Konu: Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar Ptsi 10 Ağus. 2009, 18:17
Hafız es-Suyutî, Tedrîbu'r-Râvî'de mevzu hadis bahsinde, zühd ve ibadet ehli kimselerce Allah rızası için uydurulan hadisler bölümünde şöyle der:
"Ebû Dâvûd en-Nehaî(Süleyman b Amr el-Bağdadî) gece en çok ibadet eden, gündüzleri de en çok oruç tutan kişiydi Bununla beraber hadis uyduruyordu" (es-Suyûtî, et-Tedrîb, s185)
Yine Hafız es-Suyutî aynı eserde mevzu hadis bahsinde, sünneti savunan taassub ehli kimselerce sünnet düşmanlarına karşı uydurulan mevzu hadisler bölümünde şunu der:
"İbn Hıbbân şöyle demiştir: 'Fakih Ebû Bişr Ahmed b Muhammed el-Mervezî, kendi zamanında sünnete karşı gelenlere karşı en katı olan ve onu en çok savunan ve müsamaha göstermeyenlerden biriydi Böyle olmasına rağmen hadis uyduruyordu'
İbn Adiy de şöyle demiştir: 'Vehb b Hafs(el-Harrânî) salih zevattan idi Yirmi yıl kimseyle dünya kelamı konuşmadı; fakat fahiş yalan hadisler uydururdu' " (es-Suyutî, et-Tedrîb, s185)
"Allah rızası için, halkın kalplerini yumuşatmak, hayra teşvik için hadis uyduran kimselerden biri olan Gulâmu Halîl(Ahmed b Muhammed b Gâlib el-Bâhilî); zahid, dünya ve onun isteklerinden uzak, kendini ibadet ve takvaya vermiş, halk tarafından sevilen bir insandı Hatta vefat ettiği gün üzüntüden Bağdad'daki çarşıların kapıları kapatılmıştı Bununla beraber zikir ve virdlerin faziletleriyle ilgili hadisler uydurmayı şeytan kendisine süslü göstermiştir Hatta kendisine 'Güzel ahlakla ilgili bu anlatıp durduğun hadisler neyin nesidir?' dendiğinde şöyle demiştir: 'Halkın kalplerini yumuşatmak için bunları uydurdum' " (Dr es-Sıbâî, es-Sünne ve Mekanetuhâ fî't Teşrîi'l İslamî, s87)
el-Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd'da onun terceme-i halinde der ki:
"Ebu Davud es-Sicistânî, 'Gulâmu Halîl'in Bağdad'ın deccali olmasından korkarım' derken, Ahmed b Kamil de; 'Gulâmu Halil 275 yılında Bağdad'da vefat etti Tabut içinde Basra'ya götürüldü Bağdad'ın çarşılarının kapıları kapatıldı Erkekler, çocuklar, kadınlar cenazesinde bulunup namazını kılmak için koştular Çabucak kılınıp götürüldüğünden bazıları yetişti, bazıları da kaçırdı Basra'da defnedildi ve kabri üzerine bir kubbe yapıldı Yiyecek olarak sadece bakla yerdi' demiştir" (el-Hatîb el-Bağdadî, Târıhu Bağdad, V/79-80)
İşte bunlar salih, Allah rızasını uman olarak gözüken ama hadis uyduranların bir kısmıdır Bu insanlar yaptıklarınıgafletle yapmadılar, sevap umarak yaptılar Uydurdukları hadisler sebebiyle dalalet topluluğu olarak değerlendirilmeleri daha uygundur
Salihlerden bir topluluk daha vardır Bunlar kendilerine benzeyenler hakkında 'salihlerin gafleti kendisine bulaşmış' denilen kimselerdir Cahildirler, aptaldırlar, akılları yoktur, uyanık değillerdir ve öğrendiklerinin sıhhatini tedkîke önem vermezler Bundan dolayı yalan rivayetler, farkında olmadan dillerinde dolaşıyordu Çünkü işittikleri herşeyi tasdik edip onaylayıp, bunu Rasulullah'tan rivayet ediyorlardı Oysa bu rivayetleri gerçekte Nebî'nin(sas) hadisleri olmayabiliyor da Fakat salih, ibadet ve zühd ehli olmalarından dolayı rivayetleri kabul edilip alınıyordu Münekkid hadis imamlarının bu gibi kimselerle ilgili sözleri variddir
Müslim, Sahîh'inin Mukaddimesinde rivayet eder:
"Abdullah b el-Mübarek'ten: Sufyanu's-Sevrî'ye dedim ki: 'Abbâd b Kesîr'in halini(salih ve abid bir kişi olduğunu) biliyorsun Hadis rivayet ettiğinde asılsız şeyler atıyor İnsanları, ondan hadis almayın diye uyarmak istiyorum, ne dersiniz?' Sufyân; 'Uygun olur' dedi Abdullah diyor ki: '(Bundan sonra) bir mecliste oturduğumda, Abbâd zikredilirse, dinî yaşantısını över fakat ondan hadis almayın derdim" (Müslim, Sahîh, mukaddime, I/94)
Yine Müslim, Sahîh'in mukaddimesinde rivayet eder:
"Yahyâ b Saîd el-Kattân şöyle demiştir: 'Salihlerin, hadislerde olduğu kadar başka birşeyde yalan söylediklerini görmedik' Müslim de der ki: 'Yalan söylemek kasıtları olmadığı halde yalan onların dillerinde dolaşır demek istiyor' " (Müslim, Sahîh, mukaddime, I/94)
el-Beyhakî de Yahya el-Kattân'ın, 'Hayır ehli diye gösterilenlerin yalanlarından daha çok kimsede yalan görmedim' sözünü şerh ederken şöyle der:
"Çünkü onlar ibadetle meşgul olduklarından hadislerin zabtı ve iyice bellenmesine eğilmediler Yalancılar da bu zevatın hadisleri arasına onlara ait olmayanları kattılar Bu insanların bir kısmı da hayra teşvik, kötülüklerden sakındırmak için hadis uydurmanın sevap olduğunu sandı Rasulullah(sas) adına yalan söylemenin ne kadar büyük günah olduğunu cehaletlerinden bilemediler" (İbnu Muflîh el-Hanbelî, elAdâbu'ş-Şer'iyye, II/156)
Abdulfettah Ebu Gudde - "Lemehât min Târîhi's-Sunne ve Ulûmi'l-Hadîs"
Konu: Geri: Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar Çarş. 19 Ağus. 2009, 14:26
Bu halleriyle zahidler din için en tehlikeli bir sınıf haline gelmişlerdir. Çünkü onlar halkın sevip saydığı, hareketlerini örnek aldığı kişilerdi. Onların hadis diye tanıttığı sözler hiç tereddütsüz hadis diye kabul edilerek, aksine ihtimal dahi verilmeyecekti. Bu sebeple onlar en az dini bozmak için özel gayret gösterenler kadar zararlı olmuşlardır denilebilir. Prof. Dr. İsmail L. Çakan, Anahatlarıyla Hadis, Ensar Neşriyat, shf. 203
Müslümanlar arasında her sözü körü körüne kabulde ısrar eden mutaassıplar vardır. Bunlar rivayetlere o kadar aşıktırlar ki, gece karanlığında odun toplarken yılan toplayanlar gibi ne bulurlarsa kitaplarına alırlar.Bunlar kendilerini kelimelerin akıntısına o kadar kaptırmışlardır ki, eskilere mahsus herhangi bir tefsirde, kitapta, ne olursa olsun, gördükleri bir mütelaayı müdafaa etmeyi dinin gereklerinden bilirler. İslamın, islam düşmanlarından çok, İslam dinine üye olduğunu iddia eden bu zümreden zarar gördüğünü söylersek hiç de abartmış olmayız. Ahmed Hamdi Akseki'den aktaran M. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, shf.125
Yaş :
Konu: Geri: Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar Paz 18 Ekim 2009, 12:06
"Zahidlerden bir adam, Kur'an ve Kur'an süreleriyle ilgili olarak bazı hadisler uydurduğunda ona niçin böyle yaptığı sorulmuş, o da bu soruya şöyle cevap vermiştir: "Ben, halkın Kur'an'a olan bağlılıklarının azaldığını görünce onlan Kur'an okumaya teşvik etmek istedim"Ona Resûlullah (sa)'in "Kim bile bile bana yalan İsnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın" buyurduğu hatırlatıldığı zaman da "ama ben onun aleyhine değil, lehine yalan söyledim" demiştir
O zahid burada şunu anlatmak istemiştir: Resûlullah (sa)'in aleyhine söylenen yalan İslâm'ın ana esaslarının yıkılmasına, şeriatın ve dini hükümlerin tahrif edilmesine yol açar Halbuki onun lehine söylenen yalan böyle değildir Zira bunda Resûl-i Ekrem'in şeriatına tabi olmaya, onun yoluna uymaya teşvik vardır" [İsmail Hakkı Bursevî, Ruhu'l-Beyan, 3/548]