Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun...

İSLAMİ BİLGİ PAYLAŞIM SİTESİ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Rahmet Forum Son Konular
Konu Yazan GöndermeTarihi
star
starPaz 28 Ekim 2012, 12:04
star
starÇarş. 14 Eyl. 2011, 21:58
star
starSalı 13 Eyl. 2011, 18:41
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:48
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:15
star
starSalı 06 Eyl. 2011, 19:02
star
starPtsi 05 Eyl. 2011, 22:51
star
starPaz 04 Eyl. 2011, 13:51
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 16:06
star
starCuma 02 Eyl. 2011, 15:45
Similar topics
  • » İlk Hadis Uydurmacısı
  • » hadis ve soru

  • Mukallid ve Hadis

    Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
    Yazar Mesaj
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Mukallid ve Hadis Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Mukallid ve Hadis Mukallid ve Hadis Icon_minitimePtsi 29 Ağus. 2011, 22:57

    Ne ilginçtir ki, onlara sahabenin birinden sahih hadise muhalif bir haber ulaştığında, bunların aralarında bir çözüm yolu bulamazlarsa, hadisin kendilerine (muhalefet eden ashaba) ulaşmadığını söylemeyi caiz görürler. Bu, onlara ağır gelmez ki doğru olan da budur. Fakat, taklid ettikleri kimselerin görüşüne muhalif bir hadis kendilerine ulaşırsa, onu her ne şekilde olursa olsun kelimeleri gerçek anlamlarından çıkararak tevil etmeye çalışırlar. Muhalefet ettikleri haberle kendi görüşleri arasında bir ilişki olmadığı söylendiği vakit veya taklid ettikleri kimseye bu hadisin ulaşmadığı söylendiğinde kıyameti koparır ve bunu çok çirkin görürler. Bu, onlara zor gelir. Şu miskinlerin haline bak, Sahabeye (r.a.) hadisin ulaşmamasını caiz görürken mezheb sahipleri için bunu kabul etmezler. Halbuki aralarındaki fark yerle gök gibidir.

    Bu gibi kimselerin hadis kitaplarını okuduklarını görürsün, fakat onlar bu konuda birşey bilmezler . Hadis kitaplarını teberruken okurlar. Mezheplerinin hilafına bir hadis gördüklerinde, onu te'vil ederler. Te'vil edemediklerinde ise; hadisi bizden daha iyi bileni taklid ettik, derler. Allah'ın bu konudaki delilinin kendi haklarında olduğunu bilmiyorlar mı? Mezheplerine uygun bîr hadîs gördüklerinde sevinirler, muhalif bir hadis gördüklerinde onu görmemezlikten ve duymamazlıktan geliyorlar. "Hayır, Rabbîne and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar."(57)

    57) Nisa Sûresi, âyet 65
    İslam’da Mezhep, Muhammed Sultan el-Mâsumî
    www.musluman.biz adresinden alınmıştır.

    Konu hakkında aşağıdaki linkin 2. mesajını okuyabilirsiniz:
    https://rahmet.yetkin-forum.com/t108-dort-mezheb-mamnn-kendilerinin-taklid-edilmesini-yasaklamas
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Mukallid ve Hadis Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Mukallid ve Hadis Mukallid ve Hadis Icon_minitimePtsi 29 Ağus. 2011, 23:08

    Aynı kitapta birkaç paragraf sonra şu bilgiler ve bir örnek verilmiş:

    Sind b. Anan, İmam Malik'in Müdevvene isimli kitabına yazdığı şerhde şöyle der: "Sırf taklid ile yetinmeye hiçbir reşid (olgun) kimse razı olmaz. Böyle bir şey tembel ve cahil veya inadçı ve akılsız kişilerin işidir. Biz, taklid her ferde haramdır, demiyoruz . Fakat hükmün delilini, müçtehidlerin görüşlerini bilmesini gerekli görüyoruz. Avamın alimi taklid etmesini gerekli kabul ediyoruz. Taklid başkasının görüşünü kabul etmektir, hüccet ve delil olmadan bu görüşü taklid etmekle asla bilgi elde edilemez. Belirli bir kişinin mezhebine girmek bid'attir. Çünkü biz kesinlikle biliyoruz ki, sahabe asrında böyle bir mezhep anlayışı yoktu. Onlar Allah'ın Kitabına ve Sünnete, delilin yokluğunda ise aralarında istişare ettikleri görüşe müracaat ederlerdi . Tabiîn de böyleydi, delil bulamadıklarında içtihad ederlerdi . Üçüncü asırda da İmam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafiî, İmam Ahmed b. Hanbel (Allah hepsinden razı olsun) öncekilerin metodu üzere idiler. Onların zamanında belirli bir kişinin mezhebini takip etmek yoktu, imamlara tabi olanlar da (talebeleri) onlara yakındı. İmam Malik ve benzerlerinin nice sözleri vardır ki, o sözlerde arkadaşları kendileri ne muhalefet etmişlerdir. Taklid ehline şaşılır ki, nasıl oluyor da bunun (taklidin) eskiden var olduğunu söyleyebiliyorlar? Halbuki (taklid) Hicretten iki yüz sene ve peygamberin övdüğü asırlardan sonra ortaya çıkmıştır."

    Ben (el-Masumî) derim ki: Sind b. Anân'ın, belirli bir şahsın taklid edilmesini, onun görüşünün Kitap ve Sünnete muhalif olsa bile din ve mezhep edinilmesini zemetme konusunda zikrettikleri doğrudur. Bid'atın kötü ve adi bir özellik, müslümanları bölmek ve parçalamak, onlar arasında düşmanlık ve buğzu yaymak için şeytanın kurduğu bir hile olduğunda şüphe yoktur. Onların, Rasûlullah'ın ashabından hiçbirine yapmadıkları ta'zimi müçtehid imamlarına yaptıklarını görürsün. Mezhebinin görüşlerine uygun bir hadis bulduğu vakit sevinir, ona boyun eğer ve teslim olur. Mezhebinin dışındaki mezhebin görüşünü teyid eden, mensuh ve zıd olmaktan uzak sahih bir hadis bulsa, onda uzak ihtimaller ve başka mânâlar ileri sürerek, sahabeye, tabiine ve açık nassa muhalefetine rağmen kendi İmamının mezhebini tercih yönünü arar. Hadis kitaplarından birini şerhetse, görüşüne muhalif olan her hadisi tahrif eder. Bunu yapmaktan aciz kalırsa, ya husumetten ya da amel edilmesin diye ortada hiçbir delil yokken hadisin mensuh olduğunu iddia eder.


    Körükörüne taklid yapanlar, bu taklidi din ve mezhep edinirler . Öyleki, onlara nasslardan binlerce delil getirsen ona kulak vermez, bilakis arslandan kaçıp ürken eşekler gibi onlardan kaçarlar.

    Mescid-i Haram'a yakın oturan Hindistan ve Buharalılar'ın çoğu ellerinde tesbihleri, başlarında sarıkları Delail-i Hayrat, Hatm-i Hâce, Kaside-i Bürde ve bunun gibi kitapları okumaya kesintisiz devam ederler ve bunun sevap olduğunu zannederler. Onlar teşehhüdde şehadet parmaklarını kaldırmazlar. Birgün onlara; Bunun Rasûlullah'tan ashabın ve müçtehidlerin bildirdiği sabit bir sünnet ve bu parmağı kaldırmak şeytana demir sopayla (59) vurmaktan daha şiddetli olduğu halde bunu niye yapmıyorsunuz? diye sordum.

    İleri gelenlerinden biri:

    Biz Hanefîyiz, bizim mezhebimizde bu caiz değil, hatta haramdır, cevabını verdi.

    İmam Malik'in Muvatta'sı, Tahavî'nin Şerhü Maani'l-Asar ve İbnü Hümâm'ın Fethu'l-Kadîr'inden konuyu açıkladım. Bana:

    Bu mütekaddimunun (önceki alimlerin) görüşüdür. Müteahhirun (sonraki alimler) bunu yasaklamıştır, el- Mesudî'nin Kitabu's-Salat ve el-Keydanî'nin el-Hulasa adlı eserlerinde olduğu gibi bu hadis mensuh olduğu için terketmişlerdir, dedi ve bu sünneti terketmede ısrar etti. Cahil insanlar da böyle hakkı kabul etmemekte direnen inatçı kişileri salih ve vuslat ehli kimseler zannettiler. Evet onlar vuslat ehli kimselerdir, ama şeytanlara!!!

    59) Peygamber (s.a.v.)'in Şu hadisine işaret ediyor; "(Namazda) parmak işareti şeytana demir kamçıdan daha şiddetlidir." İmam Ahmed, Mûsned'inde 4/16 (Fethu'r- Rabbani şerhi), Mecmau'z-Zevâid'de (2/140). Bezzar tahric etmiştir Şeyh el-Banî de Sıfata Salatu'n-Nebî kitabında (171 )'de hasen olduğunu söylemiştir.

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    e-mir
    Admin
    Admin
    e-mir
    Yaş :
    Kayıt tarihi : 02/02/09
    Mesaj Sayısı : 1596
    Nerden :
    Mukallid ve Hadis Vide
    http://www.rahmet.yetkin-forum.com
    MesajKonu: Geri: Mukallid ve Hadis Mukallid ve Hadis Icon_minitimeCuma 02 Eyl. 2011, 14:36

    Aynı kitabın ilerleyen sayfalarından bir alıntı daha:

    Fukahanın görüşlerine, ihtilaflarına ve gruplaşmalarına göz attığımızda çok hayrete düşeriz. Çünkü onlardan biri: "Şüphesiz ulaşan haber (hüccet) daha kuvvetlidir. Fakat bununla fetva verilmez ve amel edilmez." der. "Niçin?" diye sorulduğunda: "Çünkü falan kişi böyle dedi" der.

    Maslahatın (umumi faydanın) hadisin ifade ettiği şeyde olduğu ortada olsa bile, birçok insan arasında geçmişini tanımadığımız birisinin sözü, sahih sünneti bunlara göre terketmeye yeterlidir. Böylece dinin aslı ve kaynağıyla bizim içinde olduğumuz durum arasındaki ilişki kesilmiş olur. Halbuki bir kimsenin, itikad ve ibadet konularında Allah ve kitabın indiği rasûlünden başkasına müracaat etmesi caiz olmaz. Hükmün, sadece Allah'a ait olduğuna, dinin Allah'ın dışındaki kimselerden alınmayacağına inanmamız gerekir. Böylece biz Kur'ân'da emrolunduğumuz gibi ihlaslı ve tevhid ehli bir müslüman oluruz. Kim bundan çıkarsa başka Rabler edinen ve helak olan kimselerden olur.

    .....
    Ey muslüman! İlimde gayretli, takvada azimli ol. Kitab ve sünneti iyice anlamaya çalış. Seleften birçok âlîm böyle yapmıştır. Birbirine zıd gibi görünen hadislerin arasını uzlaştır. Muhaddislerin kitaplarında sahih haberleri ve hasen rivayetleri araştır, onlardan en kuvvetlisini ve en muteberini al.

    Bu yolu elde etmek kolaydır. Muvatta, Sahihayn (Buharî, Müslim), Sünen-i Ebî Davud, Sünen-i Tirmizî, Sünen-i Neseî ve Sünen-i İbn-i Mace'den fazlasına gerek kalmaz. Bu kitaplar meşhur hadis kitaplarıdır ve bunları okuyup anlamak mümkündür. Kısa bir müddette bunları öğrenmen gerekir. Eğer bunu anlayamazsan, bilenlerden birisi varsa sana anlayacağın bir dille bunları öğretir.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Mukallid ve Hadis

    Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
    1 sayfadaki 1 sayfası

    Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
    Allah'ın Selamı, Rahmeti ve Bereketi Hidayete Tabi Olan Kullarının Üzerine Olsun... :: DİNİ KONULAR :: Fıkıh :: Taklid -