. Ammar bu yolculukta beraberinde bulunan şahsın kim olduğunda tereddüt etmekte ise de, yolculuk ile bu esnada olanları ve Peygamber'in iki yolcudan her birine söylediği sözü zikretmektedir. [5]


    c. Peşin Mübadele Faizi

    Ebu Saîd el-Hudrî'nin:
    "Dinar dinarla, dirhem dirhemle misli mis;line mübadele edilir. Kim fazla alır veya verirse riba işlemiş olur" dediği Ebu Salih'ten rivayet edilmiştir. Ravi bunun üzerine Ebu Saîd el-Hudriye, İbn Abbas'ın farklı söylediğini belirtmiş, Ebu Saîd "İbn Abbas'la karşılaşıp ona:
    Bu söylediğin Resûlullah'tan duyduğun veya Kur'ân-ı Kerîm'de bulduğun bir şey midir?" diye sorduğunu ve kendine "Ne Resûlullah'tan duydum, ne de Allah'ın kitabında buldum, fakat bana Üsame b. Zeyd Peygamber'in "Riba, vadeli mübadelededir" [6], bir başka rivayette ise "Dikkat edin, riba ancak vadeli mübadelededir" [7] diye rivayet etti" dediğini kaydetmektedir.


    Bu rivayetler, İbn Abbas'ın Ebu Saîd el-Hudrî'nin söylediklerini makbul görmediğini ortaya koyuyor. Her ne kadar hakkında söz söylenebilecek başka rivayetler zikredilmekte ise de, [8] İbn Abbas Ebu Saîd'in rivayet ettiği hadise muarız olan başka bir hadisle istidlal etmektedir -O her ne kadar hadisi doğrudan Peygamberden işitmemişse de kendisine göre sika olan Üsame b. Zeyd'den duymuştur. Onun, Ebu Saîd'in rivayetini ondan dinlemek suretiyle almış olmasına rağmen kendi görüşünden rücû ettiğine delalet eden yeterli derecede sahih bir rivayet bulunmadığına göre, kendi rivayetine tutunması, güvenip muteber kabul etmesi ve karşı görüşte olan kişinin, kendi görüşüne rücû etmesini ummasındandır. Çünkü ona göre bu hadis, sadece vadeli mübadelede riba ile ilgilidir. Nitekim cahiliye döneminde işlenen riba şekli de bu idi ve Kur'an ribayı yasaklarken sadece bu şekli göz önünde bulundurmuştur. Her ne kadar cumhur-i ulema konuya farklı bakıyorsa da onun bakışı böyledir. [9]


    d. Toprağı Kiraya Verme

    Nafi'den, İbn Ömer'in Peygamber, Ebu Bekir, Ömer, Osman dönemlerinde ve Muaviye'nin hilafetinin ilk yıllarında tarlalarını kiraya verdiği rivayet edilmiştir. Sonra Rafi' b. Hadic'den Peygamber'in tarlaları kiraya vermeyi yasakladığı rivayet olunmuş, bunun üzerine İbn Ömer beraberinde Nafi olduğu halde Rafi'e gitmiş ve durumu sormuş, o da:
    "Peygamber tarlaları kiraya vermekten nehyetti" demiştir. Bunun üzerine İbn Ömer Nafi'e:
    "Biliyorsun ki biz, Resûlullah döneminde, tarlanın verimli yeri ve samandan da bir miktar arazi sahibine verilmek üzere topraklarımızı kiraya verirdik, demiştir. [Züheyr'in] Râfi' b. Hadic'den başka bir rivayetinde ise o: "Peygamber, bizim için kolay olan bir işten nehyetti" demiş, bunun üzerine Züheyr:
    "Peygamber'in söylediği her söz haktır" demiştir. Züheyr devamla şöyle demiştir:
    "Resûlullah beni çağırdı ve "Tarlalarınızı ne yapıyorsunuz?" diye sordu. Ben de:
    Sulak tarafı bizim olmak üzere bir miktar arpa ve hurmadan veksler (bir ölçü birimi) karşılığında kiraya veriyoruz" dedim. Peygamber:
    "Böyle yapmayın, ya kendiniz ekin, ya ektirin yahutta boş tutun" buyurdu. Bunun üzerine Rafi':
    "Baş üstüne" dediğini ilave etmiştir [10]. İbn Abbas ise, Peygamber'in bundan menetmediğini, fakat "Sizden birinin toprağını kardeşine karşılıksız ekime vermesi, belli bir şey almak üzere kiraya vermesinden daha hayırlıdır" buyurduğunu [11] nakletmiştir. Zeyd b. Sabit ise şöyle demiştir:
    Allah Rafi' b. Hadic'i affetsin! Yemin ederim ki Peygamber'in sözünü ben ondan daha iyi biliyorum. Ensardan birbiri ile kavgalı iki kişi Peygamber'e geldiler. Peygamber onlara:
    "Durumunuz bu ise tarlaları kiraya vermeyin" buyurdu. Rafi' Resûlullah'ın bu sözünü "Tarlaları kiraya vermeyin" Şeklinde anlamıştır.
    [12]

    Sahabenin çoğunluğu, bu rivayette Rafi'e muvafakat etmiyordu, öyle ki, onun rivayeti sebebiyle ihtiyaten ve takvası dolayısı ile bu işi bırakan İbn Ömer, duyduğunda gönlü tatmin olmadığı için "Nafî bizi arazimizden faydalanmaktan menetti" [13], "Peygamber devrinde toprağın kiraya verildiğini biliyordum" demekteydi.

    Diyelim ki İbn Ömer nefsine karşı katı ve onu isteklerinden alıkoyan bir yapıdaydı. Ama İbn Abbas ve sahabeden başkaları da Rafi'in görüşüne karşı idi. Nitekim İbn Abbas:
    Peygamber'in ondan menetmediğini, fakat "Sizden birinin toprağını kardeşine karşılıksız ekime vermesi, belli bir şey karşılığı vermesinden daha hayırlıdır" dediğini söylüyordu. Zeyd b. Sabit ise bu hadisi bütün kiralamaların değil, özel bir durumda kiraya vermenin menedilmesi şeklinde yorumluyordu. İbn Abbas ve Zeyd b. Sabit'in Rafi' hadisi hakkındaki söz konusu yorumları, her ne kadar bu meselede Rafı', İbn Abbas ve Zeyd birbirlerinin görüş ve rivayetlerinden ikna olmamış iseler de, onların Peygamber'in sözlerine gösterdikleri özen ve Peygamber'den rivayet olunup zahirde ihtilaflı gibi görünen haberlerin arasını cem etmek için ne denli uğraştıklarını ortaya koyar.




    [1] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 88.
    [2] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 88.
    [3] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 88-89.
    [4] Müslim, Hayz, 112.
    [5] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 89-90.
    [6] Müslim, Musâkat, 101.
    [7] Müslim, Musâkat, 102.
    [8] Tirmizî, Buyü, 24.
    [9] Buhari, Muzaraa, 18. Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 90-91.
    [10] Buhârî, Muzaraa, 18.
    [11] Buhârî, Muzaraa, 18.
    [12] Ebu Dâvud, Buyü, 30.
    [13] Müslim, Büyu, 108.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Ashabın Metin Tenkidine Örnekler

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Hadis :: Hadis Müdafaası -