Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45

İki Şehrin Birinin Büyüğü

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
e-mir
Admin
Admin
e-mir
Yaş :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Mesaj Sayısı : 1596
Nerden :
İki Şehrin Birinin Büyüğü Vide
http://www.rahmet.yetkin-forum.com
MesajKonu: İki Şehrin Birinin Büyüğü İki Şehrin Birinin Büyüğü Icon_minitimeCuma 03 Tem. 2009, 12:40

Urve b. Mes'ud'un Müslüman Olup Taiflileri Müslümanlığa Davet Edişi ve Şehit Edilişi


Peygamberimiz Aleyhisselam Taiflileri kuşattığı sırada, Urve b. Mes'ud ile Gaylan b. Seleme, Taif savunması için debbâbe, mancınık vesaire yapma sanatını öğrenmek üzere Cüreş'te bulunuyordu.[418]

Peygamberimiz Aleyhisselam Taif'ten ayrıldıktan sonra Urve b. Mes'ud Taife dönmüş; bir müddet, debbâbe, büyük küçük mancınıklar yapmakla uğraşmış; [419] nihayet, Yüce Allah onun kalbine İslâmiyet sevgisi düşürmüştü. [420]

Urve b. Mes'ud, Hicretin 9. yılı Rebiülevvel ayında Medine'ye, Peygamberimiz Aleyhisselamın yanı­na geldi . [421] Müslüman oldu. [422]

Peygamberimiz Aleyhisselam, onun Müslüman oluşuna çok sevindi.

Urve b. Mes'ud, Medine'de Hz. Ebu Bekir'in evine inmişti.

Muğîre b. Şube, amcasını, kendi evine götürülünceye kadar, bırakmadı. [423]

Muğîre b. Şube, Urve b. Mes'ud'un yeğeni idi. [424]

Urve b. Mes'ud:

"Yâ Rasûlallah! Bana izin ver de, kavmimin yanına gidip onları İslâmiyete davet edeyim.


Vallahi, ben gelip geçmiş dinler içinde bunun gibisini görmedim! Ben ashab ve kavmimin yanına öyle hayırlı bir varışla varacağım ki, hiçbir kimse hiçbir zaman kavmine benim varışım gibi varmayacaktır!" dedi. [425]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Taif halkının öteden beri onurlanıp büyüklenip Müslümanlıktan kaçındıklarını bildiği için: [426]

"Onlar seni öldürürler!" buyurdu. [427]

Urve b. Mes'ud:

"Yâ Rasûlallah! Ben onlara öz evlatlarından daha sevgiliyimdir!" dedi. [428]


Gerçekten de, Urve b. Mes'ud, Taif halkı içinde sevilir, sayılır, sözü dinlenir bir zât idi. [429]

Onu Kureyş müşrikleri de böyle kabul ederlerdi.

Kur'ân-ı Kerîm'de açıklandığına göre, Kureyş müşrikleri:

"Şu Kur'an (indirilecekse) iki memleketin birinden, büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" demişlerdi. [430]

İki memleketin biri Mekke, diğeri Taif'ti.

Kureyş müşriklerinin büyük adamlardan maksatları da, Mekke'deki Velid b. Muğîre ile Taifteki Urve b. Mes'ud gibi kişilerdi. [431]


Urve b. Mesud, simaca, İsa Aleyhisselamı andırırdı. [432]

Urve b. Mes'ud, Taiflileri İslâmiyete davet için izin verilmesi hakkındaki dileğini tekrarladı.

Peygamberimiz Aleyhisselam da, yine:

"Onlar seni öldürürier! [433] Onlar seni öldürürler diye korkuyorum!" buyurdu. [434]

Urve b. Mes'ud:

"Yâ Rasûlallah! Onlar, beni uykuda bulsalar uyandırmaz, uyandırmaya kıyamazlar!" dedi. [435] Onların yanlarına gitmek üzere üç kez için istedi.


Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Eh, gitmek istiyorsan, git!" buyurdu. [436]

Urve b. Mes'ud, aralarındaki mevkii sebebiyle Taiflilerin kendisine aykırı davranmayacaklarını, karşı koymayacaklarını umuyordu. [437]

Urve b. Mes'ud kalkıp Taife doğru yola çıktı. Beş gün gittikten sonra akşamleyin kavmine ulaştı, hemen evine girdi. [438]

Taifliler, Urve'nin Rabbe putuna uğramadan, onu ziyaret etmeden evine girişinden hoşlanmadılar, ondan kuşkulandılar.

Sonra da, kendi kendilerine:

"Yolculuk hali onu bundan alıkoymuş olabilir!" dediler. [439]

Sakîf kavmi Urve'nin evine geldiler, onu Cahiliye ve müşriklik devrinin selamıyla selamladılar. [440]

Urve b. Mes'ud, onlara karşı müşriklik selamını tanımayan, ondan hoşlanmayanların ilki oldu[441] ve:

"Bana 'Esselâmü aleyküm!' diyerek, [442] Cennetliklerin selamıyla selam vermenizi size tavsiye eder­im" dedi. [443]

Sonra da, onları Müslümanlığa davet etti:

"Ey kavmim! Siz beni herhangi bir kötülükle suçlayabilir misiniz?

Siz, benim soy sopça en seçkininiz, servetçe en zengininiz, cemaatçe de en güçlünüz olduğumu biliyor değil misiniz?

Beni, İslâmiyete girmeye sevkeden, ancak, başkalarının göremediği şeyi benim onda görmüş olmamdır!

Gelin, öğüdümü dinleyin! Bana aykırı davranmayın!

Vallahi, benim size getirip sunduğum şeyden daha üstününü, hiçbir elçi kavmine getirip sun­mamıştır!" dedi.

Fakat, Sakîfler ona hakaret ettiler.

Onun çevresini sardılar ve:

"Lâta andolsun ki; zaten senin Rabbe'ye yaklaşmadığın ve onun yanında saçını kazıtmadığın zaman, dininden ayrılmış olduğun bizim içimize doğmuştu!" dediler. [444] Urve b. Mes'ud onlara karşı çok yumuşak davrandı.


Taifliler ise, toplanıp onun hakkında yapacakları şeyi kararlaştırmak üzere yanından ayrıldılar.

Urve b. Mes'ud, tanyeri ağarmaya başladığı zaman, [445] köşkünün üzerine çıktı. [446]

Namaz için ezan okudu. [447]

Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed Aleyhisselamın Resûlullah olduğuna[448] şehadet etti. [449]

Kendisinin Müslüman olduğunu açıkladı ve Taif halkı olan Sakîfleri İslâmiyete davet etti. [450]

Taifliler, her köşeden, ona doğru vardılar. [451] Her taraftan, onu oka tuttular. [452]


Benî Maliklerden Benî Salim b. Malik'in kardeşi Evs b. Avfın attığı ok, Urveye isabet etti.

Oku Ahlâftan Benî Attâb b. Maliklerden Vehb b. Cabir adındaki kişinin attığı da sanılmıştir. [453] Urve b. Mes'ud da Ahlâftan (yani Sakîflerin başka kabilesinden) idi. [454]

Atılan ok Urve b. Mes'ud'un bilek damarını kesti. Kan dindirilemedi.

Okun Evs b. Avf tarafından atıldığı gerçekleştiği için; [455] Gaylan b. Seleme, Kinane b. Abdi Yalil, Hakem b. Amr ve Ahlâfın diğer ileri gelenleri silahlandılar, çarpışmak için yığınak yaptılar ve:

"Ya Benî Maliklerin başkanlarından on kişi öldürüp Urve'nin öcünü alacağız,ya da en son fendimize kadar öleceğiz!" dediler. [456]


Urve b. Mes'ud'un Kanını Bağışlayıp Kabile Arasındaki Kan Dâvâsını Önleyişi ve Yakınlarına Vasiyeti



Urve b. Mes'ud'a:

"Kanın hakkında ne yapılmasını uygun görürsün?" diye soruldu.[457]

Urve b. Mes'ud, iki tarafın yapmaya kalkıştıkları şeyi görünce, kendi kavim ve kabilesine:

"Sakın benim yüzümden çarpışmaya kalkmayınız!

Çünkü, ben bu hususta aranız düzelsin diye kanımı bağışlamış bulunuyorum. [458]

Bu bir şereftir ki; Allah beni bununla şereflendirmiştir!

Bu bir şehitliktir ki, bunu bana Allah göndermiştir. [459]

Ben şehadet ederim ki; Muhammed, Allah'ın Resûlüdür!

O, sizin beni öldüreceğinizi de bana önceden haber vermişti!" dedi. Sonra da, yakınları olan cemaate: [460]

"Resûlullah Aleyhisselamın yanında şehit olup, yanınızdan ayrılmadan önce Taif dışına gömülmüş bulunan şehitlerin yanına beni de gömmenizden başka, hakkımda yapacağınız birşey yoktur!" dedi. [461]

Urve b. Mesud'u, vasiyeti üzerine, Taif şehitlerinin yanına gömdüler.

Yüce Allah ondan razı olsun!

Urve b. Mes'ud'un şehit edildiği haberi erişince, [462] Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Onun kavmi ile olan hali, Yâsîn sahibinin kavmi arasında olan haline benzer! [463]

Yâsîn sahibi kavmini Yüce Allah'a imana davet etmişti de, kavmi onu öldürmüşlerdi. [464]

Hamd olsun o Allah'a ki, ümmetim içinde Yâsîn sahibi gibi birini bulundurdu!" buyurdu. [465]






[418] İbn İshak, İbnHişam, Sîre,c.4,s. 121, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 924.

[419] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 960.

[420] Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 503.

[421] İbn Sa'd, Tabakât, c. 5, s. 503.

[422] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 128, Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, c. 5, s. 503.

[423] İbn Sa'd, Tabakât, c. 5, s. 503.

[424] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 615.

[425] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 960.

[426] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Taberî, Târih, c. 3, s. 140.

[427] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, c. 5, s. 503.

[428] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, c. 5, s. 503, Taberî, c. 3, s. 140.

[429] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Taberî, c. 3, s. 140.

[430] Zuhruf 31 .

[431] Taberî, Tefsir, c. 5, s. 65-66, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1067.

[432] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 41, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 528, Müslim, Sahih, c. 1 , s. 153.

[433] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 960.

[434] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 615-616, Heysemî, Meonau'z-zevâid, c. 9, s. 386, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 477.

[435] Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 503, Hâkim , c. 3, s. 616, Heysemî, c. 9, s. 386, İbn Hacer, c. 3, s. 477.

[436] Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, c. 1, s. 312.

[437] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Taberî, Târih, t 3, s. 140, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1066.

[438] Vâkıdî, c. 3, s. 960, İbn Sa'd, c. 1, s. 312.

[439] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 960.

[440] Vâkıdî, c. 3, s. 960-961, İbn Sa'd, c. 5, s. 503. Vâkıdî, c. 3, s. 960-961, İbn Sa'd, c. 5, s. 503.

[441] Vâkıdî, c. 3, s. 961.

[442] İbn Sa'd, c. 5, s. 504.

[443] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 1, s. 312, c. 5, s. 504.

[444] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 961.

[445] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, Tabak âtü'l-kübrâ, c. 5, s. 504.

[446] İbn İshak, İbn Hişam Sîre, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 5, s. 504.

[447] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 5, s. 504, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 616.

[448] Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 386.

[449] Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 616, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 386.

[450] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Taberî, c. 3, s. 140, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 283.

[451] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 504.

[452] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, İbn Sa'd, c. 1,s.312, Taberî, c. 3, s. 140, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1 066.

[453] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 961, Taberî, c. 3, s. 140.

[454] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 961.

[455] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 5, s. 504.

[456] İbn Sa'd, Tabakât, c. 5, s. 504.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/203-207.

[457] İbn İshak, İbn Hisam, c. 4, s. 182, Taberî, Târih, t 3,s.140,İbn Abdilberr, c. 3, s. 1066, İbn E ar, c. 2, s. 283.

[458] Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 312, c. 5, s. 504.

[459] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c.1, s. 312, c. 5, s. 504, Taberî, c. 3, s. 140.

[460] Vâkıdî, c. 3, s. 961 İbn Sa'd, c. 5, s. 504.

[461] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1066, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 283.

[462] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 5, s. 504.

[463] İbn İshak, İbn Hisam, c. 4, s. 182, Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c.5,s. 504, Taberi, c.3, s. 140, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1067, İbn Esir, c. 2, s:. 283.

[464] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 5, s. 504, Taberi, c. 3, s. 140, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1067, İbnEaV, c. 2, s. 83.

[465] Vâkıdî, c. 3, s. 961, İbn Sa'd, c. 1, s. 312, c. 5, s. 504, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 616, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 386.

Asım Köksal, İslam Tarihi, www.darulkitap.com adresinden alınmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İki Şehrin Birinin Büyüğü

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: EVLADU İYAL :: Tarih :: İslam Tarihi -