Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45

Makam İddiaları

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Makam İddiaları Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Makam İddiaları Makam İddiaları Icon_minitimeÇarş. 12 Ağus. 2009, 16:24

SORU: "Bir yakınım, İslam'ı yaşayabilmek niyetiyle, tarikata intisap etti Israrı üzerine bir sohbetlerine katıldım Bu sohbette "İbadetler, belli makamlara gelebilmek için birer vasıtadırlar En üstün makam da, muhabbetullah makamıdır Bütün mesele o makama erişmektir Bizlerin bu makamdaki insanlarda gördüğümüz şer'i hatalar, hakikatte hata değildir Sıradan insanların, muhabbetullah makamındaki mürşidlerin hallerine vakıf olamazlar" denildi () Kendi aralarında "muhabbetullah makamında teklifler düşer mi, düşmez mi?" tartışması yaptılar Birisi "El İbriz" isimli eserden bazı kısımları okundu () Muhabbetullah makamındaki bir insandan teklifler düşer mi? Bu makamın elde edildiğine kim karar verebilir?"

CEVAP: Her Müslüman'ın temel hedefi; Allahu Teala (cc)'nın rızasını tahsil etmek ve imtihanı kazanmaktır Bunun gerçekleşebilmesi için; insanların Hakk'a tabi olmaları ve hevalarını bir kenara bırakmaları şarttır Heva, nefs-i emarenin bir tuzağıdır İstihva ise, şeytanın insanı hevaya uymaya zorlamasıdır [Ragıp El Isfahani-El Müfredat fi Garibi'l Kur'an] Yeryüzündeki insanları; "Hidayete tabi olanlar ve hevalarının peşinde koşanlar" şeklinde de tasnif etmek mümkündür Hevaya muhalefet edilmediği müddetçe, hiçbir ibadet eda edilemez İmam Seyyid Şerif Çürcani "Hevasına muhalefet edip, Allahu Teala(cc)'ya teslim olan mükellefin fiillerine ibadet denilir" [Seyyid Şerif Çürcani- Et Ta'rifat] tarifini yapmış ve bu hakikate işaret etmiştir Günümüzde bazı cahil kimseler; tasavvuf adına, heva ehlinden olan batinilerin iddialarını tekrar etmektedirler Bu girişten sonra meseleye geçebiliriz
Kur'an-ı Kerim'de, Resul-i Ekrem (sav)'e hitaben: "Sana yakiyn (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!" (El Hicr Suresi: 99) emri verilmiştir Müfessirler, bu ayet-i kerime'de geçen "yakiyn" kelimesininin, ölüm manasına geldiğinde ittifak etmişlerdir Zira bizzat Peygamberimiz Efendimiz (sav); bu ayet-i kerime'de geçen yakiyn kelimesinin, ölüm manasına geldiğini haber vermiştir [İbn-i Kesir-Tefsiru'l Kur'an'il Aziym] Ayet-i kerimede; ölünceye kadar ibadet etme emrinin, Resul-i Ekrem (sav)'e hitaben verilmesi, hükmün umumi olmasına mani değildir Ehl-i Sünnet ve'l Cemaatin müctehid imamları "Allahu Teala (cc)'nın tekliflerinden maksad imtihandır Dolayısıyle ölünceye kadar teklif-i ilahi, hiçbir makamda düşmez" hükmünde ittifak etmişlerdir Kaldı ki hiçbir insan; takva hususunda, Peygamberimiz efendimiz (sav)'in derecesine ve makamına yükselemez Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat yolundan ayrılan kimseler (Ehl-i ehva ve'l Bid'at); bu ayet-i kerimede geçen "yakiyn" kelimesini, keyiflerine göre yorumlamışlardır Onlara göre bu yakiyn'den maksad, "Muhabbetullah" makamıdır Bu makama erişen kimselerden; başta namaz olmak üzere bütün farzlar düşer Ayrıca işledikleri haramlar da o kimseye zarar vermez Nitekim İbn-i Abidin, bu konuyla ilgili olarak:

"Tasavvuf davasında bulunanlardan bazısı "yüksek bir dereceye vasıl olduğunu, kendisinden ibadet ve taatın düştüğünü ve kendisine bütün günahları işlemenin helal olduğunu" iddia eder Böyle kimsenin öldürülmesinin vacip olmasında şüphe yoktur Çünkü bunun dine zararı pek büyüktür Böyle bir davada bulunmakla her şeyi mübah kılan kimse, kapanmayan bir kapı açmış olur ve bu kimsenin zararı, haramların mübah olduğuna inanan kimsenin zararından daha büyüktür Çünkü haramların mübah olduğuna inanan kimse küfrünün meydana çıkmasından korkarak, bu sapık fikrini söylemekten çekinir Bu kimse ise ibadet ve taatın, haram ve helalin, dinde kendi derecesine ulaşamayan kimselere mahsus olduğunu iddia edip, bütün fasıkları kendisi gibi yüksek mertebeye ulaştıklarını iddiaya davet eder"[İbn-i Abidin-Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar] diyerek, din emniyeti açısından meseleyi izah etmiştir Bilindiği gibi insan, sadece ve sadece Allahu Teala (cc)'ya ibadet etmesi için yaratılmış bir varlıktır Hatta mü'minlerin kendi içlerinden bir emir seçmelerinin sebebi, ibadetleri eda edebilmeleriyle sınırlıdır İbn-i Hümam:

"Mü'minlerin kendi içlerinden bir imam seçmelerinin sebebi, dinin (İslam'ın) hükümlerini eda etmek içindir"[İbn-i Hümam-Kitabu'l Müsayere] diyerek, bu inceliğe işaret etmiştir Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Mü'minler Allahu Teala (cc)'ya iman etmede, din işleriyle ilğili kesin bilgide, tevekkülde, kaza ve kadere rıza göstermede, Allahu Teala (cc)'nın azabından korkmada, rahmetini ummada ve iman hususundaki tekliflerde birbirlerine eşittirler[Geniş bilgi için/ İmam-ı Azam- Fıkh-ı Ekber (Aliyyü'l Kari Şerhi)] Farklılaşma; ihlas, takva, zühd ve ihsan haline riayetle sınırlıdır Meselenin özü budur Birbirimize dua edelim


Yusuf Kerimoğlu

www.mumsema.com adresinden alınmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
Makam İddiaları Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: Geri: Makam İddiaları Makam İddiaları Icon_minitimeÇarş. 19 Ağus. 2009, 23:35

Bazı kişiler halvete girip yedi gün -daha az ya da çok da olabilir- süreyle zikirle meşgul olduktan ve bunu da birkaç defa daha tekrarlayınca, günah işleyip haramdan sakınmadıkları halde, bir takım haller elde ettiklerini ve evliyanın makamlarına eriştiklerini iddia ederler. Üzerlerinde eda edilmesi gereken namaz, oruç ve zekat borçları ile kul hakkı olduğu halde bunları ödemezler. Kibir, hased, cimrilik, riya, mal sevgisi ve makam arzusu gibi kötü huylardan da sakınmazlar. Kalpleri pisliklerle dolu olmasına rağmen Allah'a yakınlık ve velilik iddiasında bulunurlar. Bir de günahlarının velayetlerine engel olmadığını savunurlar. İşte bunlar hak yolundan ve şeyhlerin izinden sapmış, lanetli şeytana tabi olmuşlardır.

Zamanımızda (1523-1573) tasavvuf ehlinden bazılarının Şer'i şerife aykırı bir takım davranışları tenkid edildiğinde,
"Bunların haramlığı zahir ilmine göredir. Halbuki biz batın ilminin adamlarıyız ve batın ilmine göre bu helaldir. Siz kitaptan bilgi ediniyorsunuz, halbuki biz bizzat kitabın sahibi olan Muhammed aleyhisselamdan bilgi alırız. Bir mesle hakkında zorlandığımızda hemen ona danışırız. Bir kanaate varamazasak bu sefer bizzat Allah Teala'ya müracaat eder, ondan öğreniriz. Biz halvet ve şeyhimizin himmeti sayesinde Allah'a ulaşırız. Böylece ilimler bize keşf olur. Bu sebeple kitaba, mütealaya ve hocadan ders okumaya ihtiyacımız yoktur. Allah'a ulaşmak ancak zahir ilmini ve şeriatı terk etmekle mümkündür. Şayet biz batıl üzere olsaydık, nurları ve büyük peygamberleri görmek gibi kıymetli hallere ve yüce kerametlere ulaşamazdık. Ayrıca bizden hoş olmayan bir davranış veya bir haram sadır olursa uykuda rüya yoluyla uyarılırız. Bu sayede helali ve haramı biliriz. Sizin haram bizimse helal dediğimiz konularda uykumuzda uyarılmadığımıza göre bu yaptıklarımız helaldir."şeklindeki saçma sözlerinin tamamı dinden çıkma ve sapkınlıktır. Çünkü bu iddialarda hanif şeriatı, kitabı ve sünneti küçük görüp onlara güvenememin yanı sıra onlarda hata ve batılın bulunabileceğini kabullenme de söz konusudur. Allah'a sığınırız. Bu gibi batıl sözleri duyan herkesin söyleyene karşı çıkarak, sözünün doğru olmadığına şüphesiz, tereddütsüz, duraksamadan ve oyalanmadan kesin bir şekilde kannat getirmesi gerekir. Aksi takdirde o da bu gruba dahil sayılır ve bunların zındıklıklarınıa hükmedilir.

Birgivi Mehmed Efendi, Dr. Huriye Martı, TDV Yayınları shf. 158,159
Aynı kitabın 160. sayfasında da velilerin ashab ve enbiyadan üstün olduklarını iddia eden bazı tasavvufçuların bu sözlerinin ashab ve rasullere hakaret olduğunun İmam birgivi tarafından dile getirildiği açıklanmıştır.

Aynı sayfada bir de şöyle bir şiir yer almaktadır:
Zamanımızda zındık yüzlü şeyhler
Müstecabü'd-davelikle laf atar.
Gaybdab makam verip isteyenlere
Aldatıp halkı velayetler satar.
Halkı inandırmak için ağlarlar
Para çarpmak için dönerler.

[Ben de katıldığım bir sohbette tarikat ehli bir hocanın ağzından şunları duymuştum: Tairkatte naz makamı diye bir makam vardır. O makama eren veli Allah'tan birşey isteyeceği zaman "Allahım eğer bana şu isteğimi vermezsen, Sen'in rahmet ve merhametini halka öyle bir anlatırım ki Sana ibadet edecek kul bulamazsın." der, Allah da onun isteğini hemen yerine getirir. e-mir.]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Makam İddiaları

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Tasavvuf -